DEÜ Başhekimliği rapor inceleme komisyonu kuruyor: Karar sağlık hakkı ihlali niteliğinde
DEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliğinin hastane emekçilerin raporlarını inceleme kararının değerlendiren Avukat Hasan Hüseyin Evin; "Karar kanunsuz emirdir, sağlık hakkı ihlali niteliğinde" dedi.
Fotoğraf: Koray Yetiş/EVRENSEL
Eda AKTAŞ
İzmir
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği 13 Eylül tarihinde yaptığı duyuruda, hastane çalışanlarının aldıkları mazeret raporları ve izinlerin hastane bünyesinde kurulacak bir komisyon tarafından değerlendirileceğini açıkladı.
Yapılan duyuruda hastane çalışanlarının (uzman hekim, asistan hekim, hemşire, yardımcı sağlık personelleri, destek hizmet personelleri, idari personeller) aldıkları mazeret raporları ve izinlerinin kurulacak bir komisyon tarafından değerlendirilerek gerekli idari işlemlerin uygulanacağı belirtildi.
Başhekimlik duyurusunda şu ifadelere yer verdi; “Düzenlenen durum bildirir raporlarına ‘ağır işte çalışamaz’ benzeri ifadelerinin kullanıldığı görülmüştür. Ağır ve tehlikeli işler yönetmeliği 2013 yürürlükten kaldırıldığından bu ifadenin kullanılması usulen uygun değildir. Mutlaka rapor düzenlenmesi gerekiyor ise kişinin tanısı, klinik durumu, iyileşip iyileşemeyeceği ve varsa yakınmalarını kötüleştirecek etkenlerin tanımlanması ve ‘çalışamaz, yapamaz’ gibi ifadelerden uzak durulması gereklidir. Yasal olarak çalışma hayatı ile ilgili düzenlemeler işveren (adına iş sağlığı ve güvenliği personelleri) tarafından yapılabilir.”
“İDARENİN EMRİ KANUNSUZDUR”
Yapılan duyurunun sağlık hakkı ihlali niteliğinde olduğunu dile getiren sağlık emekçileri ve hukukçular, komisyon kurulması kararının kabul edilebilir bir yanının olmadığını söyledi.
Yapılması planlanın uygulamayı hekimin özerkliğine müdahale olarak nitelendiren Avukat Hasan Hüseyin Evin, “Hekimin verdiği bir raporu ancak hakem hastane inceleyebilir. Bir komisyon kurup ‘ben bunu kabul ettim, etmedim’ gibi bir şeyi söyleyemez idare. Böyle bir yetkisi de yok. Hekim özgürdür, hastasını muayene eder, kendi tıbbi birikimi çerçevesinde tanısını koyar ve tedavisini de düzenler, rapor gerekiyorsa raporunu da yazar. Buna herhangi bir şekilde müdahale edilemez. Bir hakimin bağımsızlığı gibidir hekimin bağımsızlığı. O bakımdan da idarenin bu şekilde bir dayatmayla yazılı emir vermesi kanunsuz emir niteliğindedir” dedi.
“YÖNETİM YETKİLERİNİ KÖTÜYE KULLANIYOR”
Kararın sağlık hakkı ihlali niteliğinde olduğunu ifade eden Evin, “Ağır ve tehlikeli bir işte çalışmaması gerektiğini yönünde rapor düzenlenmesinin engellenmesi o kişinin sağlık hakkının ihlalidir. Örneğin bir çalışan için hekim ‘nöbet tutamaz’ kararı verebilir. O kişinin sağlığı açısından risk oluşturuyor demektir. Bu riskin devam etmesini sağlamaya dönüktür böyle bir uygulama. Açıkça sağlık hakkı ihlalidir” diye ekledi.
Yazıdaki “Ağır ve tehlikeli işler yönetmeliği 2013 yürürlükten kaldırıldığından” ifadesini eleştiren Evin, “Yönetmelik yürürlükten kaldırılırken yeni bir yönetmelik düzenlemesi ile ağır ve tehlikeli işler tanımlaması az ve çok tehlikeli işler şeklinde sınıflandırılmıştır. Sonuç itibariyle ağır ve tehlikeli işin yok sayıldığı bir düzenleme değil bu aksine ağır ve tehlikeli iş sınıflandırılmış vaziyette. Neresinden tutarsanız elde kalacak bir düzenleme bu. Hekime talimat verme yetkisi olmayan yönetim açık bir şekilde kendi yetkilerini kötüye kullanıyor” diye konuştu.
“İŞ YERİ SAĞLIK GÜVENLİK BİRİMİ RAPOR VERMEZ”
DEÜ Halk Sağlığı Ana Bilim Dalında Prof. Dr. Yücel Demiral ise yazının bir hükmü olmadığını söyledi. “Rapor rapordur, başka bir komisyonun tekrar değerlendirmesinde bir sonuç çıkmayacağını düşüyorum. O yüzden gerekli mi bence gereksiz. Ama hangi motivasyon ile yapıldığını bilmiyorum” dedi.
Yazıda İş Yeri Sağlık Güvenlik biriminin karar verecek olduğunun yazmasını değerlendiren Demiral, “Birimin bu konuda herhangi bir kararı olmaz, rapor başka bir şey. İş Yeri Sağlık Güvenlik biriminin bir kişinin nerede çalışacağıyla ilgili süreçlere dahil olması başka bir şey. Örneğin biri grip olmuştur, grip olan kişiye raporu İş Yeri Sağlık Güvenlik birimi vermez. İş Yeri Sağlık Güvenlik birimi rapor vermez zaten. Hastan olan bir kişinin hastalığı ile eğer çalıştığı yer arasında bir uyumsuzluk varsa bununla ilgili karar da vermez görüş bildirir. Dolayısıyla İş Yeri Sağlık Güvenlik birimiyle bir alakası yoktur” diye konuştu.
“SAĞLIK EMEKÇİLERİNE YAPILAN BU MÜDAHALE KABUL EDİLEMEZ”
DEÜH SES İşyeri Temsilciliği de konuyla ilgili Başhekimliğe dilekçe sundu. Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinin yerine yeni bir yönetmeliğin getirildiği hatırlatılan dilekçede şu ifadelere yer verildi;
“Mutlaka rapor düzenlenmesi gerekiyor ise kişinin tanısı, klinik durumu, iyileşip iyileşemeyeceği ve varsa yakınmalarını kötüleştirecek etkenlerin tanımlanması tabi ki olması gerekendir, ancak ‘çalışamaz, yapamaz’ gibi ifadelerden ‘uzak durulması gereklidir’ ifadesi öncelikle bu konuda yetki, sorumluluk ve yeterlilik sahibi olan görevli hekimin yaptığı işe müdahale etmektir ki ne etik açıdan ne de kurum işleyişi açısından uygun değildir.
Bu içerikte bir uygulama ile sadece çalışanlar değil rapor veren hekimler üzerinde baskı kurulmak istendiği açıktır. İlgili mevzuata göre ‘hekimler yaptıkları muayene sonucunda edindiği vicdani ve fenni kanaata ve şahsi müşahadesine göre rapor tanzim ederler.’ Hekimlik mesleğine ve sağlık emekçilerine yapılan bu müdahale kabul edilemezdir. Zaten zor şartlar altında çalışan sağlık emekçileri olarak söz konusu duyurunun geri alınmasını ve/veya belirtilen itiraz nedenlerine uygun olarak düzeltilmesini talep ederiz.”