Tarih bunu da unutmaz!
İsmail Afacan, Kanun Hükmü filminin Altın Portakal Film Festivali'ne dönüşüne ve Kültür Bakanlığı'nın festivalden desteğini çekmesine dair yazdı.
Altın Portakal heykeli, Festival afişi ve Kanun Hükmü film afişi. | Fotoğraf: AA
İsmail AFACAN
İstanbul
Altın Portakal Film Festivali’nde “Kanun Hükmü” belgeseline uygulanan sansür, iktidarın yüzünü bir kez daha gözler önüne sererken dayanışmanın ve mücadelenin ne kadar hayati olduğunu da gösterdi. Festivalde yer alan jüri üyelerinin, yönetmen ve yapımcıların sansüre tepki olarak festivalden çekilmesi Altın Portakal yönetimine geri adım attırdı. Kültür Bakanlığı’nın festivalden çekilmesinin ardından Altın Portakal yönetimi kararın arkasında duramadı. Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, hakkında soruşturma açıldığını, can güvenliklerin tehdit edildiğini duyurdu ve filmi seçkiden çıkardıklarını açıkladı.
“Kanun Hükmü” belgeselinin seçkiye geri alınması, bu sansürcü anlayışın arkasında Kültür Bakanlığının olduğunu ortaya çıkardı. Kültür Bakanlığı yaptığı skandal açıklamadaki “Sanatın gücü kullanılarak mağduriyet algısı üzerinden FETÖ terör örgütü propagandası yapılmasına vesile olunması son derece üzücüdür” ve “Bakanlığımız, Aziz milletimizin 15 Temmuz’da verdiği destansı mücadelesinin itibarsızlaştırılması, sanatın provokasyon unsuru olarak kullanılması çabasının bir parçası olmayacaktır” gibi ifadelerle festivali hedef gösterdi. Kültür Bakanlığı bir yanıyla festivali ekonomik olarak cezalandırmak istiyor ama daha kötüsü yapımcısından yönetmenine, oyuncusundan seyircisine festivale destek veren sinema sektörünün bileşenlerini açık hedef haline getirdi. Altın Portakal yönetimi de buna ön ayak oldu.
Altın Portakal tarihinde sansürcü anlayış zaman zaman kendini göstermekten geri durmadı. 1979’da yapılan festivalde de bazı filmler sansürlenmek istenmişti. Bunlar Yavuz Özkan’ın yönettiği “Demiryol”, Ömer Kavur’un “Yusuf ile Kenan” ve Yavuz Pağda’nın “Yolcular” filmiydi. Yine sinema sektörü dik durmuş festivalden çekilmişti. Bu festivalin ödülleri, 32 yıllık bir aradan sonra 2011 yılında “Altın Portakal’ın Geç Gelen Ödülleri” adı altında sahiplerini buldu. Bu hatırlatmayı şunun için yaptım. Tarih sansürcüleri yazdığı kadar direnenleri de unutmuyor. Hak er ya da geç yerini buluyor.
Antidemokratik dönemlerde rastlanan bu uygulamaların AKP eliyle devam etmesi şaşırtıcı değil. Tek adam diktası ülkeyi baskıyla, yasakla ve sansürle yönetmeyi alışkanlık haline getirdi. İsteklerinin kabul görmediğinde nasıl çirkinleştiklerine bir kez daha tanık olduk. Bu malumun özeti… “Kanun Hükmü” belgeseli şunu gösterdi: Direnince ve dayanışmayı büyütünce maskeleri hemen düşüyor. İktidarın bu saldırılarına karşı geri adım atmadan, kazanımlara sahip çıkılmalı… AKP iktidarının sansür ısrarına, CHP’li belediye dayanamadı. Demokrasi dersinden bir kez daha sınıfta kalındı.