Kıbrıs’ta yol gerilimi: "Diplomasi yerine kaba güç kullanıldı"
Doç. Dr. Yonca Özdemir: “Diplomasi yerine kaba güç kullanan taraf olması sebebiyle Kıbrıs Türk tarafı ve onu koşulsuz destekleyen Türkiye için de bu olay ciddi bir uluslararası itibar kaybı oldu.”
Fotoğraf: KKTC Dışişleri Bakanlığı
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Kıbrıs bu kez yol yapımı nedeniyle tırmanan gerilimle gündeme geldi. Gerilimin yaşandığı Pile köyü Kıbrıslı Rumların ve Kıbrıslı Türklerin birlikte yaşadığı tek köy ve Birleşmiş Milletler (BM) kontrolündeki “Yeşil Hat”ta bulunuyor. Burası, Kuzey Kıbrıs (KKTC) ve Güney Kıbrıs’ı (Kıbrıs Cumhuriyeti) birbirinden ayıran sınır aynı zamanda.
Yol gerilimini değerlendiren Doç. Dr. Yonca Özdemir, “Diplomasi yerine kaba güç kullanan taraf olması sebebiyle Kıbrıs Türk tarafı ve onu koşulsuz destekleyen Türkiye için de bu olay ciddi bir uluslararası itibar kaybı oldu” dedi.
NELER YAŞANDI?
Geçtiğimiz hafta cuma günü Kıbrıs’ta BM denetimindeki tampon bölgede (Yeşil Hat) KKTC yönetimi yol çalışmasına başladı. “Pile-Yiğitler yolu projesi” adı verilen çalışmanın Pile köyündeki Kıbrıslı Türklere hizmet götürebilmek için yapıldığı ileri sürülüyor.
BM misyonu perşembe günü KKTC yönetimine “BM tampon bölgesi içinde izinsiz inşaat faaliyetlerinden kaçınmaları” uyarısında bulundu ancak cuma günü çalışmalar başladı. Çalışmanın durdurulmasını isteyen BM Barış Gücü askerlerinin saldırıya uğradığı açıklandı. Reuters ajansının görüntülerinde de Barış Gücü mensuplarının Kıbrıs Türk polis ve askeri üniformaları giymiş kişilerce itilip kakıldığı; BM’ye ait kamyonlar, beton engeller ve dikenli tellerin buldozerlerle yerinden kaldırıldığı görülüyor.
AB’nin yanı sıra İngiltere, Fransa ve ABD de ortak bir kınama mesajı yayımladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise BM’yi suçlayarak, “Barış Gücü tarafsızlığına gölge düşürdü” ifadesini kullandı. Son olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, “tampon bölgede izinsiz inşaat yapılmasını statükonun ihlali” olarak nitelendirdi ve BM Barış Gücü askerlerine yönelik saldırıları kınadı.
ÖZDEMİR: PİLE KÖYÜ BM DENETİMİ ALTINDA
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Yonca Özdemir ile Kıbrıs’taki yol gerilimini Evrensel'e değerlendirdi.
Pile köyünde hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların yaşadığını hatırlatan Özdemir, “Karma bir köydür. Köyün yönetimi ne KKTC’de ne Kıbrıs Cumhuriyeti’ndedir. Pile kendine has özel statüsü ile BM denetimi altında. Konum olarak da BM yönetimindeki ara bölgede bulunuyor. Yani bu köyün toprakları KKTC toprağı değil. Köydeki Kıbrıslı Türklerin elektrik ve su gibi ihtiyaçları Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından karşılanmakta, yani köydeki Türkler için bu hizmetler bedava” dedi.
KUZEY KIBRIS’A GEÇİŞ UZUN VE ZAHMETLİ
Köydeki sorunun Kıbrıslı Türklerin KKTC’ye geçişlerinin uzun ve zahmetli olması olduğunu ifade eden Özdemir, “Pile’den Kuzey Kıbrıs’a geçiş için Pergama (Beyarmudu) barikatında işlem yapılıyor. Bu kontrolü İngiliz askerleri yapıyor çünkü orada İngiliz üssü de var. Sonra bir de Türk kontrolü var. Geçişlerde yoğun kuyruklar oluyor, dolayısıyla çok zaman alıyor” dedi.
Son yıllarda bunun neredeyse tüm geçiş noktaları için geçerli bir sorun olduğuna da vurgu yapan Özdemir şunları söyledi:
“Bu yüzden de Türk tarafı alternatif bir yol projesi üretiyor. 3-4 kilometre olması planlanan bu yolun Yiğitler (Arçoz) köyünden doğrudan Pile’ye ulaşması öngörülüyor. Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor çünkü bu yolun Pile’ye bağlanması için sadece ara bölgeden değil, 250 metre kadar İngiliz üssü toprağından da geçmesi gerekiyor. İngiliz sınır yönetimi buna izin vermiyor. BM de onay vermiyor ve BM ara bölgede yolun yapılacağı yeri araçlar ve dikenli tellerle kapatıyor. Türk tarafı da izin verilmediği halde bu planı uygulamaya kalkışıyor. Bunun üzerine BM gücü inşaatı engellemeye çalışıyor fakat Türk tarafının dozerleri BM araçlarını zorla itip zarara yol açıyor ve Türk tarafının bazı sivil polisleri de BM askerlerine karşı kaba güç kullanıyor. Çıkan arbedede bazı BM askerleri yaralanıyor. Cuma günü yaşanan gerginliğin özeti bu.”
BM’nin bu olayı “saldırı” olarak nitelendirdiğini ve şiddetle kınadığını kaydeden Özdemir, “Kendi kontrolündeki topraklarda yapılan yolu ‘hukuksuz’, uygulanan şiddeti de hukuk dışı olarak nitelendirdi. BM Barış Gücü, Türk tarafının BM’nin ara bölgedeki otoritesini tanıması gerektiğini belirterek yol yapımı için orada bulunan Türk tarafına ait personel ve teçhizatın derhal geri çekilmesini istedi. Amerika, İngiltere ve Fransa da olayları kınayarak tartışmalı yol inşaatının derhal durdurulması çağrısında bulundu. Ayrıca BM Barış Gücünün güvenliğine yönelik tehditlerin ve BM araçlarına verilen zararın uluslararası hukuka göre ciddi bir suç teşkil ettiğini belirttiler” dedi.
BM’YE SALDIRILAR HOŞ KARŞILANMIYOR
“Her ne kadar KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, BM Güvenlik Konseyinin Kıbrıs Türkü dostu bir örgüt olmadığını iddia etse de tüm uluslararası ilişkiler uzmanlarının bildiği üzere, BM herhangi milletin ne dostu ne de düşmanıdır” diyen Özdemir, şöyle devam etti: “Bazen büyük güçler tarafından ezilse ve etkisiz hale getirilse de BM tarafsız bir kolektif güvenlik örgütüdür. Kıbrıs’ta bulunan BM Barış Gücünün rolü de iki tarafın tekrar çatışmasını önlemek, adada güvenliği sağlamak ve iki tarafı kalıcı bir barış için müzakere masasına oturtmaya çalışmaktır.”
"YOL FİKRİNİN NEREDEN ÇIKTIĞI TARTIŞILIYOR"
Şu anda Kıbrıs’ta en çok tartışılan hususlardan birinin bu yolun zor kullanarak yapılmaya çalışılması fikrinin kimden ya da nereden çıktığı olduğunu belirten Özdemir, şu ifadeleri kullandı:
“Aşırı milliyetçi tutumuyla tanınan KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu bu işi kendi tasarladı ve sonra Türkiye ona destek vermek durumunda mı kaldı? Yoksa konuyla ilgili bilgisi olan Türkiye Dışişleri, Rusya gibi BM otoritesini takmamaya karar verip mi bu olayları teşvik etti? Aslında tam da Türkiye’nin tekrar Batı’ya yanaşmaya çalıştığı ve hatta adada müzakerelerin tekrar başlayabileceği sinyallerinin verildiği bu dönemde bu pek de beklenen bir gelişme değildi. Konu bu açıdan bir KKTC gafı gibi görünse de KKTC polisinin KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına, KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının da direkt Türkiye’ye bağlı olduğunu düşünürsek karar otoritesinin Türkiye olduğu sonucuna da varmak mümkün. Kararı kim almış olursa olsun bu olay adadaki gerginliği ciddi bir şekilde tırmandırdı. Ayrıca, diplomasi yerine kaba güç kullanan taraf olması sebebiyle Kıbrıs Türk tarafı ve onu koşulsuz destekleyen Türkiye için de bu olay ciddi bir uluslararası itibar kaybı oldu diyebiliriz.”