G20 zirvesi bugün | Zirvede tansiyon artacak mı?
Zirve “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” sloganıyla başlıyor. Ancak günümüzde emperyalist devletler arasında yaşanan gerilim ve Rusya’ya karşı tutumun ana gündem olması bekleniyor.
Fotoğraf: AA
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Dünya adeta “zirveler trafiği”yle yaşıyor. Temmuz başında Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılan NATO zirvesinde asıl olarak Rusya ve Çin’e karşı birleşme mesajları verilirken, 26 Ağustos’ta Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg’da düzenlenen BRICS zirvesinde ise ABD’nin başını çektiği ve NATO şemsiyesi altında bir araya gelen Batı ittifakına karşı hamleler yapılmıştı. Bu temelde aralarında İran, Suudi Arabistan ve Arjantin’in de olduğu altı ülke ittifaka dahil edilmişti.
Bu iki zirvenin yanı sıra Asya-Pasifik’te de diplomasi trafiği epey yoğunlaşmış görünüyor. Kısa bir süre önce Joe Biden’in ev sahipliğinde ABD, Japonya ve Güney Kore zirvesi yapıldı. Asıl olarak Çin’in ekonomik yayılmasına karşı nelerin yapılabileceğinin ele alındığı zirvenin kapsamının gelecekte genişleyebileceği ifade ediliyor.
Salı günü Güney Asya Devletler Topluluğu (ASEAN) zirvesi, çarşamba ve perşembe günleri ise Doğu Asya zirvesi Endonezya’nın başkenti Jakarta’da toplandı. Bu zirveye Çin, Güney Kore, Japonya, Rusya, ABD ve Avustralya da dahil oldu. Doğu-Güney Asya zirvelerinin en önemli gündemi Rusya ve Çin’e karşı tutum idi. Zirveye katılan Çin Başbakanı Li Qiang, bölge ülkelerini safını belirlemeye çağırarak yeni bir “Soğuk Savaş” uyarısında bulundu. Ancak, Qiang’ın zirvede Güney Çin Denizi’nde egemenlik alanlarını içeren haritayı yayımlaması yeni bir tartışma yarattı.
Frankfurter Allgemeine Zeitung’da yer alan habere göre Malezya, Filipinler, Endonezya, Vietnam ve Brunei haritaya itiraz etti. Japonya, Güney Kore ve Avustralya’yı da hesaba kattığımızda Asya-Pasifik’te Çin’in rakiplerinin bir hayli fazla olduğu görülüyor. Çin ise devasa askeri ve ekonomik gücüyle bölge ülkeleri üzerine etkili olmanın politikasını yürütüyor.
GERİLİM G20’YE TAŞINACAK
Emperyalist ülkeler ve ittifaklar arasında değişik alanlarda süren tartışmalar ve saflaşmaların bugün başlayacak ve yarın sona erecek 18. G20 zirvesinde de damgasını vurması bekleniyor. 19 ülke ve Avrupa Birliği’nin (AB) temsil edildiği zirveye Rusya Lideri Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping katılamayacak. Şi Cinping’i Başbakan Li Qiang temsil edecek. Putin, Lahey’deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından hakkında yakalama kararı çıkarıldığından bu yana yurt dışındaki toplantılara katılmıyor. BRICS zirvesine Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u temsilci olarak göndermişti. Batılı ülkelerin liderlerinin hedefinde olan Putin’in zirveye katılmaması, aralarındaki gerilimi kısmen düşürebilir. Zira, Putin’in zirveye katılması durumunda karşılıklı atışmalar ve restleşmelerin olasılığı yüksek. Batı ile Rusya ve Çin ekseni arasında denge arayışındaki ülkeler grubundaki Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan temsil edecek.
ZİRVEYE DAVET EDİLEN ÜLKELER
Zirveye BM, Dünya Bankası, IMF gibi uluslararası örgütlerin yanı sıra Mısır, İspanya, Hollanda, Mauritius, Bangladeş, Nijerya, Uman, Singapur, Birleşik Arap Emirlikleri liderleri de davet edildi.
Davet edilenlerle birlikte yaklaşık 30 etkili ülkenin liderlerinin bir araya geleceği G20 zirvesine ev sahipliği yapan Hindistan hem BRICS üyesi hem de Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını mahkum etmedi. Üye ülkelere bakıldığında 7’si (Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Rusya ve Güney Afrika) BRICS üyesi, AB ile birlikte 8’i (ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Kanada, İtalya, Türkiye) NATO üyesi. Japonya, Avustralya ve Güney Kore’yi de ABD ile yakın müttefiklikten bu gruba dahil ettiğimizde, dışarıda sadece Meksika ve Endonezya kalıyor.
GÜNDEMDE NELER VAR?
“Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” sloganıyla düzenlenecek zirvenin ana gündemi “Sürdürülebilir gelişme” olarak belirlenmiş. Ancak günümüzde emperyalist devletler arasında yaşanan gerilim ve Rusya’ya karşı tutumun ana gündem olması bekleniyor. Günümüzde karşıya olan ülkelerin liderler düzeyinde birlikte katıldığı en geniş platform olma özelliği taşıyan G20 zirvesi bu açıdan aynı zamanda her liderin eteğindeki taşı dökmesine de imkan sağlıyor.
Bu nedenle de zirveden bir uzlaşma ya da ortak sonuç bildiri çıkması beklenmiyor. Dönem Başkanı olarak Hindistan hem ABD hem de Rusya ve Çin ile ilişkide olan ülke olarak “üçüncü blok” oynuyor. Bu nedenle de kendisi adına başarı sayılabilecek bir sonuç almak için son güne kadar çabalayacak. Geçen yıl Jakarta’da ABD’nin Rusya’nın mahkum edilmesi çağrısına Çin ve Rusya karşı çıktığı için ortak sonuç bildirisi yayımlanmamıştı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in zirveye katılmaması ise Hindistan açıdan ayrıca dikkate değer. Zira her iki ülke arasında yaşanan sınır gerginliği ikisinin bölgede bir mücadele içinde olduğunu gösteriyor. Şi’nin de bu yüzden zirveye temsilci göndermeyi tercih ettiği ileri sürülüyor. Keza, Şi’nin bizzat zirveye katılmaması ABD’ye de bir mesaj anlamına geliyor. ABD Başkanı Biden daha önce G20 zirvesinde Şi ile bir ataya gelmek istediğini söylemişti.
GENİŞLEME KARARI BEKLENİYOR
Zirvede genişleme yönünde de bir adımın atılması bekleniyor. Daha önce ABD, Fransa ve Çin tarafından Afrika Birliğinin G20’ye davet edilmesi önerilmişti. Ayrıca kıtanın bir diğer ülkesi Nijerya’nın da bu zirvede G20’ye üye olabileceği belirtiliyor. Nijerya Devlet Başkanı Bola Tinubo, salı gününden bu yana Yeni Delhi’de kulis çalışmaları yapıyor. Bola, Nijer’de 26 Ağustos’ta gerçekleşen darbeden sonra Batı adına askeri müdahaleye en istekli lider idi. Bu nedenle özellikle Batılı ülkeler tarafından Nijerya’nın üyeliğiyle ödüllendirilebileceği ifade ediliyor.
KÜRESEL ISINMAYA KARŞI LAF VAR, İCRAAT YOK
Yeni Delhi’deki Bharat Mandapam Kongre Merkezinde “Tek Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek” sloganıyla düzenlenecek zirvenin önemli başlıkları arasında küresel ısınmaya karşı önlemler de bulunuyor. Daha önceki zirvelerde de ele alınan küresel ısınma konusunda çok laf edildiği halde somut bir adım atılmadı. Merkezi Londra’da bulunan Oxfam adlı kuruluş tarafından zirve öncesinde yapılan açıklamaya göre, dünya çapında sera gazları emisyonunun 2030 yılında 2010’a göre yüzde 45 azalma yerine yüze 11 artacağına dikkat çekilerek, bu gazların asıl olarak sanayileşmiş G20 ülkeleri tarafından atmosfere salındığına vurgu yapıldı. Yapılan açıklamada şöyle denildi: “Almanya da dahil olmak üzere sera gazlarının asıl sorumlusu G20 ülkeleridir. G20 ülkelerinde kişi başına düşen sera gazı emisyonları 2030 yılına kadar bugüne kıyasla neredeyse hiç azalmayacak. Dolayısıyla Paris İklim Sözleşmesi’nin belirlediği 1.5 derece sınırından yaklaşık iki kat daha yüksek olacak. Genel olarak, G20 ülkeleri tüm sera gazı emisyonlarının yüzde 78’ini üretiyor ve kişi başına düşen emisyon miktarı yılda ortalama 7.4 ila 7.7 ton. Paris İklim Anlaşması’nda emisyonlarını 2030 yılına kadar kişi başına yılda ortalama 6.7 ila 6.9 ton arasına düşürmesi gerekiyor. Bununla birlikte, 1.5 derece sınırının yakalanmasında adil bir şekilde katkıda bulunmak için, G20 ülkelerinde kişi başına ortalama emisyonların 2030’a kadar yılda 2.9 ila 3.8 tona düşmesi gerekiyor.” Ekonomik ve askeri olarak birbiriyle rekabet içinde olan G20 ülkelerinin belirlenen hedeflere varmak için bir adım atmayacağı bugünden görülebiliyor. Sadece, yaklaşmakta olan felaket nedeniyle belli kararlar alınabilir, ancak bunların yerine getirilmesi yine lafta kalacak.