Gök ve Oruç’un duruşmasına çağrı: Gazetecilerin yanındayız
Gazeteci Abdurrahman Gök ve Mehmet Şah Oruç’un 14 Eylül’de görülecek duruşmasına çağrı yapan meslektaşları, "Arkadaşlarımızın yanındayız” dedi.
Fotoğraf: MA
Eylem AKDAĞ
Bazid EVREN
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınarak, tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ve gazeteci Mehmet Şah Oruç yaklaşık 5 aydır cezaevinde tutuluyor. Gök hakkında “Terör örgütü üyesi olmak” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla hazırlanan iddianame Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Gazeteci Oruç hakkında hazırlanan iddianame ise, “yetkisizlik” kararıyla Diyarbakır'dan Bitlis'e gönderildi. “Terör örgütü üyeliği” iddiasıyla hazırlanan iddianame, Bitlis 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Gök ve Oruç’un duruşmaları 14 Eylül’de görülecek. Gök’ün duruşması Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, Oruç’un duruşması ise Bitlis 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Gazeteciler ve hak örgütleri, iki ayrı duruşma için katılım çağrısında bulundu.
"GAZETECİ HABER YAPMASA NE YAPACAK?"
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Serdar Altan, gazeteci arkadaşlarının Nisan ayından bu yana hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutulduklarını belirtti. Bir tanığın beyanları üzerine tutuklanan gazetecilerin haberlerinin suçlama konusu yapıldığını hatırlatan Altan, “Oysaki biz her zaman dile getiriyoruz, gazetecinin işi bu; haber yapmak, bunu yapmasa ne yapacak? Bu açıdan tamamen hukuksuz bir soruşturma ve dava ile karşı karşıyayız” dedi.
"BİZLER HABERLERİMİZLE VARIZ"
14 Eylül’de de görülecek davanın sadece haberler üzerinden yürütüleceğini söyleyen Altan, “Arkadaşlarımıza yaptıkları haberler üzerinden bazı suçlamalar yapılacak ve ötesine de geçilemeyecek. Çünkü biz gazeteciler haberlerimizle, söylediklerimizle, yazdıklarımızla varız ve ancak bunlarla yargılanabilir veya yargılanamayabiliriz. Nitekim bu davada da benzer bir durum söz konusu. Abdurrahman Gök de Mehmet Şah Oruç da gazetecidir. İyi gazetecidirler, bugüne kadar sayısız haberler yapmışlarıdır, Kürdistan ve Türkiye’de çok sayıda bölge gezmişlerdir ve çok habere de kaynaklık etmişlerdir. Nitekim Abdurrahman Gök’ün Newroz’da çektiği fotoğraflar dünya gündemine oturdu, Kemal Kurkut’un vurulduğu fotoğraflar vardı, buna dair de yargılanmıştı. Bu da intikam biçiminde kurgulanmış bir dava. Açıkçası bundan sonrası için bizim bir an önce tahliye edilmesini bekliyoruz. Sadece onlar değil cezaevinde tüm arkadaşlarımızın tahliye edilmesini bekliyoruz. Halen derneğimizin Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu da tutuklu, gazeteci Sedat Yılmaz da tutuklu. İddianameleri ve dava günleri henüz netleşmedi, bir an önce onların da tahliye edilmesini bekliyoruz” diye belirtti.
"SESİMİZE SES KATIN"
Her iki gazetecinin duruşmasını yakından takip edeceklerini belirten Altan, “Her iki arkadaşımızın duruşması aynı gün fakat farklı mahkemelerde görülecek ama ikisini de yakından takip edeceğiz. Sadece biz değil tüm basın meslek örgütlerini, sivil toplum örgütlerini yine siyasi parti ve tüm halkımızın bu davaya duyarlılık göstermesini bekliyoruz. Orada olsunlar, sesimize ses katsınlar, Gök ve Oruç’un sesine ses katsınlar ve bu hukuksuzlukların son bulması için daha güçlü haykırsınlar. Arkadaşlarımızın yanında olduğumuzu dile getireceğiz ve tahliyelerini bekleyeceğiz. Hukuki anlamda da bir çağrı yapmak gerekirse, Gök ve Oruç gazetecidir, hiçbir suç işlememişlerdir. Mevcut dava tamamen hukuksuzdur, beraat etmelerini bekliyoruz. Herkesi duruşmaya bekliyoruz” çağrısında bulundu.
"GAZETECİLİKLERİNE TANIĞIZ"
Gazeteci Mahsun Rençber ise, Oruç ve Gök’ün gazeteciliğine tanık olduğuna işaret ederek, “Abdurrahman Gök’ü çok iyi tanıyoruz, bütün gazeteciler tanıyor. Gazetecilik mesleklerini biliyoruz. Talebimiz o dur ki bir an önce Abdurrahman Gök’ü serbest bıraksınlar. Sadece o değil basın alanında tutuklu olan, cezaevinde olan tüm gazeteci arkadaşlarımız hepsi bir an önce serbest bırakılsınlar. Çünkü onlar sadece gazetecilik mesleğini yapıyorlar. Gazetecilik mesleğini yapmasalardı, Kürtler ve yurttaşlar doğru ve gerçek habercilikten mahrum kalacaktı” dedi.
"İHD OLARAK ORADA OLACAĞIZ"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, "Türkiye’de Mayıs ayında gerçekleştirilen seçimden önce basın emekçilerine yönelik ciddi bir baskı vardı. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği üyeleri, yöneticileri ve eşbaşkanlarının arasında olduğu onlarca basın emekçisi tutuklanmıştı. Bir yıldan uzun bir süre sonra ilk duruşmada tahliye edilmiştiler. Biz buradan 27 Nisan’da tutuklanan arkadaşlarımızın da tahliye ve beraat kararının verilmesini gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü dosyalarını biliyoruz, iddianamelerini inceledik. Sadece yapmış oldukları haberler ve içerikleri suç olarak değerlendirilmiş ve kendilerine tutuklama tedbiri olarak geri dönmüş. Demokratik hiçbir ülkede basın mensuplarının yapmış olduğu haberler kendi aleyhine kullandırılamaz. Bu nedenle biz bu yapılacak duruşmada İHD olarak, önceki duruşmaları da takip ettiğimiz gibi bu duruşmayı da takip edip, gözlemleyip, görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşacağız. Öncelikli olarak gazeteci arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını talep ediyoruz” diye konuştu.
"HABERLERİ BİZİM HABERLERİMİZ"
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır İl Eş Başkanı Hayrettin Altun, Türkiye’de gazeteciliğin ve gazetecilerin yargılanmasına, “utanç verici bir durumdur” sözleriyle tepki gösterdi. “Mezopotamya Ajansı’nın, Yeni Yaşam Gazetesinin ve doğrusu muhalif gazetecilerin tutuklanması, cezaevine konulması insanlık suçudur” diyen Altun, şunları söyledi: “Yaşadığımız bu çağda Kürt halkının haklarını basın yoluyla ifade eden gazeteci arkadaşlarımız her nedense tutuklama ile yüz yüze kalıyorlar. 14 Eylül’de Kürt halkını adliyenin önüne bekliyoruz. Kürt gazeteciliğinin son 40-50 yılda uğradığı baskıları protesto ediyoruz ve halkımızı çağırıyoruz. Biz arkadaşlarımızın yanında olacağız. Arkadaşlarımızın görüşleri bizim görüşleridir. Arkadaşların haberleri bizim haberlerimizdir. Onun için onları yalnız değildir. Büyük bir moral ve motivasyonla gazeteci arkadaşlarımızı her yerde her zaman DBP olarak savunacağız, savunmaya devam edeceğiz. Bütün halkımızı, kurumları 14 Eylül’de gazeteci arkadaşlarımıza sahip çıkmaya bekliyoruz.”
(MA)
DFG: ‘GAZETECİLİK FAALİYETİ YARGILANIYOR’
Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), tutuklu bulunan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ve gazeteci Mehmet Şah Oruç’un 14 Eylül’de görülecek olan duruşmasına dair açıklama yaptı. Açıklamada, gazetecilere sahip çıkılması istendi.
Açıklamada, “Gazeteciler yine ve yeniden bir dava ile karşı karşıyalar. Gazeteciler suçlanıyor, yargılanıyor, cezalandırılmak isteniyor. Tek amaçları ülkede olup bitenleri kamuoyunun gündemine taşımak olan arkadaşlarımız özgürlüklerinden yoksun bırakılmış durumda ve aylar sonra hakim karşısına çıkacak” denildi.
Gazetecilerin 25 Nisan tarihinde bir tanığın ifadeleri sonrası düzenlenen bir operasyonla gözaltına alınarak, tutuklandığı hatırlatılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Gazeteciler 142 gün sonra hakim karşısına çıkacak. Abdurrahman Gök hakkında ‘örgüt üyesi olmak’ iddiası ile 7 yıl 6 aydan 15 yıla ve ‘örgüt propagandası yapmak’ iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Davanın ilk duruşması 14 Eylül günü Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Mehmet Şah Oruç hakkında ise yine ‘örgüt üyesi olmak’ ve ‘örgüt propagandası yapmak’ suçlamasıyla toplamda 22 yıl 6 aya varan hapis cezası talep ediliyor. İddianamesinde ayrıca Oruç’un öne sürülen iddiaları birden fazla işlediği ve bundan dolayı da caza artırımını düzenleyen zincirleme hükümlerinin uygulanması isteniyor. Oruç’un duruşması 14 Eylül günü Bitlis 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
İYİ GAZETECİLİKTEN İNTİKAM ALINIYOR
Her iki gazeteci arkadaşımızın yaptıkları haberlere, gösterdikleri üstün çabaya tanığız ve çok iyi gazetecilik yaptıklarını biliyoruz. Nitekim bu gerçeklik tüm kamuoyu tarafından da bilinmektedir. Zaten iki gazetecinin tutuklu olması ve haklarında ağır cezalar istenmesi yaptıkları bu ‘iyi gazeteciliğin’ intikamıdır. Her ne kadar, aylardır onları çalışmalarından uzaklaştırmış, bizlerden ayırmışlarsa da gazeteciliklerini ellerinden alamadılar. Onlar yazmaya, anlatmaya, söylemeye devam ediyor.
GAZETECİLER YALNIZ DEĞİLDİR
Ama şu iyi bilinmeli ki; her iki arkadaşımız da yalnız değildir. Meslektaşları ve onları yakından tanıyan, haberlerini okuyan kamuoyu onlara sahip çıkacaktır. Bu nedenle 14 Eylül Perşembe günü saat 10.30’da Diyarbakır Adliyesi önünde olacağız. Bir kez daha gazeteciliğin suç olmadığını haykıracağız. Tüm meslektaşlarımızı, basın meslek örgütlerini, demokratik kurum kuruluşları ve halkımızı bize destek vermeye, yargılanan gazetecilerle dayanışmaya çağırıyoruz. Unutmayalım ki; kısılmak istenen sizin sesiniz, sesimize sahip çıkalım.” (MA)