18 Ağustos 2023 00:43

“Bir elin nesi var” diye başlayan o hikâye

Kolektif yaşamı deneyimlediğimiz ve bir bütün olduğumuz anda, yanımızdakilerin de sesini duyuyoruz, o sesler ise boşa gitmiyor, sonunda bir yankıya dönüşüyor.

Fotoğraf: Unsplash 

Paylaş

Dilan TEKALMAZ

Tuzla/İstanbul

 

Denizine kumuna, insanına böceğine, çadırına sandalyesine, yemek sırasına atölyesine, öğle sıcağında yanan çadırlarına ve konserlerine doymak bilmediğimiz 20. Gençlik Yaz Kampı’ndan dönüşümüzde, gidene de gidemeyene de Tuzla’dan selamlar!

Kimimizin ilk deneyimi, kimimizin ikinci, üçüncü… Benim ise bölgesel kampları da sayacak olursak dördüncü senem oldu bu. Yine de nasıl bir heyecanla otobüse bindiğimi, 6-7 saat süren o yolculuktan sağ çıkıp kamp alanına ulaştığımda nasıl bir sevinç yaşadığımı kelimelere dökerken hala zorlanıyorum.

Pamucak’taki alana zaten alışmış birisi olarak ilk günün kıyametini geride bırakır bırakmaz, yükselen enerji ve seslerle birlikte ilk günden kendimi aidiyet hissine boğulmuş bir şekilde buldum. Kim demiş boğulmanın her zaman kötü bir kapıya çıkacağını? İkinci günümüz itibariyle başlayan atölyelerde de bilgiye boğulduk mesela, bu hiç kötü bir şey olur mu?

KADIN ÇALIŞMALARI ATÖLYESİ’NDE NELER YAPTIK?

Benim bu seneki deneyimim, Kadın Çalışmaları Atölyesi etrafında gelişti. Her gün farklı atölyeye gitme alışkanlığımı terk edebileceğim, nihayet sabit kalabildiğim bir atölye olduğu için yürütücülere en içten teşekkürlerimi yolluyorum, gerçekten minnettarım. Bu atölye için hazırlıklı değildim ve itiraf etmek gerekirse anlatım biçimi hakkında ve anlayıp anlayamayacağım konusunda endişelerim vardı ama atölye başlar başlamaz yapılan roleplay oyunu ile beraber kadın çalışmaları beni içine çekti. Bize verilen senaryoları bir grupla, genellikle tanımadığımız arkadaşlarla paylaşıyor ve senaryolardaki bireylerin yerlerine geçerek onları canlandırıyorduk. Bense, üniversiteden yeni mezun olan ancak iş bulmanın zorlukları ile beraber kendisini bir fabrikada bulan, patronlara yanaşmak zorunda bırakılmış gibi hisseden bir kadının rolünü oynadım, sonuç olarak kendisi patronların “insafına” kalmadı, örgütlendi! Patronlarımıza karşı olan mücadelemizi kazanamasak da bence bu oyun bile kampımızın kısa bir özetini içinde barındırıyor. Kolektif yaşamı deneyimlediğiimiz ve bir bütün olduğumuz anda, yanımızdakilerin de sesini duyuyoruz, o sesler ise boşa gitmiyor, sonunda bir yankıya dönüşüyor.

SESİMİZ BİRLİKTE YANKILANSIN

Her ses yankılanmaz, bizimki kendi içimizde de değil, bizim gibi düşünenlerin zihninde ve benliğinde yankılandı. Biz, biz olduk; ama hiçbir zaman “ben” olarak kalmadık. Tam da bu yüzden, örgütlenmenin her yönünü forumlarla, toplantılarla hatta otobüste geri dönerken aldığımız şeyleri herkese paylaştırmamızla bile öğreten Gençlik Yaz Kampı’na en büyük teşekkürümü ve takdirimi borç bilirim. Ama bu his yalnızca kamp alanında değil, kendi liselerimizde, üniversitelerimizde, mahallelerimizde ve işyerlerimizde de hissedilebilir, bunu sağlamak için yan yana gelip, “Bugün ne oluyor dünyada?​” demek ve karşınızdakinin derdini dinlemek yeterli, çünkü onun derdinin sizin de derdiniz olduğunu fark ediyorsunuz. Bu yüzden bir araya gelelim, örgütlenelim ki sesimiz boşlukta değil, birbirimizde yankılansın.

ÖNCEKİ HABER

“Burada geleceğe dair bir umudum yok”

SONRAKİ HABER

Ayrımsız bir dünyanın provası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa