Patron kazansın diye işçiler ölüyor
Tersanede taşeron olarak çalışan bir İSG işçisi: Vicdanım el vermiyor ancak yapacak bir şey de bulamıyorum. Ya şikayet edip işimden olacağım ya da vicdanım daha fazla dayanamayacak işten çıkacağım.
Fotoğraf: Tuzla tersane işçileri
Tuzla tersanelerinden bir işçi
Merhaba Evrensel okurları,
Ben Tuzla’da bir tersanede iş sağlığı ve güvenliği elamanı olarak çalışıyorum. Kısaltılmış adıyla İSG işçilerinin asıl görevi tersanede bir iş kazası olmadan onu önlemek. Yangın ya da patlama gibi durumlar meydana geldiğinde işçileri doğru şekilde yönlendirip güvenliklerini sağlamak. Asıl işimiz böyle kazaların meydana gelmemesi için işçileri uyarmak, onların güvenliğini sağlamak ancak bunları yapabilmemiz için yetkimizin olması gerekir. O yetki taşeron olarak çalışan İSG işçilerinde, yani bizde yok.
Kadrolu İSG personelinin yetkisi var ancak o da bu yetkiyi kullanmıyor. Onlar direkt, asıl patrona bağlı bir yerde. Hatalı bir işlem olduğunda biz müdahale etsek bile kadrolu İSG elemanı işin devam etmesini istiyor, müdahale etmiyor. Bizim de yetkimiz yok. Kadrolu İSG elemanı iş hatasıyla devam etsin istiyorsa devam ediyor. Durum böyle olduğundan tersanelerde kazalar, ölümler oluyor. Ne uğruna, patronun işi durmasın, patronun işi erken bitsin, ne kadar tehlikeli olursa olsun patronun işi devam etsin, kazanmaya devam etsin diye işçiler ölüyor.
Geçenlerde başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. Tersanede gemilerin içinde çukurlar oluyor. Gemilerdeki bu çukurlara balans diyoruz. İşçiler bu çukurlara düşmesin diye çukurları yarım metre uzunluğundaki silindir şeklinde demirlerle kapatıyoruz. Eğer kapatmazsak özellikle gece çalışan işçiler çukuru görmeyip çukura düşebilir. Dünya standartlarına göre bu silindirlerin rengi kırmızı ya da beyaz olmalıdır. Ancak firmanın renklerine boyuyorlar silindirleri. Bu renkleri gece görmek mümkün değil. Eğer denetim yapılsa renklerin değiştirilmesi istenecek ancak denetim de yapılmıyor. Ben biliyorum sırf yalakalık için böyle boyanan silindirler bir işçiyi canından edecek. Vicdanım el vermiyor ancak yapacak bir şey de bulamıyorum. Ya şikayet edip işimden olacağım ya da vicdanım daha fazla dayanamayacak işten çıkacağım.
Bu yüzden sık sık Evrensel’e yazıyorum, yazdıkça yalnız olmadığımı fark ediyorum, bu yazdıklarımı okuduğunuzu biliyorum. Bulunduğum yeri tek başıma değiştiremeyeceğimi biliyorum ama birlik olursak değil tersane patronları kimse karşımızda duramaz. Bu mektubu işçi kardeşlerim, yoldaşlarım, ağabeylerim, ablalarım için yazıyorum. Başka bir dünya mümkün!