25 Eylül 2023 05:00

Halka arz, kime neyin arzı?

“Emekçiler olarak gerçekten hayatımız lehine sonuç alabildiğimiz yegane şey örgütlü mücadeledir. Bu yüzden geleceğe yapılan asıl yatırım, örgütlülük ve mücadeleye yapılandır.”

Halka arz, kime neyin arzı?

Fotoğraf: Unsplash

Otomotiv fabrikasından bir işçi
İstanbul

İstanbul’da bir otomotiv fabrikasında beyaz yakalı olarak çalışıyorum. Son dönemlerin trendi halka arz ve borsa rüzgarı bizim işletmemizde de esiyor. Mola saatlerinde hemen hemen herkes elinde akıllı telefonu, yeşil ve kırmızı onlarca yazılarla dolu o ekranlara gömülüyor. Son birkaç ayda milyonlarca emekçi böyle bir yol ile ekonominin sıkıntılarını üzerinden atmayı hedefliyor. Kiminin motivasyonu üç beş neyse koparmak, kimisi ciddi ciddi yırtmanın peşinde. Ama bu alışverişten asıl yırtanın kim olduğu pek bizim beklediğimiz gibi olmasa gerek.

İçinde halka arz kovalayan arkadaşlarımızın da olduğu bu yazıyı okuyan herkesin bildiği üzere halka arz, şirketlerin yatırım yapmak veya borçlarını ödemek gibi amaçlarla yarattığı bir fondur. Bankalardan veya yerli yabancı başka kaynaklardan borç alınmadığı için geri ödeme zorunluluğu da yoktur. Şirketin kendi kaynakları ile oluşturulur. Bu yüzden çok kârlıdır.

Yatırımcı arkadaşlar asıl voleyi vuranın büyük yatırımcı zenginler ya da yatırımlarla borçlarını kapatıp iflah olan şirketlerin olduğunun farkında “Biz üçü beşi kovalarken onlar milyonlar götürüyor, yine zengin daha zengin oluyor” gibi ifadelerini çokça duymak mümkün. Nitekim ‘halka arz’ adına toplanan paraların kara para dolaşımında gezdiği de bilinen gerçekler arasında. Ama insanlar artık o kadar yoksul ve geleceğinden ümitsiz ki, gerçeği bilmesine rağmen yine de bu tür yollara başvurmak durumunda kalıyor.

NEYE YATIRIM YAPMALIYIZ?

Aslında ‘halka arz’ edilen; hem kamu kaynakları, hem de ülkenin yer altı ve yer üstü kaynakları teşviklerle, silinen borçlarla patronlara akıtılırken, çocuklarının okul masrafları altında ezilen, fazla mesai ve ek işler yapmadan evini geçindiremeyen, asgari ücret kadar kira ödeyen emekçilere dayatılan bu yoksulluktur. Halka yoksulluk ve çaresizlik arz edilmiştir. Peki bize söylendiği gibi, mutlu bir hayat, endişesiz günler, garanti altında bir gelecek, güvenceli iş, ucuz kiralar... Bunları elde etmenin yolu şirketlerin bize sunduğu “Hadi atın üç beş bir şey de siz de yırtın biz de iflah olalım” dediği bu seçeneklerden mi geçiyor?

Bu ülkenin işçi ve emekçilerinin daha iyi koşullarda yaşadığı, çalıştığı günler oldu. O günlerde halka arz ve borsa gibi kavramlar pek popüler değildi. Onun yerine dillerde grevler, eylemler, yürüyüşler vardı. Sendikalar güçlüydü. Sendikaları takım elbiseli bürokrat abiler değil bizzat işçiler yönetiyordu. Halka arzlar, borsa senetleri bizim geleceğimizi kurtarır mı bilmem. Ama göğsümüzde altın madalya gibi taşıyabileceğimiz bir mücadele geçmişimiz var.

Bu mücadele deneyimlerine de yatırım hesapları gibi cep telefonlarımızdan ulaşabiliriz. Borsa tüyolarıyla günü kurtarmanın veya bilmem kaç seneye arabayı yenilemenin hayalini kurmak yerine Türkiye ve dünya tarihinde kazanılmış binlerce mücadele deneyimini okuyup birbirimizle paylaşarak bu yoksulluk ve çaresizlik batağının içinden hepten birlikte çıkmanın yollarını arayabiliriz. İnsanlık tarihinde emekçiler olarak gerçekten hayatımız lehine sonuç alabildiğimiz yegane şey örgütlü mücadeledir. Bu yüzden geleceğe yapılan asıl yatırım, örgütlülük ve mücadeleye yapılandır.

Evrensel'i Takip Et