‘Tahıl koridoru’ diye yazılır, ‘ticaret hesapları’ diye okunur
Savaş Ukrayna ve Rusya ile aracılığa soyunan Türkiye gibi ülkeler açısından fırsata dönüştürülürken işçi-emekçi-köylü halk kitleleri için de cehennem koşullarında krize dönüşüyor.
Fotoğraf: Nadine Redlich/Unsplash
Sedat BAŞKAVAK
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla başlayan Rusya-Ukrayna savaşı iki ülke arasında başlayan savaşın kriziyle sınırlı kalmadı bir gıda krizini de tetikledi. İki ülke arasındaki savaş, dünyanın ekmek sepeti olarak görülen Ukrayna’dan başta Türkiye olmak üzere Avrupa ve Afrika ülkelerinin ihtiyaç duyduğu tahıl ürünlerinin de bu ülkelere ulaşmamasına sebep oldu.
“Tahıl koridoru için tarihi anlaşma”, “Küresel gıda krizinin çözümü için girişim” ya da BM Genel Sekreteri Guterres’in “Küresel gıda ağındaki açığın azalması sağlanarak gıda fiyatları düşecek” diyerek insanlığın açlıktan kurtulması için önemli bir başarı olarak sunulan tahıl koridoru anlaşmasının kısa sürede açlığa çözüm değil bir “Al gülüm, ver gülüm” anlaşması olduğu ortaya çıkmıştı.
Tahıl koridoruyla, Ukrayna stoklarındaki tahılı ihraç edecek. Türkiye, her zamanki gibi azalan tarım üretimini ikame etmek üzere Ukrayna limanlarında bekleyen gemicikleri doldurarak ülkeye getirecek. Rusya’ya, ABD ile birlikte ambargo uygulayan AB ülkeleri ihtiyaç duyduğu tahıla kavuşacak. Rusya’da kendisine uygulanan yaptırımları böylece aşacaktı. Tüm bunların olması içinde bir ulvi amaç lazımdı o da “İnsanlığın açlıktan kurtulması için tahıl koridoru açılması” olarak propaganda edildi. İnsanlığın yüz yüze olduğu açlıktan kurtuluşuna aracılık eden Erdoğan iktidarı bu çabalarının karşılığını bir kez daha aldı ve (Dönemin Tarım Bakanı Vahit Kirişçi’nin duyurusuyla) tahılın yüzde 25 daha ucuz alınması için Ukrayna ile anlaştı. Böylece ucuza aldığı tahılı Somali, Benin, Mısır, Sudan, Senegal, Tanzanya gibi Ukrayna’dan gelecek buğdaya muhtaç ülkelere bir kısmını direk bir kısmını da un ve makarna olmak üzere işleyerek satarak koridoru tarım ve gıda şirketleri için duble yola çevirmiş oldu.
RUSYA TEK TARAFLI ÇEKİLDİ
Geçtiğimiz yıl Türkiye ve Birleşmiş Milletlerin ara buluculuk ederek Ukrayna’nın savaşa rağmen limanlarından tahıl ihraç etmesine izin veren tahıl koridoru anlaşması 18 Temmuz’da Rusya’nın tek taraflı çekilmesiyle son buldu. Başta Ukrayna olmak üzere Avrupa ülkeleri, Rusya’nın tahıl koridoru anlaşmasını sonlandırıp, Ukrayna limanları ve tahıl depolarını bombalayarak “Gıdayı bir savaş silahı olarak kullanmakla” suçladılar. Putin ise bir yandan tahıl koridoru üzerinden yapılan ihracatın yüzde 70’inin gelişmiş ülkelere ulaştığını ancak yüzde 3’ünün fakir ülkelere gittiğini diğer yandan da kendi tahıl, gıda ve gübresinin ihracatına engellerin kaldırılmaması nedeniyle anlaşmadan çekildiğini söyleyerek “Siz de gıdayı bana karşı silah olarak kullanıyorsunuz” demeye getiriyor. Ayrıca da başta tahıl olmak üzere tarım ürünlerinde dışa bağımlı Afrika ülkelerine “Ben koridoru sizin için açtım, zengin Avrupa yararlandı” demeye getirerek de kendi konumunu güçlendirmeye çalışıyor.
NE OLUYOR?
Asıl olarak Rusya anlaşmaya geri dönüş için başta tahıl ihracatının önündeki engellerin yanı sıra kendisine uygulanan yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Gübre ihracatı için savaşın başlamasıyla faaliyeti durdurulan ve daha sonrada bir kısmı havaya uçurulan Togliatti-Odessa amonyak boru hattının tamir edilerek yeniden devreye sokulmasını istiyor. Çünkü Rusya 2 bin 500 km’lik bu boru hattı ile azotlu gübrelerin üretiminde kullanılan amonyakı Odessa Limanı üzerinden dünya geneli ülkelere satıyordu. Rus bankalarının uluslararası finans sisteminde işlem yapmasını sağlayan SWIFT sistemine yeniden alınmasını. Ekonomik ambargonun kaldırılması amacıyla “Yurt dışında el konulan Rus varlıklarının ve hesaplarının serbest bırakılmasını. Uluslararası limanlara uğrayan Rus gemilerine uygulanan savaş riskine karşı sigorta yapılmaması gibi yaptırımların kaldırılmasını istiyorlar. Bu istekleri kim sağlayabilir sorusunun asıl cevabı elbette ki ABD ve AB ülkeleridir. Fakat Ukrayna’yı arkadan itekleyen ABD ve AB ülkeleri, verdikleri silah ve para ile Ukrayna’yı savaştırırken Rusya’yı da bu yaptırımlarla köşeye sıkıştırmak istiyorlar.
Rusya bu ablukayı kendisi açısından kırmak için yine gıdayı öne sürüyor ve anlaşmaya geri dönmek için yaptırımların kaldırılmasının isterken, alternatif bir plan da öneriyor. Bu plan kapsamında Rusya, Katar’ın da mali desteğiyle Türkiye’ye indirimli fiyatla göndereceği 1 milyon ton tahılın Türkiye’de işlenerek fakir ülkelere gönderilebileceği belirtiliyor. Böylece sermaye iktidarlarının tahıl koridoruyla başlattıkları açlığa karşı mücadele hamasetinde bir adım öne geçerek Katar’ın fonlamasıyla, Türkiye’ye işlemesi için gönderdiği tahılın yoksul ülkelere ulaştırılarak artan savaş geriliminde yoksul halkların kurtarıcısı olarak görülmek üzere bu planı yapmaktadır.
HESAPLAR VE GERÇEKLER
Putin açlığa çare olarak gösterilen tahıl koridorunun amacına hizmet etmediğini iddia ederken ihraç edilen tahılın ancak yüzde 3’ünün fakir ülkelere gittiğini söylüyordu. Putin 1 milyon ton tahılı en çok ihtiyaç duyan ülkelere Türkiye üzerinden göndererek yoksul halkların kurtarıcısı görünmek istese de bu miktar tahıl koridoru aracılığıyla ihraç edilen 33 milyon ton tahılın ihraç edildiği göz önüne alındığında fakir ülkelere düşen 990 bin tondan sadece 10 bin ton fazla. Sonuç olarak insanlığın açlıktan kurtuluşu için tarihi anlaşma diye reklam edilen tahıl koridorunda da Putin’in yoksullar yararlanmadı ben onların yararlanacağı bir alternatif öneriyorum dediği bugünkü durumda da yoksul ülkeler halklarının payına 1 milyon tondan fazlası düşmüyor. BM’nin temmuz ayında yayımlanan “Dünyada gıda güvenliği ve beslenmenin son durumu” raporunda dünya geneli 2.4 milyar kişinin orta şiddette gıda güvensizliği yaşarken bunların 900 bin kişisinin ise şiddetli gıda güvensizliği yaşadığını belirtmektedir. Ağızlarda yoksullar, hesaplarda zenginler.
SAVAŞIN KAYBEDENİ ÇİFTÇİLER OLDU
Rusya’nın Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesinin ardından, Ukrayna tahıl ihracatı için AB rotalarına mecbur kaldı. Ukrayna kendisine komşu Avrupa ülkeleri olan Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Romanya ve Slovakya’ya ihracatı artırdı. Bu durum adı geçen bu beş ülkede ithalat patlamasına sebep oldu. Polonya’nın tahıl ithalatı bir önceki yılın üç katına çıkarak 2022’de 3.27 milyon tona ulaştı. Romanya’nın 4.7 milyon ton, Macaristan’ın ise yağlı tohum dahil 2.5 milyon ton ithalatı yaptılar. Ukrayna tahıl ihracatının yaklaşık üçte birini Karadeniz’deki Köstence Limanı üzerinden yaparken 2022’de 8.6 milyon ton ve bu yılın ilk yarısında da 7.5 milyon ton olmak üzere 16.1 milyon ton tahıl ihracatı yaptı. AB gümrük vergilerinden muaf olan Ukrayna tahılı, ithalatın yapıldığı başta bu beş ülke olmak üzere AB üyesi ülkelerin yerel üretiminden daha ucuz hale geldi. Bu ülkelerin çiftçileri bu duruma isyan edince önce nisan ayında Macaristan ve Polonya tek taraflı olarak Ukrayna’dan ithalatı yasakladılar. Ardından AB, buğday, mısır ve yağlı tohumların bu beş ülkede 5 Haziran’a kadar iç pazara satışını yasaklamasına izin verirken daha sonra yasak 15 Eylül’e kadar uzatıldı.
AB’de gümrükten muaf ucuz ithalat Avrupalı çiftçilerin ürettiği ürünün fiyatları üzerinde baskı oluşturup fiyatları düşürürken Türkiye’de de durum farklı olmadı. AKP iktidarı, Ukrayna’dan yüzde 25 ucuz fiyatla aldığı tahılla ülke içinde tahıl fiyatlarını baskıladı ve buğday fiyatları açıklanan alım fiyatının altına düştü. Şöyle ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı TMO buğday alım fiyatı prim dahil 9.25 TL’yken buğday alım fiyatı 6 TL’ye kadar düştü. Örneğin Edirne borsasında 1 Eylül buğday alım fiyatı 6 TL oldu.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş bu iki ülkede savaş ve savaş ekonomisinin işçi emekçi kitleler üzerinde yarattığı yıkımın yanı sıra tarım üretimi ve üretici köylüler üzerinde de yıkıcı etkileri oldu. Bir yanda Ukrayna tarım alanları savaş nedeniyle tahrip olurken diğer yanda çiftçilerin tarım alanlarına çıkamaması vb. nedenlerle üretim düştü. 2020/2021 döneminde 25.5 milyon ton buğday üreten Ukrayna, 2022 yılında 29.5 milyon ton buğday üretim tahminlerine rağmen 19.5 milyon tonla sınırlı kaldı. ABD tarım bakanlığı verilerine göre Ukrayna buğday ekim alanları savaş öncesi ortalama 7 milyon hektarken 2022-2023 sezonunda 5.2 milyon hektara gerilemiş. Bir yanda azalan üretim diğer yandan başta Türkiye olmak üzere savaş koşulları nedeniyle ithalatı artırmak için verilen fiyat indirimleri bunların hepsinin gelip dayandığı yer çiftçiler olmaktadır. Ukrayna Tahıl İhracatçıları Birliği (UGA) Başkanı Mykola Gorbachov “feed planet magazine” verdiği demeçte, 2022 yılında hasat yapılan toplam tarım alanının bir önceki yıla göre 6 milyon hektar daha az olduğunu belirtirken tahıl ekim alanlarının ise 2.7 milyon hektar daraldığını belirtiyor. Mykola Gorbachov, “Buğdayın fiyatı ton fiyatı 300 dolarken, buğdayı Romanya’nın Köstence Limanına getirmenin nerdeyse 200 dolara mal olduğunu ve çiftçinin eline 100 dolardan az para geçtiğini” söyleyerek Ukrayna buğday ihracatının yükünün kimin üstüne yıkıldığının da bir itirafıdır. Yük çiftçinin sırtına binerken, çiftçinin geliri düşmektedir. Tahrip olan tarım alanları, bombalanarak yıkılan köyler, kullanılamaz hale gelen tarım alet ve makinelerinin yükü de çiftçinin üzerinde ağır bir yük olarak kalmaktadır. Ukrayna Tarım Politikası ve Gıda Bakanlığı ile birlikte hazırladığı “Ukrayna tarımında savaş hasarı” raporuna göre de tarım sektöründe savaştan kaynaklanan toplam kayıp 4.3 milyar dolar olarak belirtiliyor.
Bu durumun bir benzeri Rusya’da gerçekleşmekte ve Rusya Devlet İstatistik Servisinin verilerine göre 1 Mart itibarıyla buğday stokları beş yıllık normun yüzde 82 üzerinde olduğunu belirterek 17.4 milyon ton olduğu belirtilmektedir. Bu rakama bu yılın hasadı 86.5 milyon ton eklendiğinde daha büyük bir stokla karşı karşıya kalacağını söyleyebiliriz. 2022-2023 sezonunda 44.5 milyon tonu buğday olmak üzere toplam 55.9 milyon ton tahıl ihraç eden Rusya’nın 2023-2024 sezonunda 43 milyon ton buğday ihraç edeceği hesaplanmaktadır. Ekonomim.com sitesinde yapılan habere göre tonu 280 dolara kadar düşen buğdayın 75 dolar ihracat vergisi, 70 dolar gemi navlun, 30 dolar liman ve tarladan limana taşıma maliyeti olduğunu söyleyerek Rus çiftçisinin eline 100-125 dolar geçtiğini belirtmektedir. Rus analiz merkezi Sovecon’a göre 22 Mart itibarıyla Rus buğdayının ortalama fiyatının (2021’den bu yana en düşük rakam) 279 dolar olduğunu belirtiyor.
Sonuç olarak savaş ister Ukrayna ve Rusya İsterse aracılığa soyunan Türkiye gibi ülkeler açısından fırsata dönüştürülürken işçi-emekçi- köylü halk kitleleri için de cehennem koşullarında krize dönüştürülmektedir. Milyonlarca ton tahıl Rusya ve Ukrayna’dan ihraç edilirken tüccarlar ve ihracatçılar kârlarına kâr katarken burjuva sermaye hükümetlerini ihracat vergilerini toplarken tarım ürünleri üzerinde oluşturulan fiyat baskısı çiftçilerin ürünlerini ucuza satmak zorunda bırakmaktadır. Türkiye gibi ithalatçı ülkelerde ise yine ithalat baskısıyla ülke içi tarım ürün fiyatları baskılanarak ucuzlatılmakta, ihracatçı şirketler para kazanırken köylü ucuza satmakta ve halk da pahalıya tüketmektedir. Son söz, başta Türkiye olmak üzere ithalata bağımlı ülkeler açısından asıl çözüm tarım koridoru değil kendi tarımsal üretimini artırmaya ilişkin politikaların uygulanmasıdır.
ERDOĞAN TAHIL KORİDORU İÇİN GÖRÜŞMEYE GİDİYOR AMA NE KONUŞUYOR?
21 yıllık AKP iktidarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından “Irak’ın yeniden İnşası”,”Suriyenin yeniden inşası” vb. sözcükler eşliğinde başta komşu ülkeler olmak üzere dünyanın pek çok yerinde inşaat şirketlerine iş bağladığı gibi şimdi de Ukrayna’da bu yöntemi uygulamaya sokuyor. Ukrayna’da siz bizi tahıl ihracatında destekleyin biz de Ukrayna’nın yeniden inşasında inşaat işini size verelim diyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy tarafından teklif edilen “Barış formülü”nde Türkiye’nin katılım rolünü de ele aldıklarını belirten Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, “Türk şirketlerinin Ukrayna’nın inşasındaki rolünü görüştük” açıklamasında AKP’nin “tahıl Koridoru” bahanesiyle yandaş inşaat şirketlerine iş bağlamak üzere görüşmeler yaptığını ve bunu gören Ukrayna yönetiminin de buradan işi bağlamaya çalıştığını görüyoruz.
Tahıl koridoru sorununda tarihi buluşma diye verilen Erdoğan-Putin görüşmesinin de küçük bir kısmının tahıl koridoru olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geri dönüş yolunda uçakta yaptığı konuşmadan anlıyoruz. Erdoğan “Türkiye’de kurulacak doğal gaz merkezi ile hem enerji nakil hem de fiyatlandırma konularında ilerleme sağlanacaktır. Ülkemizi enerji üssü yapacağız demiştik, bunun için gerekli altyapı ve fiziki imkanları sağlıyoruz. Türkiye’yi önce bölgesinin sonra da küresel enerjinin merkezi haline getirme hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Şimdi de doğal gaz alanındaki anlaşmalarla ülkemizi enerji üssü haline getiriyoruz. Kazan-kazan esasına dayalı olarak yürüttüğümüz Türkiye-Rusya enerji ilişkisini ülkelerimiz menfaatlerine sürdürmekte kararlıyız.
Enerji, doğal gaz, madencilik gibi konularda kim ne yapmak istiyorsa bu merkeze gelsin istiyoruz.” Tahıl koridoru için çıkılan yolda sermaye çevrelerine ülke yer altı kaynakları, tarım ve ormanlık alanlarının tepside sunumu çıktı.