29 Ağustos 2023 04:58

Kötü koşullarda çalışıp ‘harabe’lerde yaşıyoruz

Halılar ikinci el, kokuyor, yataklar kokuyor, yatılacak durumda değil. Sadece bu da değil. Harabeden bozma bu evin bir yerine bir şey olduğunda parasını bizden kesiyorlar.

İşçiler ranzaların bulunduğu 4-6-8 kişilik odalarda kalıyor. | Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

Tuzla tersanelerinden bir işçi

Merhaba arkadaşlar,

Ben 19 yaşındayım, Tuzla’daki tersanelerin birinde temizlik işçisi olarak çalışıyorum. Uzun zamandır devam eden ekonomik sıkıntılar, zor yaşam koşulları bizi erken yaşlardan itibaren çalışmaya zorluyor. Ben de 15 yaşımdan beri çalışıyorum. Çalışmazsam bir gelir elde edemeyeceğimi bu yaşıma kadar çok iyi öğrendim. Ancak buradaki patronlarımız, ustalarımız bizi çalışmaktan soğutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Çok ağır işleri patronun ve ustaların baskısı altında yapıyoruz. Tersanenin bütün pisliğini biz temizliyoruz. Tersane işçileri arasında en düşük ücreti alan işçi grubu da bizleriz.

Ben size çalışma şartlarımızdan önce kaldığım taşeron evini anlatayım. Belki koşullarımızı uzun uzun bir başka mektuptan anlatırım. Taşeron evleri 15-20 kişinin beraber kaldığı, aynı taşerona bağlı çalışan işçilerin bulunduğu, bir odada bazen sıkış tepiş ranzalarda balık istifi gibi 8-10 kişinin kaldığı evler oluyor. Dünyanın parasını kazanan şirketin evleri bu evler ama biz bu evlerde uyuyamıyoruz, sık sık hastalanıyoruz. Bir çöplüğün içinde yaşıyormuşuz gibi hissediyoruz. Elini yüzünü yıkamaya gittiğin yerde temizlenmeyi düşünürsün ama olmuyor, o tuvaletlerde daha çok pisliğe bulaşıyoruz. Halılar ikinci el, kokuyor, yataklar kokuyor, yatılacak durumda değil. Sadece bu da değil. Harabeden bozma bu evin bir yerine bir şey olduğunda parasını bizden kesiyorlar.

Biz ailemizi bırakıp buralara gelmişiz, tersanede köle gibi çalışıyoruz, eve geldiğimizde dinlenemiyoruz, uyuyamıyoruz. Biz köle değil insanız, insanca muamele görmüyoruz. Tersanede de evde de ustaların patronların baskısı, kötü sözleri, küfürleri bitmiyor. Öyle ki bizim evde ayağımızı bastığımız yer ustabaşının, patronun yüzünden daha temiz. Ne farkımız var bizim! İşçiyiz diye bizi küçük görüyorlar, bizi kimsesiz sanıyorlar. Biz kimsesiz değiliz, birliğimiz var. Artık buna bir son verelim. Gençliğimiz böyle geçmemeli sevgili kardeşlerim, ağabeylerim, ablalarım...

ÖNCEKİ HABER

Birecik’in ihtiyacı halkçı belediyeciliktir

SONRAKİ HABER

Tiyatrokare ‘Veda’yı sahneye taşıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa