13 Ekim 2023 02:30

Yazar Onur Çalı: Rotamızı hayat ve edebiyat belirleyecek

Onur Çalı yeni kitabı “Gemilerle Seyahat Eden Sözcükler”i anlattı.

Onur Çalı (Fotoğraf: Rukiye Yıldız)

Paylaş

İsmail AFACAN
İstanbul

Onur Çalı üretken bir yazar… Öykü, deneme ve günlük yazarı… Bu yıl iki kitabı okurlarla buluştu. Birincisi, 2015’ten beri kaleme aldığı günlüklerden oluşan “Dünlükler”… Diğeri ise denemelerinin yer aldığı “Gemilerle Seyahat Eden Sözcükler”… Aynı zamanda Parşömen sanal fanzini de yayımlamaya devam ediyor.

Onur Çalı ile “Gemilerle Seyahat Eden Sözcükler”den yola çıkarak edebiyat yolculuğunu, dünlükleri ve Parşömen’i konuştuk. “Ben sözcükleri daha kara trenlere, zeplinlere, at arabalarına, uzay gemilerine, yüksek hızlı trenlere, vapurlara, kağnılara, helikopterlere bindirip seyahate çıkarmak istiyorum” ifadelerini kullanan Çalı “Rotamızı da her zamanki gibi hayat ve edebiyat belirleyecek” diyor. 

“Kasaba çocuğuyum ben. Yaşayan bilir; köy değildir, kent de değildir kasaba, tuhaf bir ara formdur” diyorsunuz bir denemenin girişinde. Buradan başlayalım söyleşiye... Bu ara form, edebiyat yolculuğunuzu nasıl etkiledi ve şekil verdi?

Şimdi bakınca, kırk yaşıma gelmişken, iyi ki kasabada doğup büyümüşüm diyorum. İlk gençliğimde, büyük şehirlerdeki akranlarım gibi sinemaya, tiyatroya, kitapçılara gidemiyordum çünkü doğduğum yerde bunlar yoktu. Yazarlığa heves etmiş birini besleyecek kaynaklardır bunlar. Fakat şanslıyım ki internet de yoktu. Zaman boldu. Hem taşrada alternatif çözümler de bulunur. Kitapçı yoktu ama kütüphaneler vardı. Siz yeter ki okumak isteyin, herkes size kütüphanesini açardı, ödünç kitap verirdi.

Kasabada doğup büyümüş olmanın ilk anda akla gelmeyen avantajlarından biri de sinemadaki ve edebiyattaki taşra anlatılarına karşı bağışıklık kazanmış olmaktır sanırım. Taşrada yaşamış insanlar için bu anlatıların büyük çoğunluğu oldukça yapay ve klişe işler. Dolayısıyla yazar olarak bu tuzağa düşmezsiniz. Taşra denilen yerin yekpare bir ülke olmadığını bilirsiniz en azından.

“Dostum Çamlıdağ” denemesinde Çamlıdağ gazozundan yola çıkarak çocukluğunuzun Kınık’ını anlatıyorsunuz. Yeni Türkü’nün “Biz Büyüdük ve Kirlendi Dünya” şarkısı geliyor aklıma... Çok karanlık bir dönemde yaşıyoruz. Genel olarak geçmişini özlüyor insanlar. Edebiyatta da nostaljik anlatılar gittikçe artıyor. Güzel olan geçmiş mi, yoksa çocukluğumuz mu?

Öyle berbat bir dönemdeyiz, memleket öyle berbat durumda ki geçmişin görece iyi dönemleri bile altın çağ gibi kalıyor bugünle kıyasladığımızda. Dediğiniz gibi, insanlar geçmişi özlüyorsa biraz da bundandır.

Ben ne öykülerimde ne denemelerimde nostaljik şeyler anlatmam pek. “Dostum Çamlıdağ” bir istisnadır. Dünya her zaman kirli, biz çocukken de öyleydi. Çocukluk hem çok güzel hem de berbat bir çağ. Başta kendi ebeveyniniz olmak üzere yetişkinlerin istismarına açık ve savunmasız durumda oluyorsunuz.

Yine de, çok travmatik şeyler yaşamamışsanız çocukluk güzel hatırlanıyor. Yazarken insanın aklı çocukluğuna gidiyor. Çocukluğun mekanları, sesleri, hatta kokuları kolay çıkmıyor insanın üzerinden.

Cansever’in meşhur dizesi açıklıyor aslında meseleyi: “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor.”

“Salâh Bey Sözlüğünden Birkaç Madde” başlıklı denemenizde “Salâh Bey müfredatının henüz anaokulundaki bir talebesi” olarak tarif ediyorsunuz kendinizi. Salâh Birsel’in sizin ve edebiyatımız için önemini nasıl açıklarsınız?

Türk edebiyatının deneme damarı çok kuvvetlidir. Önemli deneme yazarlarımız var: Ataç, Salâh Birsel, Melih Cevdet, Vedat Günyol, Enis Batur, Tomris Uyar, Füsun Akatlı, Ahmet Rasim, Cemal Süreya, Haydar Ergülen, Nurdan Gürbilek, Ahmet Haşim, Haldun Taner, Refik Halid... Saymakla bitmez. Deneme yazarı olarak bildiklerimiz yanında deneme de yazmış pek çok yazar var Türk edebiyatında.

Bir deneme okuru ve yazarı olarak benim için Salâh Birsel diğerlerinden birkaç adım öndedir. Bir insan günün 24 saati edebiyatla hemhal olabilir mi? Salâh Bey olmuş. En çok etkilendiğim yönü budur.

Deneme edebiyatımıza uzak duran okurlar varsa Salâh Birsel okumalarını tavsiye edebilirim. Denemenin yüzünü güldürmüştür o.

Kitabın isminden hareketle ve serbest çağrışımla sormak istiyorum: Sözcüklerden oluşan düş gemisinin makine dairesinde, güvertesinde kimler var... Ve en önemlisi rotası nereye?

“Gemilerle seyahat eden sözcükler” ifadesi, Memet Baydur’un öykülerinden bahsettiğim denemede geçiyor. Sizin başladığınız yerden sürdüreyim öyleyse: Ben sözcükleri daha kara trenlere, zeplinlere, at arabalarına, uzay gemilerine, yüksek hızlı trenlere, vapurlara, kağnılara, helikopterlere bindirip seyahate çıkarmak istiyorum. Yanımıza okuduğumuz iyi metinleri, seyrettiğimiz güzel filmleri, insan olmanın marazi ve güzel yanlarını alacağız. Rotamızı da her zamanki gibi hayat ve edebiyat belirleyecek.

"17. YILIMIZA KAPLUMBAĞA MİSALİ GİRECEĞİZ"

Parşömen’i konuşalım biraz... Önce sonlandırdığınızı açıkladınız, sonra devam kararı aldınız. Parşömen yolculuğuna nasıl devam ediyor?

Parşömen sanal fanzin (kısaca Parşömen), 2007 yılında yayın hayatına başlayan bir dijital edebiyat dergisi. Yıllar içinde pek çok insanın katkısıyla büyüdü ve profesyonel emek verdiğimiz bir yayına dönüştü. Ne yazık ki o profesyonel emeğin maddi karşılığını alamadık. Sponsor bulamadık, reklam geliri elde edemedik. Yazarlarımıza telif vermek istiyorduk, bunu ancak kısmen başarabildik. Dolayısıyla kapatmak durumunda kaldık. Fakat içimiz elvermedi ve iki aylık kısa bir aranın ardından daha “yavaş” ve daha “sakin” bir yayıncılık anlayışıyla devam etme kararı aldık. 17. yılımıza kaplumbağa misali gireceğiz.

"ISRARIMIN TEMELİNDE EDEBİYAT SEVGİSİ YATIYOR"

Dünlükler’den de bahsedelim... Günlükleriniz “Dünlükler” ismiyle kitaplaşmıştı en son. Günlük yazma konusunda ısrarcısınız. Bu ısrarınızın temelinde ne yatıyor?

Dünlükler, kendi kendime sorduğum “Bugün edebiyat için ne yaptın?​” sorusuna yanıt verme çabamın ürünüdür. 2015’ten beri yazıyorum, bugüne kadar 200 dünlük yazdım ve dediğiniz gibi, bunların bir kısmı kitaplaştı.

Bir okur ve yazar olarak kendi gündemimi yansıtıyorum dünlüklere. Aynı zamanda edebiyat ortamımızın hali pür melalini, hatta ülke ve dünya gündemini kendimce kayıt altına almaya çalışıyorum. Elimden geldiğince yazmayı sürdüreceğim. Israrımın temelinde edebiyat sevgisi yatıyor, başka bir şey değil.

ÖNCEKİ HABER

Hollywood'da yapımcılarla anlaşma sağlanmadı | Oyunculara yeniden greve katılma çağrısı

SONRAKİ HABER

Mardin'de inşaattaki çökme sonucu 4 işçi yaralandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa