İzmir’de “Nermin Abadan Unat Göç Sempozyumu”nun ikincisi düzenlendi
İzmir’de gerçekleştirilen Nermin Abadan Unat Göç Sempozyumu’nda göçün bir insan hakkı olduğunun unutulduğu vurgulanarak mültecilerin hakkını korumak için birlikte mücadele vurgusu yapıldı.
Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel
Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi, Konak Belediyesi ve Konak Kent Konseyi Mülkiye Bilimsel Araştırma Geliştirme Kooperatifi tarafından ortak “Nermin Abadan Unat Göç Sempozyumu” gerçekleştirildi.
Bu yılki teması “Toplumsal Cinsiyet ve Göç” olan sempozyum Konak Selahattin Akçiçek Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Sempozyuma Konak Belediye Başkanı Abdül Batur, Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu, Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi, Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi Başkanı Nazlı Kayı, muhtarlar, kitle örgütleri temsilcileri ve Prof. Dr. Nermin Abadan Unat’ın öğrencileri katılırken, bu yıl 102 yaşına basan Prof. Dr. Nermin Abadan Unat ise fiziken katılamadığı sempozyuma bir video ile mesaj gönderdi.
“DERT VE SEVİNÇLERE ORTAK OLARAK HAREKET ETMEK MECBURİYETİNDEYİZ”
Açılış konuşmalarıyla başlayan sempozyumda ilk sözü alan Konak Kent Konseyi Mülteci Meclisi Başkanı Mete Hüsünbeyi program akışına dair bilgi verirken, konuşmasının sonunda, “Mülteci kadınların hakları savunulmadan kadın hakları savunulamaz, mülteci LGBTİ+’ların hakları savunulmadan LGBTİ+’ların hakları savunulamaz” ifadelerini kullandı.
Akabinde söz alan Konak Kent Konseyi Başkanı Hamit Mumcu ise Gezi davası ile ilgili Yargıtay kararına tepkilerini dile getirerek, Gezi tutsaklarına selam gönderdi.
Son olarak söz alan Konak Belediyesi Başkanı Abdül Batur da İzmir’in merkez ilçesi olan Konak’ın kadim bir kültürel mirasa sahip olduğunu vurgulayarak, “Bu mirasa sahip çıkıyor ortak yaşam ilkesine bağlı ayrım gözetmeksizin Konak sınırları içerisinde yaşayan herkese eşit hizmet götürüyoruz. Bizler bu sınırlar içerisinde yaşayan herkesin dertlerine ve sevinçlerine ortak olarak hareket etmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
“GÖÇ OLGUSUNUN KAPİTALİST SİSTEMİN İHTİYAÇLARI İLE İLİŞKİLİ ELE ALINMALI”
Açılış konuşmalarının ardından ilk oturuma geçilen sempozyumda, Mülkiyeliler Birliği İzmir Şubesi’nden Seniye Nazik Işık kolaylaştırıcılığı yürütürken; bestekar ve ses sanatçısı Sema Moritz kendi göçmenlik deneyimi üzerinden göç olgusunun zorluklarını dile getirdi ve Gezi tutsakları adına Hasret Şarkısı’nı seslendirdi.
Öte yandan ilk konuşmayı gerçekleştiren Prof. Dr. Gülay Toksöz ise göç olgusunu kapitalist sistemin ihtiyaçları ile ilişkili biçimde ele almak gerektiğini vurguladı. Toksöz, “Sermayenin genişleme döneminde istihdama ihtiyaç duyulurken, daralma dönemlerinde emekçiler ihtiyaç fazlasına dönüşüyor. Diğer yandan bugün açısından bilim sermayenin hizmetine girmiş durumda ve şirketler tarafından parlak gençleri çekme olgusu beyin göçünü artırdı. Kadınlar ise hakların daha iyi olduğu yere doğru yöneliyor, bizde de bu baskıcı politikalar insan kaybı anlamına geliyor” dedi.
“GÖÇÜN BİR İNSAN HAKKI OLDUĞU UNUTULUYOR”
Ardından söz alan Doç. Dr. Deniz Eroğlu Utku da gündelik yaşamımızda göçmenlerden bahsederken göçün bir insan hakkı olduğunun unutulduğunu söyledi. Utku, “Göç başlı başına bir ayrımcılık odağı iken LGBTİQ+ ve kadın göçmenlerin deneyimleri daha da ağır oluyor. Bu bağlamda göç olgusunda, entegrasyon ve sosyalizasyon süreçlerinde kadınlar daha dezavantajlı konumda yer alıyor. Öyle ki, kadınlar ve LGBTİQ+ bireyler göç yolunda cinsel saldırılara yoğun oranda maruz kalıyor. Göç edilen yerde ise iş bulma güçlükleri daha fazla oluyor” diye konuştu.
“EZİDİLERE YÖNELİK GERÇEKLEŞTİRİLENLER SOYKIRIMDIR”
Kısa bir aranın ardından geçilen ikinci oturumda kolaylaştırıcılığı Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü üstlenirken ilk konuşmayı ise Tarihçi-Yazar Pelin Batu gerçekleştirdi.
Konuşmasını Ezidi kadınlar üzerine gerçekleştiren Batu, “9 yıl önce Şengal’de topluca katliamlar ve tecavüzler yaşandı. Ezidi kadınlara yapılanların, soykırım olarak okunması gerektiğine inanıyorum. Ezidilerin yaşam öykülerine baktığımızda onlar maalesef ötekilerin de ötekisi konumundalar” dedi.
“BİRLİKTE MÜCADELE ETMEZSEK HEP BİRLİKTE ÇÜRÜYECEĞİZ”
Akabinde sözü devralan Yazar Handan Gökçek ise göçmen, mülteci ve mübadil kavramlarını ayırmak gerektiğini dile getirirken, “Mültecilik insanlık tarihiyle başlayan ve insanlık tarihiyle son bulacak olan bir olgudur” diye ekledi.
Oturumun son konuşmasını gerçekleştiren Kaos GL’den Avukat Hayriye Kara da “Gökkuşağı Sınır Tanımaz” başlıklı bir sunum yaptı. Hak savunucusu olduğunu iddia eden kişilerin dahi ırkçılığı sahiplenebildiğini ifade eden Kara, “Özne adına konuşulan değil, öznenin dahil olduğu ve söz sahibi olduğu mücadeleyi kurmak gerekiyor. Birlikte mücadele etmezsek hep birlikte çürüyeceğiz” dedi.
“GEZİ KARARI YARGININ SİYASAL İNTİKAM ARACI OLDUĞUNU GÖSTERİYOR”
Son oturumda ise Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Zerrin Kurtoğlu kolaylaştırıcılığı yürütürken o da açılış sözlerini Gezi tutsaklarına ve cumartesi annelerine adadı: “Gezi kararı, yargının siyasal intikam aracı olduğunu gösteriyor. Kararın böyle sonuçlanmasında muhalefetin de eksiklikleri olduğunu düşünüyorum. Bir diğer selamım ise cumartesi annelerine, bugün de gözaltına alındılar.”
Akabinde ise Afganistan’dan iltica etmek durumunda kalan Gazeteci Kreshma Fakhri Afganistan’daki kadınların durumuna dair aktarımlarda bulunurken; Suriye’den göç eden Avukat Hanan Mouselli Dagır ise mültecilik deneyimlerine ilişkin birinci ağızdan deneyimlerini ve zorlukları paylaştı. (İzmir/EVRENSEL)