ABD’li otomotiv işçileri önce sendikayı değiştirdi, sonra tarihi greve çıktı
ABD’li otomotiv işçileri önce sendikal bürokrasiyi devirdi, ardından uzun yıllar sonra ilk olan tarihi bir greve çıktı. Grevi takip eden gazeteci Teddy Ostrow, tüm bu kritik süreci gazetemize anlattı
Fotoğraf: @UAW/Twitter
Ekim KILIÇ
New York
ABD’de otomotiv işçileri daha iyi ücret ve çalışma koşulları için ülke genelinde çıktıkları grevi sürdürüyor. Greve katılan işçilerin sayısı her geçen gün artıyor. Devam eden tarihi grevi, bir süredir otomotiv işçilerini ve sendikaları Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikasını (UAW) takip eden bir emek muhabiriyle konuştuk. Aynı zamanda Ulusal Yazarlar Birliği/Freelance Dayanışma projesi üyesi de olan gazeteci Teddy Ostrow sorularımızı yanıtladı.
Ostrow, New York’ta yaşıyor ve birçok yayın için işçi haberleri yapıyor. Ayrıca In These Times dergisi ve The Real News Network ile ortaklaşa “UpSurge” isimli bir podcast hazırlıyor. Yakın zamana kadar UPS Teamsters sözleşme kampanyasına ve ABD’deki emek hareketi üzerindeki etkilerine odaklanan çalışmalar yaptı. Şimdi de UAW grevini takip ediyor.
ABD işçi sınıfı hareketinin gelişiminde benzersiz olarak neyi görüyorsunuz? Pandemi ve George Floyd protestolarından sonra sanki işler başka bir biçim aldı.
2012 Chicago öğretmenler grevi sırasında filizlenmeye başlayan daha militan bir sendikacılık, daha sonra cumhuriyetçi eyaletlerdeki grevler, 2018-2019 öğretmen grevleri... Bunlar şimdi bir dizi başka önemli siyasi ve ekonomik koşulla birleşti. Ve şimdi bir tür işçi ayaklanması yolunda ilerliyoruz. Bence bu koşullardan ilki Bernie Sanders’ın başkanlık kampanyalarıydı. Bu kampanyalar işçi sınıfının önemli bir kesimi de dahil olmak üzere geniş bir kitlenin siyasi beklentilerini yükseltti. Ve bence bu, daha önceki bir hareket olan “Wall Street’i İşgal Et” hareketinin diline meşruiyet kazandırdı. Bu tür bir ‘biz ve onlar’ sınıf bilincine doğru yayıldı. Sonra, elbette, şirketlerin sınıf çıkarlarını çok ölümcül olarak açığa çıkaran pandemi oldu. Pandeminin bir tür kolektif deneyimi vardı. Eminim bu başka yerlerde de geçerlidir. Ancak ABD’de halkı çok görünür, çok yaygın bir şekilde deneyimlenen bir ölüm kalım durumuyla karşı karşıya bıraktı. Bu arada devlet daha iyi işsizlik sigortası ve çocuk vergi kredileriyle devreye girdi, halka bakıldı. Ve bence bu dehşet verici deneyim insanların banka hesaplarında belki de on yıllar öncesine göre daha fazla paraya sahip oldukları bir noktayla birleşti. Bu durum insanların iş yerinde ve devletlerinden neyi hak ettiklerine dair beklentilerini yükseltti. Ve bu da meyvelerini verdi. Çoğunlukla küçük ölçekli, ancak yine de dikkate değer sendikal kampanyalar ve grevler olduğunu söyleyebilirim. Bunların en dikkate değer olanı hâlâ devam eden Starbucks sendikalaşma kampanyasıydı. Ve Amazon’un Staten Island, JFK8 deposunda sendikalaşması. Biliyorsunuz, sendikalar temelde, insanların bu dönemde ve şu anda iş yerlerinde patronlarından daha fazlasını kazanabilecekleri bir araç olarak geri döndü. Ve bence bu, ABD’de sendikalara bakış açısıyla ilgili olarak yaşanan daha geniş bir hava değişimini yansıtıyor. Sendikalar şu anda halk arasında 1960’lardan bu yana olduğundan daha popüler. Ve özellikle gençler sendikaları desteklemeye ilgi duyuyor. Bence işçi hareketi, genellikle yolsuzluk ya da sıkıcı, can çekişen ya da tamamen bilinmeyen bir hareket olarak bilinen ününden kurtulmaya başladı.
26 yaşındayım, devlet okullarında büyürken emek tarihinin bazı önemli olaylarını öğrendim. Bana emek tarihi olarak öğretilmedi ve 2010’lara kadar sendika hakkında hiçbir şey duymadım. Artık ilgi çekici olmaya başladı. Son üç yılda istikrarlı bir şekilde grevlerde ve sendika seçimleri için başvurularda artış oldu. Bu durum, büyük ölçüde özel sektörümüzde ve farklı sektörlerde yoğunlaştığı için özellikle benzersizdir. Son grev dalgası 2018-2019’da daha çok eğitim ve kamu sektöründeydi, şimdi ise daha geniş bir sektör yelpazesinde daha yaygın bir faaliyet görüyoruz. Son olarak, ABD’de gördüğümüz en önemli gelişmelerden birinin de mevcut sendikalar içindeki reform hareketlerinin meşruiyet kazanması olduğunu düşünüyorum. Sendikalar içinde güç kazanıyorlar.
BİZİM NESLİMİZİN EN ÖNEMLİ EMEK MÜCADELESİ
Mevcut UAW grevi hakkında bir şeyler söylemek ister misiniz? Ne görüyorsunuz? Güncel olaylara ilişkin analiziniz nedir?
Emek hareketinin solundaki pek çok insan bunun bizim neslimizin en önemli emek mücadelelerinden biri olduğunu düşünüyor. UPS Teamsters için de aynı şeyi düşünmüştük. Bu yılın başlarında yaklaşık 340 bin işçi greve gitmişti. Şimdi ise toplam 146 bin UAW grevcisinden 25 bininin grev yaptığını görüyoruz. Hepsi greve çıkabilir. Bunun bu kadar önemli olmasının nedeni, UAW’nin, geçen yüzyılda ABD’de işçi hareketini inşa eden bu efsanevi sendikanın yenilenmiş militanlığı. Ve bu militanlıkta, şirket gücünü açıkça sınıf savaşı terimleriyle ele alma ve daha azına razı olmama konusunda bir isteklilik görüyoruz. Ve bu kararlılık, 2008-2009’daki otomobil iflasları ve kurtarma paketleri sırasında uğradıkları büyük tavizler de dahil olmak üzere, otomotiv işçileri için on yıllar boyunca kaybedilen her şeyi geri alma kararlılığıdır. Son on yılda Kuzey Amerika’da çeyrek trilyon dolar kâr eden şirketlerden bahsediyoruz. CEO’lar 20 ya da 30 milyon dolar tazminat alırken, işçi ücretleri 2003’ten bu yana yüzde 30 oranında düştü. Ülkenin dört bir yanındaki pek çok işçinin yaşadığı bir şey için büyük bir aşama görüyoruz: Statükonun sorgulanması. Büyük kârlara rağmen yoksulluğu savunan şirketlerin sorgulanması. Bu sorgulamayla birlikte işçilerin ücret ve çalışma koşullarına ilişkin beklentileri de yükseliyor. Çünkü bu aynı zamanda gelecekle de ilgili. Elektrikli araçlara (EV) geçiş devam ediyor. Ve ABD’li otomotiv devlerinde kazanılan büyük başarı, sendikanın şu anda büyük ölçüde sendikasız olarak ortaya çıkan EV tesislerinde saldırıya geçmesi için önemli bir ilk adımdır. Ve burada işçiler daha kötü ücretlendiriliyor, koşullar daha kötü. Şimdiden görüyoruz ve UAW, ‘yeşil geçiş’ olarak adlandırılan bu sürecin gerçekten de ‘adil bir geçiş’ olmasını sağlamaya çalışıyor. Elektrikli araçlar, endüstri standartlarını düşürmek için bir bahane değildir. Ve bu endüstriler, 20. yüzyılın başında olduğu gibi, iklim krizini ele almak için bu kritik kavşakta Amerikan üretiminin geleceği olarak müjdeleniyor. Eğer bu doğruysa, UAW’nin bu mücadelede nasıl bir yol izleyeceği gelecek nesiller boyunca işçi sınıfının standartları üzerinde büyük etkilere sahip olabilir. Ve sadece otomotiv endüstrisinde değil, tüm iş gücünde.
Bir önemli konu da UAW için bu grevin tarihi niteliği. Ve bunun birden fazla boyutu var. Bir tanesine değineceğim, o da UAW’nin şu anda nasıl grev yaptığı. Sendika tarihinde ilk kez üç büyük şirketin her birinde aynı anda greve gidiyorlar. Daha önce birini seçerlerdi, ya grev yaparlardı ya da onlarla pazarlık yaparlardı ve bu pazarlık, modeli belirlerdi. Şu anda “Stand Up/Ayağa Kalk” grevleri olarak adlandırılan ve 1936-37 yıllarında Flint, Michigan’daki General Motors tesislerinde yapılan ve bu sendikayı gerçekten inşa eden; ABD’de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra işçi hareketinin geri kalanını ileriye taşıyacak olan sendika oturma grevlerine atıfta bulunan grevleri başlatıyorlar.
Greve giden fabrikaların sayısının giderek artması sendikanın haberlerde yer almasını sağlıyor. Ve her seferinde daha fazla fabrika greve gidiyor, bugün konuştuğumuz gibi, az önce iki fabrikanın daha greve gittiğini gördük. Zaten grevde olan 18 bin işçiye 7 bin işçi daha eklendi. Greve gitmeyen işçileri de diken üstünde tutuyor ve grev için heyecanlandırıyor. Ve grev fonunun korunmasına yardımcı oluyor çünkü herkes greve çıkmayacak. Ve açıkça şirketin parasına mal oldu. Şirketin parçaları stokladığına ve grev beklentisiyle malzemeleri yanlış yerlere taşıdığına dair haberler gördük. Pazarlıkların nasıl gittiğine bağlı olarak bazı şirketleri daha fazla fabrikada greve gitmeyerek ödüllendirirken diğerlerini cezalandırıyorlar.
Ben şahsen gördüklerimizden çok etkilendim. Şirketin, işçilerin güç gösterisi olmasaydı kabul etmeyeceğini düşündüğüm şeyleri kabul ettiğini görüyoruz. Ve hâlâ yapılması gereken işler var. Ama işe yarıyor gibi görünüyor. Ayrıca Başkan Joe Biden’a grev hattına katılması için başarılı bir şekilde baskı yaptıklarını da belirtmek gerekir. Kendisi işçi dostu değildir. Bir ABD başkanının emek için iyi bir şey yapması için çıta çok düşük. Ama bu tarihi bir olay. İlk kez görevdeki bir başkan bunu yapıyor. Ve bu bir işaret, ama en önemlisi, UAW’nin gücünün arttığının bir işareti, onu böyle bir taraf tutmaya itebildiler. Çoğunlukla sembolik olsa da.
OTOMOTİV İŞÇİLERİ SENDİKALARINI KENDİLERİ DEĞİŞTİRDİ
Bu noktaya nasıl geldik? 2019 sonbaharında, UAW yolsuzluk skandallarıyla sarsılırken, aniden konuşmasında Malcolm X’e atıfta bulunan bir başkana sahip oldu...
Bu harika bir soru. Gördüğümüz şey, Birleşik Otomotiv İşçileri (UAW) içinde baskın hale gelen, baskın kalan ve sonunda düpedüz yozlaşan ekonomik sendikacılığına meydan okumak için sendika içindeki hayal kırıklığı ve tabandaki reform hareketlerinin doruk noktası.
