2 Eylül 2023 04:27

Kıyılardaki yapılaşma Akdeniz foklarını yok ediyor

SAD Kurucu Üyesi Cem Orkun Kıraç, Akdeniz foklarının azalmasının nedenlerini sıraladı: Kıyıların betonlaşması, yasa dışı ve aşırı avlanma, fok mağaralarına uristik dalışlar ve deniz kirliliği.

Kıyılardaki yapılaşma Akdeniz foklarını yok ediyor

Fotoğraf: SAD

Ramis SAĞLAM
İzmir

Nesli tükenme tehlikesi altında olan Akdeniz fokları (Monachus monachus), Akdeniz’in eşsiz biyolojik çeşitliliğinin, sağlıklı deniz-kıyı ekosistemlerinin ve kadim kültürlerinin son temsilcilerinden biri olarak tanımlanıyor.

Milyonlarca yıl yeryüzünde var olmayı başarmış ve Akdeniz’de halen yaşamını sürdüren sembol deniz canlısı olan Akdeniz fokları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) Kurucu Üyesi Cem Orkun Kıraç ile deniz ve kıyı canlılarının yaşadığı tehlikeleri, deniz kirliliğini, fok ölümlerini ve yaşadıkları tehlikeleri konuştuk.   

Türkiye’nin Akdeniz fokunun yeryüzünde ender yavrulama gerçekleştirdiği coğrafyalardan biri olduğunu hatırlatan Kıraç, Akdeniz fokunun yok olmasının tek bir faktörden kaynaklanmadığının altını çizdi. Akdeniz fokunun sayılarının azalmasının en önemli nedeninin doğal yaşam alanlarının bozulması olduğunu söyleyen Kıraç, “Fokların yaşam alanları doğal yapısını koruyan sakin kıyılardır. Türkiye’de böyle alanlar gitgide azalıyor. Bu kıyılara açılan yol ve inşa edilen ikinci konutlar veya turistik tesislerin kıyı alanlarının doğallığını ve sakinliğini bozması, Akdeniz foklarının bu yöreleri terk etmesine neden oluyor” dedi.

‘YASA DIŞI AVCILIK DENİZ EKOSİSTEMİNİN ÇÖKÜŞÜ DEMEK’

Yasa dışı ve aşırı balıkçılık sonucu balık stokları her geçen gün azalıyor. Bu durum fokların besininin azalması anlamına geliyor. Fokların besinlerinin tamamen deniz ürünlerinden oluştuğunu dile getiren Kıraç, “Denizlerimizde yıllardır yapılan ve hâlâ süregelen kanunsuz ve bilinçsiz su ürünleri avcılığı (Kanunsuz yöntemlerle yapılan trol, trata, gır-gır avcılığı ve zaten her daim yasak olan dinamitçilik ve tüplü/ışıklı zıpkıncılık) sonucunda denizlerdeki balık stokları ciddi bir azalma gösterdi. Kangrenleşmiş bu soruna çözüm bulunmadığı sürece, hem foklar (ve besin ağının tepesindeki diğer canlılar) yok olacak hem de insanlarımız çok yüksek fiyatlarla balık yemeye devam edecek. Hatta hiç balık bulamayacağımız günler de gelecektir. Bu ise deniz ekosisteminin çöküşü demektir” diye konuştu.

FOK ÖLÜMLERİNDE SUÇLU KİM?

Fok ölümlerinin hem dünyada hem ülkemizde genellikle iki şekilde olduğunu vurgulayan Kıraç, birincisinin Akdeniz foklarının kasti olarak öldürülmesi, ikincisinin ise yavru fokların büyüme evrelerinde balıkçı ağlarına takılarak sualtında boğulmaları olduğu bilgisini verdi.

Balık stoklarındaki azalma nedeniyle aynı sularda avlanan fok ve küçük balıkçı arasındaki rekabetin şiddetlendiğini söyleyen Kıraç, “Gelir seviyesi düşük olan küçük balıkçılar, fokun neden olduğu en küçük ziyana karşı bile büyük tepki gösterip denizde karşılaştığı foku tüfekle öldürmekten çekinmiyor. Burada kim suçlu; foku öldüren küçük balıkçı mı, yoksa balıkçının ağından yaşamak için balık alan fok mu? İkisi de değil. Aslında burada sorumlu olan ve sorunun kökünde yatan kanunsuz ve aşırı avlanan trol, trata veya gır-gır avcıları; dinamit ve zıpkıncılık yöntemleri ile her türlü yasa dışı su ürünleri avcılığını yapanlar ve bunları denetlemede yetersiz kalan yetkili birimlerdir” dedi.

Cem Orkun Kıraç

Cem Orkun Kıraç | Fotoğraf: Kişisel arşiv

FOKLARIN YAŞAM ALANLARI TEHLİKEDE

Fokların yavruladıkları, dinlendikleri veya beslendikleri alanların, denizden girilen kıyı mağaraları olduğu biliniyor. İster su altı ister su üstü girişli olsun fok mağaraları son senelerde turizm baskısı altında büyük darbe aldı. Birçok mağara dalgıç turistlerin yarattığı rahatsızlık nedeniyle foklar tarafından kullanılamaz hale geldi. “Mağaralar ve daha sonra dalış firmaları tarafından mağara dalışı veya fok gösterme adı altında turist daldırılan (su altı girişli) mağaralar gitgide foklar tarafından terk edilmektedir” diyen Kıraç, Akdeniz foklarının yaşadıkları bu son sığınaklarda rahatsız edilmemesi gerektiğini, hatta mağaralara bilerek veya bilmeyerek girenlerin bilinçli dalgıçlar tarafından uyarılması gerektiğini belirtti.

DENİZ KİRLİLİĞİNİN ETKİSİ

Deniz kirliliğine de değinen Kıraç, “Kirliliğe örnek olarak 1996-97 yıllarında önemli fok yaşam alanlarından olan Gümüşlük Çavuş Adası’ndaki fok mağaralarında yaşanan petrol kirliliği, Sinop İnceburun yakınlarında araştırmalar sırasında fok mağaralarında görülen aşırı evsel atık (naylon, ip vs.) kirliliği ve nadir de olsa bazı fokların baş ve boynuna ip ve bez parçalarının dolanmış olması verilebilir. Çavuş Adası’ndaki petrol kirliliği fokun yaşam alanını, Foça’da yaşamış olan Dişi Korsan’ın başına sıkıca dolanmış ip parçası ise türü doğrudan etkileyen en somut iki kirlilik vakasıdır. Yine de bu sorun ilk üç sorun kadar yaygın ve etkin değildir” dedi.

Akdeniz foku

Fotoğraf: SAD

Evrensel'i Takip Et