Gazetelerde 6-7 Eylül Pogromu
6-7 Eylül Pogromu’nun üzerinden 68 yıl geçti. Saldırılar, tahripler ve tecavüzler sonrası göç eden azınlıkların yaşadıkları hâlâ hafızalarda. O günlerde yaşananlar gazetelere yalanlarla yansımıştı.
Görseller: İstanbul Ekspres'in manşeti ve saldırı anından bir fotoğraf/Wikimedia Commons | Kolaj: Evrensel
Gözde TÜZER
İstanbul
Bugün 6 Eylül 2023… 1955’teki “İstanbul Pogromu”nun üzerinden 68 yıl geçti. Ancak azınlıkların o günlerde yaşadıkları ve sonrası hâlâ hafızalarda.
6-7 Eylül’de Londra’da Kıbrıs görüşmelerinin gerçekleştiği dönemde, Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalandığını iddia eden yalan haber üzerine ırkçı ve gerici gruplar özellikle İstanbul Beyoğlu’da ancak Türkiye’nin hemen hemen her yerinde azınlıklara karşı bir yağma hareketine başladı.
Olaylar, 6 Eylül’de İstanbul Ekspres gazetesinin ikinci baskından sonra başlamıştı. Ancak öncesinde de zaten gazeteler yoğun bir şekilde halkı galeyana getirmeye çalışıyordu. Gazete o günkü manşetinde Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin bombalandığını iddia eden yalan bir haber yapmış ve manşetinde “Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı” demişti. Gazeteyi gören saldırganlar sokaklara dökülmüştü.
İki gün süren olaylarda İstanbul’da 16 Rum hayatını kaybetti, onlarcası yaralandı, 73 Rum kilisesi, 1 havra, 8 ayazma, 2 manastır, 3 bin 584’ü Rumlara ait olmak üzere 5 bin 538 gayrimenkul yakılıp yıkıldı. Kimi saptamalara göre 50 kimisine göre 200 gayrimüslim kadına tecavüz edildi.
Peki o günlerde çıkan gazeteler yaşananlar için neler söylemişti?
İSTANBUL EKSPRES’İN ‘BOMBA’ YALANI
Olayların patlak vermesine sebep olan “İstanbul Ekspres gazetesi” 6 Eylül 1955’teki ilk baskısında “Kıbrıs’ın muhtariyeti, ‘eşit hak’la mümkün olabilecek” manşeti ile Kıbrıs’ta yaşananlara yer vermişti. Ancak aynı gün ikinci baskıyı yapan gazete “Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı” manşeti ile çıkmış ve “Sabaha karşı vuku bulan bu menfur hadise infial uyandırdı” ve “Yunan sansürü haberi hayli zaman gizli tuttu” spotlarını kullanmıştı.
Gazete 7 Eylül’de ise “Örfi İdare Kaldırıldı” manşetiyle çıktı. “Askeri birliklerin aldığı tedbir sayesinde şehir sükuna kavuştu” spotunda ise fotoğraflara yer verildi.
Gazete ayrıca hükümetin “Dün geceki hadiseler komünist tertibidir” açıklamasına yer vermiş ve yine sosyalistleri suçlamıştı: “Gençlik yukarıda görüldüğü gibi elinde bayraklar, Atatürk’ün portreleri, büstleri olduğu halde her an biraz daha kalabalıklaşan mitinge doğru gitmişlerdir… Son haddini bulan galeyan artık durdurulmaz bir hal almış, bütün Rum vatandaşlarının dükkanlarının tahrip edilmesine sebep olmuştur.”
HÜRRİYET: KIZILLARIN TAHRİKİ
7 Eylül 1955 tarihli Hürriyet gazetesinin birinci baskısı “Atamızın Selanik’te doğduğu eve atılan bombanın sebep olduğu hadiseleri önlemek için İstanbul ve İzmir’de örfî idare ilan edildi” manşetiyle çıktı. Manşette Taksim Meydanı’nda toplanan halkın yer aldığı fotoğraflara yer verilmiş ve “Ata’nın doğduğu eve atılan saatli bomba” başlıklı haberin spotunda “Yunan makamları 5 şüpheli şahsın tevkifini bildirdiler” demişti.
Aynı gün ikinci baskısını yapan gazete, “İstanbul ve İzmir’de dün vuku bulan hadiseler üzerine askeri kuvvetler duruma hakim olunca hükümet fevkalade hali kaldırdı” demiş ve “Hadiseler kızılların tahrikiyle patlak verdi” başlığını kullanarak yaşananları sosyalistlerin üzerine atmakta gecikmemişti.
AKŞAM SOSYALİSTLERİ HEDEF ALDI
Akşam gazetesi ise diğer gazetelerden farklı olarak yaşanan ırkçı saldırıların faillerinin sosyalistler olduğunu manşetinden gördü. Gazete 7 Eylül 1955’te “Fevkalade Hal Kaldırıldı” manşetiyle “Hükümet kuvvetlerinin vaziyete hakim olmaları üzerine fevkaâlade halin devamına lüzum olmadığı anlaşıldı”, “Vatandaşların maruz kaldıkları zararlar telafi ve tazmin edilecek” ve “Memleket ağır bir komünist tertip ve tahribe maruz kaldı” spotlarıyla çıktı.
ZAFER ‘ZAMANINDA ALINAN TEDBİR…’ DEDİ
Zafer gazetesi 6 Eylül tarihindeki manşetinde “Londra Konferansının ikinci ve mühim safhası başlıyor” demişti.
Bir gün sonra, 7 Eylül’de ise “İstanbul ve İzmir’de Örfi İdare” başlıklı manşetle çıkan gazetede spotunda “Selanik’teki tecavüz hadisesi yüzünden İstanbul ve İzmir’de dün çok müessif kargaşalıklar oldu,” “Akşam saat 19’da Taksim Meydanı’nda başlıyan bir nümayiş aniden büyüyerek şehrin her tarafına sirayet etti -Yer yer yangınlar çıkarıldı- Mağaza vitrinleri tahrip edildi -Yaralananlar var” ve “Şehrimize gelmekte olan reisicumhur ve başvekil İzmit’ten geri döndüler” cümleleri kullanıldı. Manşette ayrıca “Zamanında alınan tedbirler sayesinde olayların çok fazla büyümesine engel olunduğu” iddiasına yer verildi.
YAĞMA VE YANGIN TEŞEBBÜSLERİ
Vatan gazetesi 6 Eylül’de “Başmuharririmizden telsizle” üst başlığında “Eden, Zorlu ile Görüştü” manşetinde “Türkiye, adada aleyhimize olacak her hal şekline sonuna kadar karşı duracak” ve “Türk heyeti perşembe günü dönüyor” spotlarıyla çıktı.
7 Eylül’de ise “Tahrikler, yağmalar ve yangınlar çıkarılması üzerine İstanbul ve İzmir’de Dün Gece Örfî İdare İlan Edildi” manşetiyle bayilerde olan Vatan gazetesi, spotunda “Başvekâlet, Kıbrıs dâvası ve Selânikteki bomba hâdisesi vesile edilerek girişilen toplu hareket, yağma ve yangın teşebbüsleri üzerine bu kararı verdi” cümlesine yer verdi.
Ulus gazetesi de “Istanbul ve İzmir’de örfi idare” derken spotunda “Kıbrıs Konferansı devam ederken Yunanlılar Atatürk’ün evine bomba attılar” ifadelerini kullandı.
SONRA NE OLDU?
Saldırılar, yağmalar, tecavüzler geride kaldıktan sonra Türkiye’de yaşayan binlerce Rum Türkiye’den göç etti. Zamanla kalan Rumların büyük çoğunluğu da İstanbul’u terk etti. Nüfus mübadelesi sonucunda 1925 yılında yaklaşık 100 bine düşen İstanbul’daki Rum nüfus, 2006 yılında 2 bin 500 kişiye kadar düştü.
Olaylardan sonra 5 bin 104 kişi tutuklandı. 10 Eylül 1955 günü dönemin İçişleri Bakanı Namık Gedik istifa etti.
Başlangıçta soruşturmalar Kıbrıs Türktür Cemiyeti etrafında yoğunlaşsa da DP iktidarının bastırması ile komünistler suçlandı. Aralarında Aziz Nesin, Nihat Sargın, Kemal Tahir, Asım Bezirci, Hasan İzzettin Dinamo ve Hulusi Dosdoğru’nun bulunduğu isimler hakkında dava açıldı. Dava beraatle sonuçlandı.
27 Mayıs 1960’tan sonra, pogrom Yassıada yargılamalarının gündemine oturdu. Askeri cunta tarafından organize edilen Yassıada yargılamalarında, 6-7 Eylül’de yaşananların Adnan Menderes’in provokasyonu sonucu kontrolden çıktığı iddia edildi.
6-7 Eylül olaylarının olduğu sırada Seferberlik Tetkik Kurulunda görevli olan, 1988-1990 yılları arasında MGK genel sekreterliği yapan Sabri Yirmibeşoğlu, bir röportajında “6-7 Eylül de bir özel harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı” demiş ancak bu sözleri 2010’da bir televizyon kanalındaki röportajında yalanlamıştı.