Sendika, Walter Reuther tarafından kurulan tek bir grup tarafından yaklaşık 80 yıl boyunca yönetildi. Yukarıdan aşağıya neredeyse takıntılı bir şekilde kontrol eden bir gruptu ve sendikada yükselmek istiyorsanız top oynamak zorundaydınız. Ve 1980’lerde, çeşitli nedenlerle imtiyazlı sözleşmeler için pazarlık yapmaya başladılar. 2008 büyük durgunluk sırasında, Chrysler ve GM’nin kurtarılması için üç büyüklerin isteği üzerine işçiler için yine korkunç tavizler vermeyi kabul ettiler. Ve nihayetinde, sizin de bahsettiğiniz gibi, liderlik tamamen yozlaşmaya başladı. Bu nedenle ana akım medya, daha militan olan yeni UAW Başkanı Shawn Fain’e sendikadaki değişimin bir tür işaretçisi olarak odaklandı. Ancak bence burada anlatılması gereken üyelere odaklanan bir hikaye olması. Fein’in de üyesi olduğu Unite All Workers for Democracy (UAWD) adlı tabandan gelen hareket, sendikadaki üst düzey yöneticilerin bir üye referandumu yapmasını sağlamasının ardından Fain iktidara geldi. Yolsuzluk skandallarının ardından hükümetin sendikayı tamamen devralması yerine “Sendikanın daha demokratik bir şekilde yönetilmesi için bir referandum yapmalıyız” dediler. O referandumu kazandılar. Ve şimdi 1 yıl boyunca sendikadaki üst düzey yöneticilerin ilk kez doğrudan seçildiği bir yıl geçirdiler. Bu, sendikadaki ilk demokratik seçim oldu. Yani Fein şimdiye kadar gördüğümüz demokratik yollarla seçilmiş ilk UAW başkanı.
"BAŞKAN’IN TALEPLERİ"NDEN "ÜYELERİN TALEPLERİ"NE
Ve çok sert konuşuyor. Uzun zamandır bir UAW liderinden duymadığımız sınıf mücadelesi terimleriyle konuşuyor, bu mücadelenin sadece otomotiv işçileriyle ilgili olmadığını, servetlerini çalan milyarder sınıfa karşı mücadele eden daha geniş bir işçi sınıfıyla ilgili olduğunu söylüyor. Ve tabii ki, Malcolm X’e başvurmayı çok seviyor.
Retorik değişikliklerin ötesinde bazı somut değişiklikler de gördük; şeffaflık açısından değişiklikler. Facebook üzerinden üyelerine canlı yayın etkinlikleri düzenliyor ve onları pazarlıklarda neler olup bittiği konusunda sık sık bilgilendiriyor. ABD’de adet olduğu üzere her şeyi kapalı kapılar ardında tutmak yerine... Grev hattındaki insanlarla konuştuğunuzda, onlar da sendikadaki önceki yönetimlerden farkı hissediyorlar. Eskiden üç büyüklerden talep ettikleri talepler “başkanın talepleri” olarak adlandırılıyordu. Şimdi ise neler olup bittiğini örneklemek için bunlara “üyelerin talepleri” deniyor. Artık aktif bir şekilde üyelerin katılımını sağlamaya çalışan bir liderlik var. Ve kesinlikle uzun zamandır olmadıkları kadar ateşliler. Kesinlikle başarısızlıkla sonuçlanan 2019 GM grevinden çok daha fazla. İnsanlar gerçekten ne için grev yaptıklarını bile bilmiyorlardı. O zamanlar greve hazırlıklı değillerdi ve birdenbire greve çağrıldılar ve pek bir şey kazanamadılar. Bu sefer bir sözleşme kampanyası yürüttüler ki bu belki de ‘Büyük Üçlü’de ilk kez yapılan bir şeydi. Herkesi aynı noktada buluşturdular. Mağazaları organize ettiler. Yerel liderliğin yardımı olsun ya da olmasın, tabandaki işçilere de ‘Bu greve hazırlanın’ dediler.
