08 Eylül 2023 20:12

Nuriye Gülmen 3 yıldır tutuklu: ATK ve bilirkişi delilleri yalanladı

3 yıldır tutuklu bulunan Nuriya Gülmen: "Benim aklım gönlüm direnenlerde. Umudumu onlara bağlıyorum hep."

Kaynak: MA

Paylaş

İstinaf mahkemesi İstanbul Okmeydanı’ndaki İdil Kültür Merkezi’ne düzenlenen operasyonda gözaltına alınarak tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen’e ‘terör örgütü üyeliği’ iddiası ile 10 yıllık hapis cezası verilmişti. Hapis cezasının İstinaf Mahkemesin tarafından onaylanmasının ardından Gülmen’in avukatları davayı Yargıtay Mahkemesine taşıdı. Hâlâ Yargıtay sürecinde olan davada delil gösterilen dijital materyal, başka bir davada daha delil gösterildi. Diğer mahkeme söz konusu materyale ilişkin Adli Tıp Kurumu ve yeminli bilirkişiye gönderilen delillere ilişkin raporlar sonuçlandı. Yapılan incelemede delilin içeriğinin boş olduğu tespit edildi. Nuriye Gülmen ise Marmara Kapalı Hapishanesinden yazdığı mektupta, “Kendinden menkul iddialarla 3 yıldır burada tutuluyorum” dedi.

"BAŞKA MAHKEME BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ YAPTIRDI"

Gülmen’in örgüt üyesi olmasına delil sayılan dijital metaryele ilişkin çıkan raporda, “…cep telefonu exportu üzerinde yapılan incelemede iddianame içerisinde belirtilen yazışma içeriklerine rastlanmamış olup, cep telefonunda en son aktivitenin 14.10.2020 tarihinde olduğu tespit edilmiştir” ifadeleri yer aldı.

Üç yıldır tutuklu olduğunu vurgulayan Gülmen, “Uzun süren bir açlık grevi yapmıştık bir öğretmen arkadaşımla birlikte. Açlık grevini sonlandırdıktan 2,5 yıl sonra benzer iddialarla yeniden tutuklandım. Delil yetersizliğinden iddianame iade edilmişti ki ‘delil’ bulundu. Ben tutukluyken bulunduğu iddia edilen bir dijital materyalde geçen ifadeler, örgüt üyesi olmama delil sayıldı. Sahteliği ispatlamak için bilirkişi incelemesi talep ettik ısrarla. Talebimiz hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildi ve çok hızlı bir ‘yargılamayla’ hakkımda 10 yıl caza verildi. Aynı dijital materyal, başka bir mahkemede süren yargılamaya da konu oldu ve o mahkeme bilirkişi incelemesi yaptırdı” dedi.

Hem Adli Tıp Kurumunun hem de yeminli bilirkişinin iddianamede yer alan verilerin, dijital materyalde yer almadığına değinen Gülmen, “Başladığımız noktaya geri döndük. Delil yok, kendinden menkul iddialarla üç yıldır burada tutuluyorum. Yargıtay’a öncelikle inceleme ve tahliye talepli dilekçemizi sunduk. Pek ilgilerini çektiğin sanmıyorum” ifadelerini kullandı.

"HAVALANDIRMA BİLE OLMADAN YILLARIMIZ GEÇSİN İSTİYORLAR"

Yeni yapılmaya başlanan Y Tipi hapishanelere değinen Gülmen, “Y tipi diye ananlar var ama resmi olarak adında böyle bir ifadenin geçmediği de söyleniyor. Doğrusu öğrenme imkânım olmadı. Adı çok önemli değil.  Özellikleri onu diğer hapishanelerden ayırmak için yeterince ayırt edici nitelikte. Bu hapishanelerde hücrelerin, yani hapishane idaresinin ‘oda’ dediği yerlerin, kendi hücrelerinin olduğu yerden ayrı bir yerde bulunan müstakil bir havalandırmaya çıkıyorlar. Bu, normalde ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri için yapılan bir uygulama. Onların havalandırmaya çıkma hakları kanunla sınırlandırılmış durumda. Fakat normal statüde tutuklu ve hükümlüler için böyle bir sınırlandırma yok. Havalandırma tutulduğunuz hücreye bağlıdır, hücrede havalandırmaya ait bir kapı vardır, sabah açılır, akşam hava kararırken kapatılır. Bu saatler içince istediğiniz zaman havalandırmaya çıkabilirsiniz. Havalandırma doğayla ‘temas edebileceğiniz’ tek yer. Gökyüzünü görürsünüz, açık havada bulunursunuz. Yeler beton en ufak bir yeşilliğin izi yoktur ama yine de insan burada doğanın bir parçası olduğunu hissetmeye daha yakın. Biz bu havalandırmaların betonundan, demirinden şikâyet ederken şimdi onu da elimizden almak istiyorlar. Küçük bir hücrede, tek başınıza ve çıkıp volta atacağınız, çamaşırlarınızı asacağınız bir havalandırma bile olmaksızın yıllarımızı geçirmenizi istiyorlar” dedi.

"BENİM AKLIM, GÖNLÜM DİRENENLERDE"

Gülmen, “Benim aklım gönlüm direnenlerde. Umudumu onlara bağlıyorum hep. Bu günlerde Akbelen’deyim. O direnen kadınları gördükçe nasıl içim gidiyor… O barikata yüklenmek, sıkılan tazyikli suyun karşısında oturmak, ağaçlara kenetlenmek istiyor insan. Güzel ve güçlü bir dayanışma örüldü, umarım daha da güçlenir ve umutları kırılan insanlara umut olmayı sürdürür” şeklinde konuştu.

Açlık grevinde olan Nurettin Kaya ve Nedim Öztürk’ten de bahseden Gülmen, “Şu anda Erzurum’da ve Ankara’da iki hapishanede açlık grevleri başladı. İki kişi, arkadaşlarının bulunduğu başka hapishanelere sevk talebiyle 100 günü aşkındır açlık grevi yapıyorlar. Nurettin Kaya ve Nedim Öztürk. Ben Nurettin ve Nedim Bey’i çok iyi anlıyorum. ‘Yaşamak nefes alıp vermek değildir’ diyorlar. Diri diri mezara gömülmeyi kabul etmiyorlar. Bedenlerinden başka bir araçları da yok” ifadelerini kullandı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

İzmir Agrobay Seracılık’ta direnen işçiler gözaltına alındı

SONRAKİ HABER

"Kuru Otlar Üstüne" filminin bilet geliri deprem bölgelerine ulaştırılacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa