Yurt yaşamı böyleyse yaşamıyoruz demektir
Sorumlu üst yönetimin ve müdürün iki günlüğüne yurtta yaşayıp nasıl bir şey olduğunu görmelerini çok isterdim, çünkü onlarla konuşmaya çalıştığınızda sizi anlamaktan çok uzak oluyorlar.
Fotoğraf: Unsplash
Hacettepe Üniversitesi öğrencisi
Ben Hacettepe Üniversitesinin Beytepe Kız Yurdu’nda 4 senedir kalıyorum. Bizim yurdumuzun odaları 4 kişilik ve 18 m². Tuvalet ve banyoları tüm kata, yani 32 kişiye ortak olan ve mutfağın sadece bloğun en alt katında olduğu, yetersiz sayıda ocak, masa ve dolaptan oluşan bir yurt burası. Haftada sadece bir kere ortak tuvalet ve banyolar temizleniyor. 32 kişinin kullandığı tuvaletlerin haftada bir kez temizlenmesi hiç de yeterli değil tahmin edeceğiniz üzere. Üstelik kadınlar olarak tuvaletlerde mikrop kapma olasılığımız daha yüksek. Üstelik temizlendiği günler de dahil lağım kokusu her zaman tüm yurtta oluyor. Eskiden paspasla oda temizliği yapılırdı, artık o da yapılmıyor. Yapıldığı zamanlarda da zaten tüm odaları aynı paspas ve aynı suyla temizledikleri için hiç temizlenmiyor, hijyenik olmuyordu. Bu kadarıyla kalmıyor tabii ki. Yurtta ortak bir çamaşır odamız var. Burada da öğrenci sayısına asla yeterli olmayan çamaşır makineleri var ve dahası, makinelerin yarısı arızalı. Bir makine neden aylarca yaptırılmadan bekletilir bilmiyorum.
YURDUN İMKANSIZLIKLARI
Yurdun bize sunduğu şeyleri şöyle bir toparlamak istiyorum. Odalarda kişi başına yalnızca 5 m² alan düşüyor, bu alana da ranza yatağımız ve minik masamız dahil. Burun buruna yaşıyoruz anlayacağınız. Ortak mutfaktan ve çamaşır odasından söz etmiştim. Bu çamaşır odalarında çamaşır hizmeti var mı var, ancak gelin görün ki bize ücretsiz sunulması gereken bu hizmetten faydalanamıyoruz. Yıllardır otomatlara 1 TL atarak ancak kullanabiliyoruz çamaşır makinelerini, üstelik istediğimiz saatlik programlara atamıyoruz çünkü 2 saatlik hak veriliyor. Şimdiyse çamaşır makinelerini kullanabilmemiz için bizden 3 lira istiyorlar. Hadi ödedik diyelim, bunun bize ücretsiz sunulması gerekiyor, biz buna neden ekstra para ödüyoruz? Bu otomata attığımız paraların nereye gittiğini de yıllardır anlamış değilim. Yıkadığım çamaşırları kurutmak için koridora asıyordum, odamızda yer yok çünkü malumunuz. Bu sene birdenbire koridora astırmama kararı almışlar, haberim olmadan koridordan eşyalarımı aldılar. Benim üç senedir hiçbir zaman dert olmayan çamaşırlarım bu sene dert oluyor.
Kaldığımız yurtlarda hem temizlikçi ablalara hem öğrencilere böyle küçük durumlarda iş çıkartılırken büyük sorunlar kulak tıkıyorlar, gözlerini kapıyorlar. Sorumlu üst yönetimin ve müdürün 2 günlüğüne yurtta yaşayıp nasıl bir şey olduğunu görmelerini çok isterdim, çünkü onlarla konuşmaya çalıştığınızda sizi anlamaktan çok uzak oluyorlar. En basitinden yurtta sinekliğimiz yok, böceklerle örümceklerle birlikte yaşıyoruz sürekli. Sineklik takılmasını haklı olarak talep ettiğimizdeyse kendiniz alın cevabıyla karşılaşıyoruz. Müdüre sorsanız zaten yurt tertemiz, mükemmel sanırsınız. Keşke üniversite çağında bir çocukları olsa da bu yaşadığımız yerde onların çocukları yaşasa, o zaman ne demek istediğimizi eminim ki daha iyi anlarlardı.
SESİMİZİN GÜR ÇIKMASI İÇİN BİR ARAYA GELELİM
Ben KYK bursu alıyorum, 1250 lira. Üniversitemin yemekhanesinde 3 öğün yemek yersem yaklaşık 1270 lira ödemem gerekecek, üstüne 980 lira da yurduma vereceğim. Benim temel ihtiyaçlarımı, yaşam haklarımı karşılamam için gereken para bursun neredeyse iki katı. Böyle bir sistemde nasıl geçinip hayatta kalmamızı bekliyorlar anlamıyorum. Markette en basit ihtiyaçlarımızı aldığımızda bile ayda en az 500-1000 lira ödemek zorunda kalıyoruz. Yemekhaneden bahsetmeye paragraflar yetmez, her sene zamlanıyor ve yemek kalitesi kötü. Porsiyonlarla doymak için 2-3 ekmek yemek gerekiyor yanında. Dışardan yemek yemekse ateş pahası, en az 100 lira. Arkadaşlarımızla bir araya gelip bir şeyler yapmak da imkânsız artık. Eskiden en azından dışarda vakit geçirebiliyorduk, kahvemizi rahatlıkla içebiliyorduk. Şimdi her dışarı çıkacağımda bin kere düşünüyorum. Herkes öğrenciye müşteri gözüyle bakıyor ama biz bu üniversiteyi hak ederek kazanan öğrencileriz. Okumak, kendimizi geliştirmek için geldiğimiz bu üniversitede her sene daha da kötüleşen şartlardan başka bir şeyle karşılaşamıyoruz. Ben bir kadın olarak hayatımı elime alıp başkalarına muhtaç olmamak için bu okulda okuyorum ve yıllardır çabalıyorum. Tek düşündüğümse paramı bu ay nasıl yetiştireceğim, nasıl yaşayacağım oluyor. Bu koşullarda geçinebilmek için birçok arkadaşım ek iş arıyor. Özellikle biz kız yurdundaki öğrenciler olarak bir araya gelip konuştuğumuzda güvensiz bulsalar dahi mecburiyetten bazı işlere başvurup çalışan arkadaşlarım olduğunu gördüm. Zaten bu ülkenin kız çocukları olarak ayakta kalabilmek için daha da şevkle üniversitelere geliyoruz. Bu şartlarda birçok kız öğrencinin geçmiş zamanlardaki gibi aile evine daha bağımlı kalacağını düşünüyorum. İnsanlar artık çocuklarını üniversiteye göndermekte çok daha fazla zorluk çekiyor çünkü.
Bu yazıyı bir çözüm yolu bulmaya birlikte çalıştığım tüm üniversiteli arkadaşlarıma ses olmak için yazıyorum. Dostlarım, bizler ses çıkarmalıyız. Bizler karşı çıkmalı ve haklarımızı savunmalıyız! Yaşamaya çalışırken hayatı kaçırmak istemiyorum, bir daha asla 20 yaşımızda olmayacağız. Bu yüzden yurttaki ve üniversitemdeki arkadaşlarımızla bir araya gelip konuşuyoruz, neler yapabileceğimizi tartışıyoruz ve daha çok arkadaşımızın bize katılmasını dört gözle bekliyoruz. Ne kadar çoğalırsak sesimizin de o kadar gür çıkacağına inanıyorum. Herkesi tepki göstermeye ve hakkımızı aramaya davet ediyorum. Bir şeyleri düzeltmemiz gerek, bunu da yapabilecek olan yalnızca bizleriz.