31 Ağustos 2023 10:22

Cehennemin kapısından Bakırköy’ün avlusuna…

Hastane Başhekimi Göktulga heykelin ne düşündüğü sorusuna; “Hastane dışındakilerinin durumu içeridekilerden daha kötü, bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor” şeklinde yanıt vermiştir.

Düşünen Adam heykeli - Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi | Fotoğraf: Aziz Akbıyık/Panoramio (CC BY-SA 3.0)

Halis Ulaş
Halis Ulaş

“Buradan gidilir acılar kentine,
buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya,
buradan gidilir yitmiş insanlar arasına.
Adalet yol gösterdi ulu rabbime,
kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi
yarattı beni.
Benden önce her şey sonsuzdu;
sonsuza dek süreceğim ben de.
İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu.”

Dante Alighieri’nin başyapıtı İlahi Komedya’sının 3. Kantosu yukarıdaki satırlarla başlar. Bu satırlar koyu renkle bir kapının üzerine yazılmıştır. Dante 35 yaşındayken yedi gün sürecek öte dünya yolculuğuna Jülyen Takvimine göre 1300 yılının 7 Nisan’ını 8 Nisan’a bağlayan Cuma gecesi cehenneme açılan bu kapıdan geçerek başlamıştır. Her umudun dışarıda bırakılarak girildiği bu yerde Dante üç gün geçirmiştir.

Cehennem İlahi Komedya’da içiçe geçmiş ve günahın yüküne göre gittikçe daralan dokuz halkadan oluşmuş konik bir yer olarak betimlenmiştir. Cehennemin ilk halkası dürüst bir yaşam sürmüş ancak Hıristiyanlığı tanımadan ölmüş ruhlara ev sahipliği yapmaktaymış. Acısız bir kederin hâkim olduğu ilk halkadan sonraki halkalarda acı şiddetlenerek tek gerçek duygu olmaya başlamaktaymış. İkinci halkada şehvet düşkünleri, üçüncü halkada açgözlüler, dördüncü halkada cimriler ve savurganlar çile çekmekteymiş. Cehennem derinleştikçe önce öfkeye yenik düşenlerle, sonrasında sapkınlar ve sahte peygamberlerle, ardından da şiddet yanlıları ve sahtekârlarla karşılaşılmaktaymış. Cehennemin dibi olan dokuzuncu halkaya ulaşıldığında ise azap sahnesinde şeytan, şeytanın el verdiği Kabil ve Kabil’in hamiliğini yaptığı hainler yer almaktaymış.   

İlahi Komedya yazıldığı günden itibaren sanatın her alanına esin kaynağı olmuştur. Her ne kadar Dante’nin metninde yer alan Araf ve Cennet bölümleri birçok sanat eserine kılavuzluk etse de; Cehennem sanatın manyetik kutbu olmuştur. Edebiyattan müziğe, resimden heykele yaratılan çok sayıda eser adeta Styx nehri olup cehenneme doğru akmıştır.  

Bu eserlerden biri de Auguste Rodin tarafından yapılmış olan Cehennemin Kapıları’dır. Daha doğru bir ifadeyle Rodin tarafından başlanmış ama 37 yıl boyunca bitirilememiş bir eserdir. Rodin bu esere o dönem yapılması planlanan Paris Dekoratif Sanatlar Müzesinde sergilenmek üzere verilen bir sipariş üzerine 1880 yılında başlamıştır. Kısa bir süre sonra müzenin inşasından vazgeçilmiştir. Bu nedenle de Rodin’e verilen sipariş iptal edilmiştir. Siparişin iptal edilmesine karşın Rodin yaşamı boyunca atölyesinde bir iğne oyası işler gibi ince ince eserini işlemiştir. Eserin dökümü Rodin’in ölümü sonrasında atölyesinden toparlanan parçaların birleştirilmesi ile alınmıştır. Yaklaşık 6 metre yüksekliğinde ve 4 metre derinliğinde bronz dökümden yapılmış bu eser günümüzde Paris’te bulunan Rodin Müzesinde sergilenmektedir.

Cehennemin Kapıları tek başına Rodin’in portfolyosudur desem sanırım abartmış olmam. Çünkü Rodin’i Rodin yapan Üç Gölge, Öpüşme, Ugolino ve Çocukları ve Düşünen Adam gibi en bilinen heykelleri bu kompozisyonun içerisinde tasarlanmıştır. Cehennemin Kapıları’nın göz bebeği Düşünen Adam heykelidir. Çünkü heykel kapının en göze çarpan üçgen alınlığın orta kısmına yerleştirmiştir. Kimine göre bu figür Cehennemdeki figürleri inceleyen Dante’dir, kimine göre bu figür işlediği günahın sonuçlarını kara kara düşünen Adem’dir, kimine göre de Rodin’in kendisidir.

Düşünen Adam figürü kimi simgeliyor bilmiyorum. Ancak bildiğim şeylerden biri Türkiye’de heykel denilince ilk akla gelen figürlerden birinin Düşünen Adam heykelinin olmasıdır. 72 yıldır Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin  (BRSHH) bahçesinde derin derin düşünen bu heykel adeta delilikle veliliğin sınır bekçisi gibidir. Peki, Düşünen Adam heykelinin bir kopyası nasıl olmuş da BRSHH’nin bahçesine gelmiştir?

Hikâyemiz 1945-1960 yılları arasında BRSHH’nin başhekimliğini yapmış olan Dr. Fahri Celal Göktulga’nın Düşünen Adam heykelini bir dergide görerek heykelin hastane için güzel bir simge olabileceğini düşünmesi ile başlamıştır. Göktulga’nın imdadına Bakırköy’ün renkli simalarından heykeltıraş Kemal Künmat yetişmiştir. Rodin hayranı olan Künmat o dönem BRSHH’de yatarak tedavi görmekteymiş ve bu simgenin yaratılması için biçilmiş bir kaftanmış. Bakırköy yakınlarındaki bir taşocağından getirilen yekpare kireçtaşı Başhekimliğin karşısında yer alan havuzun başına yerleştirilmiştir.  

Tulumunu giyen Kemal Künmat büyük bir titizlik ve özveri içinde çalışmaya koyulmuş ve heykeli ortaya çıkarabilmek için birkaç ay uğraşmıştır. Sonunda heykelin sağ kolu ve çenesinin altındaki sol eli dışında yontulması tamamlanmıştır. İddia odur ki bu aşamada Künmat yaptığı işin karşılığında hastane yönetiminden yüklüce para istemiştir. Ancak hastanenin bu parayı ödeyecek bütçesi yokmuş. Tüm çabalara rağmen heykeli tamamlaması için Kemal Künmat ikna edilemez ve Düşünen Adam’ı çolak halde bırakarak hastaneden taburcu olmuştur.

Bu olay üzerine hastane yönetimi heykelin tamamlanabilmesi için yeni bir çözüm arayışına girişmiştir. Çözüm planı olarak hasta kabul memuruna direktif verilmiştir. Bu direktife göre her yatan hastanın mesleği ve hobileri mutlaka sorulacak, resim ya da heykelle ilgilenen bir hasta yatarsa yönetime haber verilecekmiş. Birkaç manik hastanın yanlış alarmı sonrasında mutlu haber altı ayın sonunda hastane yönetimine bildirilmiştir. Beklenen kişi depresyon tedavisi için hastaneye yatan ve hobi olarak heykelle uğraşan Yüzbaşı Mehmet Pişdar’mış. Pişdar çolak Düşünen Adam’ın, eksik kalan kolunu tamamlayacağını iddia etmiş. Başlangıçta Pişdar’ın bunu başarabilecek yeteneğe sahip olup olmadığından emin olunamamış. Ne de olsa olayın geçtiği yer bir psikiyatri hastanesidir. Bu nedenle Pişdar’dan yeteneğini ispat etmesi için heykele dokunmadan önce taşocağından getirilen bir taşı yontarak kol yapması istenmiş. Sınavı başarıyla geçen yüzbaşıya heykeli tamamlama izni verilmiş ve Pişdar 41 günde heykeli tamamlayarak son halini vermiştir. Yerli Düşünen Adam heykelimizin açılışı 4 Aralık 1951 günü gazetecilerin de davet edildiği gösterişli bir törenle yapılmıştır.

Dünyada onlarca, hatta yüzlerce kopyası yapılarak müzelerde, üniversitelerde, enstitülerde, meydanlarda sergilenen Düşünen Adam heykeli sadece Türkiye’de bir psikiyatri hastanesinin bahçesinde sergilenmektedir. Bu durum elbette gazetecilerin de gözünden kaçmamıştır. Gazeteciler hastane başhekimi Fahri Celal Göktulgaya, bu heykelin bir akıl hastanesinin bahçesinde bulunmasının neyi ifade ettiğini sormuşlardır. Göktulga bu soruya; “Hastane dışındakilerinin durumu içeridekilerden daha kötü, bu heykel onların durumu ne olacak diye düşünüyor” şeklinde manidar bir yanıt vermiştir.

Meraklısına not: BRSHH bahçesinde yer alan Düşünen Adam heykelinin öyküsünü buradan okuyabilirsiniz.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI