Üniversite gençliğinin sesi ve mücadele alanları
ÖTK, öğrencilerin üniversite yönetimlerine katılmasını sağlayan, temel haklar ve siyasal talepler etrafında birleşilmesinin önünü açan bir demokrasi ve örgütlenme aracı.
Kürşat AKINCI
Ulaş DÖNMEZ
ODTÜ
Üniversitelerde yeni eğitim-öğretim dönemi başlarken pek çok üniversite etkinlik yasakları, öğrencilere açılan siyasal nedenli soruşturmalar, rektör-dekan atamaları gibi nedenlerle gündemimize giriyor. Bu yazıda, tek adam yönetiminin üniversite gençliğine yönelik baskı ve saldırılarını nasıl aşabileceğimizi, öğrencilerin fiili temsilciliklerini ve Öğrenci Temsilcileri Konseyi’ni özerk ve demokratik üniversite mücadelesinin güncel ihtiyaçlarını ele alarak tartışacağız.
1970’lerde ODTÜ öğrencilerinin, yönetimde söz sahibi olmak gibi özerk-demokratik üniversite talepleri etrafında birleşerek birlikte inşa etmeye başladıkları bir yapı olarak Öğrenci Temsilcileri Konseyi (ÖTK), çeşitli boykotlar ve eylemlilikler sonucu ODTÜ Rektörlüğünün de ÖTK’yi tanımak zorunda kalmasıyla öğrencilerin öne çıkan kazanımlarından biri olarak gençlik mücadelesi sahnesinde yerini alıyor. ÖTK, öğrenci hareketinin güçlü olduğu üniversitelerde varlık göstermiş, öğrencilerin üniversite yönetimlerine katılmasını sağlayan, temel haklar ve siyasal talepler etrafında birleşilmesinin önünü açan, kendi siyasetlerini yaptıkları bir demokrasi ve örgütlenme aracı olarak karşımıza çıkıyor. ÖTK 12 Eylül askeri cuntası tarafından kapatılmasına rağmen, üniversite öğrencilerinin YÖK karşıtı eylemleri, parasız ve demokratik üniversite talebi etrafındaki kitlesel buluşmaları sayesinde yeniden kazanılan bir kurum olarak yerini alıyor.
Güncel olarak ÖTK seçimlerinin kısmen durdurulması, ÖTK’lerin içinin boşaltılması ve yer yer tasfiye edilmesi, öğrencilerin üniversite yönetimindeki söz haklarının ellerinden alınarak karar mekanizmalarından öğrencileri tamamen uzaklaştırması gibi uygulamalar tek adam yönetiminin üniversite gençliğine yönelik politikalarını oluşturuyor. Öğrencilerin bir araya geldiği etkinlikler yasaklanıyor, üniversite içerisinde eylem yasakları konuluyor, kampüs yaşamının her alanına atanmış rektörler üzerinden müdahale ediliyor. Bir yandan ekonomik krizin yükü yemekhanelerimize ve yurtlarımıza gelen zamlarla bizlerin üzerine yıkılmaya çalışılırken, bir yandan da atanmış rektörler eliyle arttırılan baskı ve yasaklamalar ile bir araya geldiğimiz alanlar daraltılıyor, topluluklarımız kapatılmakla karşı karşıya bırakılıyor. Uygulanan bu yaptırımların siyasetle bağlantısını yadsımamalıyız.
SORUNLARIMIZ ORTAKSA MÜCADELEMİZ DE ORTAK OLMALI
Bugün toplumun geniş bir kesimini de oluşturan üniversite gençliği olarak bizim siyasetle ilişkimiz, toplum üzerinde kurulan ve tamamı politik sebeplerde temellenen baskılardan ve saldırılardan bağımsız değildir elbette. Üniversite gençliğinin toplumdan ayrıştırıldığı, kendisini toplumun dışında bir parça olarak konumlandırdığı bir tablo inşa ediliyor. Öğrencilerin kendi doğal alanları olan yurtlarda, fakültelerde fiili temsilcilikler kurması, öğrenci topluluklarının geniş öğrenci gruplarının kararlarını temsil edecek tutumları alması, her ne kadar işlevsizleştirilmiş olsa da ÖTK’lerin kullanılması inşa edilmek istenen bu tablonun karşısında mücadele edebilmenin de yöntemlerini oluşturuyor. ÖTK, seçimlerinin devam ettiği üniversitelerde öğrencilerin kendi siyasetlerini yapabilmesinin, sözünü söyleyip sesini duyurabilmesinin, bir araya gelebilmesinin bir olanağı olarak karşımıza çıkıyor.
Mücadelemiz, bu saldırılara her birimizin ayrı bireyler olarak değil, üniversite gençliğinin üyeleri olarak hep birlikte maruz bırakıldığımızı fark etmemizde saklıdır. Üzerimize gelen baskı ve saldırılar ne kadar tek bir odaktan geliyor ise bunlara dair verdiğimiz mücadele de ortak ve bütün olarak bir mücadele olmalıdır. Topluluklar ve temsilcilikler gibi öğrencilerin bir araya geldiği alanlarda taleplerimizi dile getirebilir, kendi istediğimiz koşullarda eğitim görmek ve yaşayabilmek için kendi siyasetimizi örgütleyebiliriz.
TEMSİLCİLİKLERİN MÜCADELEDEKİ ROLÜ
Bütün bunların karşısında bir mücadele alanı olarak karşımıza ODTÜ’de Matematik Bölümünde ve Biyolojik Bilimlerde örneklerini gördüğümüz fiili olarak işleyen ve bölüm yönetimi tarafından da tanınan temsilcilikler çıkıyor. Bu temsilciliklerin kuruluş sürecine dair çeşitli tartışmalara daha geniş haliyle geçtiğimiz Genç Hayat sayfalarında da yer vermiştik.* Bu temsilciliklerin en önemli yanı, ÖTK seçimleri gerçekleşmemesine rağmen öğrencilerin kendi bölümlerinde bir araya gelme ihtiyacıyla fiili olarak kurulmuş olmaları. Öğrenciler olarak bizim hak ve taleplerimiz, gittikçe çetinleşen yaşam koşullarımıza dair toplantılar alarak bölüm sorunlarına karşı, üniversitenin sorunlarına karşı neler yapabileceğimizi tartıştığımız alanlardan birisi, kendi sesimizi duyurup kendi sözümüzü söyleyebildiğimiz ve daha geniş bir mücadeleyi nasıl örgütleyebileceğimizi de konuşmamıza olanak sağlayan mekanizmalardır temsilcilikler. Bütün öğrencileri kapsayacak şekilde demokrasimizi sınırsız bir denetimle birlikte sağlarken ve bir yandan kendi seçtiğimiz temsilciliklerle sınıflarda, bölümlerde ve fakültelerde mücadelemizi aşağıdan yukarıya bir mekanizmayla biriktirebiliriz. Ortak taleplerimiz için en geniş mücadele ağını örmek, yürütülen akademik, ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerin daha etkin bir biçimde sürdürülmesini sağlamak için, bir araya geldiğimiz alanların öneminin geniş kesimlere anlatılması, buralara etkin ve kitlesel katılımın sağlanması gerekmektedir.
MÜCADELE ALANLARIMIZI GENİŞLETELİM
Gölgesinde yaşamaya mecbur bırakıldığımız baskıların karşısında bu mekanizmalarda ısrarcı olmamız, üniversite gençliğinin en temelde özerk ve demokratik üniversite talebiyle kendi siyasetini üretmesinin önünü açmamız gerekiyor. Yeri geldiğinde bölümümüzde açılmasını istediğimiz seçmeli ders talebinden yemekhane zamlarının geri çekilmesine, yeri geldiğinde de bölüm yönetiminde söz sahibi olmaktan tek adam yönetiminin uyguladığı baskılar karşısında kitlesel boykotlar ören birlikteliklere varan bütünlüklü bir mücadele sürdürmeliyiz. ODTÜ’de fiili olarak işletilen iki bölümdeki temsilcilikler sayesinde bölüm yaşantımızda, gördüğümüz derslerin içeriği ve niteliğine dair tartışmaları verdiğimiz bunlar sonucunda kazanımlar elde ettiğimizi söyleyebiliriz. Fakat sadece iki bölümde kurulan temsilcilikler değil, bu temsilcilikleri diğer bölümlere sıçratarak fakülte düzeyinde en geniş kitlelerce bir araya getirmek mücadelemizi büyütmenin bir anahtarı olacaktır. Öğrencilerin mücadelesinin sonucunda yıllar önce kazanılmış ÖTK’leri savunmak, bulunmadıkları alanlarda fiili olarak temsilcilikler inşa etmek, geçmişe duyduğumuz özlemden değil, üniversite gençliğinin mücadelesinin ihtiyaçlarından kaynaklanıyor. Üniversite öğrencileri olarak taleplerimizi tartışılabileceğimiz, toplumsal bir tabaka olarak kendi siyasetimizi üretebileceğimiz ve buluşabileceğimiz alanları ilerletmek örgütlülüğümüzü artırmamıza, kitleselleşmemize ve siyasal bir mücadele etrafında birleşmemize bağlı. Böyle bir mücadele, kazandığımız mevzileri ilerletmemizi, baskı ve saldırılar ağırlaştığında da sıra arkadaşlarımızdan aldığımız güçle yeni mevzileri inşa etmemizi sağlayabilir.
* https://www.evrensel.net/haber/476646/bolumunde-bir-ogrenci-temsilciligi-hayalet
* https://www.evrensel.net/haber/416468/yeni-donemde-yeni-kazanimlara-nasil-bir-universite-nasil-bir-otk