13 Eylül 2023 19:27

Çevre ve değerler yok edilirken ÇEDES ile neye sahip çıkılacak?

"Bu ülkede hâlâ barış ve kardeşlik içerisinde yaşamayı arzu eden milyonlar varken bu anlamsız projeniz hayat bulamayacak."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Kemal AYDIN
Yamanlar Mahalle
si Muhtarı

“Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” (ÇEDES) son günlerde duyduğum en güzel, en anlamlı kelimeler. Kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi? Peki gerçekten de öyle mi?

“Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” eğer gerçekleri ya da gerçek anlamını taşısaydı bu kelimeler, ülkemiz bugün dünyanın en gelişmiş ülkeler arasında yer alır ve hatta örnek ülke konumunda olabilirdik.

Bir yanda depremler, diğer bir yanda orman yangıları, rant uğruna sırf birileri daha da zengin olsun diye katledilen ormanlar, zeytinlikler, doldurulan denizler, kurutulan dereler… Yani bir zamanlar devlet korurdu bunları, halk zarar vermesin diye gözü gibi korur, kollardı. Oysa bugün halk devlete karşı değerlerini korumaya çalışıyor.

Nerde kaldı “çevreme duyarlıyım” sözü, anlamını yitirmiş boş sözcüklerden ibaret değil mi? Çevreme duyarlıyım sözü, sokağa çöp atmamayı, ağaçların dallarını kırmamayı, karıncayı ezmemeyi, depreme dayanıksız kumdan, demirden, çimentodan çalıp ve hatta fay hatlarının üzerlerine bina inşa etmemeyi, iş kazalarında önlem almayıp “fıtratında ölmek varmış” diyerek değil araştıran, soran, sorgulayan, irdeleyen sorunlara bilimsel çözüm odaklı yaklaşımlarla olur.

Çevreye duyarlı olmak ve en önemlisi ise vicdanlı bireyler yetiştirmek gerekli. Ancak okula aç giden çocuklarımızın karnını duayla mı, namaz kılarak mı doyurup çevreye duyarlı bireyler yetiştirmeyi düşünüyorsunuz? Ben muhtarım, mahallemin 15 bin seçmeni, genç nüfus yoğunluklu 25 bine yakın nüfusu var. Bu nüfusun yarısından fazlası gündelik işçi. Bu işçi ailelerin hem kendileri hem de en değerli varlıklarımız çocuklarımız perişan.

Bir de “Değerlerime sahip çıkıyorum”. Ne kadar anlamlı değil mi? Değer deyince de aklıma ilk gelen şey budan bin yıl önce olduğu gibi halkların birlikte insanca, kardeşlik içerisinde barış ortamında yaşadıkları aklıma geliyor. Neden mi bin yıl önce? Bugünleri düşünmek bile istemiyorum da ondan. Yok kanlımı, kansız mı, dinlimi dinsiz mi, Türk mü, Kürt mü, Alevi mi Sünni mi, sağcı mı solcu mu, zenci mi beyaz mı, Suriyeli mi Afgan mı? Dün yani bin yıl önce bu halklar kardeşlik ve barış içerisinde birbirlerinin değerlerine, dinlerine, inanışlarına, dillerine, renklerine saygı duyarak yaşadılar. Peki hangi güç, hangi sisten, hangi anlayış bu kadim dost halkları bu kadar birbirlerine düşman etti?

Peki bunca değerleri yok ettikten sonra bugün okullardaki (ÇEDES) “Değerlerime sahip çıkıyorum” nasıl olacak? İnsanları birbirlerine düşman edip kamplaştırıp, kutuplaştırdılar. Halkları açlıkla ve itaat ettirerek terbiye etmeye çalışıyorlar. Yok ettiğiniz çevreye mi değerlere mi sahip çıkacaksınız?

Bence hâlâ geç değil bunlara sahip çıkmak için. Halklara yaşayabileceği ücret, üretici köylüye destek ver, istihdam alanlarını yoğunlaştır, dışa bağımlılıktan kurtul, uluslararası sermaye ile yani kapitalistlere yapılan tüm anlaşmaları iptal et, dünyanın en büyük haydudu NATO’dan çık, demokratik laik ve bilimsel eğitimin önünü aç, insanları ve doğayı koru. İşte o zaman bu kelimeler anlam kazanır ve göğsünü kabartıp söylersin “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum” diye.

İmam hatip okulları açıp, bu okullara öğrenci bulamayıp sonra da tüm okulları İmam Hatip okullarına çevirmek için imam atayarak değil. Bu yapılanlar değer değil ülkemizi kademe kademe Afganistan mantığıyla Talibanlaştırmak. Ama bu ülkede hâlâ barış ve kardeşlik içerisinde yaşamayı arzu eden milyonlar varken bu anlamsız projeniz hayat bulamayacak.

ÖNCEKİ HABER

“Geçmiş Bugündür” sergisi açıldı: Gerçek bir parça daha görünür olsun diye…

SONRAKİ HABER

Atiye dizisindeki iş cinayeti davası | Yapımcı Onur Güvenatam'ın cezası paraya çevrildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa