Maaşımız da itibarımız da yerlerde
"Benim için kitap almak lüks olmaya başladı. Uzun zamandır almayı düşündüğüm, indirime girer mi diye takip ettiğim ama günden güne asla alamayacak duruma geldiğim kitaplar var"
Fotoğraf: DHA
Bir eğitim emekçisi
Ankara
Toplu sözleşmeden en başından beri hiç umudum yoktu ama bu kadar kötü bir şekilde sonuçlanacağını da hiç düşünmemiştim. Bu durumu, tamamen emekçileri hiçe sayma olarak değerlendiriyorum. Ama dediğim gibi sözleşmede çıkacak sonucun her türlü mevcut enflasyonun altında kalacağından herkes gibi emindim. O yüzden verdikleri oranların bir anlam ifade etmediği ortada.
Aldığımız maaşın, itibarımızın yerlerde olduğunu, acınası bir durumda olduğumuzu düşünüyorum. Atanmak için o kadar zor zamanlar yaşadığımı düşününce içim acıyor. Bütün bu emek bunun için mi diyor insan.
Bu süreç insanları okumaktan, üretmekten, emek vermekten soğutan, verdiğin emeğin karşılığını asla alamadığın bir hale getiriyor.
Öğretmenlerin artık öğrenciye müşteri gibi yaklaştığını, okuldaki tek muhabbetin ek ders olduğunu düşünüyorum. Herkes karnını nasıl doyuracağının derdinde.
Benim için kitap almak lüks olmaya başladı. Uzun zamandır almayı düşündüğüm, indirime girer mi diye takip ettiğim ama günden güne asla alamayacak duruma geldiğim kitaplar var.
Bir öğretmen bir kitaba nasıl ulaşamaz? Nasıl bu kadar aciz duruma düşürülüyoruz?
Birlik olup ses çıkaramıyor kimse. Öyle aman aman bir sendikal haklara sahip değiliz. Ama işte ‘güdülmeye’ müsait bir kitle olduğumuz için işçiler gibi hak aramıyoruz. Sendikaların artık bir şeyler yapması gerekiyor. Gerçekten inandığım bir sendika olsa ben de üye olmak isterim mutlaka. Elimden geleni yapmak isterim...