UAW’nin grevlere uyma konusunda gerçekten ilginç ve derin bir kültürü var. İnsanlar grev hattından ayrılmazlar ama tabandan gelen bir örgütlenme kültürü yoktur. Sendika olarak daha güçlü olmak ve daha fazla mücadele kazanmak için bunu yapıyorlar. Şu anda bunu kolaylaştırmaya çalışıyorlar. Ve açıkça işe yarıyor gibi görünüyor. Ama hâlâ yapılması gereken çok iş var. Sendikadaki tüm yerel liderlerin hepsi sendikanın tepesindeki yeni liderlikle aynı fikirde değil. Yani yapılması gereken çok iş var. Ancak buradaki hikaye, sendikanın neden daha çatışmacı, daha stratejik bir şekilde grevde olduğu ve potansiyel olarak çok uzun zamandır kazandıklarından çok daha fazlasını kazanacağı ile ilgili. Çünkü otomotiv işçileri sendikalarını kendileri değiştirdi.
İŞÇİLER, GREVİN HAK ETTİKLERİNİ ALMANIN TEK YOLU OLDUĞUNA İNANIYOR
Grevdeki atmosfer nasıl? İşçilerin duygusu nedir?
İnsanlar kesinlikle heyecanlı. Bu çok tarihi bir an. Michigan’da olduğunuzda; tarih bu devasa tesislerin içine gömülmüş durumda. Bu tesislerin içinden geçen insanların kuşaklar boyu aile büyükleri buradan emekli olmuş; hayatlarını burada tanımlamış ve hayatlarını bu tesislerle inşa etmişler. Ve bu insanlar kendilerini ihanete uğramış hissediyorlar. Şu anda kendilerine hak ettiklerini geri alma, kaybettiklerini geri alma ve daha da fazlasını kazanma şansının verildiğini hissediyorlar. Dolayısıyla inanılmaz bir heyecan, inanılmaz bir dayanışma duygusu var.
Tabii ki gerginlik de var. Grev yapmak kolay değil. Sadece 500 dolarlık haftalık grev ücretiyle geçinecekler ama konuştuğum her bir işçi şu anda yaptıklarının hak ettiklerini almanın tek yolu olduğuna inanıyor. Yani grev alanında olmak son derece ilham verici. İnsanlara neden grev yaptıklarını sorduğunuzda, size otomotiv işçileri için çok sayıda olan belirli sorunlarından bahsedeceklerdir; gecikmiş ücret, korkunç çalışma saatleri, iş gücünü bölen tüm bu kademeler. Ama aynı zamanda verdikleri mücadelenin geri kalanımız için de büyük önem taşıdığını biliyorlar. Bu yüzden grev alanında hoş karşılandığınızı hissediyorsunuz. Bunu sizin için de yaptıklarını hissediyorsunuz. Bu yüzden oradasınız. Siz onlar için oradasınız, onlar da sizin için. Bu yüzden tanık olduğum dayanışmanın çok güzel olduğunu söyleyebilirim.
BU GREVDE İŞÇİ HAREKETİNİ MİLİTANLAŞTIRAN BİR ENERJİ VAR
İşçi sınıfı yanlısı bir gazeteci olarak, sizce Türkiyeli işçiler bu grevden ve greve giden süreçte ekonomik sendikacılığa karşı verilen mücadeleden ne gibi dersler çıkarabilir?
ABD işçi hareketindeki pek çok işçinin öğrendiğini düşündüğüm bir şey var ve belki bu sizin için de önemli bir ders olabilir. İçinde bulunduğumuz an benzersiz, çünkü işçi hareketini daha demokratik ve militan stratejilere yönelten, işçilerin öncülük ettiği bir enerji var. Örgütlenmeleri on yıllar boyunca sabit kalmıştı. Ancak daha sonra daha büyük siyasi-ekonomik koşullar değişti. Sonunda yapabildikleri şeyi, yani değişimi tetikledi. Umarım bu da ABD’de daha büyük bir yükseliş için ivme yaratacaktır. Elbette burada yaşanacak bir yükselişin dünyanın geri kalanı üzerinde de etkileri olacaktır. UAW’nin bir başka olumlu işareti de uluslararası iş birliğinin öneminin farkına varmasıdır. Bakalım nereye varacak? Bizim size, sizin de bize ihtiyacınız var ve kapitalistleri ancak birlikte yenebiliriz.