Kobane Davası: Çözüm diyalog ve müzakerede
Kobane Davası’nda tutuklu yargılanan Ayla Akat Ata: “Çözüm için yöntem; diyalog ve müzakere. Anahtar; eşit, özgür, adil ve gönüllü bir birlikteliği sağlayacak adımların anayasal düzeyde atılmasıdır.”
Çizer: Ercan Altuntaş
Ankara'da Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobane Davası'nın 36’ncı duruşmasının ikinci oturumu başladı. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cazaevi Kampüsü’nde yapılan yargılamaya bazı tutuklu siyasetçiler ile avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklulu siyasetçiler, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile cezaevinden duruşmaya bağlandı. Yeşil Sol Parti milletvekillerinin yanı sıra Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri de duruşmayı izledi.
10 EKİM’E DİKKAT ÇEKTİ
Tutuklu siyasetçi Ayla Akat Ata, dün yarım kalan savunmasına devam etti. 10 Ekim Gar Katliamı'nın yıl dönümü olduğuna dikkati çeken Ata, katliamın faillerinin hâlâ yakalanmadığını söyledi. Ata, “Bir gün bu sistem değişecek ve bu katliam failleri ile birlikte ortaya çıkacak. Bugün onlar yargılanması gerekirken onlara karşı çıkan bizler yargılanıyoruz. Tarihte onurumuzla yer alacağız” diye konuştu.
"SÖZDE HALKLAR" İFADESİNE TEPKİ
Mütalaada “sözde halklar” kavramının yer aldığını ifade eden Ata, Kürtlerin var olduğunu ve Kurdistan’da yaşadığını dile getirdi. Kurdistan teriminin Selçuklu İmparatorluğu döneminde kullanıldığını aktaran Ata, Kurdistan’a Süleyman Şah’ın tayin edildiğini ifade etti. Ata, Şah’ın türbesinin Suriye’de bulunduğu sırada IŞİD’in saldırısı nedeniyle YPG ve Türkiye’nin ortak operasyonu ile Eşme’ye taşındığını da anımsattı. Ata, Kurdistan coğrafyasına dair bilgi ve belgelere dikkat çekti.
SALDIRILARA TEPKİ
Ata, Kobane Davası'nın açılmasının nedenleri arasında Suriye’deki gelişmeler olduğunu ifade etti. Buradaki gelişmelerin mercek altına alınması gerektiğini vurgulayan Ata, "TV’lerde çubuklar ile nefret körükleyenler yargılanacak mı? Onların da bizim yargılandığımız 302’den yargılanması lazım. Biz arkadaşlarla bunlara ‘çubukçu medya’ diyoruz. Bu ülkede yaşayan Kürtler ne düşünüyor zerre düşünmeden bu yapılıyor. Salih Müslim buraya geldi, oturdunuz ve konuştunuz. Tehdit olmadığını en iyi siz biliyorsunuz. Peki nasıl oluyor da Türkiye toplumu böyle kandırılıyor? Araya çizilen sınırları, örülen duvarları nasıl aşacağız? Çocuklarımıza bıraktığımız geleceğin farkında mıyız?” diye sordu.
Ata, "Efrin’e saldırıp, işgal ettiler ve yaptıkları operasyona ‘zeytin dalı’ dediler. Savaşın adı ‘zeytin dalı’ oldu. Halk oradan sürüldü, çeteler yerleştirildi. Bu çeteler de halkın zeytinini alıp sattı. Antep, Urfa’da bu zeytinler satılıyor. Bu ülkenin Kürdü ne düşünüyor diye soruluyor mu? Gerçekleri söyleyen bizlere ambargo konuluyor. Örülen kötülüklerini henüz biz çok yaşamıyoruz. Asıl çocuklarımız yaşayacak” şeklinde konuştu.
ÇÖZÜM: DİYALOG VE MÜZAKERE
Ata, şöyle devam etti: "Bugün hangi siyasi partiye sorsanız Türkiye için en iyisini istediğini iddia eder. Daha iki gün önce Cumhurbaşkanı ‘Demokratik Cumhuriyet’ dedi. Biz deyince yargılanıyoruz. Oysaki, ortak tarihimiz çözümün yol haritasını bizlere sunuyor. Bunun için sadece, dönüp bakmak, incelemek, anlamaya çalışmak ve sonuç çıkarmak gerekiyor. Cumhuriyetin 100. yılını anlamlı kılacak olan cumhuriyetin demokratik bir öze kavuşmasıdır. Bu da cesur ve kararlı adımlar atılmadan mümkün değildir. Çözüm için yöntem: diyalog ve müzakere. Anahtar; ortak vatanda eşit, özgür, adil ve gönüllü bir birlikteliği sağlayacak adımların anayasal düzeyde atılmasıdır.”
Ayla Akat Ata, konuşmasında Osmanlı döneminden örnekler verdi. Mahkeme başkanı, Ata’ya söz konusu konuların dava ile ilişkisi olmadığını söyledi. Ata ise “Siz beni burada Kürt olduğum için kadın olduğum için yargılamasaydınız ben bunları anlatmazdım” diye tepki gösterdi. Mahkeme başkanının Ata’ya savunmasında sempozyumlardan alıntılar yaptığını söylemesi üzerine Sebahat Tuncel tepki gösterdi. Tuncel, “Savcı beye de söylediniz mi? Mütalaasında makaleler var. 5 bin sayfa mütalaa hazırlamış” dedi.
"BU HALKI ANLATMAMIZ LAZIM"
Ata, “Duruşma sırasında sizinle istemediğimiz diyaloglara giriyoruz. Siz farkında olsanız da olmasınız da adalet beklentisi ile gelip gidiyoruz. Biz bin yıl önce vardık. Malazgirt savaşında 10 bin süvari ile vardık. Bunları çok daha uzun uzun belgelerle ve bulgular ile size anlatabilirdim. Ancak bu kadar uzatmadım. Biz üç yıldır tutuklu yargılanıyoruz ve bize sözde halklar deniliyor. Bu halkı anlatmamamız mı gerekiyor? Niye özerklikten söz ettiğimizde dillini yılan gibi kullananlar bizi hedef gösteriyor? Üç yıldır tutuklu olarak yargılanmamın nedeni sadece bir tweet mi? HDP’nin tweetini yarım saat sonra sanal medyada paylaştığım için tutuklandım. Sonra diğer dosyaları da getirip bu dosya ile birleştirdiniz. Daha önce dinlenen gizli tanıkları tekrar dinlediniz” dedi.
"YARGILANANLAR UNUTULMAYACAK"
Ata, şöyle sürdürdü: “Bizi bu dosyada yargılayanlar unutulacak. Bu dosyada yargılananlar unutulmayacak. 49’lar davasından yargılananlar unutuldu mu? Kişisel olarak fikrimi hazırlarım ve savunmamı yaparım. Bir tweet attık diye yargılanıyoruz hakim bey! Partimin gösterdiği duyarlılığı hangi devlet bürokratı gösterdi? Ben burada, vicdanı rahat olmayanlar dışarda ellerini kollarını sallayarak geziyorlar.”
MAHKEME SAVUNMAYI KESTİ
Ata’nın sözleri bir kez daha mahkeme tarafından kesildi. Mahkeme, “Biz tarihi bir yargılama yapmıyoruz. Neye ilişkin mücadele ettiğinizi 10 dakika yarım saat içinde yapabilirsiniz” dedi. Mahkeme ayrıca sadece delil ve olay ile olgular üzerinden karar vereceğini tarihte olan biten üzerinden karar vermeyeceğini söylemesi üzerine Ata, “demokratik özerklik” talebi nedeniyle yargılandığını belirterek, bu yönde de kararlar vermesi gerektiğini ifade etti. Ata, “Ben Diyarbakır DTK dosyasından neden yargılanıyorum?” diye sorarak, tepki gösterdi. Mahkeme, bu anlatımlar nedeniyle savunmanın uzatıldığını ileri sürerek bu hususlara değinmemesini söyledi.
"NEDEN KAPISINA KİLİT VURULDU?"
DTK’nin 2007’de kurulduğunu ve dinlemelerin ise 2011’de yapılmaya başlandığını daha sonra ise 2017’de ise kapısına kilit vurulduğunu paylaşan Ata, “Devlet neden varlığını ilk önce tehdit olarak görmedi? Çünkü o da çok iyi biliyor ki çözüm için bu tür kurumların olması gerekiyor. İrlanda, Güney Afrika ve kısmen de olsa Filipinler’de bu gelişmeleri bizzat gözlemledik. Bu tür oluşumların olması gerekiyor. Bazı mekanizmaların işletilmesi gerekiyor. DTK binasını dinleme tutanaklarında saçma sapan ifadeler var benim bu sözleri kurduğum iddia ediliyor. Bunları nasıl kabul edebilirim?” diye sordu.
"NEDEN BİLİRKİŞİ İSTEMEDİNİZ?"
Bu dinlemelerin “istihbarı bilgi” çerçevesinde yapıldığını ve bu dinlemelerin hiçbirinin fezleke dönüşmediğini aktaran Ata, “Siz bu dinlemelerin kime ait olduğunu tespit etmeden kabul etmemizi istiyorsunuz. Bu dinlemelerin getirip ‘örgüt üyesisin’ diyorsunuz. Bu dinlemeler için bilirkişi raporu almanız gerekmez miydi? Ancak kulağınızı tıkamayı seçtiniz! Yine suçlamalar arasında okul ve mahkemeleri boykot etme etkinlikleri var. Cumartesi günü okul boykot eylemi yaptığımız iddia ediliyor. Cumartesi okul yok ki! Bu tür eylemler yaptık mı, evet yaptık. Ancak bu dosyada yer alan eylemi yapmadık. Anadil için çocuklarımız için eylem yapmışız. Bu kadar demokratik bir eylem DTK’de tartışıldığı için dinlemelere takılmış ve suçlama konusu yapılmış. Anadil yasağını hala tartışıyoruz” ifadelerini kullandı.
HUKUKSUZ DİNLEME YAPILDI
Bu dinleme talebi ve kararı veren hakim ile savcılarının tümümün “FETÖ üyesi” iddiası ile işlem gördüğünü ifade eden Ata, bu durumun bile tek başına ne anlama geldiğinin yeterli olduğunu kaydetti. Bu dinlemelerin yapıldığı sırada milletvekili olduğunu ve bu kapsamda dokunulmazlığının da olduğunu dile getiren Ata, şöyle dedi: "Gülen cemaatinin iktidarı ele geçirdiği süreçte dinlemeler artmaya başladı. Ne zaman aralarına kara kedi girmesi ile dinlemeler kesildi. Dinlemeler de ‘ne yapıyorlar?’ amacı kapsamında dinlendiğini görüyoruz. Çünkü fezleke olarak önümüze gelmedi. DTK çalışmalarına katılan herkesi dinlemişler. Türkiye’nin her yerinden bu toplantılara gelen insanlar hepsi dinlenmiş. Bu dinlemelerin dosyadan çıkarılmasını talep ediyorum. Hiçbiri hukuka uygun olarak elde edilmedi.”
Mahkeme, duruşmaya yarın saat 10.00’a kadar ara verdi. Ata, yarın da suçlamalara ilişkin sözlerini sürdürecek. (Ankara/MA)