04 Ekim 2023 11:43
Son Güncellenme Tarihi: 04 Ekim 2023 18:53

Merdan Yanardağ hakkında 2 yıl 6 ay hapis cezası ve tahliye kararı verildi

Tutuklu gazeteci Merdan Yanardağ bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme 2 yıl 6 ay hapis cezası verdiği Yanardağ'ın tahliyesine karar verdi.

Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

Paylaş

3 aydan uzun süredir tutuklu olan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı.

"Suçu ve suçluyu övme" ve "terör örgütü propagandası" suçlamasıyla 10 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargılanan Yanardağ, duruşmada, montajlanmış bir video ile sosyal medya trolleri tarafından hedef alındığını, haksız ve hukuksuz şekilde tutuklandığını vurgulayıp "İnfaz kanununu uygula demek ne zamandır suç" diye sordu.

Yanardağ beraat kararı verilmesini ve davanın düşürülmesini talep ederek savunmasını tamamlarken avukatları da Yanardağ’ın bir an önce tahliye edilmesini beraat kararı verilmesini istedi. Savcı ise tutukluluğa devam kararı ve ceza talep etti.

Mahkeme "suçu ve suçluyu övme" suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası verdiği Yanardağ'ın tahliyesine karar verdi.

Adliye önünde yapılan açıklamada "Mahkeme, Yanardağ'ın sözlerini Öcalan'ın övülmesi olarak görüp ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmedi ve 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Tahliye kararı sevindirici olsa da yapılmış tüm savunmaların gözardı edilerek karar verildiğini görüyoruz" denildi.

Adil olmadığı vurgulunan kararın istinafa taşınacağı aktarıldı.

DAVAYA KATILMAK İSTEYENLERE SALON ENGELİ

Çok sayıda kişinin geldiği davanın duruşmasının 15 kişilik salonda görülmek istenmesi üzerine pek çok gazeteci, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Yazarlar Sendikasından temsilciler içeri giremedi.

"BASIN SABIKAM VAR"

Duruşmada sabıkası olup olmadığına yönelik soruya “Basın sabıkam var” diye yanıt veren Yanardağ, ifadesinde şunları söyledi:

“Bu dava basın özgürlüğünü ortadan kaldırma, Türkiye’yi baskıcı ortama sürükleme davasıdır. Benim tutuklanmam bağımsız medyaya gözdağı vermek içindir. Toplumu sindirmek içindir. 38 yıllık gazeteciyim. TELE1’in hem yönetim kurulu başkanı, hem genel yayın yönetmeniyim. Yargılanmamın nedeni terör örgütü övmek değildir. Burada olmamamın nedeni Tele1’in yayınlarından dolayıdır. Yaptığım programın süresi 50 dakikadır, bu programda suçu ve suçluyu övmemişim, ne olduysa ‘Türkiye bayrama giderken gündem boş, çılgın bir gazeteciyim, gündem yaratayım’ demişim, böyle bir şey olabilir mi?"

“TROL ORDUSUNU MİLLET SANAN BİR SAVCILIK VAR”

"Beni niye tutukladınız? Adresim belli, tüm çağrılara uyumuşum, hiç aksama olmamış. Şöyle bir tezgah kurulmuş: Sosyal medyada bir trol ordusu var, onları millet sanan bir savcılık var. Dün Ayşegül Arslan’ın başına gelen de budur. Bir kampanya başlıyor, kim oldukları belli değil. Büyük bölümü sahte. Dava açmaya çalışıyoruz isim çıkmıyor. Sözüm ona infial var. Biri sokağa çıkmış mı, yok. Tele1’in önüne gelip bir protesto var mı, yok. Ama halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmışım! Beni destekleyen binlerce tweet var, bunları dikkate almayan savcılıkla karşı karşıyayız.

Seçimlerden önce yaptığımız yayınlar rahatsız etti. AKP’nin izlediği politikaları eleştirmek için yapıldı bu program. 5 konudan biri CHP’deki değişim tartışmaları. En uzun bölüm Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısı, üstelik de eleştirmişiz Kılıçdaroğlu’nu, İmamoğlu’nu konuşmuşuz. Üçüncü konu Özgür Özel’le ilgili."

“İDDİANAMEDE GALİP ENSARİOĞLU’NDAN BAHSEDİLMİYOR”

"Dördüncü konu ise AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun Kürt sorununun tartışılmasında yeni rotaya ilişkin açıklamaları. Bir gün önce bir internet sitesinde Ensarioğlu bir röportaj veriyor ve diyor ki, ‘Yeni bir çözüm süreci olabilir aslında, bu sorun çözülmüştü ama Demirtaş’ın yüzünden çözülmedi. Abdullah Öcalan iyi niyetliydi.’

Bu davanın asıl nedeni tecrit tartışması. Bu iddianame Galip Ensarioğlu’ndan hiç söz edilmiyor. İddianame ikinci bir montaj yapmış.

TELE1’de bu güne kadar 3 bin program yapmışım, 62 saniyelik bir bölüm kesilmiş, üstelik üzerinde 5 saat çalışılmış, 25 Haziran'da sosyal medyaya yüklenmiş. Ebabil var ya kapatılan, onun gibi hesaplar. 5 gün bu program hiç görülmemiş, 5'inci gün infial yaratmış!"

"ÖYLE BİR MONTAJ YAPILMIŞ Kİ ÖNÜ ARKASI YOK"

"Neden bu konuyu tartıştık? AKP’nin yeni izleyeceği politikayı tartıştık. Öyle bir montaj yapılmış ki önü arkası yok. Bağlamında kopartılmış 62 saniye izleyip beni tutukladınız. Terör eylemi övülmemiş. Hepimizin evinde Dostoyevski kitapları var. Çara suikast yaptı, idama mahkum edildi, arkadaşları kurşuna dizildi, çar tarafından affedildi. Şimdi ben Dostoyevski’yi övmüş mü oldum?

Necip Fazıl’dan örnek verelim; alkole düşkündür, kumara düşkündür, fotoğrafları vardır. Besleme basının ortaya çıkma sebebidir. Menderes’e ‘Kapınızda it gibi titriyorum’ diye mektuplar yazan bir adamdır, ben üzerinde çalıştım. İslamofaşist denilecek bir yaklaşımı vardır. Biz Necip Fazıl iyi şairdir desek kumarbazlığını övmüş mü oluyoruz? Yılmaz Güney iyi bir sinemacı desek onun tüm yaşantısına sahip çıkmış mı oluyoruz?

"İNFAZ KANUNU UYGULA DEMEK NE ZAMANDIR ŞUÇ!"

"Görülür bir gerçeklik var. AKP İmralı’yı siyasi bir araç olarak kullanmaya çalıştı. Daha önce kullandı, onun üzerinden tehdit ediyor. 2019’da bir mektup geldi, yerel seçimlerde, kimse hakkında dava açılmadı ama benim hakkımda açıldı. Ali Kemal Özcan dedi ki; ‘İmralı sandığa gitmeyin dedi’. Ben de TELE1’de dedim ki; 'Sen avukat değilsin, ailesinden değilsin, yargı görevlisi de değilsin. Nasıl görüştün?'. ‘Kitap yazıyorum ondan gidiyorum’ dedi. ‘Bilmiyorum, örgüte mi çalışıyorsun o yüzden mi gittin’ dedim, şikayet etti. Dava istinafta. Ben bir gazeteci olarak bir olaya bakıyorum. Abdullah Öcalan ailesiyle görüşsün, biz de ne söylediğini bilelim. Devletin infaz kanununu uygula demek ne zamandır suç!"

"İMRALI'DA AYRI BİR CEZA HUKUKU MU UYGULANIYOR"

"Cezaevinde bir suç işlerseniz disiplin kurulu kararıyla ailenizle görüşemezsiniz. Şunu merak ediyorum, İmralı’da ayrı bir ceza hukuku mu uygulanıyor? Eleştiren bir program yaptım ben, yargılama Türk milleti adına yapılıyorsa eğer, hele hele sosyal medya trollerinin kışkırtmasıyla hareket eden bir savcılık olamaz. O zaman bu milletin yarısı da bizi destekliyor. Seçim yüzde 48'e 52 bitti. İftira, yalan, bunları hâlâ tartışıyoruz, programda bunları da tartıştık. Gazetecilik derslerinden fotoğraflar gösteriyor. Bunu anlayamayan gazeteciyi biz işe almıyoruz.”

