Kulüp stantlarını gezerken aklımızda olması gerekenler
Kulüplerin daha fazla öğrenciyi kapsayan ve onların taleplerini savunan bir noktaya ilerletilmesi, öğrencilerin üniversitede kendileri tarafından temsil edilmeleri anlamına gelir.
Dağlar Eren TEKŞEN
Gizem SERT
Boğaziçi Üniversitesi
Boğaziçi Üniversitesindeki öğrenci kulüpleri, öğrencilerin üniversite hayatlarında belki derslerden bile daha fazla yer kaplayan bir unsur olarak faaliyet yürütüyor. Öğrenci kulüplerinin hayatımızda teşkil ettiği yerin bu kadar büyük olmasının çok çeşitli sebepleri var tabii. Standartlaşmış ders kalıplarının dışına çıkmamıza olanak sağlayan, ilgi ve yeteneklerimiz doğrultusunda kendimizi geliştirebileceğimiz yegane yer olan öğrenci kulüpleri bunu edilgen olduğumuz tekil müfredatlar üzerinden değil, kendimizin şekil verdiği ve hep birlikte organize ettiğimiz etkinliklerle gerçekleştiriyor. Birlikte yaptığımız üretim hem katılımcı hem de zengin içerikli olması açısından entelektüel birikimimize önemli bir katkı sağlıyor ve başka bir gelişim seyrinin mümkün olduğunu bize hatırlatıyor.
Tüm bu çeşitli üretim ve paylaşım alanlarının yanında, Boğaziçi’ndeki öğrenci kulüplerinin sağladığı en önemli şeylerden biri de bir araya gelerek tartışmanın ve fikirlerini özgürce ifade edebilmenin önünü açıyor olmaları. Birlikte değiştiğimiz ve dönüştüğümüz bu özgür (olmasına çabaladığımız) ortamların sağladığı sosyal hayat olanakları da bir o kadar değerli.
ÖĞRENCİ TEMSİLİYETİNİN ALANI
Kulüpler Arası Kurul (KAK), okulumuzdaki öğrenci temsiliyetinin kulüpler üzerinden en geniş şekilde sağlanabilmesinin bir alanı olarak varlığını sürdürüyor. Öğrencilerin kendi örgütleri olan kulüplerin birliği böylece, öğrencilerin okulda kendilerini temsil eden bir kurum olarak son derece kritik bir rolü de yerine getiriyor. Bir kulübe üye olan herhangi bir öğrenci, bu kurulun toplantılarına katılarak ülkenin gündeminden faaliyet alanlarının çakışmasına kadar birçok konu hakkında görüş belirtebilir, kurul toplantılarında tutulan ve tüm öğrencilerin ulaşabileceği tutanağı okuyabilir, itirazlar sunabilir pozisyonda oluyor. Kulüplerin kendi faaliyet alanlarına dair tartışmalar veya okuldaki sorunlar, doğal olarak, öğrencilerin doğal temsil birliğinin gündemi haline geliyor. Örneğin kayyum yönetimin antidemokratik uygulamaları ve hak ihlaline varan icraatlerine karşı gerçekleştirilecek eylemlere, kararlarını üyelerine danışarak alan öğrenci kulüplerinin iradesiyle karar veriliyor. Aynı zamanda bu kurul, kulüpler ile yönetim arasında bir köprü görevi görüyor, kulüpler tarafından seçimle belirlenen bir yürütme komisyonuna sahip ve bu komisyonun da toplantıları organize etmek, tutanak tutmak, okul yönetimiyle iletişimi sağlamak gibi görevleri bulunuyor.
Böylesi bir birliktelik mekanizmasının kurulması ve ilerletilmesi, bahsettiğimiz gibi öğrencilerin üniversitede temsil edilmelerinin en önemli araçlarından biri. Dolayısıyla buralardan vazgeçmek, eğer işlevsizlerse bunu kabul etmek, en başta üniversitede öğrenciler olarak sözümüzü söyleme alanlarından birinden vazgeçmek demek oluyor. Kulüp yönetimlerinin kulüplerde birçok şeyi tek elden karara bağladığı ve üyelerin karar mekanizmalarında pasif kaldığı durumlar birçok üniversitede karşılaştığımız bir durumken, buna karşı yeni dönemde kulüpleri dönüştürmek ve demokratik mekanizmalar haline getirmenin başlıca görevlerimizden biri olduğunu düşünüyorum.
Aynı zamanda iktidar ve onun atadığı rektörler eliyle kulüplere yapılan saldırıların geri püskürtülmesindeki başarı da kulüplerin öğrencileri kapsamasında ve birlikte hareket etmelerinde yatıyor. Demokratik üniversite mücadelesinin öğrenciler açısından en önemli mekanizmalarından biri kulüp ve topluluklar olduğuna göre, kulüplerdeki tartışma ortamının ve karar alma mekanizmalarının demokratik ve en geniş öğrenci kesimini kapsayacak şekilde biçimlenmesi de son derece önemli.
İkinci olarak kulüplerin de kendi aralarındaki örgütlülüğü de öne çıkan bir diğer nokta. Bunu da açmak gerekirse kulüplerin kendi alan çakışmalarında birbirlerinin faaliyetlerini kısıtladığı değil, tam tersine birbirleriyle ortak etkinlikler düzenleyerek, birbirlerinden öğrenerek daha nitelikli etkinlikler ortaya koyduğu, kendilerine gelen her türlü baskı, sansür ve engellemelere karşı birbiriyle dayanıştığı, birbirlerine deneyimlerini aktardığı bir ortamın yaratılması kulüpler arası bir örgütlenmenin başlıca görevleri arasında geliyor.
Örneğin Boğaziçi’ndeki kulüplerinin odalarından çıkarılması olayında KAK tarafından bir eylem örgütlendi, bütün kulüpler yan yana gelerek kulüp odalarından taşınmasını protesto ettiler. Ancak kulüp üyelerinin öz örgütlülüğünün zayıf olmasından dolayı kulüp üyesi öğrenciler eylemde etkin bir şekilde varlık gösteremedi. Bu eylemin KAK’ın demokratik işleyişinde aksaklıklar yaşanmasından kaynaklı olarak kendi sınırlarına çarptığını söylemek mümkün. KAK toplantılarında yapılacak eylemlerin sonuçlarını da gerçekçi olmayan bir zeminden tartışmak bunun başka bir sebebi. Kulüpler arası bu organizasyonun kulüpler açısından bir hafıza Önceki bir deneyimlerden biriken bir hafıza yaratamamış olmasının bunda katkısı epey büyük. oluşsaydı anlamsız ve pasifize edici çıkışlar KAK üyeleri tarafından kolaylıkla çürütebilirdi.
Yakın dönemde BÜLGBTİ+ kulübünün kapatılması, Sinema, Fotoğrafçılık, Edebiyat ve Sosyal Hizmet kulüpleri gibi birçok kulübün etkinlerinin engellenmesi ya da sansürlenmesi durumlarıyla karşılaştık. İşte tam da bu noktada kulüpler faaliyetlerini sürdürmek istiyorlarsa kendi faaliyetlerine gelen saldırılara karşı söz söylemeleri gerekiyor, bunu da gereken örgütlülük düzeyinde yapmak zorundalar.
TALEPLERİMİZ İÇİN MÜCADELEDE KULÜPLER
Tek adam yönetimi ve üniversitelerdeki temsilcileri harekete geçmediğimiz her an var olan haklarımıza da göz dikiyor, kazanımlarımızı un ufak etmenin hazırlığını yapıyor. Boğaziçi Direnişi sürecinde de geniş kitlelerin bir araya gelerek eylemler gerçekleştirmesinde etkili olan öğrenci kulüpleri, öğrencilerin çeşitli sorunlara karşı dayanışma sürdürdüğü platformlar olarak da varlık sürdürmeye devam ediyor. Boğaziçi eylemliliklerinin başlangıç sürecindeki kitlesellik sayesinde yapılan saldırılar karşısında kazanımlar sağlayabiliyorduk, bu azaldıkça kayyumluk tarafından gelen saldırılar daha yoğunlaştı. Dolayısıyla hem bu örnek hem de son dönemde üniversitelerde kazanımla sonuçlanan mücadele deneyimlerine baktığımızda, ÖTK ve kulüplerin son derece önemli bir rolü olduğunu görebiliyoruz. Buradan çıkarılması gereken sonuç, kulüplerde bir araya gelmek, onları değiştirip dönüştürmek, öğrencilerin kendi örgütleri olarak okul yaşamına her anlamda katılmalarının araçları haline getirmek; taleplerimizi kazanmanın, hayal ettiğimiz üniversite yaşamını gerçekleştirmenin yegane yolu. Aksi halde ne demokratik üniversite talebimiz için ne de bu talebin en önemli parçalarından biri olan kulüpler için bir varoluş mümkün gözükmüyor.
Evrensel'i Takip Et