Maden Sarıçay barajına zehir saçıyor
Yapımı devam eden baraja akan Sarıçay çayına, Latmos dağındaki kömür işletmesi atıklarının yanı sıra yöredeki uranyum ve toryum sondajlarının kirliliği de karışıyor.
İhsan Garagöz ve Özer Akdemir | Fotoğraf: Evrensel
Özer AKDEMİR
İzmir
Söke'nin Bağarası ve Çalışlı mahallerinin 1,5 kilometre güneyine inşa edilen Sarıçay Barajı Latmos (Beşparmak) Dağından akıp gelen Sarıçay Deresi ile dolacak. 125 metre yüksekliğe ve 66 milyon metreküp su depolama hacmine sahip olması planlanan barajın yörede yaşayan yüz binlerce kişiye yıllık 20 milyon 750 bin metreküp içme ve kullanma suyu sağlaması planlanıyor. Barajı dolduracak olan Sarıçay’ın madenlerce kirletildiğine ilişkin haberlerin ardından Çepeçevre Yaşam programı için bu kirliliği yerinde görüntülemek üzere Latmos dağındaki Çavdar köyüne gittik. Köyün eski muhtarı İhsan Garagöz bizlere Sarıçay’ı kirleten maden işletmelerini gezdirdi.
FISTIK ÇAMLARI VE ORMANLARIN ORTASINDA BİR YARA!
Garagöz bizi ilk olarak köyün Kuzeydoğusundaki linyit madenine götürdü. Maden zaman zaman faaliyete ara vermiş olmasına rağmen, linyit işletmesinin yol açtığı ve halen süren kirlilik doğrudan Sarıçay’a ve yer altı sularına karışıyor. Köyün hemen yanı başındaki maden ocağı ekonomik değeri yüksek fıstık çamları ve kızılçamlarla kaplı tepelerin tam ortasında yer alıyor. Üstündeki bütün ağaçları ve bitki örtüsünü yok ederek aşağıya doğru yüz metreyi aşkın bir çukur halinde genişleyen ocağın belli bölgelerinde ise yağmur suyu ve yer altı sularının oluşturduğu küçük göletler meydana gelmiş.
‘CUMHURBAŞKANI DEVREYE GİRDİ’
Göletlerin içindeki suyun açık sarı-yeşil renk karışımına sahip olduğunu görüyoruz. Suyun madenden akan pasalar ve ağır metallerle kirlendiği söyleyen Garagöz, bu suların ise Sarıçay deresine aktığını belirtti. Linyit işletmesinden çıkan kömürlerin Yatağan Termik Santralinde yakıldığını aktaran Garagöz, “termik santrale kömür yetmemiş olacak ki geçtiğimiz ağustos ayında madenin kapasitesinin arttırılması için Cumhurbaşkanı kararı ile köylülerimize ait 19 parsel arazi acele kamulaştırma kararı çıkarıldı. Kamulaştırılan alan halihazırdaki maden alanının 5 katı büyüklüğünde” dedi.
MADEN ALANINDA ARKEOLOJİK KALINTILAR VAR
Acele kamulaştırılan alanın olduğu bölgede arı kovanları ve fıstık çamları göze çarparken, bu parsellerden 9 tanesi 1’ci ve 3’cü derece arkeolojik sit alanı alanın içindeki kalıyor. Bu alandaki kale kalıntıları geçtiğimiz günlerde arkeolog Selahattin Aydın tarafından fotoğraflamıştı. Linyit işletmesinden Sarıçay’a karışan pasaların olduğu bölgeye götüren Garagöz, bu atıklar nedeniyle tepenin yamaçlarının simsiyah kömür tozuna büründüğü yerleri gösterdi. Bu atıkların karıştığı Sarıçay ise kahverengiye çalan kirli, sarı bir renkte ve son derece cılız bir debi ile akıyordu.
URANYUM VE TORYUM SONDAJI YAPILMIŞ
Sarıçay’a karışan kirliliğin sadece linyit işletmesinin atıkları olmadığını ifade eden Garagöz, Çavdar köyünün çevresinde 1960’lı yıllardan bu yana uranyum ve toryum sondajlarının yapıldığını aktardı. K. Çavdar ve Demirtepe’nin etrafında MTA tarafından 500 yerde uranyum ve toryum kuyusunun açıldığını söyleyen Garagöz, “Eski kuyuların yanı sıra birkaç yıl önce açılan yeni kuyular da var. Eski kuyular 400 meterye inilmişti ama yeni kuyularda daha derinlere inildiğini söyledi mühendisler. Bu kuyu sondajları çok büyük olasılıkla yeraltı sularına denk gelmiş ve radyoaktif maddeler bu suları kirletmiştir diye düşünüyoruz. Buna dair Çavdar’da bir ölçüm yapılmadı. Biz mesela köyün çeşme sularını içmiyoruz. Dağdaki kaynaklardan aldığımız suları kullanıyoruz” diye konuştu. Garagöz, kendilerinin musluk suyunu kullanmamakla birlikte köyün ve yöredeki yerleşimlerin içme-kullanma sularının yer altı sondajları ile karşılandığını belirtti.
URANYUM BİRÇOK ARAŞTIRMADA TESPİT EDİLDİ
Köylerine komşu Kisir köyünde birçok bilim insanı ve Greenpeace örgütü tarafından defalarca yapılan analiz ve ölçümlerde izin verilen limitlerin 24 katı Radon radyoaktif gazı tespit edilmiş, köyün Osmankuyusu yaylasında bulunan eski uranyum sondaj alanlarında ise limitlerin 450-500 katına ulaşan gama radyasyonu ölçülmüştü. Yine Dokuz Eylül Üniversitesinin 2021 yılında civardaki Karacahayıt, Sayrakçı, Yeşilköy ile Kisir köylerindeki içme suyu olarak kullanılan kuyu sularında yaptığı analizlerde içme sularında birçok ağır metal ve radyoaktif maddenin DSÖ’nün içme sularında izin verilen sınır değerleri kat be kat aştığı tespit edilmişti. Bu sularda Arsenik 6100, Baryum 235, Demir 170, Krom 105, Bor 85, Alüminyum 70, Kadmiyum 15, Kurşun 10, Bakır 4, Uranyum 3 kat fazla ölçülmüştü.
BARAJ İNŞAATINA GİTTİK
Garagöz’le bölgedeki uranyum, toryum sondajlarını görüntüledikten sonra Bağarası yakınlarındaki Sarıçay Baraj inşaatına gittik. Türkiye’nin en önemli uranyum ve toryum yataklarının olduğu bir alanda Özaltın şirketince yapımına devam edilen baraj inşaatının önemli bir kısmının tamamlandığı ve su tutacak gövde inşaatının bittiğini gördük. Yöredeki yüzbinlerce insanın içme suyu ihtiyacını karşılaması planlanan olan barajı dolduracak olan Sarıçay deresi ise Latmos dağlarındaki maden işletmeleri ve uranyum, toryum sondajlarının yol açtığı kirliliği içerisinde barındırarak Söke Ovasına doğru yavaş yavaş akmaya devam ediyordu.