İşçilerin Koç Holding’den 40 yıllık alacağı var
Bugün Koç Holding bünyesinde çalışan 155 bin işçi var. Ve bu işçilerin her biri 2022 yılında Koç’a 607 bin lira net kâr ettirdi.
Uğur ZENGİN
Türkiye işçi sınıfı bugünlerde yoksullaştığını düşünüyorsa, karamsarsa ve hatta kendi hayatından dahi vazgeçmiş, makinanın bir parçası olmuşsa, sebebini görmeye çalışmak gerekir. İki küçük kıyasa başvuralım. Kıyas pek çok şeyi tahayyül etmeye destek olur.
Türkiye işçi sınıfının tamamını doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren MESS grup toplu iş sözleşmesi sürecinde, MESS’in iki kurucu şirketinden biri olan Arçelik’te çalışan bir işçi, “Sorunlarımızı kendi aramızda tartışıyoruz ama o da gizli gizli. Çünkü birinin sağda solda konuştuğunu tespit ederlerse sıkıntıya gireriz. O yüzden birlik olup bir şey yapamıyoruz çoğu zaman” diyordu. Bugün bu sayfada yer alan haberde de bir başka Arçelik işçisi, “Kendi aramızda bir şey konuşsak bile diğer gün sendikanın bundan haberi oluyor. Öncelikle işçiler arasında güveni sağlamak ve birlik olmak gerekiyor” diyor.
TEBDİLİKIYAFET
Birlik olan işçiler büyük patrona işçi tulumu giydirmişti. Türkiye işçi sınıfının yarattığı en büyük işçi eylemi olan 15-16 Haziran 1970 günlerine gidelim. Bizzat Koç ailesinin ferdi Suna Kıraç’ın anlatımını yukarıdaki işçi anlatımlarının karşısına koyalım: “Koç şirketlerinde sendikal mücadele kıyasıya bir hal almıştı. 15-16 Haziran 1970’de, Türkiye’nin yaşadığı en büyük işçi eylemine Koç işçileri de katılmış. İstanbul’un bütün sokaklarının işçiler tarafından işgal edildiği o gün Koç ailesinin üyeleri birbirleri için kaygılanmıştı. Sevgi Gönül’ün Dragos’taki evinde Semahat-Nusret Arsel ve o gün onlarda misafir olan Mustafa Koç mahsur kalmışlardı. Onları ‘kurtarma işi’ işçi tulumu giyerek, tebdilikıyafetle sokağa çıkan İnan Kıraç’a düşmüştü.”1
Tekrar edelim, birlik olan işçiler patrona işçi tulumu giydirmişti.
***
MESS sözleşmesi kapsamında 30 bin metal işçisi grevdeyken, Arçelik Yöneticisi Suna Kıraç, “Çark dönmüyor ve geçen grev döneminde olduğu gibi Arçelik’in buna dayanma gücü kalmamıştır. Şirketin istikbalini ve gelişmesini tehlikeye atıyoruz (…) Bizim bu yıl geçen sefer olduğu gibi 8.5 aylık bir greve dayanma gücümüz yoktur”2 diyordu. Birkaç ay sonra darbe patladı!
“Yavaş yavaş sendika enflasyonu başladı... Kendilerine işçiyi çekebilmek için her şeyi yaptılar. Çıraklarla ustabaşıya, rey alabilmek için aynı fiyatı verdirttiler. Büyük sosyal haklar aldılar. Arkasından, her sendika fazla ücret alabilmek için grev yollarını tercih ettiler. Arkasından sendika saltanatı başladı, onun arkasından yürüyüşler, grevler devam etti. Memleketin dövizi yok, sanayi durmaya başladı. Bu devre zarfında partilerimizin, sendikalarımızın bir kısmını desteklediklerini hiç unutmuyorum. Meclisteki partilerimiz bu işlere müdahale edeceklerine birbirleriyle mücadele etmeye başladı. Anarşik hareketler devam ediyordu, can, mal emniyeti kalmamıştı. En nihayet Türk Ordusu memleketi kurtarmak için iktidarı ele almak mecburiyetinde kaldı.”
1983 yılındaki MESS toplantısında Koç Holding Kurucusu Vehbi Koç o günleri böyle anlatıyordu.
AKILLI BİR CİMRİLİK
Darbe, iktidarlar, sendikalar ve işçiler… Zenginlik hırsı ve akıllı bir cimrilik. Marx, “Bu sınırsız zenginlik hırsı, bu değişim-değeri avcılığı tutkusu, kapitalist ile cimride ortak bir yandır; ne var ki cimri, çılgın bir kapitalist olduğu halde, kapitalist akıllı bir cimridir” diyordu.
Koç’un Arçelik bayi toplantısında “11 kişilik saz heyetine ne gerek olduğunu” sorgulayan ve “3-4 kişinin yeteceğini” söyleyen, bu kadar kalabalık heyetin yol, otel ve yemek masraflarının ‘israf’ olacağını savunan Vehbi Koç’un kurduğu Koç Holding bugün bir sermaye imparatorluğu.
1980’DE İŞÇİ BAŞINA KÂR VE BUGÜN…
Bugün MESS grup toplu iş sözleşmesi görüşmeleri ısınıyorken, fabrikalar kaynıyorken, yüzde 100 zam isteyen işçi bile çekiniyor, hatta ‘olmaz’ diyor.
Halbuki işçilerin sadece son birkaç yıllık ağır enflasyon yıllarından, bu yıllardaki devasa kârlardan değil geçtiğimiz yarım yüzyıldan alacağı var.
Somut bilgiyle açalım. 1980 yılında Koç Holding işçi başına 45 bin lira3 (dönemin parasıyla) kâr elde ediyordu. 1983 yılında işçi başı kâr 82 bin liraya tırmandı. Darbenin ardından 3 yılda işçi başı kâr yüzde 82 arttı.
1979’da 17 bin 664 olan işçi sayısı, 1980’de 24 bin 458’e, sonraki yıllarda artarak 1983’te 28 bin 448’e kadar çıktı.
Bugün Koç Holding bünyesinde çalışan 155 bin işçi var. Ve bu işçilerin her biri 2022 yılında Koç’a 607 bin lira net kâr ettirdi.
Bu rakamları anlamlı bir hizaya çekelim. 40 yıl önce işçi başına elde edilen 82 bin lira kârın 2022 yılındaki parasal değeri 14 bin 96 lira. Yani TÜİK enflasyonuna göre 40 yıl önceki 82 bin lira ile 2022 yılındaki 14 bin 96 lira eşdeğer.
Ekonomi büyüdü, üretim arttı, kârlar büyüdü…
2022’de bir işçi Koç’un kasasına 607 bin lira net kâr bıraktı. 40 yıl önce 14 bin 96 lira, 2022’de 607 bin lira! Bu işçi başına kârda yüzde 4 bin 230 artış demek! Başka bir kıyasla, 1983 yılında Koç Holding işçisi 1983’te Koç’a 1 yılda 5 asgari ücret kâr ettiriyordu. Bu sayı 2022’de 125 asgari ücrete tekabül etti.
40 yıl önce 28 bin olan işçisi olan Koç 40 yılda işçi sayısını da yüzde 450 artırdı, 155 bine çıkardı!
Koç’un 1983 yılı kârının 2022 yılındaki parasal değeri ise 400 milyon lira. 2022’deki net kârı ise 69 milyar 806 milyon lira!
‘Akıllı cimrilik’ işe yaramış görünüyor.
***
ARÇELİK ÜÇ KITAYA YAYILMIŞ BÜYÜK BİR İMPARATORLUK
Gelelim Arçelik’e… 1985’te günde 600 adet termosifon üreten Arçelik işçileri bugün günde 16 bin bulaşık makinesi üretir hale geldi. Eskiden Koç İmparatorluğunun “parmakla gösterileni” Arçelik işçisi, bugünkü aylık ücretiyle sadece 1 tane bulaşık makinesini güç bela alabiliyor.
Arçelik satışlarını 2021’den 2022’ye neredeyse ikiye katladı. 68 milyar lira olan satış gelirleri 134 milyar lirayı gördü.
Yıldan yıla kârlar arttı.
Arçelik’te 2021’de işçi başı net kâr 79 bin 396 lira, 2022’de 115 bin 110 lira, 2023’ün ilk 6 ayında 143 bin 322 lira oldu.
İşçiler ise eylül 2021’den başlayan sözleşme döneminin ilk 18 ayının 12’sinde TÜİK’in açıkladığı enflasyon farkını ‘zam niyetine’ ceplerine koydu. O da buhar oldu uçtu.
***
FİYATLARA BASINÇ
Bir yandan ücretleri baskılayan Arçelik, diğer yandan fiyatları da baskıladı. Rekabet Kurumu, Arçelik’e 365.4 milyon TL’lik ceza kesti. Ceza gerekçesi gösteriyor ki Arçelik fiyat düşüren bayileri arıyor, onları uyarıyordu. ‘Gerekli görürse’ bu bayilere mal vermiyor ya da bayilikler iptal ediliyordu.
***
YENİ FABRİKALAR
Bir yandan ücretlere, bir yandan fiyatlara saldıran bu hırs Arçelik’i bir dünya devine dönüştürürken, işçiler her gün asgari ücrete yaklaşan birer yığın haline geldi.
2007’de Türkiye, Romanya, Rusya ve Çin’de üretim yapan şirket bugün artık Güney Afrika, Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Tayland’da da üretiyor. Arçelik için 3 kıta, 9 ülke, 31 fabrika ve 40 bin kişiyi aşan işçi ordusu durmaksızın üretim yapıyor.
Arçelik için üretim yapan işçiler, dünyanın en ucuz işçilerinden. 2022 verileriyle asgari ücret Tayland’da 195 dolar, Hindistan’da 95 dolar, Pakistan’da 111 dolar, Rusya’da 224 dolar, Bangladeş’te 95 dolar, Çin’de ortalama 350 dolar. Bugün Türkiye’de ise 419 dolar (Geçtiğimiz yılsonu 455 dolardı). Arçelik şimdi Mısır’da inşasına devam ettiği fabrikanın da açılış planlarını yapıyor.
Türkiye’nin en büyük 10 şirketinden biri olan Arçelik, Avrupa beyaz eşya pazarında Avrupa’nın en büyük üç şirketinden biri.
***
Bir yanda sadece 15 yılda 20’den fazla yeni fabrikayı mülk edinenler, diğer yanda asgari ücrete her geçen gün daha da yaklaşanlar var. Bir yanda darbeler, iktidarlar, patronlar; diğer yanda 50 yıldır işçiler adına sözleşmeler imzalayan sendikalar ve yüzbinlerce metal işçisi var. Bir yanda anketler, diğer yanda gerçekler. Geriye doğru birleştirdiğimiz noktalar işçileri uyarıyor: ‘Akıllı cimriler’ işçiler sadece üretmek için yaşasın istiyor! Koç, sınıf deneyimini nesilden nesile aktarıyor. 1980 sonrası ilmek ilmek ördüğü düşük ücret ve ağır çalışmaya dayalı sistemi ‘sendikal bürokrasi’ eliyle kontrol altında tutuyor. İşçilerin de bugün hatırlaması gereken deneyimler var. O zaman bitirirken yeniden tekrar edelim, birlik olan işçiler patrona işçi tulumu giydirmişti.
31980’li yıllara dair işçi başına kâr hesabı İktisatçı Mustafa Sönmez’e aittir. Daha detaylı bilgi için Mustafa Sönmez tarafından hazırlanan, “Türkiye’de Holdingler-Kırk Haramiler (1987)” isimli kitaba bakılabilir.
Kaynak: 1 ve 2 numaralı anekdotlar Suna Kıraç imzasıyla çıkan “Ömrümden Uzun İdeallerim Var” isimli kitaptan alınmıştır.
Evrensel'i Takip Et