EMEP Milletvekili Bayhan: Tezkerelere onay vermek yeni 10 Ekimlerin yolunu açmaktır

EMEP Milletvekili İskender Bayhan, Meclise gelecek tezkerelere "hayır" oyu vereceklerini açıkladı ve "Onay vermek yeni 10 Ekimlerin yolunu açmaktır" dedi.

10 Ekim 2023 14:51
Paylaş

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, 10 Ekim Ankara Katliamı ile Irak ve Suriye'deki TSK güçlerilerinin görev sürelerinin 2 yıl daha uzatılmasına yönelik tezkerelere dair Mecliste basın toplantısı düzenledi.

"Tezkerelere onay vermek, yaşanacak yeni katliamların, yeni 10 Ekimlerin yolunu açmaktır" diyen Bayhan, EMEP olarak "hayır" oyu vereceklerini açıkladı. Bayhan, "Ya tezkerelerden yana, savaştan ve sömürüden yanasınız ya da emekten, barıştan, demokrasiden yana, halkların, ulusların bir arada, kardeşliğe eşit koşullarda yaşamasından yanasınız. Bunun ortası yok" diye konuştu.

"TEPE ÜSTÜ DURAN ULUSAL GÜVENLİK POLİTİKASI"

10 Ekim 2015'te Ankara Garı önünde katledilen yurttaşların emek, barış ve demokrasi taleplerini sahiplendiklerini ve mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Bayhan, bu katliamın, emperyelistlerin tek adam yönetiminin "tepe üstü duran ulusal güvenlik politikasının bir ürünü" olduğunu söyledi.

"Bu ulusal güvenlik politikası, her ülkenin bir başka ülkenin topraklarında silahlı birlikler bulundurarak, üsler kurarak kendi ulusal güvenliğini sağlama iddiasına dayanmaktadır ve bu politika, başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin bütün dünyanın başına bela ettiği bir anlayıştır" diyen Bayhan, savaş politikalarının bu kavramlarla meşrulaştırılma çalışıldığını ifade etti.

Sermayenin saray yönetimlerinin yıllardır Türkiye'nin dış politikasında bu zihniyeti temel aldığını belirten Bayhan, "Suriye politikası da daha ilk düğmesi yanlış iliklendiği için yıllardır bu ülkenin ve Ortadoğu'nun kardeşliğine, halkların eşit, bir arada yaşamalarına karşı izlenen politikadır" dedi.

Bayhan şöyle devam etti:

"TÜRKİYE'NİN GÖÇMEN DEPOSU HALİNE GELMESİNİN NEDENİ BU POLİTİKADIR"

"Türkiye halkı da Suriye halkı da Irak halkı da Rojava halkı da daha baştan düğmesi yanlış iliklenmiş dış politikanın ürünü olan kıyımla, acıyla, ölümlerle yüz yüze kalmıştır ve bugün bunların bedelini ödüyoruz. 2011'den bu yana izlenen Suriye politikası yüz binlerce insanın ölümüne neden olmuştur. Milyonlarca emekçi göç etmek zorunda kalmıştır. Türkiye'nin bir göçmen deposu haline gelmesine neden olan politika da bu sürecin bir parçasıdır."

"CİHADİST ÖRGÜTLERE HARCANAN MİLYARLAR BU POLİTİKANIN BEDELİDİR"

"Cihadist örgütler için harcanan milyarlarca liralık bütçeler bunun bir bedelidir. Tarihi, kültürel, doğal varlıkların, bu coğrafyadaki kadim medeniyetlerin kalıntılarının yok edilmesi bu gerçeğin bir ürünüdür. Bugün de hükümetin izlediği politikalara bakın, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun 'Stratejik Derinlik' eserindeki dış politikaya bakın, yeni Osmanlıcı siyasetine bakın, onun altında Amerikan kablolarını görürsünüz. Emperyalistlerin yayılmacı, sömürgeci politikalarının izlerini görürsünüz."

"10 EKİM BU TEZKERELERDEN BAĞIMSIZ ELE ALINAMAZ"

"Peki bu politika kime ne kazandırmıştır? 10 Ekim Katliamı bunun en çarpıcı örneklerinden birisidir. 7 Haziran'da seçimleri kaybeden hükümet, 1 Kasım'da kazanmak için Türkiye'de IŞİD katliamlarının en kanlı olanlarına imza atmış, biz bugün onların en kanlısı olan 10 Ekim'in 8'inci yılında size sesleniyoruz.

Bugünden başlayarak Meclis gündemine tezkereler gelecek. Irak ve Suriye’de sınır ötesi operasyonlara ilişkin verilen yetkinin 2 yıl uzatılmasının istendiği tezkereler. Yine Lübnan ve Orta Afrika'da asker bulundurmak üzere her yıl uzatılan tezkereler… Aslında bu tezkereler, başta 10 Ekim Katliamı olmak üzere, Türkiye'de bu savaş ve sömürü politikalarının zeminini oluşturan tezkerelerdir ve onlardan bağımsız ele alınamaz."

"BU TEZKERELERİN ULUSAL GÜVENLİĞİN TESİSİYLE BİR ALAKASI YOKTUR"

"Bu tezkereler, bölgede savaş ve sömürü politikalarının sürdürülmesi için hükümete yetki vermek üzere yazılmış tezkerelerdir. Meclisin yetkilerinin tek adam yönetimine, saraya devredilmesini isteyen tezkerelerdir. Buna ihtiyaç yoktur. Anayasa'nın 92. maddesi aslında bu yetkinin olağanüstü koşullarda zaten Cumhurbaşkanı tarafından kullanılabileceğine dair hükümler içermektedir. söylemektedir. Ama bu yetmemektedir. Her an her dakika sınır ötesi harekat yapabilmek ve Türkiye'nin içindeki sorunlarını derinleştirmek ve ya onların üzerini örtmek için bu yetkiyi kullanmak üzere önümüze getirilmiş tezkeredir. Ulusal güvenliğin tesisiyle de alakası yoktur, Türkiye'nin bu coğrafyadaki çıkarlarıyla da halkların barış içinde bir arada yaşamasına ilişkin ihtiyaçlarla da bir alakası yoktur."

"OVP'NİN UYGULANABİLMESİ İÇİN GERİLİMİN KIŞKIRTILMASI HEDEFLENİYOR"

"Seçimlerden sonra 3 yıllık bir orta vadeli program getirildi. Bu, önümüzdeki üç yıl boyunca ucuz emek sömürüsünün devam edeceği, yeni hak gasplarının gündeme geleceği, yeni vergiler ve zamlarla işçi ve emekçileri daha fazla yoksulluğa mahkum edeceğini ilan etmiş bir programdır. Bunun uygulanabilmesi için bölgede, bu tezkerelerle, gerilim ve savaş politikalarının kışkırtılması da hedeflenmektedir. İsrail-Filistin için taraflara 'itidal' çağrısı yapan tek adam yönetimi, Suriye ve Irak söz konusu olunca 'Her istediğimizi yapabiliriz' diye konuşmaktadır ve günlerdir sınır ötesi bir harekat sürdürmektedir. Bizden bu orta vadeli programla birlikte bununla örtüşen bir savaş politikasını, gerilim politikasını kabul edeceğimiz bir tezkereye onay vermemiz istenmektedir."

"YABANCI ÜSLERİ KAPATACAK, ASKERLERİ ÜLKEYE ÇAĞIRACAK TEZKERELERE İHTİYAÇ VAR"

"Bütün bunlar bir avuç yerli ve yabancı tekelin bölgede daha fazla zenginleşmesi, silah tekellerinin daha çok kazanması ve maalesef halkların, emekçilerin daha kitlesel kırımlarla yüz yüze kalmasından başka bir sonuç doğurmayacaktır. Türkiye'nin böylesi tezkerelere ihtiyacı yok. Antiemperyalist, halkların barış içerisinde ve kardeşçe yaşamasının tesis edileceği politikaları içeren teskerelere ihtiyacı var. Türkiye'nin ve bu coğrafyanın, yabancı ülkelerdeki kendi askeri birliklerini ülkesine çağırıp, kendi ülkesindeki yabancı üsleri kapatıp, kendi ülkesindeki yabancı askeri birlikleri kendi ülkelerine gönderecek tezkereler için yetkiye ihtiyacı var. Meclisin böylesi tezkereleri onaylamasına ihtiyacımız var."

"YA SAVAŞTAN YA BARIŞTAN YANASINIZ, ORTASI YOK"

"Bu tezkerelere evet demek, 10 Ekim Katliamı'na onay vermektir. Bu tezkerelere evet demek, 7 Haziran ve 1 Kasım arasında yaşanmış büyük kitlesel IŞİD katliamları gibi katliamlara onay vermektir. Bu tezkerelere onay vermek, yaşanacak yeni katliamların, yeni 10 Ekimlerin yolunu açmaktır. Bölgede yaşayan Türk, Kürt, Arap halklarının yaşadığı sömürü ve zulmün devam etmesini onaylamak ve onun için evet demektir. Bu tezkerelere onay vermek, emperyalistlerin taşlarının döşediği, tepe üstü duran ulusal güvenlik anlayışının devamına onay vermek demektir. Onun için biz önümüzdeki Meclis oturumlarında gündeme gelecek olan bu teskerelere Emek Partisi olarak hayır diyeceğiz. Sonuç ne olursa olsun hükümet bu tezkereleri uzatacak kararları çıkarsa bile bu tezkerelere karşı bölgede ve bizim coğrafyamızda, barış için, kardeşlik için mücadeleyi yükseltmeye ve bu tezkerelere hayır demeye çağırıyoruz. Emek, barış, demokrasi için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Ya tezkerelerden yana, savaştan ve sömürüden yanasınız ya da emekten, barıştan, demokrasiden yana, halkların, ulusların bir arada, kardeşliğe eşit koşullarda yaşamasından yanasınız. Bunun ortası yok diyoruz ve bu tezkerere hayır diyoruz.” (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

MESS sözleşmesinde 17 madde daha geçti

SONRAKİ HABER

Uğur Kurt'u öldüren polis yeniden yargılanıyor: Dosya mütalaa için savcıya gönderildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa