DEÜ Hastanesi SES İş Yeri Temsilcisi Aslan Özkavak: Haklarımız tırpanlanıyor, harekete geçmeliyiz

Aslan ÖZKAVAK
DEÜ Hastanesi SES İşyeri Temsilcisi

Merhaba arkadaşlar. Hükümet resmen biz emekçilerle dalga geçiyor. Emekçilerin toplu sözleşme taleplerini hiçbir şekilde dikkate almıyorlar. Niye çünkü yeterince sesimizi çıkaramıyoruz. Hükümet de bunu bildiği için emekçilerin taleplerini göz ardı edip her alanda olduğu gibi burada da istediği gibi at koşturuyor. Bizlere zam yerine Çin işkencesi yaptığı gibi damlata damlata zam veriyor. Ama bizden alırken de vergiler, harçlar, gıda zamları, eğitim, sağlık ve daha sayamadıklarımız...

Kamuda çalışan memurlar ve memur emeklilerine yapılacak zam görüşmeleri yapılırken insanlar kamu işçisi neden bizden çok alıyor diye düşünebiliyor. Neden. Çünkü örgütlü hareket ediyorlar, çünkü iş bırakabildiler ve hizmetten, üretimden gelen güçlerini ortaya koyabildiler. Ege Üniversitesi Hastanesi'nde çalışan işçiler geriye dönük haklarını alabilmek için yaklaşık 8 gün grev yaptılar ve bu 8 gün sonunda Ege Üniversitesi Hastanesi yönetimi geri adım atmak zorunda kaldı. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi emekçileri olarak bizler istersek çok şey başarabiliriz. Bir bunları daha önce de yaptık hem döner sermayelerimizi kestiklerinde hem yemeklerimizi ücretli yapmak istediklerinde SES olarak üretimden gelen gücümüzü kullandık yemek boykotu yaptık iş durdurduk haklarımızı aldık.

Bu yüzden SES’te örgütlenelim ve hep birlikte hepimiz için mücadele edelim. Eğer yüzde 51 çoğunluğu sağlarsak bizler sadece hükümetin bize vereceği zamlarla yetinmeyeceğiz ve hastaneye yönetimiyle de toplu sözleşme yapabilme imkanına sahip olacağız, sosyal ve özgürlük haklarımızda iyileştirmeler sağlayabileceğiz.

Nasıl olacak derseniz şöyle anlatayım; üniversite hastaneleri özerk kurumlar. Yani kendi bütçeleri var. Belediye de aynı. Bugün belediyelerde toplu sözleşme yapılırken memurları da kapsayacak şekilde yapılıyor, kazanımları da oluyor. Mesela 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadın emekliler için izin sayılıyor. Bu yüzden sağlık emekçileri olarak SES gibi mücadeleci bir sendikada örgütlenirsek bizler de hastaneye yönetimiyle toplu sözleşme yapabilir ve hakkımız olan neyse onu alabiliriz. Artık korkmanın, geri durmanın, bana dokunmayan yılan bin yaşasın demenin hiçbir faydası yok. Gün geçtikçe daha da fakirleşiyoruz, bütün haklarımız tırpanlanıyor, ileride eyvah dememek için bugünden harekete geçmeliyiz.

Burada yeri gelmişken özellikle hemşire arkadaşlara da seslenmek istiyorum, yurt dışına neden gidiyorsunuz? Daha iyi şartlarda yaşamak ve çalışmak için gerçekten mesleğinizin onurunu hissetmek için... Neden aynı şeyleri burada yapmayalım ki gelin gücümüzü birlikte kullanalım birlikte mücadele ederim daha iyi şartlarda yaşamayı burada zorlayalım. Önce kendi kurumumuzda sonra ülkenin her yerinde tek yapacağımız şey belli, hiçbir şeyden korkmadan yılmadan usanmadan hiç kimseyi ayırmadan ötekileştirmeden üretimden gelen gücümüzü kullanalım ve bu gücümüzü hayata geçirelim son olarak bu bir papaz hikayesi ile yazımı bitireyim.

Hitler zamanında Almanya'da muhalif bir papaz olan Martin Niomollerin sözü benim için çok dikkat çekici ve tam da bugüne uyarlanmış gibi Niomeller der ki “Önce sosyalistler için geldiler. Ben sosyalist olmadığım için sesimi çıkarmadım. Sonra sendikacılar için geldiler, sendikacı olmadığım için sesimi çıkarmadım. Sonra Yahudiler için geldiler, Yahudi olmadığım için sesimi çıkarmadım. Artık benim için geldiklerinde kimse sesini çıkarmadı. Çünkü sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.

Yaşamak direnmektir, mücadele etmektir. Hep birlikte mücadele edersek üstesinden gelemeyeceğiniz şey yoktur.