‘Siz kazanacaksınız diye biz ölmeyeceğiz’
"Biz eğer birlik olur da bu kazalara susmazsak işte o zaman bizim böcek değil insan olduğumuzu hatırlatırız."

Fotoğraf: Kateryna Babaieva/Pexels
Sincan’dan bir grup metal işçisi
Bir fabrikanın içerisinde en alt kattan size sesleniyoruz. Bu en alt katta büyük aletler, uzunca hatlar, toz, kir, ses ve çokça alın teri var. Bir sürü insanız burada. Karınca gibiyiz. Sürekli malzemeler geçiyor etraftan. Etraf çok sıkışık ve dağınık. Hepimiz hatların etrafına dizilmiş çalışıyoruz. Yoğunken o kadar hızlıyız ki tuvalete bile gidemiyoruz. Sonra bir anda bir yaygara kopuyor. Birinin ismi etraftan bağırılıyor. Bir kafamızı kaldırıp oraya yönelecek oluyoruz ki bizi hemen çeviriyorlar ‘Bir şey yok, bir şey yok devam edin’ diyorlar. Biraz koşturmaca oluyor, sonra yine aynı. Bir arkadaşımız yaralanmış. Makinaya eli sıkışmış, acil ambulans geliyor, polis geliyor, tutanak tutuluyor... Sonra yemek arasına çıkıyoruz, görenler görmeyenlere anlatıyor. Olay ne kadar kötüyse o kadar heyecanla anlatıyoruz durumu. Sonra yemek yiyoruz. Daha eski arkadaşlar daha kötü olayları anlatıyor o esnada. Biz ‘İnşallah bir an önce toparlar’, ‘Çok geçmiş olsun’, ‘Allah yardımcısı olsun’ diyoruz. Arada yıllardır orada çalışan artık hep müdürlerle, patronla gördüğümüz biri çıkıp geliyor. ‘Ben demiştim, hiç dikkat etmedi’ diyor. ‘Yavaş yap dedim, neye yetişiyorsun dedim’ diyor. ‘Neyse, bir iyileşsin de Allah’ın izniyle’ diyor ve gidiyor.
"BAŞIMIZA GELENDEN BİZİ SUÇLUYORLAR"
Sonra çalışmaya devam ediyoruz. Yine aynıyız: Toz, kir ve onca alın teri... Daha yeni ne oldu? Bir arkadaşımız yaralandı. Evde kayıp düşsek oturur üzerine yarım saat konuşur, insanlara anlatır, canımızın acısının geçmesini bekleriz. Biz niye hiç durmadık? Neden her şey hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor?
İşte biz bunun cevabını az önce duyduk ama hiçbirimiz fark etmedik. Çünkü o cümlelerin içinde neyi sakladıklarını görmedik. ‘Ben demiştim, hiç dikkat etmedi’ diyor. ‘Yavaş yap, neye yetişiyorsun dedim’ diyor. ‘Neyse, bir iyileşsin de Allah’ın izniyle’ diyor. Böyle mi gerçekten? Aslında doğru söylüyor gibi gelmişti.
‘Ben demiştim, hiç dikkat etmedi’. Peki dikkat et derken neden mesaiye kal diye zorladın? 13 saatin sonunda kaza oldu, biz neden bu kadar çok çalışıyoruz ve sonra dikkat etmedi deniliyor? Siz mecbur olmasanız hiç 13 saat ayakta durabilir misiniz? Hem bizi mesaiye mecbur bırakıyorsun, eğer kalmazsak atılacağımızı ima ediyorsun hem de artık yorgunluktan pertimiz çıkmışken başımıza gelenden bizi suçlu buluyorsun.
‘Yavaş yap, neye yetişiyorsun?’ Peki neden ben senin hep ‘Hadi, hızlanın.’, ‘Gevşek davranmayın’ dediğini hatırlıyorum. ‘Neyse, bir iyileşsin de Allah’ın izniyle.’ Tamam, sonra? Sonra ne oldu ya da olacak? Sonra bizden yana hiç bir şey olmadı. Hat durmadı, biz çalışmaya devam ettik. Patronumuz kendi başına bir iş açılacak diye biraz tedirgin oldu. Sonra bizi suçladı, suçlattı. Sonra biz yine çalıştık. Arkadaşımız elini kaybetti ama o kazancından hiçbir şey kaybetmedi. Sırf patronumuzun siparişleri yetişsin diye, o kazancından bir gram kaybetmesin diye bizler çalışmaya devam ettik. Bize insanlığımızı unutturuyorlar o hatlarda. ‘Dur, siz ne yapıyorsunuz?’ demedik. ‘Böyle olacaksa biz çalışmayacağız. Siz bizi insan yerine koyana kadar size kazandırmıyoruz’ demedik. ‘O patron aslında daha çok para uğruna bizi harcayan asıl suçlu, tertemiz, tastamam takım elbisesiyle yanımızdan geçip gitti. Biz sustuk, ta ki bir sonraki kazaya kadar. Sıra bize gelene kadar... Peki, susmasak, önlem aldırsak, biz dikkat etsek ama onlara da insan olduğumuzu hatırlatsak kaç kaza önlenirdi? O sıra bize de gelir miydi? Gelmezdi. Getirtmezdik. O para kazanacak diye alın terimizin yanına canımızı da katmazdık.
"KAZALARA SUSMAZSAK İNSAN OLDUĞUMUZU HATIRLATIRIZ"
Biz yaşanan kazaların suçlusu değiliz çünkü sakatlanan, hastalanan, ölen bizleriz. Bu muamele bize yapılıyor. İşte bu yüzden arkadaşımızı, kendimizi o hatlarda yok etmemek için insan olduğumuzu hatırlatmalıyız. Canımıza, yanı başımızdakinin canına birlikte sahip çıkmalıyız. ‘Böcek olmadığımızı, insanca muamele istediğimizi diyebilmeliyiz. ‘Siz kazanacaksınız diye biz sakatlanmayacağız, ölmeyeceğiz’ demeliyiz. Biz eğer birlik olur da bu kazalara susmazsak işte o zaman bizim böcek değil insan olduğumuzu hatırlatırız.
Evrensel'i Takip Et