Tecavüz faili Musa Orhan hâlâ serbest: Yargı taraflı davrandı
Uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne uğramasının ardından intihara sürüklenen İpek Er’in ölümünün üzerinden 3 yıl geçti. Dava avukatı Nesrin Bilge, yargının taraflı davrandığını belirtti.
Musa Orhan | Fotoğraf: DHA
Fethi BALAMAN
Batman’ın Beşiri ilçesinde uzman çavuş Musa Orhan'ın tecavüzüne uğrayan 18 yaşındaki İpek Er, 7 Temmuz 2020’de Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na Orhan hakkında şikayette bulundu. Er, 16 Temmuz’da arkasında bıraktığı mektupla intihar girişiminde bulundu. Ağır yaralı olarak Batman Bölge Hastanesine kaldırılan Er, tedavi gördüğü hastanede 18 Ağustos’ta yaşamını yitirdi.
Soruşturma kapsamında 27 Temmuz 2020’de Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunun failin İpek Er’e yönelik eylemini doğruladığı ifade edilerek, Musa Orhan’ın “nitelikli cinsel saldırı” suçundan tutuklanması istendi. İpek’in intihara sürüklenmesi ve Orhan’ın tutuklanmasına yönelik sosyal medyada tepkiler artarken, Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce hakkında yakalama kararı çıkarılan Orhan, teslim oldu. Emniyette ifadesi alınan Orhan, 19 Ağustos 2020’de tutuklandı. Orhan’ın avukatının Siirt 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itiraz sonrasında 25 Ağustos’ta serbest bırakıldı.
Karara Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti, ancak mahkeme ise itirazı reddetti. Orhan’ın avukatları Mehmet Erkan Akkuş ve Aliye Doğan, ilk günden tecavüzü aklama çabalarıyla en çok tartışılan isimler olurken, Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 16 Ekim 2020'de başlayan duruşmalarda, sanığın tutuklanması yönündeki tüm talepler reddedildi.
TECAVÜZ FAİLİNİN 'GELECEĞİ' DÜŞÜNÜLDÜ
Orhan hakkında, "nitelikli cinsel saldırı" suçundan Siirt 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada 3 Aralık 2021’de “Nitelikli cinsel saldırı” suçundan 12 yıl hapis cezası verilse de “iyi hal” indirimi uygulanarak, ceza 10 yıla indirildi. Mahkeme ayrıca failin “kaçma şüphesi bulunmadığı” gerekçesiyle adli kontrol tedbiri uygulayarak, tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Oy çokluğu ile alınan karara, mahkemenin bir üyesi beraat kararı verilmesi yönünde şerh koydu. 18 Aralık’ta Orhan hakkında verilen kararın gerekçesini açıklayan mahkeme, "iyi hal" indiriminde "sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri nazara alındığını" belirtti.
İSTİNAF MAHKEMESİNDE BERAAT TALEBİ
İstinaf Mahkemesi de 31 Mart 2022’de Orhan’a verilen cezayı onadı. İstinaf Mahkemesi'nce verilen kararda heyet üyelerinden bir hakim, fail Orhan lehine "beraatına karar verilmesi gerek" şerhi koydu. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi'nin cezanın artırılması yönündeki istinaf başvurusu ise reddedildi. Orhan’a verilen ceza Yargıtay’da beklerken, Er’i ölüme sürükleyen Orhan’ı eleştiren kadınlar ise yargı kıskacına alındı. Oyuncu Farah Zeynep Abdullah hakkında, tecavüz faili Uzman Çavuş Musa Orhan'a hakaret ettiği iddiasıyla dava açıldı.
MUSA ORHAN’I PROTESTO ETMEK 'SUÇ' SAYILDI
Tecavüz faili uzman çavuş Orhan, oyuncular Ezgi Mola, Hazal Kaya ve Melek Mosso'ya da dava açtı. Ezgi Mola hakkında “hakaret” suçundan 6 bin 960 TL adli para cezası verildi. Bu cezaya tepki gösteren Hazal Kaya ve Melek Mosso'nun da “Sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile alenen hakaret” suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapsi istendi. Batman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 19 kadın hakkında “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında 31 Mayıs ile 1 Haziran’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 18 kadından 4’ünün tutuklanma gerekçesinde de İpek Er’in ölümünden hüküm giyen uzman çavuş Musa Orhan’ı protesto etmeleri yer aldı.
İpek Er davası avukatı Nesrin Bilge, 3 yıldır süren hukuk mücadelesini ve yargının tutumunu değerlendirdi.
Görülen tüm duruşmalarda tecavüz faili Musa Orhan’ın hiçbir suçlamayı kabul etmeyerek, susma hakkını kullandığını hatırlatan Bilge, “Sadece 6 gün tutuklu kaldı. Akabinde itirazla serbest bırakıldı. İlk etapta nöbetçi hakim ve savcılar tarafından takip ediliyordu. Serbest bırakıldıktan sonra iddianame hazırlandı ve yargılama sürecinde de tutuklanmadı. Her itirazımız da kabul görmüyordu” dedi.
“CEZA ARTIRIMI OLMALIYDI”
Orhan’ın kamu görevlisi olması sebebiyle ağır bir ceza alması gerektiğini ancak aksine bir yaklaşımın olduğunu kaydeden Bilge, “Bir kamu görevlisi, bu sıfatı kullanması sebebiyle o cezanın zaten bir defa ağırlaştırılması gerekiyordu. Diğer taraftan ‘iyi hal’ indiriminin uygulanmaması gerekiyordu. Çünkü iyi hal ortaya koyacak herhangi bir durum söz konusu değildi. İyi hal değerlendirilmesi nereden ve nasıl yapıldı?” diye sordu.
“ADALETE İNANÇ ZEDELENDİ”
Orhan’ın Yargıtay’da bekleyen dosyasından henüz bir kararın çıkmadığını belirten Bilge, “Kamuoyunun adalete olan inancı zedeleniyor. Zarar gören bir vatandaş kendi başına gelen bir işle ilgili devletin hiçbir organına başvurabilme gücü göremiyor. Çünkü bunu zaten önceden kabul etmiş ve böyle bir başvurunun hiçbir şekilde işe yaramayacağı, sonuçsuz kalacağı kendisinin de bu yolda bu yargı sürecinde kendi onurunun, gururunun ve manevi varlığının tamamının zedeleneceği, daha çok zararla çıkacağı kanaati mevcut. Birçok dosyada kamu görevlisiyle ilgili yapılan soruşturmalarda taraflı bir durumun olduğu net bir şekilde ortadadır” dedi. (MA)