Gebze Sendikalar Birliği: Haklarımıza ve alın terimize sahip çıkacağız
Gebze Sendikalar Birliği’nin çağrısıyla yüzlerce işçi; zamların geri alınması, ücretlerin artırılması, vergide adaletin sağlanması ve kıdem tazminatına dokunulmaması talebiyle eylem gerçekleştirdi.
Türk-İş, DİSK, Hak-İş, KESK ve Birleşik Kamu-İş konfederasyonlarına bağlı sendikaların oluşturduğu Gebze Sendikalar Birliği’nin çağrısıyla yüzlerce işçi; zamların geri alınması, ücretlerin artırılması, vergide adaletin sağlanması ve kıdem tazminatına dokunulmaması için basın açıklaması düzenledi.
Birçok koldan yürüyüşlerle gelinen Gebze Kent Meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasında "Dokunma kıdeme gideriz greve", "İşçiler açken patronlara huzur yok" ve "Corning işçisi yalnız değildir" sloganları atıldı.
Açıklamaya Emek Partisi il ve ilçe örgütleriyle birlikte Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Devrimci İşçi Partisi (DİP) ve Metal İşçileri Birliği (MİB), Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİDDER) üyeleri de destek verdi.
Grevlerinde 83 günü geride bırakan Lastik-İş üyesi Corning işçilerinin de kendi pankart ve dövizleriyle katıldığı açıklamada Corning baş temsilcisi Mürsel Aydemir bir konuşma da gerçekleştirdi.
"CORNİNG İŞVERENİNE SESLENİYORUZ"
Grevlerinin 3 aya yaklaştığını hatırlatan Aydemir, "Corning işverenine bir kez daha sesleniyoruz. Bizlerin, işyerinde çalışan işçilerin birer insan olduğunu ve ezilip horlanmadan, barış içinde üretim yapmak istediğini artık görün. Çalışanları açlığa mahkum etmek yerine insanca yaşamalarını sağlayacak şekilde davranın ve üzerinize düşeni yapın. Yoksa artık Corning işçisi, ezilerek, yoksulluk içinde yaşamayı kabul etmeyecektir" dedi.
Aydemir'in ardından Gebze Sendikalar Birliği Dönem Sözcüsü ve Petrol-İş Gebze Şube Başkanı Eyüp Akdemir basın açıklamasını okudu. "Yıllardır emekçilerin hakları bir bir tırpanlanırken, bu işçi düşmanı politikaların ekonomiyi çıkmaza sürükleyeceğinihep söyledik. Sesimizi yükselttik, tepkimizi ortaya koyduk" diyen Akdemir, "İşçinin emeğine, ekmeğine göz dikenler şimdi başka bahanelerle işçiden fedakârlık bekliyorlar. İşyerlerinde,fabrikalarda sesimizi daha fazla yükseltmezsek elimizdeki son haklardan da olacağız" dedi.
"ADİL BÖLÜŞÜM TALEP EDİYORUZ"
İşçilerin açlık ve yoksulluk sınırının altındaki ücretlerleayın sonunu getiremediklerini belirten Akdemir, "Cebimizdeki para aydan aya değer kaybediyor. Gerçeği yansıtmayan TÜİK fiyat istatistikleri, işçiden alıp sermayeye aktarmanın bir aracı haline geldi. Son iki yılda yoksullaştık, elimizde avucumuzda kalanı da kaybettik. Eve götüreceğimiz ekmeği hesap ediyoruz. Gıda enflasyonu aldı başını gitti. Mutfaktaki yangın her geçen gün yayılıyor. Buna karşılık holdingler, şirketler bu dönemde kâr rekorlarıkırıyor. Bizim gelirimiz azalırken, şirketlerin kasaları doluyor. Ekonomide çarklar, işçiden alıp sermayeye vermek için dönüyor. Bu çarklar artık, işçinin lehine dönmelidir. Tüm değerleri üreten bizleriz. Ürettiğimiz değerden payımızı istiyoruz. Adil bölüşüm talep ediyoruz" dedi.
"ÇEDES İLE ÇOCUKLARIMIZIN AYRIŞTIRILMASINI İSTEMİYORUZ"
Eğitim alanındaki sorunlara da değinen Akdemir, "Çocuklarımızın ve öğrencilerimizin siyasi iktidarın kendi siyasal-ideolojik hedeflerine ulaşmak için hayata geçirilen ÇEDES ve benzeriprojelerin parçası haline getirilmesini istemiyoruz. Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizin, velilerimizin ve demokratik kamuoyunun ortak ve güçlü bir tutum alması önemlidir. Okullarımızın dini içerikli faaliyet ve etkinliklerin değil, laik ve bilimsel eğitimin mekânları olması için bütün eğitim ve bilim emekçilerini, öğrenci ve velilerimizi birlikte mücadeleye davet ediyoruz. Eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğiniyükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarakyetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerekirken ÇEDES gibi projelerle çocuklarımızı ayrıştırmak isteyenlere karşı mücadelemiz kesintisiz olarak sürecektir" diye konuştu.
"KIDEMİN ELİMİZDEN ALINMASINA İZİN VERMEYİZ"
Gebze bölgesinde fabrikalarda ek zam eylemlerinin devam ettiğini belirten Akdemir, "Yüksek enflasyon karşısında ücretlerimizdeki reel kayıp yetmezmiş gibi, artan vergi kesintileriyle ücretlerimiz kuşa dönüyor. Gelir vergisi dilimlerindeki adaletsizlik belimizi büküyor. Ülkemizde toplanan vergilerin yükünü, kârına kâr katan işverenler değil işçiler çekiyorsa, bu bozuk vergi sistemi derhal değiştirilmeli ve daha adil hale getirilmelidir. Emekçilerin bunca sorunu varken Eylül başında açıklanan Orta Vadeli Program’daişçi düşmanı birçok düzenleme yer alıyor. Hükümet, sermayenin taleplerini emir sayıyor, nüfusun çoğunluğunu oluşturan işçiyi yok sayıyor. Orta Vadeli Program’da istihdamda esnekleşme hedefinin yanı sıra Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulması öngörülüyor. Buna göre ikinci basamak emeklilik sistemi, işverenlerin de katkı koyduğu bir yeni fon ile oluşturulmak isteniyor. BES ile başlatılan süreç, TES ile sürdürülecek. Niyet bellidir. Sağlık hizmetinin piyasaya açılmasından sonra, sosyal güvenlik sistemi adım adım özelleştirilecek, emeklilik hakkı devletin yükümlülüğünden çıkarılıp bireysel birikim fonlarına devredilecek. Ancak asıl tehlike, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’nde (TES) oluşturulacak fonun kıdem tazminatı ile ilişkilendirilmesidir. İşverenlerin bu fona katkı yapmasının öngörülmesi, söz konusu fonun kıdem tazminatı birikimlerimiz üzerinde oluşturulacağının işareti olmuştur. Nitekim, bizzat hükümet yetkililerinden geçen hafta kıdem tazminatı fonunun oluşturulması konusunun yeniden gündeme geleceği açıklanmıştır. İşverenlerin yarım asırlık rüyası kıdem tazminatı fonu, bu kez Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi paketi içinde sunulmaya çalışılacaktır. Bir kez daha uyarıyoruz: Kıdem tazminatı hakkımız kırmızı çizgimizdir. Zaten kaybauğradığımız bu hakkımızın daha fazla tırpanlanmasına, elimizden alınmasına izin vermeyiz" dedi.
"HAKLARIMIZA VE ALIN TERİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ"
İşçi sınıfı açısından bıçağın kemiğe dayandığını vurgulayan Akdemir, "MESS grup sözleşmesi; metal sektörü otomotivden beyaz eşyaya, demir dökümden, elektroniğe geniş bir alanı kapsamaktadır ve Türkiye ekonomisinin lokomotifi niteliğindedir. Ekonominin üçte birini metal sektörü oluşturmaktadır. ISO’nun en büyük 500 firma araştırmasında ilk 10 sırada yer alan şirketlerin çoğu metal sektöründedir. Bu nedenle, 'Metal işçisi kazanırsa bütün işçiler kazanır' sözü gerçek bir duruma işaret etmektedir. 154 bin metal işçisinin önümüzdeki süreçte bu alanlarda mücadelesini ve desteğini sürdüreceğiz" dedi. "Hayat pahalılığı karşısında daha fazla fedakârlık etmemiz mümkün değildir. Hakkımızı ve alınterimizin karşılığını istiyoruz"diyen Akdemir, "Hükümet ve işverenler sesimizi duymalı, emeğimizin karşılığı verilmeli, alım gücünü destekleyici politikalar izlenmelidir. Daha fazla hak kaybına set oluşturmak için ortak sendikal mücadele ve sınıf dayanışması ile emekçilerin sesi yükseltilmelidir. Buradayız. Haklarımıza ve alın terimize sonuna kadar sahip çıkacağız" diye konuştu. (Gebze/EVRENSEL)