İstediğimiz koşullara ulaşmanın tek yolu örgütlenmek
Görüntüde kurumsalız ancak işleyişimiz ilkel. Bu işleyiş yüzünden işleri yetiştirebilmek için molalarımızdan feragat etmek zorunda kalıyoruz.
Logo: A101
Muzaffer YURT
A101 depo işçisi
Manisa
Merhaba Evrensel okurları. Ben Manisa’da A101 Bölge Müdürlüğü deposunda 3 yıldır ‘mal kabul elemanı’ olarak çalışıyorum. Manisa’da 200’ün üzerindeki A101 şubesinde satılacak ürünlerin mal kabulünü ve mağazalara sevkiyatını bu noktadan bizler yapıyoruz. Size çalışma koşullarımızdan ve neden örgütlenmeye ihtiyaç duyduğumuzdan bahsetmek istiyorum.
Her sabah servisle işe geldiğimde bekleyen onlarca tırı görür görmez, daha baştan bütün motivasyonum ve enerjim kayboluyor. Çünkü uzun süre beklememesi gereken ürünler var ve bu işleri bir an önce halletmemiz lazım. Üstelik bütün bu işleri hata yapmadan ve her şey yerli yerinde olacak şekilde yapabilmek için fiziken ve zihnen dinlenmiş olmamız gerek. Ama aksine biz mental sağlığımızı ve zihnimizi daha orada kaybediyoruz.
Haftada 6 gün çalıştığımız iş yerinde çalışanlara haftanın 3-4 günü fazla mesai dayatılıyor. İşlerin daha sağlıklı ilerleyebilmesi için ne yeterince çalışan var ne de çalıştığımız yerde malzemeleri depolamaya ve yaptığımız işin sirkülasyonunu rahatça yapmaya yetecek kadar alan. Benim iş yaptığım mal kabul alanında sirkülasyon olması gerekirken araçlar birikiyor. Şube sayısının çokluğuyla, büyüklüğüyle övünen koca A101 depoyu büyütmek yerine ürünleri stoklamakla meşgul. Deponun her alanını, otoparkı bile mallarla doldurmak zorunda kalıyoruz. Bu sorunları ifade ettiğimizde bunları maliyet olarak gördüklerini söylüyorlar. Çözüm bulmak ise yine bize düşüyor.
Görüntüde kurumsalız ancak işleyişimiz ilkel. Bu işleyiş yüzünden işleri yetiştirebilmek için molalarımızdan feragat etmek zorunda kalıyoruz. İşten sonra berbere tıraş olmaya dahi gidemiyorum çünkü yorgunluktan tek isteğim duşa girip uyumak oluyor. Böyle olunca da ertesi günün yoğunluğunu her gün daha yorgun bir biçimde çekmek zorunda kalıyorum.
Dinlenme alanlarımızda rahatça gölgede dinlenecek bir yer bile yok. İş yerinde yemekler kötü, sağlıklı beslenemiyoruz. Yemeğimizden bile kısıyorlar. Transpaletlerin altında ayak sıkışması gibi iş kazaları sıradan vakalar gibi görülüyor. İş yerinde çoğu kişi bel ağrısından şikayetçi. Tüm bunlara rağmen ben bekar bir işçi olarak bile geçinmekte zorlanıyorum. A101’in prim sistemi var, bize verdikleri primler ise 300-400 lira gibi komik rakamlar. Sürekli kredi kartlarına yüklenerek ayı geçirmeye çalışıyorum.
Koşulları değiştirmek için 1 yıldır sendikaya üye olmayı düşünüyordum. Mayıs ayında DİSK’e bağlı Limter-İş’e üye oldum. Sendikaya üye olduğumuz duyulunca iş yerindeki görüşmelerimiz sürekli kamera sistemleriyle takip edilmeye başlandı. Sendikaya üye olan arkadaşlarımıza bakışlar bile değişti. Oysa sendikalı olmak anayasal hak. Kötü bir şey yapıyormuşuz gibi baskı altına alınmaması gerekir. Hedefimiz insanca çalışacak ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi.
Çalışma koşullarımızın iyileşmesi, insanca çalışacak ve yaşayacak bir ücret için devletin de sendikalı olmak için yürüttüğümüz gayretleri desteklemesi lazım ama biz hem yasal prosedürle hem de üstlerimizin baskısıyla cebelleşiyoruz. Şirket büyürken çalışma saatlerimizin ve mesailerimizin azalmasını sağlayacak, hakkımızı koruyacak sendikaya ihtiyacımız var. Şirket büyürken ezilen işçiler olmak istemiyoruz. Haklarımızı sendikalı olursak kazanabilir, koruyabiliriz. Basit bir şey ama her gün yarım saat işverenin vermesi gereken moladan biz aktif çalışma saati adı altında molasız çalıştırılıyoruz. Yaptığımız mola zaten saatimizden kesiliyor. Molalarımız kesilmesine rağmen 9 saat olan çalışma saatimiz 7 buçuk saat olarak gösteriliyor. Bu, haftanın 6 günü böyle. İstediğimiz koşullara ulaşmanın tek yolu örgütlenmek ve sendikaya üye olmak.