28 Eylül 2023 14:02

Gazeteciliğimizin ve yazınımızın belleği: Hıfzı Topuz

Turgay OLCAYTO*

Basın ve yazar dünyamızın önde gelen değerlerinden biriydi, gazeteciydi, yazardı, sendikacıydı, bir cumhuriyet devrimcisiydi, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin sevdalılarından biriydi Hıfzı Topuz. Uzun ömrü boyunca hep araştırdı, yazdı. Onlarca kitap yayımladı. Üretkenliğini hiç elden bırakmadı. Yıllar önce aramızdan ayrılan Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın bir cümlesi takıldı aklıma. Şöyle derdi:

“Bu ülkede sanki çok değerimiz varmış gibi olanları da birer birer yitiriyoruz.”

Hoca haklıydı. Şöyle bir etrafınıza bakınıyorsunuz. Toplum ne kadar çorak kalmış görüyorsunuz. Değerlerini pek bilemediğimiz Vedat Türkali, Yaşar Kemal, Abidin Dino, Güzin Dino, Aziz Nesin, Haldun Taner, Orhan Duru, Abdi İpekçi ve daha niceleri bir bir çekip gittiler sonsuzluğa.

Güne bir ölüm haberiyle başlamak, hele hayatını yitiren çok sevdiğiniz bir dostunuzsa sizi fazlasıyla sarsar. Bir türlü kendinize gelemezsiniz. Telefonda Ayşe Topuz’un sesini duyduğumda içime acı çökmüştü bile. Daha 15-20 gün önce Hıfzı Hoca’nın sağlığını merak edip sormuştum. 30 Ağustos’ta bir telefon mesajı attı Hıfzı Topuz. Şöyle yazıyordu mesajında:

"SEVGİLİ TURGAY…"

“Sevgili Turgay, iyiyim, çok teşekkürler… Sen nasılsın? Gösterdiğin ilgi beni çok mutlu ediyor. Vefalı dost deyince aklıma ilk sen geliyorsun. Sağ ol var ol… Buradaki hayatımızdan bazı özetler: Bu yakınlar kısmen taşınma telaşı içindeyiz. Esentepe’yi muhafaza ediyoruz ama Nişantaşı Şafak Sokak’taki küçük dairemize geçiyoruz. Bir çeşit hava değişimi… Nişantaşı doğup büyüdüğüm yer. Annem de, ben de konağın aynı odasında dünyaya gözlerimizi açtık. Ve o konak gençlik, öğrencilik yıllarıma tanık oldu. Ya yaşadığım sevgiler… O günleri hep hep özlemle anıyorum. Bütün Akşam ve Gazeteciler Sendikası maceramı da orada yaşadım. Mustafa Ragıp Esatlı, Enis Tahsin Til, Nadir Bey, Abdi İpekçi, Şahap-Semih Balcıoğlu da oralıydı. Gel eski günlerim gel! Görüşmek dileğiyle, ikimiz de özlem ve sevgiyle kucaklıyoruz.”

Mesajı okuyunca çok duygulandım. Her zamanki gibi belleği pırıl pırıl, duru Türkçesiyle yazmaya devam ediyordu. Bir dost için bundan daha sevindirici bir şey olabilir miydi? İşe bakın ki kısa bir süre sonra yine Nişantaşı’da sonsuzluğa göçtü Hıfzı Topuz. O doğup büyüdüğü kitabını da yazdığı Nişantaşı’da…

BENİ MAHCUP ETTİNİZ

Hıfzı Topuz örgütlenmeye değer veren biriydi. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin hep en yakın dostlarından, ağabeylerinden bir olmuştu. Türkiye Yazarlar Sendikasında da öyle. Gençlere yardımcı olmak, onları teşvik etmek sanki Hıfzı Topuz’un göreviydi. Yazılarıyla, kitaplarıyla ayrı ayrı uğraşır gençlere destek verirdi. 2006’da yazdığım “Sahi Siz Hangi Taraftaydınız?​” başlıklı kitabımı yayımlamadan önce Hıfzı Topuz’a göndermiştim. Bir ön söz yazar mı diye sormuştum. Ön sözü yazıp gönderdiği zaman biraz utandım. Öylesine övmüştü ki “Hocam biraz abartmışsınız beni mahcup ettiniz dedim.” Şakadan kızdı. “Ben gördüğümü yazdım, herkese bunları yazmam” dedi. Ve beni bir kez daha mutlu etti. Hıfzı Topuz’la o denli çok anımız var ki, yazarken nesnel bir şeyler söylüyor muyum yoksa bazı şeyleri atlıyor muyum diye düşündüğüm oluyor.

Çok renkli bir hayatı vardı Hıfzı Topuz’un. İstanbul, Paris ve Afrika’da geçirdiği yılları bizlere hep bir ders gibidir. UNESCO’da görev aldığında Afrika’nın birçok bölgesini dolaşmıştı Hıfzı Topuz. Orada yazdığı “Lumumba” hâlâ benim başucu kitaplarımdan biridir. Bildiğiniz gibi Kara Afrika’nın yer altı servetlerine göz diken emperyalist güçler Kongo halkının iradesiyle başkanlığa seçilen Lumumba’yı yer altı servetlerini millileştirdiği için batılıların desteği ile gerçekleştirdikleri bir darbe ile öldürmüşlerdi. Hıfzı Topuz bunu toplumumuzla paylaşmakta gecikmedi. Daha sonra Kara Afrika’yı yazdı. Türkiye’ye döndükten sonra İsmail Cem döneminde TRT’de radyo yayınlarının sorumluluğunu üstlendi. Kaleme aldığı Türk Basın Tarihi, 100 Soruda Türk Basın Tarihi ve Başlangıçtan Bugüne Dünya Karikatürü çok baskı yapan kitapları arasına girdi. O yayınlarda basın dünyamızın bugün bile kimi akademisyenlerin ağzına almak istemediği gerçekleri anlatılmaktadır. Hıfzı Topuz’un çok geniş bir kültür dağarı vardı. Roman tarzındaki kitaplarını yazmadan önce yazacağı konuya ilişkin kaynak ve belge toplamak onun vazgeçmediği alışkanlıklarından biriydi. Sonra okurlarına o belgeleri roman tadına uygun bir biçimde okurun kolayca anlayacağı bir üslupla kitaplaştırırdı. 50’yi aşkın kitabı vardı.

Başın Öne Eğilmesin, Fikret Mualla, Neyzen Tevfik, Namık Kemal, Çamlıca’nın Üç Gülü bir çırpıda aklıma geliyor hemen. Son yıllarında Cumhuriyet’e ayda bir-iki yazı gönderiyordu. O yazılar da son derece okuru bilgilendirici ve kimi unutulanları yeniden gün ışığına çıkaran yazılardı. Pandemiden önce Abidin Dino’yu yazmayı çok istiyordu. Ama pandemi hepimizi olduğu gibi Hıfzı Topuz’u da çok sarstı. Evden hiç çıkamadı. Benim de özlemle beklediğim Hıfzı Topuz’un Abidin Dino kitabı yazılamadı. Ama onun sayesinde bu kadar çok bilgi ve anı biriktirdik ki şimdiye kadar kotardıkları için söyleyecek sadece bir şükran duygumuz kaldı.

İYİ Kİ HAYATIMIZDA OLDUN

Yazıya öylesine dalmışım ki, uyarmasalar daha devam edecektim. Hıfzı Topuz için söylenecek o kadar güzel şeyler var ki. O güzel insan için sadece şunu söylemek isterim. “Sevgili Hıfzı Topuz iyi ki hayatımızda oldun, iyi ki bilgini, yaşadıklarını, gözlemlerini bizlere aktardın. Işıklar içinde uyu değerli Hocam.”

* Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Bütün toplum heybede

Bütün toplum heybede

Emekçileri bastırmak için grevler yasaklandı. “İç cepheyi tahkim” denilerek her kesimden siyasetçi, gazeteci ve aydına yönelik sabah operasyonları, tutuklamalar ve akılalmaz gerekçelerle açılan davalar sürüyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen sendikacılık yaptığı için tutuklandı.

Evrensel'i Takip Et