01 Ekim 2023 03:51

Bir yaşam emekçisi: Sevgi Soysal

Tarık Özyıldırım, edebiyatımızın unutulmaz isimlerinden Sevgi Soysal'ı yazdı.

Görsel: Kitap kapakları

Paylaş

Tarık ÖZYILDIRIM

Fransız Yazar Marguerite Duras “Kadın, ezilmişliğin bilincine ulaştığı an, politik bir insana dönüşür” der. Sevgi Soysal, bu politik bilince daha çocuk yaşlarda ulaşır. Çocukluğunda yaşadığı bir anıyı şöyle anlatır Sevgi Soysal: “Rumelili olan babaannem erkeklere, erkek çocuklara çok önem verirdi, hep kayırırdı. Altı çocuktuk evde 4 kız, 2 oğlan. Ama babaannem için ‘uğlanlar’dı asıl olan. ‘Açayım uğlancağızlara bir börek’… Akşamüstü okuldan döndüğümüzde ağabeyimi mutfağa çeker, sakladığı tatlıları elceğiziyle yedirirdi. ’Yiyesin aman, bırakmaz sura uğursuzlar.’ O uğursuzlar biz kızlardık.”

Ezilen, dışlanan kadını; hayatının her aşamasında görür Sevgi Soysal. Görmekle kalmaz bu kadın figürünün yalnızlığını, dışlanmışlığını “Tutkulu Perçem”den “Tante Rosa”ya; “Yürümek”ten “Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu”na tüm çıplaklığıyla ele alır. Çünkü onun gözünde kadın bir yaşam emekçisidir. Sevgi Soysal “Erkeklere, erkeklere, en çok onlara, bu kendini sevenlere kızgınlığım” der. 

BÜTÜN KADINCA BİLMEYİŞLERİN ADI

Sevgi Soysal, 1968’de yirmi yıllık çocukluk anılarını öyküleştirir “Tante Rosa”yla. Bu hikayelerin kahramanları anneannesi Rosa, teyzesi Rosel ve kendisi olur. Anne tarafı Alman olan Sevgi Soysal, yazdığı bu eserle çok sert bir şekilde eleştirileceğini biliyordu. Çünkü herkesin gözünde, bu bir Alman hikayesiydi.  “Bu yargıyı bekliyordum… Suçum belki de onu Ayşe Teyze’ye çevirmemiş olmak” diyerek yapılan eleştirileri önemsemez. Tante Rosa gibi ailesini terk eden, orospuluğa bile özenen bir kadının anlatılması eleştirilerin temelini oluşturur.  Zorunlu bir evlilikle karşımıza çıkan Rosa; özgürlüğe giden yolda ailesini bırakır. Bu bırakma Sevgi Soysal’dan başlayarak bütün umutsuz kadınlar için bir simgedir.

Kadın özgürlüğüne, hayatı sorgulayarak ve hayatı alaya alarak ulaşmak ister Tante Rosa. Ursula K. “Özgürlük, ağır bir yüktür” der. Sevgi Soysal bu koca yükü çoktan Rosa’nın omuzlarına yüklemiştir. Tante Rosa, bu yükle kilise tarafından aforoz edilir: “Hiçbir şey midir, yoksa hiçbir şey midir? Gemi düdükleri, fabrika düdükleri… Bir pazar günü barışsever bir Katolik köyünde, Tante Rosa aforoz edilmişse bu nedir, beklenen son nedir?​” Aslında aforoz edilen Tante Rosa değil, onun düşüncelerini paylaşan, ezilen dışlanan bütün kadınlardı.

Tante Rosa bir yabancılaşma, bir yalnızlaşma ve nihayetinde bir başkaldırıdır. Sevgi Soysal’ın var oluş sancısı Tutkulu Perçem’den Tante Rosa’ya geçer. Yıllar sonra kızı Funda Soysal şunları söyler: “Tante Rosa Alman olduğu için değil, özgürlüğünü sahiplenen bir kadın olduğu için yabancıdır… Türkiye için erken öten bir horoz gibidir, bu erken ötüşün bedeli ağır olur” Ölmeden iki ay önce eski eşi Özdemir Nutku’ya “Sana bir vasiyetim var Özdemir. Şimdi bu hırdavatlar, Yenişehir’de öğleyi şunu bunu öne çıkartıp Tante Rosa’nın boynunu vuracaklar. Sen, benim ne halt ettiğimi ilk hikayelerimden bu yana biliyorsun. Tante Rosa’ya sahip çıkın” der. İletişim yayınları ve ailesi, onun mirasına sahip çıkma adına, Tante Rosa’yı bütün eserleri serisinde ilk sıraya koyar.

BİR KAVGANIN ROMANI

Tante Rosa’dan sonraki eseri Yürümek’le TRT başarı ödülünü alan Sevgi Soysal, çocukluğundan, gençliğinden, evliliğinden epizotlarla romanını oluşturur. Kadın karakter olan Ela ile yeni bir Tante Rosa yaratır. Ela, özgürlüğüne yürümek konusunda dirençli bir kadın olarak karşımıza çıkar. Ela, kadın özgürlüğüne yürüyen bir militandır daha doğrusu Sevgi Soysal’ın gözünde.

Yürümek romanıyla beraber bir garip sansür devreye girer. Çünkü Sevgi’nin susturulma vakti gelmişti. Murat Belge “… Resmi Türkiye onun ve onun gibi insanları, onların düşüncelerini ve yaşama üsluplarını yok etmek ister” der. Bu yok etme düşüncesiyle beraber “Yürümek” TCK’nin 426-427 maddeleri gereğince müstehcen bulunur. Eşinden duyduğu Sökeli bir ağa çocuğunun eşeğe tecavüz etmesini bütün ayrıntılarıyla romanına aktarınca kıyamet kopar bir anda. Bu tartışmalar Meclise kadar uzanır. Bu eleştirilerin temelini Ahmet Oktay “Ataerkil ahlak, sorunun bir kadın tarafından ortaya konmasını hazmedememiştir aslında” diyerek özetler.

1971 haziranında uygulanan yasak 1974’e kadar 3 yıl devam eder. Bilirkişi raporuyla roman aklanır. Vedat Günyol bu roman için şunları söyler: “Yürümek, bitmemiş bir kavganın romanıdır. Yüzyıllarca sürmüş, belki yüzyıllarca sürecek olan bir kavganın, kadın-erkek ilişkisinde insanca, eşitçe yaşamanın özlemini yansıtan bir kavganın.”

KANSERLE SAVAŞIRKEN BİLE ÖRGÜTLÜ

12 Mart süreciyle iki defa tutuklanıp Yıldırım Bölge Kadın Koğuşu’nda diğer aydınlar gibi kendine yer bulan Sevgi Soysal, kadın sorununa siyasi açıdan da bakmaya başlar. Özellikle Türkiye solunun önemli iki ismiyle Behice Boran ve Oya Baydar’la aynı koğuşu paylaşması, burada kadınlara yapılan cinsiyetçi işkenceler onun kadın sorununa bakışını politik bir hale getirir. A. Oktay’ın deyişiyle “Duygusal, romantik ve Kafkaesk bir söylemden siyasal ve sorgulayıcı bir söyleme geçer” Şafak, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, Barış Adlı Çocuk eserleriyle kadın yürüyüşünü ideolojisiyle birleştirir Sevgi, ta ki kansere genç yaşta yenik düşene dek.

Kanserle savaşırken bile örgütlü olmayı elden bırakmaz. Attila İlhan’la ölene kadar yapacaklarını programlar ve “Hoş Geldin Ölüm”ü yazmaya başlar. Sevgi bu romanını bitirmek için ölümden müsaade istese de 1976’nın 22 Kasım’ında aramızdan ayrılır.  Attila İlhan, Sevgi Soysal için şunları söyler: “Defnedildiği günün akşamı, karla karışık yağmurun ıslak soğuğu! Zihnimde ‘Sevgi üşüyecek. Demek ki ölmemiş Sevgi.’”

Sevgi Soysal, ölene kadar herkesleydi; kadın mahkumların sesi olmak için dilekçeler yazarken, işçileri bilinçlendirmek için edebiyat faaliyetleri yürütürken, idam edilen üç fidanın babalarıyla beraber zulme karşı yumruk oluverirken görürüz onu. Peter Maiwald’in “İşçi B’nin Hikâyeleri”nden bir alıntıyla Sevgi Soysal’a veda edelim “Güzel günler gelmez bize/ Diyor işçi b,/ biz güzel günlere yürümedikçe.”

ÖNCEKİ HABER

Tekirdağ’da planlanan 63 okulun sadece 8’i tamamlandı

SONRAKİ HABER

Ekmek ve Gül’den çağrı: Bütçe ayrılsın, çocukların sağlıklı beslenme hakkı sağlansın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa