08 Eylül 2023 04:42

Ormanları korumazsak gezegeni kaybederiz

“Belli çevrelere ekonomik fırsatlar yaratmak amacıyla ormanlar yağmalanıyor” diyen Prof. Erdoğan Atmış uyarıyor: “Ormanları kaybedersek, tüm canlı ve cansız varlıklar açısından gezegeni kaybedeceğiz.”

Fotoğraf: Pexels

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Bir yanda seller yaşanırken diğer yanda kuraklık uyarılarının yapıldığı günlerden geçiyoruz. Verilere göre Türkiye’de yaşanan aşırı hava olaylarının sayısı 2022 yılında 1030’a yükseldi ve bu yılda tüm zamanların en çok aşırı hava olayı görülen yılı oldu. Aşırı hava olayları demek kuraklık, fırtına, çığ, seller, aşırı sıcaklar ve şiddetli yağışlar demek.

Nedeni olarak gösterilen şey insan eliyle yaratılan iklim krizi. Selleri konuşurken, kuraklığı ya da aşırı sıcakları… Her defasında mevzu ormanların ve orman alanlarının yok edilmesine bağlanıyor.

Peki ormanlar nasıl yok oluyor, çözüm nerede? Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış, sorularımızı yanıtladı:

‘AMAÇ ORMANLARI VE DOĞAYI KORUMAK DEĞİL’

Orman Kanunu kaç kere değişti, bu değişikliklerle ne oldu?

Meslek büyüğüm Yücel Çağlar’ın bir çalışmasına göre; ilk kez 1956 yılında yürürlüğe girmiş olan Orman Kanunu günümüze kadar 45 kere değiştirilmiş. Bu değişikliklerin 30’u AKP iktidarı döneminde yapılmış. Yani Orman Kanunu 2002 yılına kadarki 46 yıllık dönemde 15 kere değiştirilmişken, AKP’nin iktidar olduğu 21 yıllık çok kısa dönem içinde 30 kez değiştirilmiş. Elbette bu değişikliklerin çoğu ormanları ve doğayı korumak için yapılmadı.

Bunu biraz açar mısınız?

Ülkedeki ormancılık politikası ormanları korumaktan çok belli çevrelere rant sağlamaya yönelik politikalardan oluşuyor. Ülkedeki ormansızlaşma ve orman bozulmasının temelinde kentli nüfusun ihtiyaçları doğrultusunda oluşan rantın, özel sektör aracılığıyla dağıtılması yatmaktadır. AKP iktidarı tüm toplumun ormanlara yönelik farklı beklentilerini görmek ve önemsemek yerine -ormanları ekonomik büyümeye hizmet edecek bir kaynak olarak da gördüklerinden- sadece belli bir sermaye kesiminin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik adımlar attı. Ormanları gelir kaynağı olarak görmeyi biraz açarsak; ormanlardan aşırı miktarda odun kesilebiliyor, orman alanları birilerinin servet sahibi olması için orman dışına çıkarılıyor ya da yine ormancılık dışı amaçlar için kullanımına tahsis ediliyor. Özellikle 2010’dan sonra artan bu eğilim, 2018’deki ekonomik krizle birlikte büyük bir ivme kazandı. Ekonomiyi enerji, ihracat ve inşaat sektörüyle ayakta tutmaya çalışan bu iktidar, bu üç sektörü de ormanları yok ederek ayakta tutmaya çalışıyor. Kamu yararından çok, belli çevrelere ekonomik fırsatlar yaratmak amacıyla, ormanlar yağmalanıyor. Bu işi kolaylaştırmak için kanunlar çıkarılıyor, yönetmelikler ve genelgeler yayımlanıyor.

ORMANI YOK ETMENİN KILIFI: ‘KAMU YARARI’

Peki Anayasa, uluslararası sözleşmeler?..

Ülkedeki ormancılık politikalarının önceliği ormanları korumak değil ki, ormancılık mevzuatı ormanları korusun. Aslında Anayasa’da ve Türkiye’nin ülke olarak imza atmış olduğu uluslararası sözleşmelerde koruyucu hükümler var fakat bunlar ciddiye alınmıyor. Ormanlarda orman rejimi dışına çıkarma ve ormancılık dışı amaçlar için orman tahsisi yapmaya dayanarak yapılan düzenlemelerin hemen hemen hepsi Anayasa’ya aykırı aslında. Fakat ‘kamu yararı’ kavramı hep doğal ekosistemlerin yok edilmesi için bir paravan olarak kullanıldığı için, son yıllarda Anayasa Mahkemesi veya Danıştay çıkarılan bu tür yasa ve yönetmelikleri Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiyor. Oysa yirmi yıl öncesine kadar bu yüksek mahkemelerin buna benzer mevzuat düzenlemelerini iptal ettiğini gösteren onlarca örnek var. Bunun için eğer Anayasa’yı da ormanları da korumak istiyorsak, halkımızın bir kısmının değil, azımsanamayacak bir çoğunluğunun ormanlarımızı yok eden bu düzenlemelere karşı durması gerekiyor. Yoksa yakında elimizde hiçbiri kalmayacak.

AKP ‘KAZANDIRDIĞI’ ORMANLARA 5 KATINI KAYBETTİRDİ

Siz ‘kamu yararı’ kılıfı ile ormanların yok edildiğini söylüyorsunuz ancak biz düzenli olarak iktidar yetkililerinden orman alanlarının arttığı yönünde iddialar duyuyoruz… Nedir aslı bunun?

Ülkede ormanların nasıl yok edildiğini kolayca sayısallaştırabilecek iki örnek olarak 2/B uygulamaları ve ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisleri verilebilir. 1973’ten beri 2/B ile orman dışına çıkarılan alanların toplamının 626 bin hektara ulaştığı biliniyor (tüm ormanların yüzde 2.7’si). Diğer yandan herkesin bildiği gibi ormanlarımız -maden, enerji ve turizm vb. için- ormancılık dışı amaçlarla kullanıma açılıyor ve bu alanlar ‘kamu yararı’ gerekçe gösterilerek 49 yıla kadar sürelerle kiraya veriliyor. Ve ne yazık ki orman ekosistemlerinin ormancılık dışı amaçlar için bu şekilde kullanıma açılması son yıllarda oldukça hız kazandı. Kullanıma açılan alanların orman ekosistemi olarak varlığını sürdürme şansı çok az. Aslında bu alanlardaki orman ekosistemlerinin hukuki olmasa bile fiili olarak yok edildiğini söylemek mümkün. Dahası bundan sonra tekrar orman ekosistemi oluşturamayacak şekilde yok edilmiş olan bu alanlar, halen -arttığı iddia edilen- orman alanı rakamları içinde yer alıyor. İşte bu tür ormancılık dışı amaçlara tahsis edilen ormanların miktarı 2022 yılı itibarıyla 811 bin hektarı (tüm ormanların yüzde 3.5’i) buldu. Bu toplamda (yüzde 2.7’yi de katarsak) ormanlarımızın yüzde 6.2’si politik kararlarla -fiili veya hukuki olarak- orman olma niteliğini kaybetmiş durumda.

Bu bulguları AKP’nin iktidar olduğu ilk 21 yıllık dönem için de incelemek mümkündür. AKP döneminde ağaçlandırmayla kazanılan orman miktarı tüm ormanların sadece yüzde 0.6’sıyken (144 bin hektar), aynı dönemde 2B ile orman dışına çıkarılan alan 178 bin hektarı (yüzde 0.7), ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisi miktarı da 484 bin hektarı (yüzde 2.2) bulmaktadır. Yani ormanlarımızın toplamda yüzde 2.9’u AKP döneminde orman olma niteliğini kaybetmiş durumdadır. Kısacası ormanlarımızın kendi döneminde yapılan ağaçlandırmalarla arttığını iddia eden mevcut iktidarın, ormanlarımıza kazandırdığının hemen hemen 5 katını kaybettirdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

YANGINLARA MÜCADELE GÖSTERMELİK TEDBİRLERLE OLMAZ

Bütün bunların yanında ormanların yok olmasına neden olan yangınlar var… Üstelik son yıllarda rekor artış yaşanıyor…

Orman yangını kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1937 yılından sonraki periyotlarda genel anlamda yıllık ortalama yangın sayısı artarken yıllık ortalama yangın başına düşen yanan alan miktarı azalmaktaydı. Ancak 2012 yılından sonraki 10 yıllık dönemde yıllık ortalama yangın başına düşen yanan alan miktarının artışa geçtiği görülüyor. Bu artışta özellikle 2020 ve 2021 yıllarında yaşanan büyük yangınların etkili olduğu düşünülebilir. Ancak son 20 yıllık dönemi 5’er yıllık 4 farklı alt döneme ayırarak baktığımızda 2012-2016 yılları arası hariç diğer dönemlerde hem yıllık ortalama yanan alan miktarının hem de yangın başına düşen yanan alan miktarının arttığı görülebilir. Bu, söz konusu 20 yıllık dönemde yangın söndürme açısından sorunların olduğuna işaret ediyor.

Ülkemizde yanan orman alanlarındaki son yıllardaki rekor artışın en büyük nedeni AKP iktidarının yanlış ormancılık politikaları. Korumaya değil de ranta dayalı ormancılık politikaları devam ettiği sürece orman yangınlarını önlemek üzere atılan hiçbir adım başarıya ulaşamayacaktır.

Örnek verelim. Yangınları önlemek için yangın mevsiminde yangın tehlikesi olan yerlerde insanların gezi, yürüyüş, piknik vs. amaçlı olarak ormanlara girmesi yasaklandı.

Son yıllarda iktidarın yürüttüğü yanlış ormancılık politika ve uygulamaları ormanların parçalanmasını hızlandırdı. Parçalanan bu alanlarda insan etkisi de arttı. Daha önce yaban yaşamının bir parçası olan bu alanlar tahsislerle birlikte insan faaliyetinin olduğu alanlara dönüştü. Alana insanlar, makineler girmeye başlayınca bu alanlardaki yangın tehdidi de riski de arttı. Orman içi yerleşimlerin artması yangınların artmasına neden olduğu gibi, orman yangınları da yerleşimleri tehdit etmeye başladı. Bu değişimin nedeni; ormanlardaki parçalanma. Bu parçalamanın iki önemli nedeni var. Bunlar orman dışına çıkarma ve madencilik, enerji, turizm vb. amaçlarla yapılan orman tahsisleri. Orman dışına çıkarılan yerlerde yapılan konutlarda yaşayanların ormana girişini nasıl yasaklayacaklar? Ya da orman içinde yapılmakta olan madencilik faaliyetlerinin, otellerin kullanımını nasıl engelleyecekler? Bu açıdan bakıldığında ormana girişin yasaklanması göstermelik bir önlem olarak kalıyor.

ORMAN YANGINLARI İLE MÜCADELE: BÜTÇE AZALDI, YAPI BOZULDU

Peki uygun adımlar nasıl atılabilir?

Uygun adımlar atılması için şu tespitlerimin farkına varılması gerekiyor:

  1. Orman yangınlarıyla mücadele konusunda organizasyonel yapı bozulmuştur.
  2. 2018’de başlayan ekonomik krizden sonra orman yangınlarıyla mücadele bütçesi azaltılmıştır. Bu nedenle yangın işçisi, ekipman ve araç gereç alımı azaltılmıştır. Yangın işçileri çok kısa dönemli alınmakta, eğitim ve tatbikat çalışmaları yetersiz kalmaktadır.
  3. Ormanların turizm, enerji, madencilik vb. ormancılık dışı amaçlara tahsisi ve ormanlarda yapılaşma nedeniyle çok sayıda parçaya ayrılmış, buralardaki insan etkileşiminin artmasıyla birlikte yangın riski de artmıştır.
  4. Orman yangınlarını önlemek için alınan tedbirler yetersizdir.
  5. Orman yangınlarının nedenlerinin yarısı bilinmemektedir. Nedeni bilinmeyen yangınlara karşı tedbir almak da mümkün değildir.

Son olarak ormanlar yok edilirse insanlık neyi kaybeder?

Sadece insan merkezli bakış açısıyla baksak bile çok şey kaybedeceğimiz ortada. Fakat tüm canlı ve cansız varlıklar açısından baktığımızda gezegeni kaybedeceğimiz kesin.

ÖNCEKİ HABER

Tutuklu Iğdır Belediye Eş Başkanı Akkuş kalp krizi geçirdi

SONRAKİ HABER

İzmir'de otomobil motokuryeye çarptı: 1 ölü, 1 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa