28 Eylül 2023 06:10

Toplulukları savunmaya devam

Yürüttüğümüz tartışmalardan ve deneyimlerden biliyoruz ki AKEK’leri, bilim atölyelerini, konferansları, akademide üretilen özgür bilimi, bizlerin mücadelesi yürütüyor.

Paylaş

Buse İrem SOLAK

ODTÜ Biyolojik Bilimler Bölümü

 

Geçtiğimiz haftalarda, iktidarın üniversitelerdeki artan baskısının bir sonucu olarak ODTÜ’de, Kültür Kongre Merkezi’nde etkinlik yapması planlanan 4 topluluğun etkinliklerinin iptal edildiğini gördük. Bu dört topluluğun içinde BİYOGEN’in de bulunmasıyla 17. Aykut Kence Evrim Konferansı rektörlük tarafından bir yıl içerisinde 2. kez iptal edilmiş oldu. Dergimizin geçen sayısında bu iptalin sebeplerini beraber incelemiştik. Şimdiyse sizinle beraber 17. AKEK’in tekrar iptalinin sonrası öğrenciler olarak nasıl bir yol izlediğimizi incelemek istiyorum.

BÖLÜMÜMÜZDEKİ MÜCADELEMİZ

Bu iptal üstüne atanmış rektöre geri adım attırmak ve 17.AKEK’i yapabilmemiz için hızlıca harekete geçmemizin gerektiğinin farkındaydık. Bölüm hocalarımız yıllardır konferans sürecinde bize destek ve yardımcı oldukları için öğrenciler olarak hocalarımızla görüşüp destek almaya çalıştık. Hocalarımız ile yaptığımız görüşmeler sonucunda bazı hocalarımız rektörlük, dekanlık, KKM gibi ilgili kurumlarla görüşmeler yapmaya çalıştı. Bazı hocalarımız ise bundan sonraki süreçte konferansın gerçekleştirilebilmesi için gereken adımlar konusunda bizimle birlikte çözümler aramaya başladı.

BİYOGEN bu yıl içinde 2. Kez rektörlük tarafından iptal edilen 17. AKEK için Biyolojik Bilimler Öğrencilerine bir çağrı yaptı. Evrim Konferansı, ilk kez bölüm hocamız Aykut Kence ve Biyolojik Bilimler Bölümü öğrencileri tarafından Türkiye’de artan evrim karşıtı politikalara karşı düzenlenmeye başlanmıştı. AKEK’in tarihine de baktığımızda öncelikle Biyolojik Bilimler öğrencilerinin, sonrasındaysa hem ODTÜ bileşenleri hem de Türkiye’nin dört bir yanındaki öğrencilerin konferansı sahiplenmesi sayesinde yıllardır artan baskılara dayanabilmiş, özgür bilim ve akademi için mücadeleyi büyütmeye devam edebildiğini görmüş oluyoruz. Biyolojik Bilimler öğrencileri olarak aldığımız toplantıda sınıf arkadaşlarımızın yanı sıra Boğaziçi, Yıldız Teknik, Uşak, Gebze Teknik gibi üniversitelerden bileşenlerin de katılması, AKEK’in ne kadar çok sahiplenildiğini görmemizi sağlıyor. Öğrenciler olarak kendi üniversitemizde kendi topluluğumuzda ya da bölümümüzde yürüttüğümüz özgür bilim ve akademi mücadelesi yıllardır yasakların, evrim karşıtı politikaların karşısında AKEK gibi konferanslar ortaya çıkarmamızı sağlıyor.

13. DE İPTAL EDİLMİŞTİ AMA YILMADIK

2019 senesinde rektörlük yine KKM rezervasyonumuzu iptal ettiğinde konferansın daha sonra gerçekleşmesini mümkün kılan şey, öğrenciler olarak hem kendi bölümümüzde hem de ODTÜ çapında konferansın sahiplenilmesi ve mücadelemizin kitleselleşmesi için çaba sarf etmemizdi. Baskıların iyice arttığı, özgür bilim üretiminin gerek akademik baskılarla gerek müfredattan kaldırılan konularla engellendiği bir ortamda, kendi üniversitemizde, bölümümüzde, sıra arkadaşlarımız ve hocalarımızla beraber yürüttüğümüz mücadele AKEK’lerin ve nice konferansların çıkabilmesinin yegâne kaynağı. Her ne kadar 13. AKEK’i KKM gibi nitelikli bir salonda yapamamış olsak da düğün salonunda, yurt dışından ve yurt içinden gelen hocalarımız, bini aşkın katılımcılarımızla beraber yasaklara karşı evrimi tartıştığımız, bilimi yaygınlaştırdığımız bir ortam yaratabilmiştik. 17. AKEK açısından ise artık konferansı düzenleyen bir organizasyon ekibi yoktu. Konferansın düzenleyicisi olan Biyoloji ve Genetik Topluluğu, başta Biyolojik Bilimler öğrencileri olmak üzere herkesi konferansı çıkartabilmek için kafa yürütmeye ve daha geniş kitlelerle birlikte bilim üretimini genişletebilmek için organizasyon ekibine davet etmişti.

ODTÜ’DEKİ MÜCADELEMİZ

AKEK’i yıllardır var eden kitleselliği ve öğrencilerin yan yana duruşu olduğunu unutmadık bu sene de. Bu nedenle, etkinlikleri iptal edilen dört topluluk olarak görüşerek, mücadelemizi kitleselleştirmek bu yasakların giderek artmasını engellemek için ODTÜ bileşenlerine bir toplantı çağrısı yaptık. Toplantıda ODTÜ öğrencileri olarak geri adım attığımız zaman bu baskı ve yasakların 3-4 topluluk ile sınırlı kalmayacağı, özerk ve demokratik üniversite talebimiz için beraber mücadele etmemiz gerektiği tartışıldı. Toplantıya katılan toplulukların kamuoyu oluşturmak için konferansın organizasyon ekibiyle birlikte kafa patlatması ve içerik üretmesi mücadelenin büyümesini ve genişlemesini sağladı. İlk olarak bulunduğumuz alanlarda mücadele ettiğimiz, sonrasındaysa ortak taleplerimiz etrafında birleşip kitleselleştiğimiz noktalarda kazanımlar elde ettiğimizi daha önce zaten deneyimlemiştik. Buna örnek olarak ODTÜ öğrencilerinin mücadelesi sayesinde yıllar sonra Devrim’de resmi mezuniyetin gerçekleştirilmesini verebiliriz. Mezuniyet hareketi sırasında sınıf sınıf toplantılar aldığımız, kendi bölümümüzde resmi mezuniyet talebini örgütlediğimiz, sonrasındaysa ODTÜ öğrencileri olarak birleşip hareketimizi kitleselleştirdiğimiz bir süreç yaşamıştık. Yerellerden kalkan taleplerimizin kitlesel bir öğrenci hareketi içinde birleşmesi bizleri kazanıma götürmüştü. Sonucunda, üniversitemizin özerk ve demokratik yapısına yapılan saldırılara karşı birleşmek hareketimizin niteliğini ve sonucunu önemli ölçüde etkiliyor, bizleri kazanıma götürüyor.

ÜNİVERSİTEMİZDE NE YAPMALI?

İptal edilen etkinlikler, şenlikler, mezuniyetimize alınmamaya çalışılan pankartlar, bizim kendi yaşadığımız alandaki söz hakkımızı kısıtlıyor. Etkinliğimizin içeriğinin ne olacağına nerde ne zaman yapacağımıza kendimiz karar veremiyoruz. Kendi mezuniyetimiz bizlere sorulmadan, atanmış rektörlerin kendi başlarına karar verdiği; aslında onların, bize izin verdiği ölçüde bizim olan bir mezuniyet oluyor. Kendi okulumuzda; yaşadığımız, hayatı ürettiğimiz, kendimizi yenilediğimiz alanlarda neyi, nasıl yapacağımıza karar vermek biz öğrencilerin en doğal hakkıdır. AKEK örneğinde de, öğrencilerin düzenlediği ve uluslararası nitelikte bir konferansa karşı baskıcı ve yasakçı tutumları bir kez daha gördük. Ancak bu baskılar, bizler için yeni olmamakla birlikte, son da olmayacak. Bugüne kadar yürüttüğümüz tartışmalardan ve deneyimlerden biliyoruz ki AKEK’leri, bilim atölyelerini, konferansları, akademide üretilen özgür bilimi, bizlerin mücadelesi yürütüyor.

Geniş kitlelerle birlikte, bilim üretme çizgisini bozmayarak, öğrencilerin kendini ilerletmeye ve geliştirmeye çalışan ısrarlı mücadelesi, tüm baskıların karşısında “Hayır, bizim sözümüz bitmedi” diyor. ODTÜ’de, iptalden sonraki hareketimize bakarak söyleyebiliriz ki baskılara karşı hocalarımızla, sıra arkadaşlarımızla, okulun diğer tüm bileşenleriyle beraber mücadele etmek, bugün yapmamız gereken ilk şey olarak karşımıza çıkıyor. Kendi üniversitemizde öğrencilerle, topluluklarla, akademisyenlerle, emekçilerle; yani üniversiteyi var eden tüm bileşenlerle birleşmek, mücadelemizi büyütmek bizlerin özerk demokratik üniversite talebine ulaşmasında büyük bir adım olacak ve yalnızca 17.AKEK’i değil nice bilim tartışmaları yürütebileceğimiz yarınlara kapı açacaktır.

ÖNCEKİ HABER

Bir üniversite anatomisi: “Eğitim, bireylerin geleceklerini belirleyen unsurdur”

SONRAKİ HABER

Kanun Hükmü filmi Altın Portakal'a geri alındı | Kültür Bakanlığı festivalden çekildi, jüri geri döndü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa