16 Eylül 2023 04:39

Kıdem tazminatı, AKP döneminde pula döndü

AKP iktidarının orta vadeli programla hedefe koyduğu kıdem tazminatı seneler içinde eridi. Daha önce kıdem tazminatı tavan oranı asgari ücretin 7.5 katı iken, şu an 1.75 katı seviyesinde.

Fotoğraf: Hasret Gültekin Kozan/Evrensel

Paylaş

Murat UYSAL
İstanbul

AKP’nin ekonomiye ilişkin hedef ve politikalarının yer aldığı üç yıllık orta vadeli programda (OVP) yer alan, 2024 yılının son çeyreğinde hayata geçirilmesi planlanan tamamlayıcı emeklilik sistemi her ne kadar iktidara yakın gazeteler tarafından “Çifte emeklilik müjdesi” olarak duyurulsa da işin aslı başka. OVP’de doğrudan kıdem tazminatı ibaresi geçmese de “tamamlayıcı emeklilik sistemi” ile iktidar bir kez daha kıdem tazminatını ve kamusal emeklilik sistemini hedefe koymuş durumda. Bu, patronların ve AKP iktidarının kıdem tazminatını gasbetmek için ilk girişimi değil. Kıdem tazminatı ortaya çıktığı günden beri sürekli patronların hedefindeyken, AKP’nin iktidar olduğu yıllar ise kıdem tazminatının en fazla eridiği dönem oldu.

KIDEM TAZMİNATI NEDİR?

Patronların bir kez daha gözünü diktiği kıdem tazminatı; patronun, işini kaybeden veya işten ayrılan işçiye işçinin çalışma süresi ve kazancı hesaba katılarak yaptığı toptan ödemedir. Hedefteki kıdem tazminatı çalışma hayatı içerisinde işçinin işten atılmasını zorlaştıran, işten atıldığı takdirde işçiye ekonomik güvence sağlayan bir hak. Bugün kıdem tazminatı, belirli bir süre çalıştıktan sonra (en az 1 sene) işine son verilen ya da emekli olan işçiye, çalıştığı süreye göre (her yıl için 30 günlük brüt ücreti) toplu bir şekilde ödenen para olarak tanımlanıyor.

TÜRKİYE’DE KIDEM TAZMİNATININ TARİHİ

Kıdem tazminatının adını ilk kez 1936 yılında çıkan 3008 sayılı İş Kanunu’nda görüyoruz. Bu kanunla iş yerinde en az 5 yıl çalışan işçiye, fesih sebebi ne olursa olsun çalıştığı her yıl için 15 günlük ücret tutarında tazminat verilmesi kararlaştırılıyor. 1948 yılında her türlü fesih ibaresinden kaynaklanan karışıklığa bir netlik getiriliyor ve işçinin kendi isteğiyle yaptığı fesihlerde de kıdem tazminatı alabilmesi garantiye alınıyor. Ancak 1950 yılında yapılan değişiklikle en az 5 yıl çalışmış olma zorunluluğu 3 yıla indiriliyor ancak işçinin tazminat alabilmesi için işten çıkarılma gerekçelerinde belli şartlar aranmaya başlanıyor. 1975 yılında yapılacak olan değişikliğe kadar ise işçinin çalıştığı her yıl için 15 günlük ücreti kıdem tazminatı olarak veriliyordu. 1971 yılında çıkarılan yasa ile kıdem tazminatına ilişkin 15 günlük sürenin toplu iş sözleşmeleriyle artırılabileceği kabul ediliyor. Bu değişiklikle kıdem tazminatının süresi işçiler arasında tartışılır hale geliyor.

