30 Eylül 2023 16:38

DİSK’ten Dijitalleşme, Emek, Gelecek ve Türkiye konferansı: Boş zaman artıyor ama işçiler için değil

‘Dijitalleşme, Emek, Gelecek ve Türkiye’ başlıklı konferans, Kadıköy’de bulunan Müze Gazhane Meydan Sahnesinde düzenlendi.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonun (DİSK), düzenlediği konferansta konuşan Dr. Özgür Narin, teknolojik gelişmelerin, işçiler açısından vadedilen kadar parlak bir gelişme yaratmadığını belirterek, “Boş zaman artıyor ama işçiler için değil. Aslında üretim için gereken zaman artıyor” dedi.

‘Dijitalleşme, Emek, Gelecek ve Türkiye’ başlıklı konferans, Kadıköy’de bulunan Müze Gazhane Meydan Sahnesinde düzenlendi. Toplantının açılış konuşmasını yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu kapitalist sistemde teknolojik gelişmelerin işçi sınıfı üzerindeki sömürüyü artırmak için kullanıldığını belirtti.

DİSK Eski Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Asena da üretim ve teknoloji arasındaki ilişkiye ilişkin şöyle dedi: “Önümüzde ikili bir süreç var. Bir kısmı ciddi, baskı oluşturacak bir tehdit. Öbürü ise insanlara olanaklar sağlayabilecek olan bir imkan. Zaten kapitalizmin kuralları içerisinde başka türlü olması mümkün olmayan bir şey. Kapitalizm en fazla kârı elde etmeye uğraştığı sürece en fazla sömürüyü de gerçekleştirmek zorunda.”

"HAYAL DÜNYASI İLE KARŞI KARŞIYAYIZ"

Konferansın birinci oturumunda Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erinç Yeldan ‘21. yüzyılın teknolojik dönüşümleri ve küresel emek’ başlıklı bir sunum yaptı. Yeldan, “Artık işi robotlar yapacak, emek gereksiz, emek gereksizse emeğin örgütü de gereksiz. Emeğin ideolojisine de gerek kalmayacak gibi sözlerle ve hayal dünyasıyla karşı karşıyayız. Bütün ülkelerde 10 bin işçi başına düşen robot sayısı, 8 senede 2.5 kat arttı” dedi. Yeldan, bu sistemde teknolojik gelişmelerin işçilerin yaşam düzeyinin artmasına bir katkısı olmadığını ve üretimde gerileme olduğunu vurguladı.

"ÜRETİM İÇİN GEREKEN ZAMAN ARTIYOR"

Ordu Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Özgür Narin de şunları söyledi: “Yapay zekanın çok hızlı şekilde üretimi, ekonomiyi, toplumu değiştireceği yönünde söylemler var. Kapitalizmin bunalımı ve diğer nedenlerle bize vadedilen kadar parlak bir gelişme yok ortada. Çok önemli gelişmeler var ama bunun sınıfa yansıması farklı farklı düzeylerde. 2010’lardan sonra yapay zeka uygulamaları çok hızlı artmaya başladı. 2020 bunun en parlak dönemi gibi gözüküyor. Ancak emek üretkenliğinde beklenen değişim yaşanmıyor. Çünkü siz bu teknolojileri emekten yana, toplumun yararına kullanmıyorsunuz. Evet teknolojiler işçi sınıfının belirli işlerini elinden alıyorlar, boş zaman artıyor ama işçiler için değil. Aslında üretim için gereken zaman artıyor.”

"HER DÖNÜŞÜM KAPİTALİZME CAN SUYU"

Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Öngel de “Her dönüşüm meselesi aslında kapitalizme can suyu olarak karşımıza çıkıyor. Ama kapitalizm bir taraftan bu teknolojik gelişmelerin yarattığı etkiyle kendisini yeniden üretiyor. Hepimiz açısından bir çıkmazın içindeyiz. Bunun etkilerini görüyoruz. Bir işi 8 saatte yapabiliyorsanız o teknolojik aparatın gelmesiyle 2-3 saatte yapabiliyorsunuz, bu bir dönüşüm. Bunun tabii ki istihdama etkisi var ama istihdama etkisinin sınıfsal bir mesele olduğunu vurgulamak gerek. Sermayenin bir insan yerine bir robotu tercih etmesi biraz işçinin maliyeti ile de ilgili. Robot pahalıysa neden işçiden vazgeçsin? Robotla işçiyi rekabet ettiren bir düzlemden bahsetmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

"SOSYAL MEDYA BİR ARAÇ OLARAK KULLANILMALI"

Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Sevgi sendikaların sosyal medya kullanımı ve sosyal ağ analizine dair bir sunum yaptı. Sendikaların ve işçilerin düzlüğe çıkmasındaki yegane aracın sınıf mücadelesi olduğunu dile getiren Sevgi, “Sosyal medyanın böyle bir misyonu olamaz. Sosyal medyanın sadece emek tarafından değil sermaye tarafından da ideolojilerinin kendi lehlerine üretilmesi bağlamında kullanıldığını görüyoruz. Yaptıklarını meşrulaştırmak için sosyal medya üzerinden büyük reklam kampanyaları yaptıklarını biliyoruz. Sosyal medya sadece iletişim kurduğumuz bir alan olmaktan çıkıyor ve ideoloji yeniden üreten ve yayan bir alan. Sosyal medya artık bir üretim aracı. Sendikalar sosyal medyayı tamamlayıcı bir araç olarak kullanmak zorunda” diye konuştu.

"DOĞRUDAN MOBİL ÇALIŞANLAR ERKEKLER"

Uzaktan çalışma ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği başlıklı bir sunum yapan Betül Urhan da “Çalışma şekilleri çok büyük eşitsizler üzerine kurulmuştur. İkincil gelir olarak algılanan kadınlar, rol ve sorumluluklarıyla birlikte sırtlarındaki o yükle emek piyasasına girerler, çocukları olduğu zaman emek piyasasından ayrılırlar. Çocukları büyüdükleri zaman yeniden girerler, bu yüzden düşük ücrete razı olurlar, son derece güvencesiz yerlerde iş bulurlar. Her şey ideal erkek işçi tipine göre uygulanmıştır. Doğrudan mobil çalışanların erkekler olduğunu görüyoruz. Ev eksenli çalışanlar arasında kadınların olduğunu görüyoruz. Bakım sadece kadınlara yüklenecek bir iş değildir. Uzaktan çalışma bunu perdeliyor. Kadınlar uzaktan çalışmayı bir motivasyon kaynağı olarak sunuyor ama bu zorunlu olmalarından kaynaklanıyor” dedi.

"VADEDİLENİN TERSİ BİR İŞLEVDE"

“Robotlar işimizi berbat edecek mi?​” başlıklı bir sunum yapan Dr. Arif Koşar da şunları söyledi: “Teknolojinin yapması gerekeni ve kendisinden bekleneni yapmadığı bir durumla karşı karşıyayız. Çelişkili bir durum söz konusu. Teknolojinin, sunduğu pek çok olanağa rağmen hayatımızı pek kolaylaştırdığı söylenemez. Daha az çalışmadığımız kesin. İş stresimiz ve strese bağlı psikolojik rahatsızlıkların arttığı da ortada. Geçmişe kıyasla daha yoğun çalıştığımız, çalıştığımızda ise doğrudan ve dolaylı olarak bir gözetim altında tutulduğumuz da biliniyor. Geçim derdi, enflasyon da artarak devam ediyor. Dolayısıyla teknoloji tek tek işlerimizi kolaylaştırıyor ama hayatımızın tamamında bir rahatlama değil hayat kaygılarının arttığını söyleyebiliriz. Bunca olanak bunca teknoloji hayatımızı kolaylaştırmıyor.”

Teknolojinin iki tür kullanımı olduğunu söyleyen Koşar, “Birincisi üretimde, dolayısıyla çalışma yaşamında kullanımı. İkincisi de tüketimde, iş dışı zamanda kullanımı. Teknoloji ancak üretime, ticarete, yani iktisadi yaşama girdiğinde bambaşka bir nitelik kazanıyor. Tam da bize vadedilenlerin tersi bir işlevi yerine getirmeye başlıyor” dedi.

FREELANCE ÇALIŞMADA YASA DIŞILIK

Dijitalleşme ya da otomasyonun iş hukukuna yansımasına değinen Çalışma Ekonomisi Doktoru Av. Murat Özveri, “Birincisi kafa karışıklığıyla kendini gösteriyor. Çok ciddi bir biçimde kafa karışıklığını beraberinde getirmiş durumda. İkincisi yasa dışı çalışma yasalmış gibi bir algı yaratarak ilerliyor. Üçüncüsü otomasyonun yarattığı güvencesiz çalışanlar. Nedense onlara güvence sağlayacak ve tarihsel gelişim içerisinde bir sınıfı, bir çalışan grubunu korumak için var edilmiş tek hukuk dalı olan iş hukukunu görmek istemiyor ya da iş hukukuyla ilişkilendirmek istemiyor bu da beni şaşırtıyor” dedi.

Özveri, dijital teknolojinin getirdiği uzaktan çalışma, freelance çalışmaya bakıldığında tamamının yasa dışı olduğunu vurguladı.(İstabul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

TABİB: Ücretler iyileştirilsin, norm kadro verilsin

SONRAKİ HABER

TBMM yasama yılı yarın açılıyor: “Yalanları dinlemeyeceğiz, mücadele alanlarında olacağız”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa