Harb-İş’i biz dönüştürebiliriz
“Kardeşlerim sendika biz işçilerin örgütüdür, biz bu sendikayı mücadeleci bir sendika haline dönüştürebiliriz. Bölünmeden, parçalanmadan, ayrışmadan, maceralara kapılmadan bunu yapmak mümkün!”
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Gölcük Tersanesi işçisi
Gölcük Tersanesi çalışanı ve Türk Harb-İş Sendikası Kocaeli Şube üyesi bir işçi arkadaşınız olarak şu an içinde bulunduğumuz durumu anlatmak için bu mektubu yazıyorum.
Son 15-20 yıl içerisinde yapılan sözleşmelerde hep bir geriye gidiş, içinde bulunduğumuz ekonomik ve sosyal şartların altında sözleşmeler yapılmıştır.
Geçmişte imrenerek bakılan kamu işçiliği son gelinen noktada tercih edilmemeye başlanmıştır. Çalışanlar ek iş veya farklı işlerde çalışma arayışı içindedir. Son yapılan sözleşmede alınan ilk altı ay yüzde 45, ikinci altı ay yüzde 15, üçüncü ve dördüncü altı aylar yüzde 10 ve aşan kısmı için enflasyon farkı gün geçtikçe erimiş, artık işçide dayanacak güç bırakmamıştır. Aynı sözleşme kapsamında (kamu çerçeve protokolü) farklı iş yerlerinde çalışanlar yüzde 117’ye varan zamlar alabiliyorken, askeri fabrika ve tersane işçisinin kamu çerçeve protokolüyle sınırlı kalması bardağı taşıran son damla olmuştur. Bu zamlardan sonra işe yeni giren tersane işçisi 18 bin civarı ücret alabiliyorken, sözleşme öncesi yeni giren ve 23 bin lira alan memurlar sözleşme sonunda 30 bin lira alacak. Elbette gerek işçi arkadaşlarımızın gerekse memur arkadaşlarımızın içinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda yoksulluk sınırının altında maaş alması kabul edilmemelidir (Türk-İş’in açıkladığı yoksulluk sınırı 38 bin lira civarında.)
"EN AZ YÜZDE 50 EK ZAM İSTİYORUZ"
Geçmişte kamu işçisinin ücreti memur maaşının bir buçuk-iki kat üzerinde olduğu göz önünde bulundurulursa, kamu işçisinin Harb-İş üyesi işçilerin içinde bulunduğu ekonomik çaresizliğin anlaşılması daha kolay olacaktır. Bu sebeple en az yüzde 50 ek zam alınmalıdır.
Gerek sözleşme gerekse seçim döneminde görsel-yazılı basında ve siyasetçilerin söylemlerinde memur arkadaşlarımız kadar yer bulamamak işçi sınıfı ve kamu işçisi adına bizleri üzmüştür. İmzalanan sözleşme de hayal kırıklığı yaşatmıştır. Bu ekonomik sorunlar, vergi adaletsizliği, çalışma şartlarının zorluğu, dış görev ve harcırah sorunu, başka illere isteği dışında tayin edilebilme korkusunu yaşayan işçilerin, yanında sendikasının olduğunu hissedememesi Harb-İş üyesinde sendikasına duyduğu güvenin sarsılmasına neden olmuş, kimi işçiler için çözümü sendikayı mücadeleci bir çizgiye çekmek yerine sendikadan istifa etme tartışmasını beraberinde getirmiştir.
İstifa tartışmalarının yaygınlaşması, kimi iş yerlerinde sendikadan istifaların başlaması, aylardır üyelerinin ek zam için harekete geçilmesi talebini görmezden gelen Harb-İş yönetimini harekete geçirmiş, tüm illerde ek zam talepli basın açıklamaları yapılmıştır.
İSTİFA ÇÖZÜM MÜ?
Bu açıklamalardan biri de 24 Ağustos’ta Gölcük’te yapılmıştır. Açıklamadan iki gün önce ise Kocaeli’de bir yerel televizyon kanalına çıkan şube başkanı, Harb-İş üyesi işçilerin bugün yaşadığı darboğazın ve geçim sıkıntısının doğrudan sorumlusu olan, işçiye bu darboğazı reva gören sözleşmeyi imzalayan genel merkez yönetimini 23 Eylül’de yapılacak genel kurulda destekleyeceğini ilan etmiştir.
Harb-İş yönetiminin işçilerin başta ek zam talebi olmak üzere insan onuruna yaraşır bir ücret ve insanca çalışma koşullarının sağlanması, işçinin rızası dışında başka bir ile tayininin durdurulması taleplerini görmezden gelmesi, işçilerde mevcut durumun devam edeceği duygusunu güçlendirmiş ve bu da sendikadan istifa etme düşüncesini büyütmüştür.
Evet, Harb-İş yönetimi bugün işçileri temsil etmemektedir. Evet, Harb-İş yönetimi işçilerin taleplerini yok saymaktadır. Peki, çözüm sendikadan istifa etmekte midir yoksa bu anlayışın değişmesi için bugün mevcut anlayışa tepkisini ortaya koyan binlerce işçinin çözüm için ortak hareket etmesinde midir?
Yeni bir sendika kurmak, mevcut sendikadan istifa etmek ve dayanışma aidatı ödeyerek toplu sözleşmeden yararlanmak kimileri için kulağa hoş gelse de hepimiz açısından şu anki yönetime ‘İyi bir ders olur’ demek içimize su serpse de bir grup işçinin istifa ederek, bir grup işçinin Harb-İş’te kalması işçilerin birliğini bölecek, parçalayacak ve işçi arasında ciddi bir ayrışma yaşanacaktır. Devamında; eğer istifa eden işçiler başka bir sendikaya üye olursa yeni sendika ile mevcut sendika arasında yetki davaları başlayacak, kimin yetkili olacağına ilişkin bu davalar yıllarca sürecek, dava süresince toplu sözleşme de imzalanamayacağı için günün sonunda kaybeden, mağdur olan yine kamu işçisi, yani bizler olacağız!
KÖKLÜ BİR DEĞİŞİKLİK ŞART
Peki ne yapmalıyız? Bunu soracak olursak, Harb-İş Sendikasını kuruluş ayarlarına, ‘89 bahar eylemlerindeki mücadeleci ruhuna geri döndürmeliyiz. Bunu da ancak biz işçiler yapabiliriz.
Bugün sendikanın şube yönetim kurulları fabrikalarda yapılan delege seçimleri ile belirleniyor. Mevcut yönetimler kendilerine yakın fabrikaları seçim bölgeleri olarak belirleyerek her durumda bu delege seçimlerinden kazançlı çıkıyor. İşçiler sendika şube yönetimleri ya da genel merkez yönetimini değiştirmek için harekete geçse de bu tür ayak oyunları nedeniyle başarılı olamıyor. O zaman yapılması gereken şey, şube yönetimlerini belirleyecek kongrelerde sendika üyelerinin doğrudan oy kullanmasını sağlamaktır. Kongrelerde üyeler doğrudan oy kullanırsa o zaman sonucun tümüyle değişeceğini hepimiz biliyoruz. Aynı durum denetim, disiplin ve üst kurul delegelerinin belirlenmesi için de geçerlidir. Yine iş yeri sendika temsilcileri ve şube danışma kurulu üyeleri atamayla değil seçimle belirlenmelidir. Sendika içi demokrasi de ancak bu şekilde olur.
Bu sendikanın koltuk için değil üyesinin sorunları için üyeleriyle birlikte mücadele edecek yöneticilere ihtiyacı vardır. Bunun içinde köklü bir şekilde tüzük ve yönetmelik değişikliğine ihtiyaç vardır!
Harb-İş Sendikası Genel Kurulu 23 Eylül tarihinde gerçekleştirilecek. Genel kurullar sendikaların en üst karar organlarıdır ve tüzük ve yönetmelik değişiklikleri de genel kurullarda yapılır.
Bu mektup aracılığıyla; bugün Harb-İş sendikasının yönetiminde yer alan mücadele kaçkını, işçilerin taleplerini yok sayan yönetim anlayışına karşı sendikadan istifa etmeyi tartışan binlerce işçi kardeşime seslenmek istiyorum.
Kardeşlerim sendika biz işçilerin örgütüdür, biz bu sendikayı mücadeleci bir sendika haline dönüştürebiliriz. Bölünmeden, parçalanmadan, ayrışmadan, maceralara kapılmadan bunu yapmak mümkün!
Gelin binlerce işçi olarak, bu anlayışa muhalif olduğunu söyleyen şubeler olarak 23 Eylül’de yapılacak genel kurulu, Harb-İş’i demokratik ve mücadeleci bir sendika olarak ayağa kaldırma günü ilan edelim!
Genel kurulda binlerce işçi olarak tüzük değişikliği talep edelim, tüzüğü değiştirelim, şubelerden başlayarak kongreleri yenileyelim, iş yeri temsilcilerimizi, danışma kurulumuzu biz işçiler seçelim. Harb-İş’te söz de karar da yetki de işçilerde olsun!
Mücadeleci bir Harb-İş biz işçilerle mümkün!