Toplu sözleşme zammını değerlendiren kamu emekçileri: Verilen zam maaşa yansımadan eriyecek
Verilen zammın cebe girmeden eriyeceğini belirten kamu emekçileri, yoksulluk dayatmasına karşı sendika ayrımı yapmadan ortak mücadelenin şart olduğunu söylüyor.
Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel
Ramis SAĞLAM
Eda AKTAŞ
İzmir
6 milyondan fazla kamu emekçisi ve emeklisini kapsayan 7. Dönem Toplu Sözleşme, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafından bağıtlandı. Hakem Kurulu hükümetin son teklifi olan 2024 için yüzde 15+10, 2025 için yüzde 6+5 zamma imza attı. Verilen zammın cebe girmeden eriyeceğini belirten kamu emekçileri, yoksulluk dayatmasına karşı sendika ayrımı yapmadan ortak mücadelenin şart olduğunu söylüyor.
Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Deniz, “Bizler için her geçen yıl bir öncekini aratır halde. Ekonomik kayıplarımız çok fazla. Merkez bankası 2024 yılı enflasyonu yüzde 33 olarak hedefledi ama bunun altında bir rakama imza atıldı” dedi.
"GREV TEMEL HAK ARAMA YÖNTEMİ OLMALI"
Yetkili konfederasyonun tutumunu eleştiren Deniz, “Aslında gerçek bir örgütlülük olsaydı daha farklı sonuç çıkabilirdi. Grev çağrısı yapılabilirdi ama onların hak arama gibi bir dertleri yok, o nedenle biz bu durumu yaşadık” diye konuştu.
Açlık ve yoksulluk sınırının giderek arttığını dile getiren Deniz, “TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları özellikle sabit gelirlilerin ve bağımsız araştırmaların açıkladığı enflasyonla zıt. İnsanlar her geçen gün bir şeylerden taviz vererek hayatlarını sürdürmeye çalışıyorlar. O nedenle bu verilen zamların birkaç ay içinde bir anlamı kalmayacak. Enflasyonist bir ortamda bunun eridiğini göreceğiz” dedi.
Deniz, “En temel hak arama yöntemimiz grev olmadı. Üretimden gelen gücümüzü kullanarak taleplerimizi ancak iktidara kabul ettirebiliriz. Emekçiler birleşerek genel grev örgütlemeli” dedi.
"TALEPLERİMİZ KARŞILANMADI"
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi SES İş Yeri Temsilcisi Selin Akgöl, “Zam oranları düşük, yoksulluk sınırının üzerinde olmalıydı. 2025’in zam oranının ise şimdiden belirlenmesi mantıklı değil. Çünkü o zamana kadar ekonominin durumu ne olacak bilmiyoruz” dedi.
Kreş, kira yardımı, emekliliğe yansıyacak taban ücretinin yükseltilmesi, çocuk ve giysi yardımı gibi taleplerinin de karşılanmadığını ifade eden Akgöl, “En önemli sorunlardan biri kreş. İnsanlar çocuklarını bırakacak bir yer bulamıyor. Bu sorunun bir an evvel çözüme ulaşması gerek. Ayrıca sağlık emekçileri olarak güvenli bir çalışma ortamının sağlanmasını istiyoruz. Şiddet ortamı son bulmalı ve gerekli önlemler alınmalı. Tabii en önemli talebimiz ise grevli bir sözleşme hakkı. Bunların hiçbiri karşılanmadı” diye konuştu.
"HAYALLERİ SÖNDÜRDÜLER"
Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube İş Yeri Temsilcisi Muharrem Yıldız da “Enflasyon ortada. Bir umut bekledik taleplerimiz karşılanır diye ama hayal kırıklığına uğradık. 2025 için yüzde 6+5 verdiler, yani iki yıllık hayalleri söndürdüler” dedi.
Buca Seyfi Demirsoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi SES İş Yeri Temsilcisi Sibel Sarıçoban da “Sadece hükümetin değil yetkili sendikanın da istediği gibi imzalanmış oldu. Kötü bir sözleşme, yeni bir kazanım yok. Zam oranı çok kötü, aynı zamanda enflasyon oranında dediklerinde çalışanlar daha da sinirleniyor. Enflasyon zaten var olan bir hak, onun da söylenmesi kabul edilebilir değil” dedi.
Sağlık emekçileri açısından gece nöbetinin komik rakamlarla arttırıldığını ifade eden Sarıçoban, “Gece nöbetimiz düşük kaldı. 4D’li işçilere yüzde 40 verdiler, bizlerin daha düşük kaldı. Tabii işçi arkadaşların haklarının da ödenmesi gerekiyor. 2025 yılı için ise çok komik bir zam oranı verildi, yüzde 6+5. Geçim sıkıntısı daha da artacak. Emekli olmak isteyenler olamıyor çünkü taban ücretlerimiz çok düşük, 15 bin lira ile geçinmek çok zor. Taban maaşımızın arttırılması talebimiz de karşılık bulmadı” diye konuştu.
"ORTAK EYLEMLER YAPILMALI"
Ortak mücadelenin önemine değinen Sarıçoban şunları söyledi: “Son iş bırakma eylemleri de gösterdi ki ortak mücadele önemli. Sendika sayısı artıyor ama örgütlülük azalmış durumda. Bütün sendikaların, Türk Tabipleri Birliğinin, KESK’in de tüm egolarını bir kenara bırakıp ‘Ben yaparım, önce benim kararım’ tutumundan vazgeçmesi lazım. Son iş bırakma eylemlerinde bunlar çok tartışıldı. SABİM kuruldu ve iyi bir iş ortaya çıktı. Alanın kararın hangi sendika üzerinden verildiği değil ortaklaşarak her yerde yapılması önemli. SABİM eyleminin diğerlerine göre daha başarılı olduğunu gördük. Ortak işler önemli. Yalnız yapılan eylemler eskisi gibi başarılı değil, şu an birlikte hareket ederek ortak eylemler yapılmalı.”
"İKTİDAR HAKLARIMIZI GASBETTİ"
Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, sözleşmenin trajikomik bir zamla sonuçlandığını söyledi. Kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal, özlük haklarına ve iş güvencelerine yönelik sorunların hiç gündeme gelmediğini söyleyen Yıldırım, tartışmaların birkaç puanlık ‘maaş zammı’ etrafında yürütüldüğünü ifade etti.
“Biz görüşmelerin Hakem Heyetine gideceğini ve buradan çıkan kararın değişmeyeceğini belirtmiştik. Çünkü davul da tokmak da AKP iktidarında. Siyasi iktidar kamu emekçilerine ne teklif ederse yandaş konfederasyon kabul etmekte, Hakem Heyeti onaylamaktadır. İktidar, kamu emekçilerinin insan onuruna yaraşır adil ücret hakkını göz göre göre gasbetmiştir” diyen Yıldırım, verilen zammın kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Yıldırım şöyle devam etti: “Kamu emekçilerinin ve emeklilerin gerçek anlamdaki bir toplu pazarlık ve sözleşme yapabilmelerinin yolu grevin merkezinde olduğu bir mücadele sürecinden geçmektedir. Grev ve toplu eylem yoluna başvurma yetkisinin olmadığı bir sözleşme gerçekçi değildir. Memur ve memur emeklilerine, insan onuruna yakışan bir yaşam düzeyi istiyoruz. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; TİS masada bitmedi, Hakem Heyetinin kararını tanımıyoruz ve kamu emekçilerinin haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.