12 Eylül 2023 22:53

Yaşadığımız sorunları nasıl ortak yaşıyorsak sorunların çözümünde de ortaklaşmalıyız

Gençlerin; bireyselleştikçe, yalnız kaldıkça ve sıra arkadaşına güvenmedikçe iktidarın ekmeğine yağ sürdüğünü fark etmesi gerekiyor. 

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Zehra Kekeç

Dilan Ortakcı

Ankara

 

Geçtiğimiz dönemde liseli gençlerin karşılaştığı biriken sorunlar*, bu sene de artarak yeni dönemin ilk günlerinden itibaren kendisini hissettirmeye başladı. Okullar açılmadan önce Ankara’nın pek çok ilçesinden gençlerle gerçekleştirdiğimiz sohbetlerin konusu ekonomik gündemlerdi. Zamyağmurlarının ve yüksek enflasyonun sonucunda pek çok alanda artan pahalılık, gençlerin eğitim masraflarını konuştuğu her sohbette öne çıkıyor. Bu gündemler arasında iki başlık en çok tepki toplayanlardan oluyor: ulaşım ve beslenme.

LİSELERE “ULAŞAMAMAK”

Geride bıraktığımız aylarda Ankara’da zincirleme bir biçimde ulaşıma zam yapıldı. İlki, Büyükşehir Belediyesinin “Başka çaremiz kalmadı.” başlığı ile duyurduğu ulaşım zamları ile oldu. Büyükşehir Belediyesi reklam panolarına astığı gelir-gider tabloları ile merkezi iktidarın yaptığı akaryakıt zamlarının faturasını işçilere, emekçilere ve onun genç kuşağı olan liselilere nasıl kestiğini gösteriyordu. Fakat Büyükşehir Belediyesi tarafından sürekli karşımıza çıkarılan bu gelir-gider bilançosunda belediyeye ait ihale kazançlarının, edinilen karlarının verisi yoktu. İkinci zam dolmuş ücretlerine gelirken zam zincirinin son halkası ise okul servislerine oldu, Ankara Esnaf ve Sanatkârlar Odasının yaptığı açıklamaya göre servis tarifelerine yüzde 70 oranında zam yapıldı. Özetle, “Başka çaremiz kalmadı” diye söze başlayanlar liseli gençleri zam yükünün altında çaresiz bırakmaya çalıştı. Stajda aldığı ücretin büyük kısmını yol masrafına harcadığını söyleyen meslek liseli gençlerden mezuna kaldığından dolayı ulaşımda öğrencilik haklarını kullanamayıp tam ücret tarifesine zorunlu olan üniversiteye hazırlanan öğrencilere, ulaşım sorunu katlanarak büyüdü.

YOLDA GEÇEN EĞİTİM HAYATI

Bu süreçte özellikle emekçi mahallelerinde oturan lise öğrencileri arasında gideceği yere kaç kilometre olursa olsun yürüyerek ulaşma eğilimi yükseldi. Öğrencilerin birçoğu cebindeki parayı başka ihtiyaçlarını karşılamak adına kullanmaya çalışırken ilk kıstığı taraf da ulaşım ihtiyaçları oldu. Pek çok liseli servislerin ateş pahası ücretlerini vermemek için uzun saatler boyu yolculuk yapmak zorunda kalacağı seçeneklere yöneldi. Ki bu örnekler arasında nitelikli liselerdeki ulaşım durumuna da özel bir parantez açabiliriz. Ankara’nın birçok ilçesinden öğrencilerin geldiği bu liselere, uzak ilçelerden ulaşmaya çalışan gençler için yol sorunu, zamlanan servis ve toplu taşıma araçlarının tarifeleriyle katmerlendi. Diğer yandan ulaşım sorunu liselerde son birkaç senede zirveyi gören açık liseye geçme eğiliminin de temel sebeplerinden birisi oldu. Okullardaki kalabalık sınıfların, yetersiz eğitimin yanı sıra bir günde defalarca toplu taşıma araçlarını kullanmak zorunda olmak, saatlerin yolda geçmesi gibi sebepler de öğrencilerin zaman kaybının önüne geçmesi için bir çözüm olarak açık liseye geçme eğilimi ortaya çıktı.

BESLENME EN TEMEL İHTİYAÇTIR

Yukarıda da belirttiğimiz gibi liseliler arasında en çok konuşulan konulardan biri de beslenmeye dair oluyor. Ankara’daki liselerin büyük çoğunluğunun öğrencinin ihtiyaçlarını karşılayacak bir mimariye sahip olmaması nedeniyle yemekhaneleri bulunmuyor, bu da gençleri sağlıksız ve cep yakan kantin koşullarında beslenmeye itiyor. Okulların etrafındaki dükkanlar, restoranlar da benzer şekilde öğrencileri hem pahalı hem de karın doyurmayan, sağlıksız ve kalitesiz yiyeceklere mecbur bırakıyor. Yemekhanesi olan liselerde de durum iç açıcı değil. Yemekhanelerde çoğunlukla tek öğün yemek veriliyor ve yeni dönemle birlikte yemekhanelere ortalama yüzde 100 ila 150 arasında zam yapılmış durumda. Geçtiğimiz dönemlerde liseliler arasında evden yemek getirme yaygınken bu sene okul açılmadanönce konuştuğumuz bu gençlerin büyük bir kısmı evdeki buzdolabının da dolu olmadığını dile getiriyor. Okulda iki gün aç kalıp para biriktirerek üçüncü gün anca yemek alabildiğini söyleyen Mamaklı gençten açlıktan dolayı şekeri düştüğü için kimi derslerde halsizleştiğini tarif eden Çankayalı liseliye Ankara’nın birçok ilçesinde öğrenciler beslenme sorununu en çarpıcı örneklerini yaşıyor.

STRATEJİ OYUNU MİSALİ

Bilgisayarlardaki strateji oyunu misali liseli gençler arasında da “Nasıl bir günümü en ucuza geçiririm?​” sorusunun yanıtının arandığı bir süreç yaşanıyor. Bu sürece yeni sorular da yaptığımız sohbetlerde ekleniyor: “Nerede en ucuz tost yenilir?​”, “Kaç dakikada kaç kilometre yürünür?​”, “Elden ele dolaşan tek bir abonman kartıyla kaç öğrencinin ulaşım masrafı en aza indirilebilir?​”, “Öğle arasında 5 döneri bölüşerek yiyen 15 kişiyiz. Karnımızı ucuza doyurmak için daha ne yapalım?​”. Liseli gençler yaşadıkları sorunlara karşı milim milim düşünerek harçlıklarını yetiştirmeye, ailelerine yük olmamaya çabalıyorlar.Ekonomik dertleri sırtlamış olan lise öğrencileri, oluşturdukları tüm hamleler ile ya sadece kendilerini ya da çok sınırlı arkadaş çevreleri için alternatif bulmaya uğraşıyorlar. Büyük sorunlara karşılık kısa vadeli çözümler bulmaya çalışan çoğunluk, çözümlerin vadesi dolduktan sonra ise umutsuz bir şekilde tekrar bireysel kurtuluş yollarını arıyor.

BASKI VE KORKU YARATILARAK GENÇLERİN SESİ KESİLİYOR

Hayatında karşılaştığı sorunların sıklığı artan lise öğrencileri sorunlarını değerlendiriyor, neler ile cebelleştiğini tarif ediyor. Peki çözüm konusunda bu denli bireysel kalıyor olmasının sebepleri neler?

Özellikle bu lise kuşağının geçmiş lise kuşaklarının deneyimlerinden ve mücadele birikimlerinden alıkonmaya çalışılması da elbet bir etken. Çok değil birkaç sene öncesine dahi baktığımızda liselerde bir mücadelenin kazanımı olan öğrenci temsil kurullarında öğrencilerin okul yönetiminde az ya da çok bir söz hakkının olduğunu, oranın bir öznesi olduklarını görüyoruz. Fakat günümüzde öğrencilerin tartışıp ortak karar alacakları mekanizmalar yok denecek kadar az. Öte yandan öğrencilerin ilgi alanlarına göre üretim yapacağı, sosyal ve kültürel anlamda bir araya geleceği alanlar da sınırlı. Bu sınırlılıklar, öğrencilerin yalnızlaşmasına da zemin hazırlayan sebeplerden biri. Öne çıkan sebeplerden bir diğeri de iktidarın temsilcileri haline gelmiş olan idarecilerin, öğretmenlerin baskılarının okullardaki korku atmosferini besliyor olması. Liselinin okuduğu kitaptan tutalım giydiği tişörte, monta kadar bir baskı ortamı var. “Bunu yapma disipline gidersin” sözleriyle beraber öğrencilerin haklarını aramalarının önüne ket vurmak isteniyor. Haksızlığa karşı çıkan, istekleri için yan yana gelen liselilere “Okul siyaset yeri değildir.” sözleri söyleniyor.

İKTİDAR GENÇLERİ YALNIZLAŞTIRARAK EŞİTSİZLİĞİ DEVAM ETTİRİYOR

Peki liselerde baskının arttırılması, öğrencilerin tek başına bırakılması kimin işine yarıyor? Görüyoruz ki liseliler arasında yaygınlaşan bireysel eğilimler, iktidar tarafından da dayatılan ve yaygınlaştırılmaya çalışılan eğilimler. Eğitimin her kademesinde müfredatından çeşitli eğitim faaliyetlerine bireyselciliği, rekabeti örgütleyen iktidar; liselileri yalnızlaştıran, öğrencilerin bir araya gelmesini engelleyen politikalarla eşitsiz düzene biat eden bir nesil yaratmaya uğraşıyor. Öğrencileri birbirine düşmanlaştırıyor, kutuplaştırıyor, gençlerin birbirine güvenmemesine zemin hazırlıyor.  Bu politikaları sadece okullarda değil, yaşamın her alanında da uygulamaya çalışan iktidar; liselileri abluka altına almaya çalışıyor.

ORTAK SORUNLARA ORTAK MÜCADELE

Tam da bu ablukayı kırabilmek adına liseli gençlerin yan yana gelmek için yeni yollar bulması gerekiyor. Bireyselleştikçe, yalnız kaldıkça ve sıra arkadaşına güvenmedikçe iktidarın ekmeğine yağ sürdüğünü fark etmesi gerekiyor. Yaşadıkları ortak sorunları dile getiren ve sorunları üzerine düşünen gençler, çözüm için de birlikte mücadele etmeli. Bu yan yana gelişler ile liseliler; hangi soruna karşı hangi isteğin, talebin oluşturulacağına da karar vermeli, bu taleplerin nasıl kazanılacağına dair sorumluluk da almalı. Öğrenciler kendi yaşamına dair söz söylemeye başlamalı ki daha fazla eşitsiz düzenin ablukasında sıkışmasın. Şu ana kadar bahsettiğimiz gibi ulaşım ve beslenme alanlarında biriken sorunlara karşı kilometrelerce yolu yürümeyi göze alan, günlerce aç kalıp para biriktirmeye uğraşan gençlerin bu hayat kavgası; liselilerin birlikte verdiği örgütlü bir mücadele ile birleşirse öğrencilerin karşısında dağ olsa dayanır mı? Sadece eğitim hakkı için değil, toplamda insanca bir yaşam için çabalayan liseliler, bugün ortak bir mücadele verirse güç kazanır. Unutmamalıyız ki liselilerin bu gücüne erişmemesi için engelleri sıra sıra dizenlere karşı yeni eğitim-öğretim döneminde kazanmamız gereken bir geleceğimiz var.

ÖNCEKİ HABER

Tarsus Cezaevinde görüşler keyfi kısıtlanıyor iddiası

SONRAKİ HABER

Tek seferlik alınan 400 TL yardım neye yeter?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa