Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı imzalandı: 'Atık yönetimi geriliyor'
Cumhurbaşkanı Erdoğan Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı’nı imzaladı. Çevre Mühendisleri Odası’ndan Utku Fırat ile Türkiye’nin çevre politikalarını ve atık üzerine neler yapıldığını konuştuk.
Fotoğraf: Murat Bakan
Nisa Sude DEMİREL
İstanbul
Emine Erdoğan’ın 2017’de başlattığı “Sıfır Atık Projesi” Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulunda gündemdeydi. New York'ta Türkevi'nde Emine Erdoğan'ın öncülüğünde düzenlenen etkinlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çeşitli devlet başkanları Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanına ilk imza attı.
İmzanın ardından konuşan Emine Erdoğan, "Bugün, ülkemde ektiğimiz sıfır atık tohumunun gölgesinin, dünyayı ferahlatacak bir çınara dönüşmesine tanıklık ediyoruz" ifadelerini kullanırken Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, "İklim krizi için kritik eşik, kapımıza dayandı ve bugün, konuşma, değerlendirme faslını geride bırakıp acil eylem planlarını uygulamak mecburiyetindeyiz. Bu imzayla daha temiz, yeşil ve yaşanabilir bir dünya için tavrımızı ortaya koyduk" ifadelerini kullandı.
Bugünkü iktidarın çevre politikalarına baktığımızda, çevre kirliliğine dair şeffaf veriler açıklanmaması, rant için ormanların talan edilmesi ve yurtdışından çöp ithal edilmesi gibi çevreye geri döndürülemez zararlar verildiğiyle karşılaşıyoruz. Bunların karşısında Sıfır Atık, İyi Niyet Beyanını ve Türkiye’nin çevre politikalarını Çevre Mühendisleri Odasından Utku Fırat’la konuştuk.
‘ATIK YÖNETİMİ HER GÜN GERİYE GİDİYOR’
Sıfır atık teriminin doğru olmadığını ifade ederek söze başlayan Utku Fırat, “Olay sadece katı atıktan ibaret değildir. Türkiye’de sıfır atık dediğiniz zaman anlaşılan şey genelde katı atık oluyor. Sadece kağıt, karton gibi atıklar değil; hava emülsiyonları, atık sular da atık kategorisinde değerlendirilmelidir. Buna yönelik büyük çerçeveli bir program hazırlanmalıdır. Ancak şu anda Türkiye’de buna yönelik bir seferberlik yok” dedi.
Atık yönetiminin şu anda özel şirketler aracılığıyla yönetildiğini söyleyen Fırat, şu anda bir sıfır atık yönetmeliğinin olduğunu, atıkların ayrıştırılmasına yönelik bazı maddeleri içerdiğini aktardı. Ancak bunun merkezi hükümet tarafından yönetildiğini, yeni çıkan yönetmeliklerle yerel yönetimlerin saf dışı bırakıldığını vurgulayan Fırat, “Atık yönetimi her gün geriye gidiyor. Yurt dışından atık ithalatı yapılmasının da bunda önemli bir payı var” diye konuştu.
‘ATIK İTHALİ YERLİ ATIĞIN TOPLANMASINI DA ENGELLİYOR’
Atık yönetimi söz konusu olduğunda Avrupa’dan atık ithal edildiğini hatırlatan Fırat, “Atığın bir toplama maliyeti var, yurtdışından gelen atığı toplama maliyetinin altına getirdiğiniz zaman geri dönüşüm şirketleri genelde bu atığı kullanıyor. Bu da ülke içindeki atıkların toplanmasını teşvik edici değil engelleyici bir rol oynuyor” dedi. İthal edilen atıkların geri dönüşüm potansiyelinin oldukça düşük olduğuna dikkat çeken Fırat, “Bir kâğıdı sekiz defa geri dönüştürebiliyorsunuz fakat her geri dönüşümde kalitesi düşüyor. Belli bir süre sonra kullanılamaz hale geliyor. Türkiye’nin ithal ettiği atıklar da ya hiç kullanılamaz ya da bir defa kullanılabilir atıklardan oluşuyor” ifadelerini kullandı.
Atıkların geri dönüşüme katılmasının destekleyici bir şey olduğunu ancak ithal atık konusunun Türkiye’nin atık problemine katkısı olmadığını söyleyen Fırat, “Bu politikayla sadece Avrupa o kirlilikten kurtuluyor. Az gelişmiş bir ülke olarak emperyalist devletlerin çöpünü alan, onların çöplüğü haline gelen bir arka bahçe oluyorsunuz” dedi.
‘BİREYSEL SORUMLULUKLAR ÇÖZÜM DEĞİL’
Genel olarak atık yönetimine bakışı değiştirmek gerektiğini ifade eden Fırat, “Atığı ayrıştırın, geri dönüşüm ya da lisanslı atık toplama tesislerine verin’ propagandaları dönüyor ancak bunların hepsi bireysel ve son tüketiciye yönelik yapılan hamleler. Asıl atık kaynağı sanayi, fabrikalar. Bu tüm çevre politikalarında geçerli” şeklinde konuştu.
Küresel iklim değişikliği ile mücadele etmek için “Az enerji tüketelim. Bunun için de televizyonu fişten çekin” gibi söylemlerin önemsiz olmadığından bahseden Fırat, “Ancak küresel iklim değişikliğindeki ana problemin kendisi bu değil. Çevre politikalarında değişiklik yapılmalı. Sorumluluk yalnızca tüketiciye yüklenmemeli” ifadelerini kullandı.
Son tüketiciden ziyade üretim aşamasında getirilecek kısıtlamalar ile çevre sorunlarını engellemek gerektiğinin altını çizen Fırat, “Etkin atık yönetiminin olmaması özellikle sanayi havzalarında yaşayan insanların yaşam kalitesini oldukça etkiliyor. Firmalara önlemlerin aldırılması gerekiyor. Ancak geçtiğimiz yıllarda termik santrallere filtre takılıp takılmamasıyla ilgili bir meclis oylaması yapılmıştı. Orada önce takılmasın dendi, daha sonra cumhurbaşkanı takılsın deyince bu sefer aynı insanlar evet kesinlikle takılmalıdır diyerek oy kullandılar. Kömür kullanan bir termik santralde filtre kullanmaya dair bile böyle bir tavır olunca gerisini siz düşünün. Bir kapitalist ekonomi her zaman kâra dayalı olduğundan bu önlemler alınmıyor, sanayi önceleniyor” dedi.