Siyasetin de gündem etmek zorunda kaldığı kıdem tazminatı süresi Ecevit Hükümeti programında “İşçilerin asgari kıdem tazminatı bir yıla yarım aylık yerine bir yıla bir aylık üzerinden hesaplanacaktır” ifadesi yer almış ancak değişiklik Ecevit Hükümeti döneminde değil Demirel Hükümeti programında “Kıdem tazminatı, en kısa zamanda, işçilerimizin ve ülkemizin yararına en uygun bir şekilde 15 günden 30 güne çıkarılacaktır” ifadesiyle yer aldıktan sonra 1975 yılında çıkarılan yasa ile süre 30 güne çıkarıldı. Bugün de devam eden “kıdem tazminatı tavanı” uygulaması ilk kez bu yasayla kabul edildi. Bir aylık verilebilecek maksimum kıdem tazminatı miktarı asgari ücretin 7.5 katı olarak öngörüldü. Anayasa Mahkemesi tavan uygulamasını daha sonra iptal etti. Kıdem tazminatına dair ilk fon tartışması da -bugün tartışılan fondan çok daha farklı bir şekilde- bu yasayla gündeme geldi. Yasada, “İşveren sorumluluğu altında ve sadece yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydıyla devlet veya kanunla kurulu kurumlarda veya yüzde 50 hisseden fazlası devlete ait bir bankada veya bir kurumda işveren tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon tesis edilir. Fon tesisi ile ilgili hususlar kanunla düzenlenir” ifadesi yer aldı ancak uygulanmadı.

DARBENİN İLK İCRAATLARINDAN BİRİ: KIDEM TAVANI

12 Eylül 1980 darbesinden bir ay sonra kıdem tazminatı tavanı uygulaması yeniden getirildi. Tavan yeniden asgari ücretin 7.5 kat olarak uygulandı, bu uygulamaya uymayan daha fazla tazminat ödeyenlere hapis ve para cezası getirildi. 1982 yılında çıkarılan yasa ile kıdem tazminatı ile asgari ücretin bağı koparılarak, kıdem tazminatı tavanı her yıl için en yüksek memur emekli aylığı kadar oldu. Bu kıdem tazminatının ciddi manada baskılanması anlamına geldi. Şöyle ki, bir işçinin bugün bir sene için alabileceği maksimum kıdem tazminatı, yani kıdem tazminatı tavanı en yüksek memur emekli aylığı. 2023 yılı temmuz-aralık ayı için bu tavan 23 bin 489 lira. Bugün kıdem tavanı asgari ücretin 7.5 katı olmuş olsaydı bir işçinin 1 yıl için alacağı kıdem tazminatı tutarı 100 bin 605 lira olacaktı. Bu örnek dahi seneler içerisinde kıdem tazminatının ne kadar baskılandığını gözler önüne seriyor.

ERİYEN KIDEM TAZMİNATI: AKP’Lİ YILLAR

YılDönemAsgari ücret

Kıdem tazminatı tavanı

Asgari ücretin tavana oranı
2002Temmuz-Aralık250,871.2104.82
2003Temmuz-Aralık444,151.3893.13
2007Ocak-Haziran562,501.9603.49
2011Ocak-Haziran796,502.6233.29
2015Ocak-Haziran1.201,503.7093.09

 

2016Ocak-Haziran1.647,004.0922.48
2020Ocak-Haziran2.9436.7302.29
2021Ocak-Haziran3.5777.6382,14
2023Ocak-Haziran10.00819.9822.00
2023Temmuz-Aralık13.41423.4891.75

1982’de çıkarılan yasa ile kıdem tazminatı tavanı asgari ücretin 7.5 katından en yüksek memur emekli aylığına eşitlendiğinde 1983 yılında tavan asgari ücretin 4.78 seviyesine geriledi. 1992 yılında tavan 5.73 seviyesine kadar çıktı. Bu, değişiklikten sonra tavanın gördüğü en yüksek seviye oldu. Daha sonra istikrarlı bir şekilde düşen kıdem tazminatı tavanı en büyük erimeyi AKP’li yıllarda yaşadı. AKP iktidara geldiğinde asgari ücretin 4.82 katı olan kıdem tazminatı tavanı AKP iktidarının henüz birinci yılında, 2003’te 3.13 oldu. Bugün ise bu tavan asgari ücretin 1.75 katı seviyesinde. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılındaki tavan dahi korunmuş olsa bugün asgari ücretle çalışan bir işçi bir yıl için 64 bin 655 lira alacaktı, bugün 23 bin 489 lira alıyor.

PATRON TEMSİLCİLERİ KIDEM TAZMİNATINA NE DİYOR?

Tabloda görünen erimeyi patronların arzu ve taleplerinden ayrı okumak mümkün değil. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD), Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) kıdem tazminatını ücret dışı iş gücü maliyeti olarak görüyor ve bunun azaltılması gerektiğini söylüyor. 2009 yılında beraber hazırladıkları “kıdem tazminatı çalışma raporu”nda “İşçi alma ve çıkarma maliyetlerinin ve bürokratik işlemlerinin fazlalığı da işverenleri zora sokmakta, esnek çalışma şekillerinin uygulanmasını engellemektedir. Bu itibarla en kısa sürede kıdem tazminatı konusunun gündeme getirilerek, işletmeler üzerindeki yükün hafifletilmesi gerekmektedir” ifadeleriyle patronlar tavrını ortaya koyarken TÜSİAD daha sonrasında el yükselterek kıdem tazminatında 30 günlük ücret yerine 15 günün esas alınması gerektiğini söylüyordu.

PATRONLARIN TAVRI NET: KIDEM MALİ YÜK

TİSK 2019 yılında kıdem tazminatını mali yük olarak tanımlayarak, “İşsizlik sigortası, iş güvencesi ve kıdem tazminatı uygulamalarının ortak amaca hizmet ettikleri göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmesi, işveren maliyetlerinin hakkaniyete uygun bir düzeye indirilmesine, istihdamın artırılmasına ve dolayısıyla rekabet gücü artacak işletmelerin ülke ekonomisine daha güçlü katkı sunmasına vesile olacaktır” diye açıklama yapmıştı. Aralık 2022’de EYT tartışmaları devam ederken TİSK’in gündemi yine kıdem tazminatıydı. EYT’lilerin emeklilik durumunda patronların kıdem tazminatı yükü altına gireceğini söyleyen TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, devletten destek talep etmişti. Bu birkaç örnekteki tarihlere ve tabloya baktığımızda dahi patronların taleplerinin hızla karşılandığını, kıdem tazminatı tavanının düştüğünü görebiliyoruz.

KIDEMİN KADERİNİ YİNE İŞÇİLERİN MÜCADELESİ BELİRLEYECEK

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2010 yılında yine hazine ve maliye bakanlığı görevindeyken yaptığı açıklamalarla kıdem tazminatını işsizliğin sebebi olarak gördüğünü söylemişti. O dönem de kıdem tazminatı fonu gündeme getirilmiş bugünküne benzer bir şekilde ekonomi programında kıdem tazminatı fonu yer almıştı. Bugün de bir kez daha fona aktarılması planlanan işçinin kıdem tazminatı hakkının; patronlar açısından yük oluşturduğu, bu yüzden kaldırılması, azaltılması, yararlanma koşullarının zorlaştırılması veya bir fon aracılığıyla ödenmesine yönelik tartışmalar 1950’li yıllardan bu yana devam ediyor. İşçiler birçok kez bu saldırıları sert tepkiler göstererek savuşturdu. Ancak patronlar daha sonrasında da işçinin kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırmanın yolarını tasarlamaktan geri durmadı. AKP iktidarının; kıdem tazminatını işsizliğin nedeni olarak gören bakanı Mehmet Şimşek’le birlikte patronları memnun edecek tasarılarına devam edeceği belli. İşçi sınıfının kıdem tazminatına yönelik bu saldırıyı da bertaraf edip edemeyeceğini ise geçmişte olduğu gibi yine onun mücadelesi belirleyecek.

ÖNCEKİ HABER

TMMOB ‘Haklarımız İçin Mücadeleye’ kampanyasını başlatıyor

SONRAKİ HABER

Tiyatrolar Yeni Sezona Nasıl Hazırlanıyor-2: “Hayal gücümüzden ödün veriyoruz”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa