12 Ekim 2023 05:05

Özgür Özel, Evrensel'e konuştu: "CHP, oyuna gelmeme oyununa geliyor"

"Bu kadar sokaktan çekilmeyi doğru bulmuyorum. Laikliğe bir saldırı olunca ‘Aman oyuna gelmeyelim, buna öğretmen sendikaları tepki vermeli’ deniyor. Bence oyuna gelmeme oyununa geliyoruz."

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Birkan BULUT
Ankara

CHP genel başkanlığına aday olan Özgür Özel, kurultaya giden süreçte sorularımızı yanıtladı. CHP’nin iktidarın oy alamadığı kesimlerin desteğine razı halde olduğunu ifade eden Özel, edilgen değil etken bir siyasetin yürütülmesi gerektiğini anlattı. Bunun da Meclis ve sosyal medya sınırlarını aşan bir siyasetle mümkün olabileceğini belirten Özel, “Bu kadar sokaktan çekilmeyi doğru bulmuyorum. Laikliğe bir saldırı olunca ‘Aman oyuna gelmeyelim, buna öğretmen sendikaları tepki vermeli’ deniyor. Bence oyuna gelmeme oyununa geliyoruz” dedi.

Seçimlerden sonra muhalefet, iç tartışmalara döndü. Ancak ekonomiden demokratik haklara kadar halkın sorunları büyüyor. Bu iç tartışmalar sizi zayıflattı mı?

Değişim diye ifade ettiğimiz siyasetin Meclise ya da sosyal medyaya mahkum etmeyen, seçimden seçime yarışılan bir şeyden çıkması gerekiyor. Seçimden beri partimizde yaşananlarla aslında biz 5 Kasım’dan sonrasına başka bir siyaset önerdiğimiz için bu tartışmaları kıymetli buluyoruz.

Uzun süre parti yönetiminde yer aldınız, sizi destekleyenler arasında uzun yıllar yöneticilik yapanlar var. Adaylığınız sürecinde bu nasıl karşılandı?

Partiye önerdiğimiz kadrolar eski değil yeni kadrolar. Genel başkanı destekleyenlerde de bizde de hem eski hem yeni kadrolar var. Ancak aramızdaki fark şu: Bizim taraftaki eskiler “Aday değiliz, arkanızdayız” diyorlar. Oradaki eskiler ise "Biz devam edeceğiz" diyorlar.

"KENDİ KONUMUNU BAŞKALARINA GÖRE BELİRLİYOR"

Sıkça “cesaretle, kimseden çekinmeden” siyaset yapma vurgusunda bulunuyorsunuz? CHP bugüne kadar neye cesaret edemedi?

Birincisi CHP’nin nerede durması gerektiğini tayin etmesi gerekiyor. Köklü bir geçmişi, altı okta ifadesini bulan ilkeleri doğrultusunda siyaset yapma ve sol sosyal demokrat bir parti olma... Bunlar birbiriyle çelişen değil; Anadolu solu açısından, geçmişte “ortanın solu” veya demokratik sol diye ifade edilen durduğumuz yer çok kritik. Fakat CHP maalesef “Bunun karşısında durayım”, “Şuna çok yaklaşmayayım da bu tarafı kızdırmayayım” diye kendi konumunu başkalarına göre belirliyor.

"SOKAKTAN ÇEKİLMEYİ DOĞRU BULMUYORUM"

Başkalarının rüzgarına göre mi yelken açılıyor?

Aslında ittifak ortaklarımızın çok sağdan olmasının verdiği bir sıkıntı da var. İttifak ortaklarımızı kızdırmamak için soldaki partilerle ilişkiler noktasında çekingen davranmanın yarattığı bir sorun var. CHP siyasette duracağı yeri başkasına göre belirleme noktasına geldi. Oysa sosyal demokrat parti işçiden, çiftçiden, ezilenden yanadır.

Diğer taraftan da CHP kendi başının üstünde yüzde 25’lik bir cam tavana inanmış durumda. Bunun içeride çok tartışmasını yapan biri olarak söylüyorum. Erdoğan’ın kesip size ittiği tarafa razı oluyorsunuz. Milliler gayrimilliler, Türkler Kürtler, muhafazakarlar laikler, sağcılar solcular... “Beni yenmek istiyorsan benim gibilerle ittifak yapmalısın” noktasına itiyor. Yüzde 25 ile sınırlı olduğumuz yer belli: Kimlik siyaseti. Bunun; korkmayan, edilgen değil etken siyasetle aşılabileceğini düşünüyorum. Partinin, kendi örgütlerini önemseyen ve sokaktaki örgütlenmeye destek veren veya önderlik eden ama mutlaka cesaret veren kimlikte olması gerektiğini düşünüyorum. Mesela Gezi son derece haklı bir siyaset alanıyken, otoriter bir lidere verilecek en had bildirici halk hareketiyken, CHP Gezi’de varken, AKP’nin kodladığı gibi okuyamazsınız. Bu kadar sokaktan çekilmeyi doğru bulmuyorum. Çok kez tartışmaların içinde oldum. Laikliğe bir saldırı olunca “Aman oyuna gelmeyelim, buna öğretmen sendikaları tepki vermeli”, başka bir şeyse “Aman barolar tepki versin”…

Peki neden böyle?

Bence oyuna gelmeme oyununa geliyoruz. Karşı taraf da “Nasıl olsa bunlar oyuna gelmez” diye hep bir adım daha atıyor. CHP bu tutumla çoğu kez beklenen hamleyi yaptı ya da hamle yapmadı.

DOKUNULMAZLIK KALDIRILMASIN DİYE ÇABALADIK

Peki Türkiye siyaseti açısından CHP’de size göre kırılma anı ne oldu?

MYK’de, dokunulmazlıkların kaldırılmasının Türkiye demokrasisine tuzak olduğunu, evet dememizin büyük bir felakete giden yolun başlangıcı olabileceğini anlattık. Son dakikada bile Genel Başkan'ı ikna etmeye çalıştım. Partideki milletvekillerinden yüzde 80’i hayır demişken, belli sayıda milletvekili oyuyla referanduma gitme sınırı üstüne taşınmış olmasını doğru bulmuyorum. Genel Başkan hem o dönem grubu parlamentoda oylamaya sokmamak dahil çabalarımıza olumlu yanıt vermedi hem de MYK ve PM’de konuşulmadan “Anayasa’ya aykırı ama evet diyeceğiz” açıklamasıyla partinin siyaset alanını daralttı.

CHP’nin atanmış danışmanlarıyla karar alındığı yönünde eleştirileriniz oldu. MYK’yi de aşan bir durum mu bu?

Evet. Ben buna kayıt dışı siyaset diyorum. Ne yazık ki üzüm üzüme baka baka kararıyor. AKP’yi yenebilmek için onun siyaset mimarisine benzeyen bir anlayış arıyor. AKP’de bakanların, milletvekillerinin önüne çıkması gibi Genel Başkan'ın son zamanda artan ve son zamanda 80 olduğunu öğrendiğimiz, danışmanlarının ağırlıkta olduğu birtakım kurulların oluşturulduğu, buralarda alınan kararların MYK’de tartışılmadan hayata geçirildiği, bizim de itiraz ettiğimiz süreçler yaşandı.

İTTİFAK ELEŞTİRİSİ: GETİRDİKLERİ OY DEĞİL, ADAYLIK DESTEĞİ

Başta İYİ Parti olmak üzere ittifak yaptığınız partilerden yerel seçimlere ayrı girme açıklamaları geliyor. CHP ittifak siyasetinde yanlış yaptı mı?

CHP ittifakta doğru ve yanlış işler yaptı ama sonuçta başarılı olmadı. Seçimlerdeki 50+1 sistemi bizi ittifak siyasetine mecbur bıraktı. Partiler zincirle bağlanmış gibi koşarken birbirini kısıtlıyor. O yüzden herkesin ayrı koşması ve yolun sonunda birleşmesi lazım. Ayrıca seçimlere bir yıl kala ısrarla ittifakın iç hukuk belgesi olması gerektiğini anlattık. Ölçme ve değerlendirme yerine müzakereye göre milletvekili paylaşımı bizi mağdur etti. CHP’de hak edilen sıralar ittifak ortaklarına verildi. Sonuçta bizim oyumuz yüzde 28 gözükürken hep beraber yüzde 25 almayı başardık.

"ZAFER PARTİSİ PROTOKOLÜ KÜRTLERİ KÜSTÜRDÜ"

CHP bugünkü yönetim yapısıyla devam ederse ittifak potansiyelini kaybetmiş görünüyor. Hem partiler hem toplumsal ittifak potansiyeli açısından HDP’nin aday çıkarmamasıyla Kılıçdaroğlu’na oy verenlerin ikinci turda yaşadığı küskünlüğü, Zafer Partisi ile yapılan protokole yormuştuk. Sonra gizli bir protokol de ortaya çıktı. Kürt seçmenin “Zafer Partisini İçişleri Bakanlığına getirmek için mi destek verdik” kırgınlığı var. Bu yerel seçimlere giderken, Yeşil Sol Partinin kazanamayacağı yerlerde CHP’ye yönelmesi konusunda ciddi bir sorun. Bu açıdan o protokolü imzalayan Genel Başkan'a, bu kadar kısa sürede Kürt seçmenden destek verilmesini çok olanaklı görmüyoruz.

DEVA Genel Başkanı Ali Babacan, 15 milletvekili istediklerini ama Kılıçdaroğlu’nun daha fazla kontenjan verdiğini söyledi. Bu ne karşılığında oldu?

Getirdikleri oy karşılığında olmadığı belli. Genel Başkan'ın adaylığına destek karşılığında gibi görünüyor konuşmalardan veya işin matematiği öyle gösteriyor. Babacan’a henüz bir yanıt gelmedi. O nedenle Genel Başkan'dan, ittifak sürecini yürüten bir arkadaşımızdan veya parti sözcüsünden bir açıklama bekliyorum. Hâlâ yanıt verilmemesine ben de şaşırıyorum.

İSTANBUL KONGRESİ

İstanbul’daki kongreden sonra kurultayda nasıl bir tablo görüyorsunuz?

Bir arkadaşım bu konuda güzel bir değerlendirme yaptı. Ben “İstanbul kongresi kendisinden sonrakileri tayin edeceği için geçe bırakıyorlar” demiştim. O da “İstanbul kongresi öyle bir kongredir ki kendinden öncekilere de fayda eder” demişti. Gerçekten bugünlerde İstanbul kongresine kadar belirlenen delegelerin İstanbul’dan aldıkları cesaretle değişimi daha kolay dile getirdiğini görüyoruz. İstanbul kongresinin sayısal ve psikolojik değeri var. 50 yaş altında ve partiyi daha iyi yönetme iddiasında bir arkadaş kazandı. 5 Kasım’da da 50 yaş altında ve partiyi daha iyi yönetme iddiasındakilerin kurultayda destek alabileceğini gösterdi.

ÖNCEKİ HABER

Voleybol antrenörü, çocuğun cinsel istismarı suçundan tutuklandı

SONRAKİ HABER

Gazeteci Yazar Faik Bulut: Türkiye, İsrail ile kopuşu göze alamaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa