25 Eylül 2023 05:20

Üzüm de köylü de kan ağlıyor | Dosya: Üzüm hasta, üretici ipotekli-1

Manisa, üzüm rekoltesi en fazla olan kentlerden. Yüz binlerce ton üzüm bu ovada üretilirken bağları emekleriyle var eden üreticiler ve hasat zamanı ovayı dolduran tarım işçileri bu tablonun neresinde?

Manisa'da üzüm sermede çalışan kadın işçiler | Fotoğraf: Burak Yılmaz/Evrensel

Paylaş

Hazırlayan: Burak YILMAZ

Manisa, Türkiye’nin üzüm rekoltesi en fazla olan kentlerinden biri. Yüz binlerce ton üzüm bu ovada üretiliyor. Şimdilerde üzümünü bir süre daha dalında tutma imkanı olanların dışında hasat bitmek üzere. Türkiye’nin geleneksel ihracat ürünleri arasında sayılan çekirdeksiz kuru üzümün (sultani) ise 2021-2022 sezonunda, Ege İhracatçı Birliklerinin açıklamasına göre 252 bin ton ihracatı gerçekleştirildi. Üretilen kurutmalık üzümün yüzde doksana yakını ise Manisa’daki bağlarda yetişiyor. Binlerce bağı emekleriyle var eden üreticiler ve hasat zamanı ovayı dolduran tarım işçileri bu tablonun neresinde? Aşırı yağışlardan dolayı ürünleri hasta olan üretici, rekoltenin üçte birine düştüğünü ifade ediyor. Rekolte düşünce giderler de düştü mü?

Manisa’nın Alaşehir ilçesindeki üretici köylülerle, tarım işçileriyle, esnafla konuştuğumuz dosyamızın birinci bölümünde üreticiyle üretimin zorluklarını ve geçim koşullarını; ikinci bölümde tarım işçileriyle çalışma koşullarını, ücretleri ve barınma koşullarını; son bölümde ise kuru üzüm alımı yapan tüccarlarla rekabeti, ihracatta ve üretimde köylünün sözünü, çıkarlarını konuşacağız.

ÜZÜMLER HASTALIĞA TUTULDU

Alaşehir merkezine birkaç kilometre mesafede yol üzerinde üreticiden alkol, pekmez ya da sirke için alınan dökme üzümün toplandığı ve işletmelere gönderildiği aracı şirketlerden birinin toplama noktasındayız. Üretici, üzümünü bu sene daha çok bu noktalarda değerlendiriyor. Üzüm hastalığa tutulunca kalite de rekolte de düşmüş. Buraya traktörle üzüm getiren Mehmet Çakır, “Üretici bu sene çok sıkıntılı” diyor ve traktörün römorkunu göstererek anlatıyor: “13 dönüm bağdan gelen üzüm bu, 2 ton civarı. Bu sene hava şartlarından dolayı yiyecek üzüm yok içinde. Şaraba gidiyor direk bu.” Traktörün direksiyonunda üzümünü dökmeyi bekleyen bir başka Üretici Mesut Eğercioğlu, “Durumumuz çok tehlikeli. Üzüm az. Pronos (üzümde mantar hastalığı) hastalığından üzüm alamadık. 10 dönüm yerden 3 ton üzüm çıkmıyor. Bu gördüğün (traktörü göstererek) 10 dönüm bağdan çıktı. Bunun ilacı, gübresi, mazotu… Çalışmalarımız oraya gitti zaten” ifadelerini kullanıyor. Burada üzüm dökmeyi bekleyen Halil İbrahim Açıkgöz de “20 dönüm yerden 10-12 ton yaş üzümüm var” diyor.

ÜRETİCİ: ALACAĞIM PARA 15 BİN, MASRAFIM 120 BİN LİRA

Üzüm dökmeye gelen Üretici Mehmet Çakır’a ‘Bu satış giderlerinizi karşılayacak mı’ diye soruyoruz; “Benim buradan alacağım para 15 bin lira, masrafım 120 bin lira. Yani mümkün değil”. Halil İbrahim Açıkgöz ise; “Bu sene masrafı hesap edemiyoruz, yüzde 200 arttı” diyor. Akkeçili köyünde görüştüğümüz Üretici Cemal Akdağ, kazandığının üçte ikisinin masraflara gittiğini, ellerinde kalan parayı ise bir sonraki dönemin hazırlığı için kullandıklarını anlatıyor.

"MASRAFLAR ÇOK AĞIR, AYAKTA ZOR DURUYORUZ"

Üretici İsmail Akçay ilaç giderlerinden bahsediyor. “Pronos ilacının kilosu 2 bin lira. Onu da bir sefer atabiliyorsun. Bir kilo ilacı alabilmek için benim 200 kilo üzüm satmam gerekiyor” diyor. Cemal Akdağ, “Çiftçiler olarak gidişattan hiç memnun değiliz” diyor ve ekliyor: “Masraflarımız çok ağır, ilaçlarımız çok ağır. Ben bir SGK emeklisiyim. 7 bin 500 lira maaş alıyorum. Aldığım maaş bana on gün anca yetiyor. Biraz arazim var. O olmasa ne yaparız bilmiyoruz? Ben iki çocuğumu evlendirdim. Karı-koca, inan ayakta zor duruyoruz.”

Mazot fiyatları da üreticinin gündeminde. İsmail Akçay şöyle anlatıyor: “1 litre mazot 41 lira. 5 kilometrelik mesafeye günde en az iki kere gidersen, zaten yolda giderken depo bitiyor. Bir de akşama kadar bağın içinde çalışıyor bu traktör. Çiftini sürüyor, üzümünü çekiyor, gidiyor geliyor. Bizim işimiz mazotla.”

"SULAMA SİSTEMİ YAPACAĞIZ DİYE PARAMIZI ALDILAR, YAPMADILAR"

Üretici Cemal Akdağ, bağlarında susuzluk sorunu olduğundan bahsediyor. “Devlet olarak kimse bizim arkamızda durmuyor” diyen Akdağ, “Alaşehir Ovası’na kapalı sistem yapacağız dediler Avşar Barajından, yapmadılar” ifadelerini kullanıyor. İsmail Akçay, sulama sistemi için kendilerinden para toplandığını belirtiyor; “Paramızı aldılar, yapmadılar”. Cemal Akdağ şöyle devam ediyor; “Susuz kaldı araziler. Susuz kaldığı için bizim bağlarımız sürek yapmadı. Benim bağımın birinde su yok. Sondaj yok. O bölge komple ama. Belki 1000 dönüm arazi bağlar sürek yapmayınca üzümlerini attı”. Cemal Akdağ sulama sistemi için ‘10 yıldır bir çivi bile çakılmadı’ diyor ve böyle bir sisteme ihtiyaçlarını şöyle anlatıyor; “Yer altı sularından biraz daha tasarruf yapalım diyeymiş. Güzel fikir ama lafta kaldı. Bir de para verdiğimizle kaldık. Eskiden bir kez kışın, iki kez yazın sulayabiliyorduk bağlarımızı. Şimdi bir kez yazın veriyorlar. Onu da diyorlar ki 5 dönüm yere 5 saat. Fazla sulayamazsın. Bağın yarısı kuru kalıyor.”

Toplanan üzümün kuruması için serildiği sergi

BAĞLAR BANKALARA İPOTEKLİ

Üreticiler üzüm bağcılığında gelecek görmediklerini ifade ediyorlar. Üretici Mehmet Çakır bu durumu şöyle anlatıyor: “Farazi konuşuyorum. Şu an bizim Alaşehir Ovası’nda 1000 dönüm bağ varsa bunun 980 dönümü bankalara ipotekli. Bu sene bankalara bu paraların ödenmesi mümkün değil. Ben esnaflık da yapıyorum. Emekli maaşım var. Bir şekilde idare edebiliyorum. Şuradan (traktöründeki üzümü göstererek) 14 bin lira para alacağım ama bu malın buraya gelmesinin bile 3 bin 500 lira masrafı var.”

Satılık üzüm bağı ilanı

"OĞLU GİTTİ, BABASI KAÇ YIL DAYANIR BİLMİYORUM"

“Bağın masraflarını karşılayamadığı, kazancı yetmediği için malını satan, bu işi bırakan çok mu?​” diye soruyoruz. Cemal Akdağ şöyle cevaplıyor: “Çok. Malını, mülkünü, traktörünü, arabasını satıyor. Bağını satıyor”. Cemal Akdağ, kardeşi ve yeğenini örnek veriyor; “Benim bir birader var. Bir oğlu var. Buraya ev yaptı. ‘Oğlum benden sonra bu işe devam etsin’ diye. Oğlanı durduramadık burada. Dedi babasına ‘Sen karnını doyuramıyorsun, ben nasıl doyuracağım’ diye. Eşiyle birlikte şimdi İzmir’de çalışıyor. Benim biraderse kaç gün, kaç sene daha bu işi yapabilir, bilmiyorum. Bu iş (üzüm üreticiliği) beş on seneye kalmadan biter”

"JEOTERMAL YOKKEN ÜZÜMÜMÜZ BİR HAFTADA KURURDU"

Akkeçili köyünde kahvede oturan üreticiler

Akkeçili köyünde üretici jeotermal santrallerinin de üzüm üretimini olumsuz etkilediğini düşünüyor. Cemal Akdağ şöyle örnek veriyor: “Jeotermal çok büyük bir etken. Eskiden jeotermal yokken bizim üzümümüz bir haftada kururdu. Giderdik, üzüm kurumuş, kaldırırdık. Şimdi her gittiğimizde üzüm yaş. Tamam üzüm kurumuş diyoruz, çuvallara doldurup eve geliyoruz. Evde patoz yaparken üzüm bir salıyor, makineden zorla geçiriyoruz. Onun (jeotermal) çok zararı var. Sürekli çiğ yapıyor.”

FİYAT EN AZ 100 LİRA OLMALI

Akkeçili köyündeki üreticilerle aynı masada konuştuğumuz Selendi’den gelen tarım işçilerinin dayıbaşı, TMO’nun (Toprak Mahsulleri Ofisi) kuru üzüm taban fiyatlarını hasat başlar başlamaz açıklaması gerektiğini ifade ediyor. Röportaj yaptığımız 9 Eylül günü kuru üzüm alımında taban fiyatları TMO tarafından henüz açıklanmamıştı. Fiyat hâlâ açıklanmadı.

Üzüm bağı ve bağda kesim yapan işçiler

Üzüm fiyatının neden erken açıklanması gerektiğini şöyle açıklıyor: “Fiyat açıklanmadığı için işçiye de ket vuruyor, üretici zaten memnun değil. Eylülün onu ile on beşi arasında kuru üzümün fiyatı açıklanıyor. Devletin üzümün fiyatını hasat öncesi veya hasat başlar başlamaz açıklaması lazım.”. Üretici Cemal Akdağ şunları ekliyor: “Bundan 10-15 yıl önce bu fiyatlar ağustos ayında, hasat öncesi açıklanırdı.”

Üretici İsmail Akçay, belirsizliğin kendilerini olumsuz etkilediğini ifade ederek, “Dayıbaşıya para vereceğiz. Kuru üzümü ister istemez fiyat açıklanmadığı için ucuza vereceğiz” ifadelerini kullanıyor.  Dayıbaşı, “Adam bana para vermek için karaborsa üzüm satıyor” derken, İsmail Akçay şöyle devam ediyor: “Ondan sonra daha borcun var. Şimdi üzüm 40 lira diyelim. Sonra 50 lira olarak açıklandığında benim zararım ne olacak?​”

TMO taban fiyatı açıklamadan önce fiyata ilişkin önerilerini soruyoruz, Üretici Cemal Akdağ yanıtlıyor: “Bu şartlarda kuru üzümün kilosunun 100 lira olması lazım. Bizim nefes almamız lazım. 40-50 liraya bu işin içinden çıkılmaz. Maliyetler çok yüksek”.

Cemal Akdağ önerdiği fiyatı, “Tonaj yok zaten. Ben geçen yıl 15 ton kuru üzüm kaldırdım. Bu sene elimde olan 5-6 ton. Bunu nasıl karşılayacağım” ifadeleriyle gerekçelendiriyor.

"MAZOTTAN VERGİ ALINMASIN, DESTEK SAĞLANSIN"

Alaşehirli üreticiler devletin üzüm üreticisine destek olması gerektiğini belirtiyorlar. “Devlet ne yapabilir” diye sorumuza ilişkin, Üretici Cemal Akdağ, “Çiftçiden mazotun vergisini almayacak. Gübre desteği sağlayacak. Krediyi erteleyebilir ya da faizsiz verebilir” derken İsmail Akçay, devletin faizsiz kredi vermesi gerektiğini düşünüyor ancak bunun olabileceğine inanmıyor. “Faizsiz vermez. Bu ülkede böyle bir olay yok” diyor. Üzümünü şaraba dökmeye getiren Üretici Mehmet Çakır’a “Bütün bu olumsuzluklar düzelir mi” diye soruyoruz, şöyle cevaplıyor: “Düzelir ama bak bu sene bütün çiftçi mağdur. Devletin bunlara destek vermesi lazım”. “Mazottan vergiyi kaldırmak gibi mi” diyoruz, cevabı, “Tabii ki isterse kaldırır. 1 litre mazot 40 lira olmuş. Vatandaş bunun altından nasıl kalksın? Eskiden para kazanıyorduk. Şimdi bu işten para kazanmak mümkün değil” oluyor.

"ÇİFTÇİNİN KURULUŞU HALİMİZİ SORMUYOR"

Üreticilerin şikayetçi olduğu bir diğer konu da Alaşehir Ziraat Odasının ve tarımla ilgili devlet kurumlarının çiftçilerin sorunlarına karşı ilgisizliği. Akkeçili köyünde görüştüğümüz bir diğer üretici sorunlarını şöyle anlatıyor: “Ziraat odası, ilçe tarım çiftçinin kuruluşu. Ziraat odası hiçbir zaman gelip de çiftçinin halini sormuyor”. İsmail Akçay şöyle ekliyor; “Yok, yok. Onlar aidatını alıyor. Orada çayını, kahvesini yudumluyor”.

ÜRETİCİ: FİYATLARI AĞALAR BELİRLİYOR

“Çiftçiye karşı bu tutum sizce neden?​” diye sorduğumuz üreticinin cevabı kısa: “Zenginlere varıyor ağabey”. Üretici, ifadesine ilişkin, “Ali Uçak (Uçak Kardeşler Şirketi Ortağı, MHP MYK Üyesi) geliyor, bu sene üzümün kilo fiyatı için 12’den başka yaş kesmek yok diyor. Bir prim koyuyor. Artık onun üzerine kimse çıkamıyor” diyor. Üretici Mehmet Çakır da aynı dertten “Ağabey çiftçiye sorulmuyor. Ağalar burada fiyat belirliyor. Geçen sene cumhurbaşkanı geldi. Ali Uçak’a fiyat soruyor. Ali Uçak fiyat söyler mi?​” ifadeleriyle yakınıyor.

Mehmet Çakır, iktidar partisi milletvekillerine ve Cumhurbaşkanına da tepkisini şöyle ifade ediyor: “Cumhurbaşkanı inecek çiftçinin içine. Çiftçiyle kendisi muhatap olacak. Öyle tepeden inme insanlara sormayacaklar. Gelecekler, vatandaşa soracaklar. Vatandaş bu işin içinden çıkabiliyor mu, çıkamıyor mu? Ak Parti’nin milletvekilleri var. Buraya geldikleri zaman üç tane zenginin peşinde koşuyorlar”.

"KAPİTALİST SİSTEM AĞABEY"

“Fiyatların belirlenmesiyle Ali Uçak’ın nasıl bir çıkar ilişkisi var da fiyatları böyle etki altına almak durumunda?​” sorumuzu Üretici İsmail Akçay cevaplıyor: “Kuru üzüm fiyatı düşük olursa yaş da düşük olduğu için büyük işletmelerin işine geliyor.”

Diğer üretici şöyle cevaplıyor; “Kapitalist sistem ağabey. Avrupa’nın dünya üzerinde uyguladığı kapitalist sistemi, bunlar bizim üzerimizde uyguluyor”.

Diğer üretici, üzüm fiyatları üzerinde başka biçimlerde de spekülasyon yapıldığı iddiasını şu sözlerle açıklıyor: “Adam bilinçli olarak olmamış, tadı oluşmamış yedi tır üzümünü hale gönderiyor. Piyasa çöküyor. Üzümü 10-11 liradan piyasaya sürüyor. Ege üzümünü batıranlar bellidir.”

ÖNCEKİ HABER

Davutoğlu: İttifak ihtimali olduğunda bütün partilere kapımız açıktır

SONRAKİ HABER

CHP Milletvekili İlgezdi: Çocukların korunması için somut bir eylem planı şart

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa