Öğrencilerin etrafı sarıldı: Bir yandan geçim bir yandan baskı
Aylar sonra yeniden kampüslere dönüyoruz. Umudu yanımızdakinden almaya, tüm zorluklara rağmen mutluluğu bulmaya, çözüm yoluna beraber koyulmaya dönüyoruz.
Fotoğraf: Eda Aktaş/Evrensel
Nilay ULAŞ
Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi
Eylül itibarıyla eğitim her kademede başlıyor. Bir yanda barınma ve beslenme gibi en temel ihtiyaçlar ulaşılamaz hale geliyor, diğer yanda siyasi iktidarın üniversitelerdeki yetki alanının sınırsızlığı öğrenci olmanın iyi sayılabilecek tüm yanlarını yok etmeye çalışıyor.
BARINAMAYAN KADINLARI İSTİSMAR İLANLARI
Yeni öğretim senesinde değişmeyenler de var. Mesela İstanbul’daki yurt kapasitesinin hâlâ ihtiyacın çok altında olması. Yurtta kalamayanların üçer dörder kişi depreme en dayanıksız evlerde kalmak dışında şansı yok. Bu evler de dayanıksız ancak ucuz değil. Ev ararken 3 öğrenciyi birlikte gören emlakçının, kişi başı hesap yapıp “Kirayı 12 bin diye düşünmeyin, siz kişi başı 4 bin lira vereceksiniz” demeyi makul gördüğü cinsten. Ev arayan üniversitelinin gözlerini bozmak uğruna saatlerce internet sitelerinden yaptığı aramada sıralamayı en ucuzdan pahalıya ayarladığında 300, 500, 1000 liraya gördüğü ilanların amacı ev kiralamak dışında olduğundan kimseye yaramıyor. “Beşiktaş çarşıda kiralık oda (yalnızca bayan arkadaşlar arasın)” şeklindeki ilanlarla karşılaştıktan sonra niyeti ışık yılı uzaklığından belli olan erkekler, barınamayan binlerce kadını istismar edeceklerinin ilanını veriyor. Yetkililerden henüz bir müdahale yok, hiç olmayacağı da muhtemel.
TARİKATLAR ÜNİVERSİTEDE
2023 bahar dönemini depremin ardından uzaktan eğitimle, bu 14-28 Mayıs seçimlerinin sonucuyla birleştiğinde ise yalnızlığın ve umutsuzluğun iyice yaygınlaştığı bir halde kapatmıştık. Ancak yalnızlık ve umutsuzluk dışında gelişen farklı duygular da vardı. Bıkkınlık, öfke, tahammülsüzlük birçok kişiye, kuruma, meseleye ilişkin artmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aralık ayında Yıldız Teknik Üniversitesinde tarikatçıların eylem yapmasının ardından üniversite öğrencilerinin gösterdiği tepki bahsettiğimiz durumun en iyi örneklerinden biri. Kız çocuklarının zorla evlendirildiği, kız ve erkek çocuklarının istismara uğradığı tarikat çevreleri; şiddeti ve eşitsizliği kendi içinden büyütüp yaygınlaştırdığı için üniversite içerisindeki varlığı öğrenciler tarafından kabul edilmiyor. Cuma namazı bahanesiyle kampüse giren tarikatçılar üniversitenin özel güvenliği eşliğinde kampüste tekbirlerle eylem gerçekleştirince üniversite yönetimi öğrencilerin taleplerini görmezden gelemeyerek kampüs camisine dışarıdan girişleri yasaklamak zorunda kaldı.
Seçimden sonra ise HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisinin Meclise girmesiyle özellikle genç kadınlar arasında haklarımıza yönelik saldırıların gelebileceği boyut ve korku atmosferinin büyümesi ihtimali yeni endişeleri beraberinde getirdi. Her şeye rağmen kendi birliğimizin, eşit ve özgür bir yaşam için en büyük gücümüz olduğunu öğrenmiştik. Kampüslere döndüğümüzde yer alacağımız kulüp/topluluklar ve öğrenci temsilcilikleri, yeni dönemde bizi karşılayacak milliyetçi-muhafazakâr politikalarla bezenmiş kararlar ve engellemelere karşı yan yana gelebileceğimiz, sesimizi, etkimizi çoğaltabileceğimiz ilk alanlar. Örgütlülüğümüzün bu ilk kalelerinde durmaya kesinlikle dünden daha çok ihtiyacımız var.
Aylar sonra yeniden kampüslere dönüyoruz. Umudu yanımızdakinden almaya, tüm zorluklara rağmen mutluluğu bulmaya, çözüm yoluna beraber koyulmaya dönüyoruz. Şimdi bir kez daha birliğimizin neden önemli olduğunu anlatacağız ve aylar sonra üniversite sıralarına vazgeçmediklerimizi, kazandıklarımızı yazacağız.