Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri: Baskıyla istifaya zorlanan tüm hocalarımızın yanındayız
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, yaptıkları basın açıklamasında kayyum yönetiminin birikimli akademisyenleri okuldan uzaklaştırmasına karşı mücadelelerini sürdüreceklerini belirtti.
Fotoğraf: Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, direnişin 145. haftasında 688. kez arkalarını rektörlük binasına döndü. Her cuma günü olduğu gibi akademisyenler basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, özgür ve özerk bir üniversite için yürütülen mücadelenin 145. haftasında yaşanan gelişmeler sıralandı. Kayyum yönetiminin kişiye özel atamalarla akademik birimlerin onay vermediği liyakatsiz kadroların sayısını artırmaya çalıştığı ve yıldırma taktikleriyle birikimli ve ehliyetli Boğaziçi hocalarının sayısını azaltmayı hedeflediği belirtilen açıklamada "Mesnetsiz gerekçelerle görevden alınan veya baskıyla istifaya zorlanan tüm hocalarımızın yanında olmaya devam edeceğiz." denildi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Özgün ve değerli çalışmalarıyla uluslararası itibar kazanmış ve Boğaziçi Üniversitesine önemli katkılar yapmış dört genç akademisyen kayyım yönetimin uygulamaları nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı. Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümünden Emine Fişek ve Hande Tekdemir, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden Zeynep Kadirbeyoğlu ve Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsünden Umut Türem, bu hafta Rektörlüğe istifalarını ilettiklerini açıkladı. YÖK doçenti olan Emine Fişek ve Hande Tekdemir’in doçentlik yükseltme dosyaları kayyım yönetim tarafından ısrarla Üniversite Yönetim Kuruluna (ÜYK) sunulmuyordu. Yakın zamanda dört akademisyenin kendi bölüm kurulları, Enstitü ve Fakülte Yönetim Kurullarının olumlu karar ve tavsiyeleriyle yapmış oldukları burslu yurtdışı araştırma izni talepleri, üniversitenin bu konudaki tüm kriterlerine uygun olmalarına rağmen ÜYK tarafından reddedildi. Son aşamada ise ÜYK dört akademisyenin ücretsiz izin başvurularını da reddetti. Açık ki Naci İnci yönetimi bir taraftan kişiye özel atamalarla akademik birimlerin onay vermediği liyakatsiz kadroların sayısını artırmaya çalışırken diğer taraftan da yıldırma taktikleriyle birikimli ve ehliyetli Boğaziçi hocalarının sayısını azaltmayı hedefliyor. Mesnetsiz gerekçelerle görevden alınan veya baskıyla istifaya zorlanan tüm hocalarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Büyük hak ihlallerinin yaşandığı askeri darbe dönemlerinin sonrasında yaşandığı gibi, bu hocalarımızın da kaybedilmiş haklarını geri alarak aramıza döneceklerine inanıyoruz.
GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ SOSYOLOJİ BÖLÜMÜNE TEŞEKKÜR
Onuruna düzenlenen akademik etkinlik kayyım yönetim tarafından iptal edilen ve kampüse girişi yasaklanan Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü emekli öğretim üyesi Murat Gülsoy geçtiğimiz hafta Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nün davetlisiydi. 30 yıl emek verdiği kurumundan yönetimin hoyratça müdahalesiyle uzaklaştırılan Gülsoy, 10 Ekim Salı günü “Hikaye: Dünya Anlattığımız Yerdir” başlıklı konuşmasıyla 2023-2024 akademik yılının açılış dersini verdi. Direnişimizin başlangıcından beri göstermiş oldukları ilkeli duruş ve kurumsal dayanışma için Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümüne teşekkür ederiz.
Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) 8 Ekim Pazar günü geleneksel Mezunlar Günü etkinliğini gerçekleştirdi. Her yıl mezunları ve hocaları kampüste bir araya getiren bu etkinlik kampüse alınmayan mezun ve emekli akademisyen sayısının yüksek olması sebebiyle bu sene Akatlar Cüneyt Arkın Sanatçılar Parkında gerçekleştirildi. Kampüslerimizin bir gün özgürce yaşanan, renkli, farklılıklara alan açan mekanlar olarak aslî işlevlerini yeniden kazanacaklarına inanıyoruz.
"TEK TİP ÖĞRENCİ VE AKADEMİSYEN HAYALİYLE BOĞAZİÇİ ÇORAKLAŞTIRMAK İSTENİYOR"
Boğaziçi Üniversitesi Kültür ve Sanat Etkinlikler Müdürlüğü bundan sonra kampüslerde kendi “onay damgası” bulunmayan tüm poster ve ilanların güvenlik görevlilerince toplatılacağını duyurdu. Bu karar, yönetimin kendi siyasi görüşleriyle uyumlu olmayan tüm etkinlik duyurularının sansürlenmesi tehlikesini barındırıyor. Tek tip öğrenci, tek tip akademisyen ve tek sesli bir üniversite hayali kuran Naci İnci yönetimi bu tür yasakçı uygulamalarıyla çoğulculuğun ve hoşgörünün egemen olduğu Boğaziçi kampüs hayatını çoraklaştırmayı hedefliyor.
BARINMA KRİZİ
Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla, Kuzey Kampüsteki 1’inci ve 2’nci Kuzey Yurdu’nu da içerisine alan bölge ‘teknoloji geliştirme bölgesi’ ilan edildi. Buradaki yurtların depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle kapatılması üniversite öğrencileri için hala süregelen bir barınma krizine yol açmıştı. Yayımlanan bu karar, Kuzey Kampüste kütüphaneye kadar uzanan bir alanın öğrenci yurtları yerine yönetime yakın özel sermayeye tahsis edilmesi riskini barındırıyor.
İzmir Alsancak'ta 3 Şubat 2021 günü Boğaziçi Üniversitesi direnişine destek olmak amacıyla düzenlenen basın açıklamasında gözaltına alınan altı kişi hakkında açılan dava karara bağlandı. Yargılanan hak savunucularından ikisi hakkında beraat kararı verilirken dördü hakkında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa Muhalefet” ve “Görevi Yaptırmamak için Direnme” suçlamalarıyla değişen oranlarda cezalar verildi. Duruşma sonrası gerçekleştirilen basın açıklamasında “Hak savunucularına ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde sahip oldukları hakları kullandıkları için verilen bu hukuka aykırı cezalar derhal bozulmalıdır” çağrısı yapıldı.
Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesine rektör olarak atanmasına karşı 1 Şubat 2021’de basın açıklaması yapmak isterken gözaltına alınan öğrencilerin yargılandığı davada karar açıklandı. İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasında “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” ile suçlanan 51 öğrenci hakkında beraat kararı verildi. Yargılama sürecinde yaşamını yitiren bir öğrencinin davası ise düşürüldü. Mahkeme kararında “suçun yasal unsurlarının oluşmadığı” ve “öğrencilerin atılı suçları işlediklerine dair somut ve inandırıcı delil elde edilemediği” belirtildi. Dava sürecinin beraatla sonuçlanmış olması sevindirici olmakla beraber kayyım yönetimin kamu zararı işlemiş olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yalnızca yasal protesto haklarını kullanmış olan öğrencilerimiz kayyım yönetiminin ısrarlı ithamları yüzünden üç yıla yakın süreyi ceza tehdidi altında geçirdi.
"HUKUKSUZ UYGULAMALAR BİR AN ÖNCE SONA ERMELİ"
Üniversitemizde artarak devam eden gayrimeşru ve hukuksuz uygulamalar bir an önce sona ermelidir. Fakülte ve bölüm kararları yok sayılarak işine son verilen ve dersleri iptal edilen meslektaşlarımızın haksızca uzaklaştırıldıkları işlerine iade edilmelerini, ayrıca öğrencilerimiz, akademik ve idari personelimiz hakkında mesnetsiz gerekçelerle açılmış tüm disiplin soruşturmalarının geri alınmasını bir kez daha talep ediyoruz.
Bizler her iş günü her öğlen bu meydanda toplanıyor, rektörlüğe sırtımızı dönüyor, gayrimeşru yönetimin demokratik olmayan uygulamalarının hiçbirini kabul etmediğimizi, ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi söylüyoruz.
Kamuoyuna ilkelerimizin arkasında olduğumuzu, insan haklarına, bilimsel düşünceye saygılı, demokratik bir üniversite ortamı kurulana kadar bu direnişten vazgeçmeyeceğimizi yeniden ve ilk günkü kararlılığımızla duyurur, bu mücadeleyi öğrencilerimize, mezunlarımıza, tüm topluma olan borcumuz olarak gördüğümüzü ifade etmek isteriz.
Türkiye’de özgür, özerk, demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar,
Kabul Etmiyoruz, Vazgeçmiyoruz." (HABER MERKEZİ)