"Sokak hayvanları konusunda Avrupa iyi örnek değil"
Erdoğan’ın sokak hayvanlarına ilişkin “Avrupa’da nasıl çözüme kavuşturulduysa aynı uygulamaları hayata geçireceğiz” sözlerine hayvan hakları savunucularından “Avrupa iyi bir örnek değil” yanıtı geldi.
Fotoğraf: Joseltr/Pixabay
Eylem NAZLIER
İstanbul
Sokak hayvanlarına ilişkin geçtiğimiz günlerde açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Avrupa’da nasıl çözüme kavuşturulduysa aynı uygulamaları hayata geçireceğiz. Sokaklarımızı güvenli hale getireceğiz” dedi. Erdoğan’ın sokak hayvanlarını hedef alan sözleri, hayvan hakları savunucularının tepkisine neden oldu. Çünkü Avrupa’nın sokak köpeklerine ilişkin politikaları çözüm değil. Evrensel’e konuşan Dr. Öğretim Üyesi Şeyma Esin Erben ve Hayvanlara Adalet Derneğinden Avukat Hülya Yalçın, sokaklardan kedi, köpeklerin yaşamını sürdürmesi fikrinden asla uzaklaşılmaması gerektiğini vurguladı.
"AVRUPA BİRLİĞİ'NİN GENEL BİR DÜZENLEMESİ YOK"
Erdoğan’ın işaret ettiği Avrupa’da sokak hayvanlarına yönelik uygulamalar nasıl? Bu soruyu Erben şöyle yanıtlıyor: “Avrupa Birliği üyesi ülkelerde sokakta yaşayan evcilleştirilmiş türlere, köpek ve kedilere ilişkin Avrupa Birliği'nin genel bir düzenlemesi bulunmuyor. Sokakta yaşayan hayvanların yaşamına ilişkin düzenlemeler üye devletlerin sorumluluğunda. Dolayısıyla onların bakımı, yaşam alanları, tedavileri, yuva bulma süreçleri her bir üye devletin kendi kurallarına bağlı.”
"HEM HAPİS HEM PARA CEZASI"
“Gelişmiş ülkelerde sokakta hayvan yok, hepsi barınaklarda!” sözlerinin gerçekliğini Avrupa’dan örneklerle anlatan Erben, “Hollada’dan başlayalım. Yerel yönetimler devreye girdi ve ‘satın alınan’ köpekler için bazı şehirlerde yüksek vergiler uygulanmaya başlandı. Bir köpekle hayatını paylaşmak isteyenler ise bu vergilerden kaçınmak için terk edilen hayvanların yaşadığı barınaklara yöneldi. Türkiye'de hiçbir zaman uygulanamayan Kısırlaştır-Aşıla-Yaşat (aldığın yere bırakarak) Hollanda'da uygulandı. Konunun detayları CNVR (Collect Neuter Vaccinate and Return) programında anlatılıyor. Bir de üzerine hayvanlara yönelik şiddeti rapor edebileceğiniz bir Hayvan Polisi departmanı devreye girdi. Hayvanlara işkence etmenin karşılığında hem hapis hem de para cezası uygulandı” ifadelerini kullandı.
"KAFANIZA GÖRE KEDİ VEYA KÖPEK YETİŞTİRİP SATAMAZSINIZ"
Almanya’nın köpekle yaşama sorumluluğu alanlara vergi uygulayan bir diğer ülke olduğunu söyleyen Erben, “Öyle kafanıza göre köpek veya kedi yetiştirip satamazsınız da. Bunun için gerekli belgelere sahip olmanız, hayvanların sürekli gebe kalacakları ve sömürülecekleri bir ortam olduğunda bu belgeleri alamıyorsunuz. Brüksel'deki yasaya göre ise altı aylık olmadan kedilerin kısırlaştırılması zorunlu. Ne var ki 2022 yılında barınağa alınan her beş kediden yalnızca birinin kısırlaştırılmış olduğu rapor ediliyor” diyor.
"PRATİKTE İŞLER DEĞİŞİYOR"
Birçok AB ülkesinde hayvanlara ilişkin teoride var olan kanunların pratikte uygulanamadığına dikkat çeken Erben, “Teoride kedi veya köpek sokakta bulunduğunda barınağa alınır ve ilk olarak genel sağlık kontrolleri yapılır. Daha sonra evi ve daha önce kiminle yaşadığı bulunmaya çalışılır. Eğer bulunamazsa yeni bir yuva bulma arayışı başlar. Bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerde sağlıklı bir hayvanı yuva bulamasa da bakımevinde ne kadar süre yaşarsa yaşasın öldüremezsiniz. Yaşamı boyunca orada fiziksel ve etik bir yaklaşımla psikolojik tüm ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Pratikte ise işler tamamen değişiyor. Özellikle Portekiz, Romanya, İspanya, İtalya ve Yunanistan dahil olmak üzere birçok turizm bölgesi olarak kabul edilen AB üyesi ülkede hayvan hakları savunucularının talebi, kısırlaştır-aşıla ve aldığın yerde yaşat programının uygulanması yönünde” diye konuştu.
"HANGİ AVRUPA’DAN SÖZ EDİLİYOR"
Erben, “Sokakta yaşayan hayvanlar bir sorun olarak görüldüğünde sözde sorunun sözde çözümü için bir ekonomi de oluşturulmuş oluyor” dedi ve ekledi: “Avrupa Birliği'nin sağladığı mali yardımlar nereye harcanıyor, insanlar özel barınaklar kurup gelen bağışları ne yapıyor, düşük maaşla çalıştırılan ve işlerinin ehli olmayan bakımevi çalışanları hayvanlara nasıl davranıyor? Tüm bu sorular arka arkaya sıralanıyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Avrupa'da nasıl çözüme kavuştuysa..." cümlesine dikkat çeken Erben, “Hangi Avrupa'dan söz ediyor acaba? Hollanda gibi mi yoksa yaşadığı yerden alınıp nefes dahi alamayacakları kafeslere kapatılan ve açlık, susuzluk, hastalıktan ölen hayvanlar adına hak savunucularının mücadele ettiği Avrupa mı?” diye sordu.
"YILLARDIR SOKAK HAYVANLARI DÜŞMANLIĞI KÖRÜKLENİYOR"
Erben, Türkiye'deki 5199 No'lu Hayvanları Koruma Kanunu'nun en çok uygulanması gereken kısırlaştır-aşıla-aldığın yere bırakarak yaşat programı hiçbir zaman kararlı ve doğru bir şekilde, en önemlisi etik olarak uygulanmadığına dikkat çekti. Konya’da belediyeye ait barınakta başına kürekle vurularak öldürülen köpeği hatırlatan Erben, “O köpek, milyonlarca kurbandan yalnızca biriydi” şeklinde konuştu. Erben, “Sosyal medyaya veya anaakım medyaya yansıyan şiddet görüntüleri kısa süreli toplumsal tepkiye sebep olsa da yıllardır körüklenen bir sokak hayvanları düşmanlığı var. Bunu mahallelerdeki zehirlemeler, hayvanlara yönelik şiddetin artması, kedi veya köpeklerin sorumluluğunu alan insanlara yönelik şiddetin artması izliyor” değerlendirmesinde bulundu.
HAYVAN HAKLARI YOK SAYILIYOR!
Batı Avrupa ülkelerinin önemli bir kısmında yetkili belgesi olmayan hiçbir yetiştiricinin kedi veya köpek satmasına izin verilmediğini vurgulayan Erben, “Türkiye'deki gibi petshop'larda satış da yapılmıyor. Türkiye'de yıllardır devam eden, görmezden gelinen sorunlardan biri sürekli ve zorla gebe bırakılan hayvanların yavrularının satışı. Diğer yandan terk etmelerin ne kadar yoğun olduğunu biliyoruz. Bir diğer önemli sorun türü ne olursa olsun insan-dışı hayvanların dövüştürülmesinin önüne geçilmemesi, hatta dövüştürücülerin bilinmesine rağmen cezasız kalması” ifadelerini kullandı.
Erben, “Bu sözde sorunun sebebi Türkiye'de sokakta yaşayan ve sokağa terk edilen köpek ve kediler değil. Dolayısıyla öncelikle sokakta yaşayan hayvan olmasını sorun olarak algılamaktan vazgeçmek zorundayız. Hollanda'nın uyguladığı programın neredeyse aynısı, tek farkı uygulanmayışı, zaten Türkiye'deki kanunda var. Sokaklarda köpek ve kedilerin yaşamının sürdürmesi fikrinden asla uzaklaşmamamız lazım. En tehlikelisi bu düşüncenin toplumun mutabık olduğu bir görüş gibi hükümet tarafından servis edilmesi” diyerek sözlerini noktaladı.
"SOKAKLARIMIZDA HAYVANLAR ÖLDÜRÜLMESİN!"
Hayvanlara Adalet Derneğinden Avukat Hülya Yalçın, “Güvenli sokak diyerek köpekleri yok etmek vahşet ve kanun dışı. Birinin bunu Cumhurbaşkanını hatırlatması lazım. Sokaklardan köpekleri çöp gibi hiç kimse toplayamaz. Kanunlar herkesin ve her şeyin üstündedir. Biz de bu ülkenin vatandaşıyız ve ciddi bir talebimiz var; Sokaklarımızda hayvanlar öldürülmesin. Bu da çok haklı, insanca ve yasal bir talep” dedi.
5199 sayılı kanun hala geçerli olduğunu, Cumhurbaşkanı, vali ve diğer yetkililerin söylediği, yapmaya çalıştığı her şeyin yasa dışı olduğunu söyleyen Yalçın, “Bakın 2021 yılında kanunda düzenleme yapıldı. Belediyeler, rehabilitasyon merkezi kurup kısırlaştırma yapacak denildi. 2-3 yıl geçti. Hiçbir şey yok. Kimse belediyeleri suçlamıyor. Niye görevinizi yapmadınız demiyor. Sokaktaki zavallı hayvanları toplayıp öldürmeye çalışıyor. ‘Öldürmeyeceğiz barınaklara koyacağız’ diyorlar ama barınaklar eşittir ölüm kampları” ifadelerini kullandı.
"AVRUPA İYİ BİR ÖRNEK DEĞİL"
Yalçın son olarak şunları söyledi: “Keşke yaptıkları iyi şeyleri örnek alsalar. Avrupa insanlık dışı bir uygulama yaptı. Hayvan konusunda özenilecek hiçbir şey yok. Resmen bir nazi soykırımı gibi köpek, kedi soyunu yok etti. Ancak yıllar geçtikten sonra bununla yüzleşti ve şu anda Avrupa'da hayvanları koruyan ciddi kanunlar var. Ama binlerce hayvanı öldürdüler. Avrupa örneği iyi bir örnek değil. Şu anki durumu esas alırlarsa zaten Avrupa'da hayvan yok. Türkiye toplu katliam yapacak bir ülke olmamalı. Buna sonuna kadar da karşı çıkacağız.”