4 Ekim 2023 05:37

Mustafa Küçük değil, bizi birliğimiz kurtaracak

LC Waikiki depolarında çalışan işçiler

Ülkenin kötü gidişatı, ekonomik sıkıntılar yaşanırken bunun faturası hep yoksul halka ve işçi sınıfına kesilmekte. Artık ülke yaşanmayacak hale geldi. Bu kötü gidişat hep işçi sınıfına mal oluyor. Kötü yönetimin faturası hep işçi sınıfına kesiliyor. Hükümet ve burjuva sistemi işçiler üzerinde baskıları gün geçtikçe daha da arttırıyor. LC Waikiki gibi büyük bir şirketin çalışanları olarak piyasanın çok altında maaş alıyoruz. Geçinme derdi, kira, elektrik, doğal gaz, su derken, bir yandan eğitim derken sağlıklı düşünemez hale geldi.

İşçilerin düşük ücretlere tepki göstermesiyle yönetim aylık primin yüzde 10’dan yüzde 25’e yükseldiğini gündeme getiriyor. Maalesef bilinçsiz kişiler tarafından çok iyi bir hamle gibi gözüküyor. Ama düşük maaşı prim ile kapatmanın peşindeler. Aylık primin yüzde 25’e yükselmesiyle birlikte performans baskısı daha çok olacak. Örneğin ayın 1 ila 20’si arası hasta olup bir gün dahil rapor alırsan aylık prim hak edişin olmayacak. Vardiya dönmediği takdirde kendi hafta sonu iznin bile olsa gelmediğinde prim hak edişin olmayacak. Yani LC Waikiki işçisi için şartlar daha kötüye gidiyor. LC Waikiki yönetimi ise bunu iyi bir şekilde sabote ediyor.

İşçilerin çoğu kötü gidişatın farkında ama biraz bilinçsiz. Çünkü bu kötü gidişatın sebebini Patron Mustafa Küçük’ün her şeyden elini çekmesi olarak görüyor. Mustafa Küçük’ün işçiden yana olduğunu, o gelirse her şeyin düzeleceğini düşünüyorlar. Bizi Mustafa Küçük ya da biri gelip kurtarmayacak. İşçi sınıfının örgütlü mücadelesi kurtaracak. Bu kötü gidişatın tek kurtuluşu bilinçli örgütlü mücadelede. Bunlar bizi güçlü bir sınıf yapar. Hep birlikte mücadele etmemiz burjuva sınıfının, patronların korktukları şey olacak. İnanın birlikte mücadele edersek yenemeyeceğimiz kapitalist, emperyalist güç yoktur. O yüzden birleşince Mustafa gerçekten ‘küçük’ olur.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Egemenlik kayıtsız şartsız doların!

Saray iktidarı, Türk lirasının parasal egemenliğine darbe vuracak bir kararla, tüm satış sözleşmelerinin döviz cinsinden yapılmasının önünü açtı. Böylece enflasyonun en temel dinamiklerinden olan dolarizasyonun eksik ayağı da Mehmet Şimşek imzasıyla tamamlanmış oldu. Türkiye’nin, başta ABD doları olmak üzere yabancı paraya bağımlılığı daha da derinleşecek.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et