İktidarın festival problemi
Gençleri koruma bahanesiyle festival yasaklayan Valilik, bir gencin suçsuz yere polisler tarafından dövülerek, ayağının kırılması hakkında, bir özür açıklaması yapma gereği dahi duymadı.
Fotoğraf: Pixabay
Av. Tugay BEK
Farklı yaşam tarzlarına yönelik tahammülsüzlüğü her geçen gün artan siyasi iktidar ve emrindeki valiler, asayiş tehlikesi ve gençleri zararlı alışkanlıklardan korumak gibi bahaneler ile konser ve festivallere yasaklar getirmeye devam ediyor.
Adana Valiliğinden “Yassak Hemşerim!”
Adana Valiliği, bu yıl 12-15 Ekim tarihleri arasında yapılması planlanan Çukurova Rock Festivali’ne, başlamasına sayılı saatler kala yasak getirdi. Valilik yasak kararının gerekçesinde “alkolden kaynaklı cinsel saldırı, kasten yaralama ve hırsızlık gibi asayiş olaylarının olabileceği” ileri sürdü.
Festival organizasyonundan sorumlu firma, temmuz ayında bildirimde bulunmuş olmasına rağmen, Valilik yasaklama kararı vermek için 4 ay bekledi. Adana Valiliğinin, idari dava yoluyla yürütmeyi durdurma kararı alınmasının önüne geçebilmek için, kararını son ana bıraktığını herkes biliyor. Dahası, ‘hukuka karşı hile’ olarak değerlendirebilecek bu yola, Adana Valiliği ilk kez başvuruyor da değil. Valilik, geçtiğimiz Ağustos ayında, Cumartesi Anneleri ile dayanışma eylemlerinin önüne geçmek için Cuma günleri mesai bittikten sonra gece 22.00’de bir gün süre ile eylem etkinlikleri yasaklama kararları almıştı. Valilik ‘fermanını’ dinlemeyen insan hakları savunucularını polis tarafından darbedilerek göz altına alınmıştı.
Yanlış hesap, bu kez yargıdan döndü
Yasaklama kararı duyurulduğunda, heyecanla festival günü bekleyen gençler, sosyal medya üzerinde tepkilerini gösterdi. Her şeye rağmen, İdare Mahkemesi, yürütme durdurma kararı vererek festivalin yapılmasının önünü açtı. Ancak, bu sene 18 yaşından küçük gençlerin konserleri izlemesine ve festival alanında çadır kurulmasına yasak getirildi.
Festivalde, hiç mi asayiş sorunu olmuyor?
İlki 2017 yılında gerçekleşen ve bu yıl altıncısı düzenlenen festivalde, önceki yıllarda bir asayiş sorunu olmuş muydu?
Benim bildiğim ve avukat olarak da takip etiğim bir şiddet olayı var:
İki yıl önceki Çukurova Rock Festivalinde, Hayko Cepkin konserine giden Hüseyin Selçuk Yaycıoğlu isimli üniversite öğrencisi, konser girişinde cep telefonunu kaybeder. H.S. Yaycıoğlu, festivalin ‘huzur ve güvenliğini’ için görevlendirilmiş olduğunu varsaydığı Çevik Kuvvet polislerine durumu bildirir. HS Yaycıoğlu’nun yardım talebine, polislerin kayıtsız kaldığına tanık olan konser alanındaki bir tanıdığı, “Arkadaşımın cep telefonu çalınmış ilgilenseniz ya” diye polislere seslenir. Bu sözlere çok kızan polisler, hep birlikte bu gencin üzerine yürür. HS Yaycıoğlu’nun, “Bu gencin kötü bir niyeti olmadığını” izah etmeye çalışması, polislerin öfkesini üzerine çekmeye yeter de artar bile.
30 kadar çevik kuvvet polisi, HS Yaycıoğlu’nu yere yatırıp darberler. HS Yaycıoğlu’nun konsere birlikte geldiği kız arkadaşı, yapılan kötü muameleye tepki gösterince, o da toplu dayaktan payına düşeni alır. Meslekte, görece yeni olan Çevik Kuvvet Polisleri, ‘şiddetin ölçüsünü kaçırınca’ HS Yaycıoğlu’nun ayağı üç yerden kırılır. Yaptıklarının suç olduğunu bilebilecek kadar hukuk bilgisi ve mesleki deneyime sahip olan çevik kuvvet polisleri, hep birlikte kaçarak, görev alanını terk ederler.
Anlayacağınız, Çukurova Rock Festivali tarihinde, kamu oyuna yansıyan tek asayiş olayına, alkol kullanmış gibi durmayan, 18 yaşından büyük olan çevik kuvvet polisleri neden olmuştur.
Gençleri, ‘Alkolden Korumaya’ Çalışan Valilik, Çevik Kuvvetin İşkencesi Karşısında Kayıtsız.
Aradan geçen iki yılda, HS Yaycıoğlu’na saldırıp ayağını kıran, görev alanından bir suçlu gibi kaçan çevik kuvvet polislerinin kimliği açığa çıkartılmadı. Güvenlik nedeni ile konser yasaklamayı iş edinen Valilik, halka karşı alenen suç işleyen çevik kuvvet polisleri hakkında bir disiplin cezası dahi vermeye gerek duymadı.
Gençleri koruma bahanesi ile festival yasaklayan Valilik, konsere giden bir gencin suçsuz yere polisler tarafından dövülerek, ayağının kırılması hakkında, bir özür açıklaması yapma veya izahatta bulunma gereği dahi duymadı.
Hüseyin Selçuk Yaycıoğlu’nun başına gelenler, festivallerdeki asayiş sorunun kaynağını ve gençleri bekleyen asıl tehlikenin ne olduğunu açıkça göstermektedir.
İktidar ve emrindeki valiler, bütün uygulamaları ile “Elinde çekiç olan, her şeyi çivi olarak görür” sözünü doğrulamaktadır.
Ancak, gençlerle, sanatla ve müzikle sorunu olan bir yönetimin, ülkeye farklı ve güzel bir gelecek vaadinin olması olası değildir. Bu gün, dilediğince müzik dinlemek, dans etmek, kendisi ifade etmek, kafayı dağıtmak ve yaşıtları ile eğlenmek isteyen gençler, istemese dahi bu ceberrut düzenle karşı karşıya gelerek, hesaplaşmak durumunda kalmaktadır.
Bu topraklarda, 115 yıl sonra, bir kez daha, “Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Hürriyet” sloganı etrafında birleşmek zorundayız.