Dersler dertle başlıyor
4 Eylül’de uyum eğitimiyle açılacak okullar öncesi veliler artan eğitim masrafları nedeniyle zorda. Öğretmenler geçinemiyor, öğrencileri de kalabalık sınıflar bekliyor.
Fotoğraf: Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
Yeni eğitim öğretim yılı bu pazartesi 4 Eylül’de ana sınıfı ve 1. sınıf öğrencilerinin 1 haftalık uyum eğitimiyle başlayacak. 2023-24 eğitim öğretim yılının esas ders zili ise yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın öğrenci için 11 Eylül’de çalacak.
Veliler, bu yıl katlanan okul masraflarını nasıl karşılayacağını düşünürken, derslik ihtiyacı giderilmediği için öğrencileri kalabalık sınıflar bekliyor. Artan enflasyon ve zamlar karşısında ücretleri her geçen gün eriyen öğretmenler ise borç sarmalında. Eğitimin sorunlarını Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Şuğayip Vayiç, Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, Öğrenci Velileri Derneği İzmir Şube Başkanı Behram Kaya ve Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ile konuştuk.
"SINIFLAR KALABALIK OLACAK"
Okulların geçen yıllardan devreden sorunlarla açılacağını belirten Eğitim Sen İzmir 4 No’lu Şube Başkanı Şuğayip Vayiç, sorunların başında okulların fiziki yetersizlikleri, ikili öğretim, kalabalık sınıflar ve öğretmen açığının geldiğini söyledi. Depreme dayanıklılık testi yapılmayan okullara dikkat çeken Vayiç, “Yine yeni dönemde birleştirilen okullar ve kalabalık sınıflar bizi bekliyor. Yeterli sayıda kadrolu öğretmen ataması da yapılmadı. Öğretmen eksikliği yine güvencesiz çalıştırılan ücretli öğretmenlerle giderilmeye çalışılacak” dedi.
"BEYAZ ÖNLÜK EŞİTSİZLİĞİ ÖRTEMEZ"
Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) ile öğretmenler arasında yaratılan ayrıma da değinen Vayiç, “Aynı derse girip aynı işi yapan öğretmenler arasındaki ücret farklılıkları öğretmenlerimizin moral ve motivasyonunu fazlasıyla düşürdü. Ülkedeki yüksek enflasyon ve ekonomik krizden öğretmenler fazlasıyla etkileniyor. Eğitim emekçileri tam bir borç sarmalı içinde, düşen alım gücü ve yoksulluk sınırının altında geçinmeye çalışıyoruz. MEB, bu sorunları görmezden gelerek öğretmenlere beyaz önlük giydirerek ne ücret eşitsizliğini ne de eğitimin içindeki kara tabloyu örtemez” diye konuştu.
"SERMAYEYE ÇOCUK İŞÇİ SUNULUYOR"
Mesleki eğitimi öğrencileri ‘Sermayeye çocuk işçi sunmak’ zanneden anlayışla karşı karşıya olduklarına vurgu yapan Eğitim-İş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, “Meslek okulları eğitim vermek yerine öğrencisini de öğretmenini de seri üretime mecbur bırakır hale geldi. Birçok meslek okulunun, merdiven altı üretim yerlerinden tek farkı girişindeki okul tabelasıdır. Çocuk işçiliğini devam ettirmek isteyecekler” uyarısını yaptı.
"NEFES ALAMAMAZ HALE GELECEĞİZ"
Mesleki itibarsızlaştırmak için yapılan saldırıların had safhaya çıktığının altını çizen Yıldırım, “Mesleğimize hakaret niteliğindeki ÖMK ile halihazırda sözleşmeli, ücretli, kadrolu adı altında haksız sıfatlarla ayrıştırma başka kategorilerle devam edecek. Anayasal bir hak olan güvenceli istihdama karşı ücretli ve sözleşmeli öğretmenlik ayıbı sürüyor. Ücretli öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu açlık sınırının altında bir ücret alıyor. Eğitim emekçilerinin aldığı ücretler, giderek artan hayat pahalılığı karşısında ay sonunu getirmeye yetmiyor. Geçinemez, nefes alamaz, kendimizi işimize adayamaz hale geleceğiz” dedi.
"EĞİTİM MASRAFLARI EL YAKIYOR"
Kırtasiye, kıyafet, okul servisi ve kayıt paralarının el yaktığını dile getiren Öğrenci Velileri Derneği (ÖV-DER) İzmir Şube Başkanı Behram Kaya, ailelerin masrafları karşılayamaz duruma gelmesiyle son yıllarda okuldan kopuşların arttığına dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından her yıl olduğu gibi bu yılda yapılan ‘Bağış zorunlu değil’ açıklamasına rağmen velilerden yeni kayıt ya da nakil için ‘bağış’ adı altına para istenmeye devam edildiğini anlatan Kaya “Veliler, okul yöneticileri ve okul-aile birlikleri başkanlıkları tarafından para verin dayatmalarıyla karşı karşıya kalıyorlar” dedi.
"OKULLARDA SAĞLIKLI SU VE YEMEK YOK"
Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ise eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte velileri zor günlerin beklediğini söyledi. Eğitimin niteliği düşerken geçinmekte zorlanan velilerin bir de eğitimin maliyetleriyle boğuştuğuna vurgu yapan Kalafat “Okullarda sağlıklı su ve yiyeceğe ulaşılamıyor. Okul kıyafetleri ortalama 3 çocuk için asgari ücret seviyelerine çıkmış durumda” dedi. Adrese dayalı sistemin özellikle ortaöğretimde anlamsız hale geldiğini belirten Kalafat, “Öğrenci servileri okula ulaşım için mecburi bir araca dönüştü. Bu durumun farkında olan servis fiyatı belirleyicileri her sene enflasyon oranının çok üzerinde zamlarla velileri çaresiz bırakıyorlar. Kamusal bir zorunluluk olan eğitim-öğretim sürecinin zorlaştırılması, çocukları geleceksiz bırakmaktır” uyarısını yaptı.