AVUKATLAR BERAAT TALEP ETTİ

Yanardağ beraatına karar verilmesini ve davanın düşürülmesini talep ederek savunmasını tamamlarken avukatları da Yanardağ’ın bir an önce tahliye edilmesini beraat kararı verilmesini istedi.

Avukat Başar Yaltı “Müvekkil ifade ve basın özgürlüğü hakkını kullanmıştır. Anayasaya göre bir hakkın kullanılması suçlama konusu yapılamaz. Hukuken geçerli olmayan gerekçelerle tutuklu kalan müvekkilin bihakkın tahliyesini talep ediyorum” dedi.

Avukat Gizem Duygu Öcalan, “suçu ve suçluyu övme” suçu ile “örgüt propagandası” suçunun unsurlarının oluşmadığını belirtirken, Avukat Bilgütay Hakkı Durna “Beraatla sonuçlanması gereken bir dosyada tutukluluk söz konusu olamaz” ifadelerini kullandı.

Avukatlardan sonra savcılık ise Yanardağ’ın tutukluluğunun devamını ve "terör örgütü propagandasından" ceza almasını istedi.

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA

Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesinde, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşma öncesi açıklamaya, Yanardağ'a destek için, aralarında CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan Adayı Özgür Özel, CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, CHP’li milletvekilleri yanı sıra CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP İstanbul İl Başkan adayları Cemal Canpolat  ile Özgür Çelik ve EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk’ün de olduğu çok sayıda siyasi parti temsilcisi katıldı. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Genel Sekreteri Banu Tuna, RFS Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat’ın yanı sıra çok sayıda gazeteci de adliye binası önündeki açıklamada yer aldı.

"Faşizme karşı omuz omuza", "Merdan Yanardağ yalnız değildir", "Özgür basın susturulamaz" sloganları buluşmada Merdan Yanardağ’a Özgürlük Platformu Girişimi tarafından bir açıklama yapıldı. 

"MERDAN YANARDAĞ YALNIZ DEĞİLDİR"

Açıklamada "Basın özgürlüğü ve demokrasi savunusuna tahammülü olmayan siyasi iktidar, çözümü bir kere daha hapsetmekte buldu" denildi.

Basın açıklamasını Süleyman Karadağ okudu. Karadağ, Yanardağ'ın 27 Hazirandan bu yana tutuklu olduğunu vurgulayarak tutuklamanın bir kere daha cezalandırmaya dönüştüğünü söyledi.

Hukukun, adaletin siyasallaşmasının telafisi olanaksız sonuçlar doğuracağının altını çizen Karadağ, "Geçtiğimiz yıllarda bunun çok acı örneklerine tanık olduk. Çok geç olmadan bu yoldan dönülmelidir. Demokrasi, insan hakları ve hak-hukuk adına; dostlarımızı, sivil toplum kuruluşlarını, siyasi partileri ve tüm halkımızı Merdan Yanardağ ile dayanışmaya, ona sahip çıkmaya çağırıyoruz. Merdan Yanardağ yalnız değildir!" diye konuştu.

"BASINA GÖZDAĞI"

Açıklamadan sonra konuşan Canan Kaftancıoğlu, Merdan Yanardağ'ın hukuksuz yere cezaevinde olduğunu söyleyerek serbest kalmasını beklediklerini ifade etti.

Özgür Özel de söz alarak, "Merdan Yanardağ söylemediği, sözlerin cımbızlanarak, bağlamından kopartılarak, iktidara müzahir basın organları tarafından gündemleştirilmesi sonucunda yargının alamayacağı bir kararı almasıyla, iddia edilen suçtan suçlu bulunsa bile bir gün bile hapis yatmayacakken 100 gündür, 100 gecedir Silivri Cezaevi'nde. Bu yargılama Mussolini'nin ön infazına benzer, yani ülkeyi yöneten diktatör öyle istediği için. Bundan sonraki süreçte benzerleri tekrarlanmasın diye omuz omuza durmaya devam edeceğiz" dedi.

Cemal Canpolat da "Merdan Yanardağ 100 gündür haksız, hukukusuz bir şekilde yatmaktadır. Merdan Yanardağ'ın bir kalemi bir de televizyon yöneticiliği dışında herhangi bir suçu olmadığını herkes bilmektedir. İktidarın muhalif basını susturmak için sopa gibi, Merdan Yanardağ'ı tutuklatarak diğerlerine de gözdağı vermek için yapılmış bir tutuklamadır. Merdan Yanardağ suçsuzdur" diye konuştu.

Mahmut Tanal da anayasanın 25. maddesini hatırlatarak "Bu ülkede Abdi İpekçiler, Uğur Mumcular öldürüldü. Pek çok gazeteci cezaevinde yattı, halen yatmaya devam ediyor. Böyle otoriter, baskıcı rejimlerle bunlar devam ediyor. Bu topraklara adalet, demokrasi getirildiğinde, keyfi, hukuksuz davrananlar da elbet yargılanacaktır" ifadelerini kullandı.

“DEMOKRASİ GÜÇLERİ OLARAK KAZANACAĞIZ”

Duruşmanın ardından adliye önünde konuşan Yanardağ'ın oğlu Alp Yanardağ, "Öyle bir ülkedüşünün ki yapılan bir analiz için 2 yıl 6 ay hapis cezası isteniyor. Evet bugün tahliye oldu ancak 3 ay boyunca yakınlarının, izleyicilerinin çektiklerini düşünün. Bu dava sadece babamın değil herkesin, halkın davasıdır. Bir eleştiri yapmadan önce 'Acaba başıma bir şey gelir mi' densin diyedir. Zaten bu davadan beraat çıkmalıydı. Bu ülkede demokrasi güçleri ve halk zaferle çıkacak" dedi.

Yanardağ'ın avukatı Bilgütay Hakkı Durna ise, "Buruk bir sevincimiz var, ülkemiz. 4-5 saat gibi uzun bir yargılama süreciydi. Ceza ve tahliye çıktı, bu akşam aramıza katılarak kaldığı yerden devam edecek. Ceza alması kabul edilebilir değil, üst mahkemelere taşınacak elbette" diye konuştu.

NE OLMUŞTU?

Merdan Yanardağ, TELE1'de yayımlanan “4 soru 4 yanıt” programında Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin hukuksuz olduğunu dile getirmişti. Yanardağ bunun üzerine sosyal medyada hedef gösterilmişti. Ardından Yanardağ, sözlerinin bağlamından koparıldığını anlattığı ve görüntüleri yeniden yayımladığı bir özel yayına katılmış, yayın esnasında kanalın ofisine gelen polisler tarafından yayın sonrasında gözaltına alınmıştı. Yanardağ'ın gözaltına alınmasına çok sayıda tepki gelmişti.

Cezaevinden sorularımızı yanıtlayan Yanardağ, programda iktidarın, devletin infaz kanununu adil bir şekilde herkese uygulayarak, Öcalan’ın avukatları ve ailesi ile görüşme hakkının verilmesinin hukukun gereği olduğunu söylediğini aktarmıştı. Yanardağ, “O zaman, ‘Kamuoyu Öcalan’ın ne söylediğini öğrenir ve böylece spekülasyonların önüne geçilir, iktidar tarafından bir tehdit ve siyasal araç olarak kullanılmaz’ dedim” ifadelerini kullanmıştı. Yanardağ, "Kıyamet buradan koptu. Çünkü böylece dar bir alanda yürütülen tartışma birdenbire toplumun geniş bir kesimine ulaşmış oldu. İktidarın elindeki oyuncak alındı ya da daha makul bir ifade ile bu oyuncağını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldı diyebilirim" ifadelerini kullanmıştı. (MEDYA SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

ODTÜ öğrencilerinden soruşturmalara karşı “hepimiz ordaydık” çağrısı

SONRAKİ HABER

Büyük Menderes'teki tarihi Taşköprü yine çöplerle doldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa